MİLLİ EĞİTİM
BAKANLIĞI'NDAKİ KURUM YÖNETİCİLERİNİN ATAMALARININ ÇAĞDAŞ
İŞGÖREN YÖNETİMİ
İLKELERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ*
Ruhi
SARPKAYA -
CBÜ Türk Dili Okutmanı
Giriş
Bir eğitim örgütünün insan ve
maddi kaynakları, örgütsel amaçlar doğrultusunda etkili bir şekilde
işletilmelidir. Eğitim örgütlerinde maddi kaynaklar önemli olmakla
birlikte, onları anlamlı kılan insansal eylemlerdir. Maddi kaynaklar,
örgütteki işgörenler ve yöneticiler tarafından örgütsel amaçlara ulaşmada
bir araç olarak kullanılır. Örgütsel amaçların gerçekleştirilmesi için
insanların işbirliğini ve eşgüdümünü sağlamak zorundadır. Bu eylemde
"yönetim"i gerektirir. Yönetim sürecinin merkezinde de "yönetici" yer
alır. Görüldüğü gibi yönetici, örgütsel amaçların gerçekleştirilmesi için
vazgeçilmezdir. Elbette yönetici bir örgüt için herşey demek değildir.
Ancak örgütsel etkililiğin sağlanmasında yöneticinin yeterlilikleri önemli
rol oynar. Bu gerçek, yöneticilerin atanması ya da seçiminin titizlikle
yapılmasını gerektirir.
Bu çalışmada, Milli Eğitim
Bakanlığı kurum yöneticilerinin atamalarının çağdaş işgören yönetimi
ilkelerine uygun yapılıp yapılmadığı "Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Kurum
Yöneticileri Atama Yönetmeliği" ve uygulaması irdelenerek ortaya konmaya
çalışılacaktır.
Yönetici Adayının
Bulunması
Eğitim örgütlerine
yöneticilerin " hangi kaynaklardan" bulunup atanacağı seçim aşamasına
geçilmeden düşünülmesi gereken bir konudur. Örgütlere yöneticiler
genellikle iki kaynaktan bulunur: Örgüt içinden ve örgüt dışından. Örgüt
içinden yönetici seçimi yükselme ve iç transferler yoluyla
gerçekleştirilebilir. Yükselme,işgörenin bulunduğu görevden daha çok yetki
ve sorumluluk taşıyan üst düzeyde başka bir göreve geçmesidir. İç
trasferse, herhangi bir nedenle yöneticilik boşaldığında aynı düzeyde
başka bir yöneticinin buraya atanmasıdır (Sabuncuoğlu,1994,99-100). Örgüt
dışı kaynaklardan işgören seçimi, yaratıcı özellik taşıyan kişilerin
araştırılıp bulunabileceği bir ortamı oluşturur(Aldemir, Ataol,1996).
Özellikle uzman yöneticilerin seçiminde dış kaynaklar önemli
olmaktadır.
MEB'da yöneticilerin
bulunmasında daha çok iç kaynaklardan yararlanılmaktadır. İç kaynaklardan
çoğunlukla yükseltme biçiminde, seyrek olarak da iç transferler biçiminde
yönetici bulma yoluna gidilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Kurum
Yöneticileri Atama Yönetmeliği'nin (=MEBKYAY) aşağıdaki 8. maddesinde
kurum müdürlüklerine atamanın özel koşulları sayılırken yükselme yoluyla
aday bulma yöntemine ağırlık verilmektedir.
"a)
A tipi kurumlara
müdür olarak atanacaklar için en az sekiz yıl hizmeti bulunmak ve bu
hizmetin en az dört yılını yönetim kademelerinde geçirmiş
olmak,
b) B tipi kurumlara
müdür olarak atanacaklar için en az altı yıl hizmeti bulunmak ve bu
hizmetin en az iki yılını yönetim kademelerinde geçirmiş
olmak,
c) C tipi kurumlara
müdür olarak atanacaklar için en az dört yıl hizmeti bulunmak ve bu
hizmetin en az yılını yönetim kademelerinde geçirmiş
olmak,(...)"
MEBKYAY'nın son
fıkrasında da iç transfer yoluyla atamaların,
"Birleştirilen veya
dönüştürülen kurumların müdürleri boş olan emsal kurum
müdürlüklerine, boş kurum müdürlüğü yoksa istekleri de dikkate
alınarak uygun bir kuruma yönetici veya öğretmen olarak
atanırlar...."
biçimiyle yer aldığı
görülmektedir. Yine 21. maddede bulundukları kurumlarda en az iki yıl
görev yapmış olanların yer değiştirme usulüyle atanma isteğinde
bulunabileceği belirtilmektedir.
MEB Örgütünün dışındaki
kaynaklardan (Örneğin üniversitelerden, özel sektörden vb.) kurum
yöneticisi ataması yapılmadığı görülmektedir.
İç kaynaklardan yükselme
yoluyla yöneticiliğe atama yapılması öğretmenleri ve müdür yardımcılarını
isteklendirir, morallerini, işdoyumlarını ve özgüvenlerini artırabilir. Bu
yararlarının yanında yükselmede nesnel bir ölçüt kullanılmazsa, öğretmen
ve yöneticiler arasında işe karşı isteksizlik,yabancılık oluşabilir.
Örgütsel çatışmalar ortaya çıkabilir.
Yönetici Açığının
Duyurulması
Yöneticilerin bulunacağı
kaynak belirlendikten sonra ikinci adım, yöneticilik açığının ilgililere
duyurulmasıdır.
İşe alma duyurularının
amaçları, iş arayanları görevlere güdülemek, uygun nitelikte kişilerin
başvurmasını sağlamaktır(Aldemir, Ataol,1996,86). Açıkalın(1994,44),
bilgilendirme olarak adlandırdığı bu süreci, örgüt üyelerine ya da örgüt
dışından işgücü olarak kuruma yönelmesi olası kaynak kitlelere bilgi
iletme süreçlerinin tümü olarak görmektedir.
MEBKYAY'ne göre yönetici
açığının nasıl duyurulacağı 11. maddede açıklanmaktadır. Buna
göre,
"a) Her yıl Personel
Genel Müdürlüğünün teklifi ve Bakanın onayı ile türleri tespit
edilen ortaöğretim kurum müdürlükleri görevin boşaldığı tarihten
itibaren bir hafta içinde valilikçe Personel Genel Müdürlüğü ile
kurumun bağlı bulunduğu Genel müdürlüğe bildirir, münhal kurum
müdürlükleri ilgili Genel Müdürlüklerle koordine yapılarak Personel
Genel Müdürlüğünce ayda bir defa ve toplu olarak ülke
genelinde,
b) a fıkrası dışında
kalan kurum müdürlükleri ise valilikçe görevin boşaldığı tarihten
itibaren bir ay içinde il dahilinde,ilan edilir." denmektedir.
Ülke genelinde duyurulması
gereken yönetici açığının Tebliğler Dergisinde yayınlanması gerekirken bu
tür bir duyuruya rastlanmamaktadır. İl genelinde duyurular ise imza
sirküleri ile duyurulmaktadır.
MEBKYAY 'da duyurularda şu
bilgilerin yer alacağı belirtilmektedir:
"a) Müdürlüğü açık bulunan kurumlar ile
bunların tespit edilen tipleri,
b) Adaylarda aranacak genel ve özel şartlar
ile tercih sebepleri,
c)
Müracaat yer ve süresi belirtilir. Müracaat
süresi 15 günden az bir aydan fazla
olamaz."
Yöneticilerin
Seçimi
Yönetici atamasında üçüncü
adım seçme aşamasıdır. Seçme işlevi, çalışmak amacıyla örgüte başvuranlar
arasından,önceden belirlenen ölçütlere uygun, en iyi potansiyele sahip ve
varolan iş gereklerini en iyi karşılayabilecek adayı belirleme görevlerini
kapsar(Açıkalın,1994,55).
MEBKYAY'nin 12. maddesine
göre "Yönetici İstek formunu " doldurarak başvuran adaylar arasından seçme
işlemine başlanır. Bu formda:
A) Kimlikle ilgili
bilgiler
B) Özgeçmiş ile ilgili
bilgiler(Mesleki kıdem, eğitim, eğitime katkıları, aldığı ödül
ler, özel
ilgisi) gibi başlıklar altında adayla ilgili bilgiler
toplanmaktadır.
Seçme işlevi yapılırken
önceden belirlenmiş ölçütler çerçevesinde sınavlar yapılır. Sınavlar biçim
bakımından yazılı, sözlü ya da uygulamalı olabilir. Amaç bakımından,bilgi
ölçen, zeka ölçen, yetenek ölçen ve kişilik ölçen sınavlar vardır(Ergun,
Polat, 1978,263).Sınavlardan beklenen sonuçların alınabilmesi sınavların
geçerli ve güvenilir olması gerektirmektedir(Tortop,1987,53).
MEBKYAY'de yönetici
atamalarında klasik anlamda bir sınav öngörülmemektedir. Yönetmeliğin
yönetici olarak atanacaklarda aranacak genel koşullar 7. maddede, Müdür
olarak atanacaklara ilişkin özel şartlar 8. maddede, yönetici olarak
atanacaklarda dikkate alınacak Tercih sebepleri 9. maddede sayılmıştır. Bu
maddelerde yer alan yöneticiliğe atanma ölçütleri çağdaş anlamda
yöneticilerin sahip olması gereken yeterlilikleri tam olarak
yansıtmadığını görmekteyiz.
Yöneticilerin taşıması
gereken becerileri insansal, kavramsal ve teknik beceri olarak üçe
ayrıldığını belirtmektedir. Buna göre yöneticiliğe seçme işlemi yapılırken
yöneticinin bu üç alanda atanacağı düzeye göre belli oranlarda becerilere
sahip olup olmadığına bakılmalıdır. Stoner, yöneticinin bulunduğu yönetsel
düzey ile taşıması gereken yönetim becerileri ilişkisini aşağıdaki
şekildeki gibi saptamıştır(Açıkgöz1994,9-11):
-----------
Kurumlar düzeyindeki
yönetici atamalarında ölçütler belirlenirken özellikle insansal ve
kavramsal becerilerin göz ardı edildiği gözlenmektedir. Değerlendirme
formunu incelediğimizde yönetici adaylarının insan ilişkileri becerisini
ölçen bir maddenin bulunmadığını görüyoruz. Oysa eğitim yöneticileri
sürekli insanlarla (Öğretmen,öğrenci ve veli) iç içedir.
Yine yöneticilerin kavramsal
beceriye sahip olmasına da yeterli önemin verilmediği görülmektedir.
Kavramsal beceri, yöneticinin kurumunu eğitim sistemi ve evrensel ölçüler
içinde görebilme, kuramsal gelişmeleri izleyebilme ve karşılaştığı özgün
eğitim sorunlarına bu çerçevede kuramsal ve kavramsal bakış açısıyla
değerlendirebilme yeteneğidir(Açıkgöz,1994,10).
Yönetici kavramsal beceriyi
ancak yöneticilik alanında eğitim görerek kazanabilir. Ergun(1988,140),son
otuz kırk yıl öncesinden farklı olarak, bugün özellikle üst düzeydeki ya
da üst düzeye aday yöneticilerin yönetim konusunda eğitim görmelerinin
yaşamsal bir gerçek olduğunun genel kabul gördüğünü
vurgulamaktadır.
Değerlendirme formunda
TODAIE' de ya da yönetim alanında mastır yapmak yalnızca 10 'ar puanla
değerlendirilmektedir.
*Yönetim alanında hizmet içi
eğitim, kurs ve seminer görenler en fazla üç kurs için ikişer puan
alabilmektedir. Oysa mastır yapan 10, doktora yapan 15 puan
alabilmektedir. Bu durumda 15-30 gün arasında değişen hizmet içi eğitim
kursları, mastır ve doktora eğitimine göre daha çok ağırlık
kazanmaktadır.
*Eğitim yönetimi ve
denetimi alanında lisans düzeyinde eğitim görenlerin ise hiç dikkate
alınmadığı görülmektedir.
Ergun(1988,140), ülkemizde
yönetici atamalarında belirli öğrenim üstünde mezuniyet sonrası
yeterliliğe gerekli önemin verilmediğini vurgulamaktadır. Gerçekten
MEBKYAY 'indeki değerlendirme formunda da görüldüğü gibi yöneticilik
eğitimine gerekli önem verilmemektedir.
*Değerlendirme formunda
"Başarı durumu için kullanılan ölçütler yetersizdir. Adayın
herhangi bir
yerde yayınlanmış yapıtı olması yeterlidir. Bu yapıt, makale, şiir,küçük
hikaye ise birer puan; ders kitabı, mesleki eser ve roman ise, üçer puan;
bilimsel araştırma yapıtları ise 3'er puandır. Yöneticiliğe atanacakların
iyi şiir, roman, hikaye yazmasının onun iyi yönetici olmasına nasıl
katkıda bulunacağını anlayabilmek zordur. Burada makale, mesleki yapıt ve
bilimsel araştırma değerlendirilmeye alınmalıdır. Bu yapıtların da
niteliklerine ilişkin ayrıca ölçütler konmalıdır. Örneğin yönetim
alanındaki yapıtlara öncelik verilebilir. Daha da önemlisi yapıtların
özgünlüğü dikkate alınmalıdır. Bu tür ölçütler olmazsa, hiç bir bilimsel
değeri olmayan bir köşe yazısıyla(Deneme, fıkra vb.) özgün bir araştırma
yapıtı aynı kefeye konmuş olur.
Başarı durumu
değerlendirmedeki ölçütlerden birisi de aylıkla ödül ve takdirnamelerdir.
MEB' da ödüllendirme sisteminin adil işlemediği öğretmenler arasında çok
yaygın bir kanıdır. Nitekim Aksarı'nın (1995,13-15) yaptığı araştırmaya
göre 1994 yılında aylıkla ödüllendirilenlerin % 54.4 'ü öğretmen, %
49.6'sı yöneticidir. Bu da ödül dağıtımının yöneticiler arasında ulufe
dağıtılır gibi gerçekleştiğini göstermektedir. Bu yolla yöneticiler, daha
üst makamlara yükselmenin yollarını kolayca açmaktadırlar. Yine 31 Ocak
1994 tarihli 2400 sayılı Tebliğler Dergisinde 1993 yılında aylıkla
ödüllendirilen 489 öğretmenden 50'si dışındakiler İmam-Hatip liselerinde
görev yapmaktadır. Bu durum çeşitli polemiklere oldukça
açıktır.
Görüldüğü gibi adil
işlemeyen ve başarım ölçütleri oldukça belirsiz bir ödüllendirme sistemi
vardır. Bu ödüllendirme sistemi, varolan yöneticilerin statükolarını
sürdürmede ve kendilerine yakın öğretmenleri yöneticiliğe taşımada bir
araç olarak kullanılmaktadır.
Değerlendirme formunda
"mesleki kıdeme" önem verildiği görülmektedir. Kıdem, yönetici için önemli
olmakla birlikte, herkes için geçerli bir ölçüt değildir. 15-20 yıl
yöneticilik yapan kişilerin iyi yönetici olduğu söylenemez. Bu kişilerin
çalışma süreleri değil yönettikleri kurumun amaçlarını bu süre içerisinde
ne derecede gerçekleştirebildikleri önemlidir. Kıdem, yöneticiye deneyim
kazandırır. Ancak bu deneyim, bazen örgütsel yenileşmeye karşı koymak
pahasına kazanılır. Sonuçta, kıdem yöneticinin deneyim kazanması açısından
önemli olmakla birlikte, öteki ölçütlerle dengeli
kullanılmalıdır.
MEBKYAY 'de yönetici
adaylarının seçiminde uygulanacak ölçütlerin nesnel olmadığı kayırmaya,
eşitsizliğe , adaletsizliğe açık olduğu görülmektedir.
Yönetici adayını seçme
işlemi yönetmeliğe göre "değerlendirme komisyonu" tarafından
yapılmaktadır. Değerlendirme komisyonunun 13. maddede şöyle oluşturulacağı
öngörülmektedir:
"a) İl Değerlendirme
Komisyonu; İl Milli eğitim müdürünün görevlendireceği bir milli
eğitim müdür yardımcısı başkanlığında , atamadan sorumlu il milli
eğitim müdür yardımcısı veya şube müdürü , ilköğretim müfettişleri
kurulu başkanı, atama yapılacak kurumun bağlı bulunduğu ilçe milli
eğitim müdürü , en az beş öğretmeni bulunan okullarda öğretmenler
kurulunca seçilecek bir temsilci öğretmen ile okul aile birliğince
yönetim kurulu üyeleri arasından seçilen bir temsilci
üyeden,
b) Bakanlık
Değerlendirme Komisyonu; Yöneticiliği açık bulunan kurumun bağlı
bulunduğu birimin genel müdürü başkanlığında aynı birimden bir genel
müdür yardımcısı, bir daire başkanı ve ilgili şube müdüründen
," oluşur.
İl Değerlendirme Komisyonun
oluşumunda ilgili okulun öğretmen ve okul-aile birliği temsilcilerine yer
verilmesi olumlu bir adımdır. Ancak, komisyon üyelerinin yöneticilikle
ilgili uzmanlıklarının olması gibi daha nesnel ölçütlere yer verilmediği
görülmektedir.
Yönetici Adaylarının Değerlendirilmesi
İşlemi
14. maddede Değerlendirme
komisyonu aday yöneticilerin değerlendirilmesini, değerlendirme formundaki
bilgi başlıklarına göre yapılacağı belirtilmektedir.
İl değerlendirme komisyonu,
değerlendirme formuna göre en yüksek puandan başlayarak ilk üç adayı ,
"Aday Sıra Tespit Formu"nda sıralayarak Milli eğitim müdürüne sunar.
Milli eğitim müdürü valiliğe, valilik de kurumun bağlı bulunduğu genel
müdürlüğe sunar(15. madde a fıkrası).
Değerlendirme Komisyonları,
yönetici adaylarını ilde üç, Bakanlık merkezindekilerde iki kişiye
indirerek yetkili amire sunmaktadır. Atamaya yetkili makam bu kişilerden
hangisinin atanacağına tamamıyla taktirini kullanarak karar vermektedir.
Oysa bu noktada taktirin her zaman doğru kullanılmayacağı göz ardı edilmekte, her türlü istismara zemin hazırlanmaktadır. Oysa, ön
değerlendirme formuna göre en yüksek puanı almış yönetici adayının
atanması, yeterlilik ilkesine daha uygun ve demokratik bir karar
olur.
Yönetici Atamalarının
Perde Arkası ve Sorunlar
Buraya kadar yöneticilerin
atanmalarını yasal boyutuyla(biçimsel) ele aldık. Yönetici atamalarında
biçimsel(formal) işleyişin çağdaş işgören yönetimindeki aday toplama ve
seçme ilkeleriyle çoğunlukla ters düştüğünü gördük.
Örgütlerin biçimsel yanı,
birden fazla bireyin güç ve yeteneğini gerektiren amaçların
gerçekleştirilmesi için oluşturulmuştur. Bireylerin biçimsel bir örgüt
içerisinde bir araya getirilmeleri süreci sonunda, doğal
örgütlerin(informal) oluşması kaçınılmazdır. Doğal örgütlerin işlevleri
iyi anlaşılıp örgütsel amaçlar doğrultusunda kullanılmazsa örgütsel
etkililiğin azalmasına neden olur(Aydın,1994,34-39). Yönetici atamalarında
MEB'da formal işleyişin yanında (yukarıdaki eksiklerin eşliğinde) bir de
yönetici atamalarının doğal işleyişi vardır. Atamalar, görünüşte ilgili
yasal sürece göre işletilmektedir. Ancak, yönetici atamalarında yasal
boşluklardan yararlanan yetkililer, bir çok usulsüzlük ve kayırmalar
yapmaktadırlar. Bu sorunları şöyle sıralayabiliriz:
*Yönetici açıklarının
genellikle öğretmenlerin tatilde olduğu yaz tatillerinde duyurulması ya da
başvuru başladıktan sonra, okullara duyurularak, başvuruların aceleye
getirilmesi. Bu durumda yeterli yönetici adayı başvuru
yapamamaktadır.
*Atamalarda siyasal
tercihler önemli rol oynamaktadır. Saydam(1994,7-12), öncülüğünde yapılan
araştırmada 1449 öğretmene uygulanan ankette yönetici atamalarında
partizanlık ve kayırmacılık yapılıp yapılmadığı sorulmuştur.Buna göre,
sonuçlar şöyledir:
Seçenekler |
Sayı |
Yüzde |
Evet |
1165 |
81.5 |
Hayır |
21 |
1.4 |
Kısmen |
243 |
17.0 |
Toplam |
1429 |
100.0 |
Görüldüğü gibi
öğretmenlerin % 81.5 partizanlık ve kayırmacılık yapıldığına
inanılmaktadır. Yine Kaya(1993,221),yönetim görevlerinde atamalarda
siyasal ve ideolojik tercihlerin önem derecesini araştırmıştır.
Araştırmaya göre, yöneticilerin % 62.3'ü atamalarda siyasal tercihin çok
önemli olduğunu belirtmiştir(Toplam 83.7) Saydam'ın ve Kaya'nın öğretmen
ve yöneticiler üzerindeki bu araştırmalarının % 80'nin üzerinde siyasal
tercihlerin önemli olduğunu göstermesi düşündürücüdür.
*Yönetici adaylarından puanı
en yüksek olan her zaman atanmamaktadır. Yasal sorumluluktan kaçmak için
eğer ideolojik olarak atanacak aday değerlendirme komisyonuna ters
birisiyse, bu aday yöneticiliğe asaleten değil, vekaleten atanmaktadır. Bu
süreç içinde kendisine en yakın yönetici adayına maaşla ödül, taktir
verilmekte, yöneticilik alanındaki hizmet içi kurslara gönderilerek
puanları şişirilmektedir. Daha sonra duyuru tekrar yapılarak istenilen
kişi yöneticiliğe atanmaktadır. Kaya da(1993, 222) ideolojik tercihlerle
yöneticiliğe atanacakların önceden belirlendiğini ve bunların sicil
notlarının yüksek tutulduğunu, taktir ve teşekkürlerle ödüllendirildiğini
ve seminerlere katılmalarını sağlanarak puanlarının şişirildiği görüşünü
ileri sürmektedir.
*Müdür yardımcılığına seçim
işleminde de okul müdürleri kendi yardımcılarını seçebilme taktirini
kötüye kullanmaktadırlar. Açık olan müdür yardımcılığı için müdür önceden
çalışacağı kişiyi saptar. Bu kişi de genellikle müdüre boyun eğebilecek ve
ideolojik olarak kendisine yakın bir öğretmendir. Ve sonra da açık müdür
yardımcılığı için formaliteyi yerine getirmek amacıyla duyuru yapılır.
Eğer müdürün istemediği bir öğretmen başvurursa, müdür ilk önce bu
öğretmene kendisiyle çalışmak istemediğini belirtir. Öğretmen ısrar
ederse, hakkında olumsuz görüş bildirir. Her şeye rağmen ataması yapılırsa
da ısrarcı müdür yardımcısına ağır bir iş yükü programı hazırlayan müdür,
yardımcısını sürekli rahatsız ederek istifaya zorlar.
SONUÇ
MEB'da kurum
yöneticiliklerine atamalarda yeterlilik ilkesine uyulmadığı görülmektedir.
Bu durum MEB dışındaki kurumlar içinde geçerlidir. Ergun(1988,139),
Türkiye'de personel düzeninin 1950'lerde başlayan bir süreç içinde
bozulmaya başladığını ve yeterlilik (liyakat) ilkesinin yok olduğunu
vurgulamaktadır. Ergun, bu sürecin özellikle 1970'lerin ortalarında
artmaya başladığını belirtmektedir. 1980 Darbesinden sonra da bu süreç
yine ivme kazanmış, bu kez dini temellere dayalı bir devlet düzeni kurmak
isteyenlerin yönetim makamlarını ele geçirmeye çalıştıklarına ilişkin
şikayetler yoğunlaşmıştır. Bu şikayetlerin özellikle MEB'da oldukça
yoğunlaştığı gözlenmektedir(Baloğlu,1995,8-17;
Kağıtçıbaşı,1996;Doğan,1996).
MEB'da her düzeyde atama
politikasının yeterliliğe ve nesnel ölçütlere ve seçime dayalı olması
nitelikli yöneticilerin işbaşına gelmesini sağlayacaktır. Kaya (1993,187),
yöneticilerin nitelikleri, başında bulundukları örgütleri ya da birimleri
yönetme biçimleri ve yönetimsel davranışları, yalnızca yönettikleri örgüt
ve birimleri değil , tüm eğitim sistemini ve tüm toplumu etkilediğini
belirtmektedir. Kaya bu durumun ülkemizin ekonomik siyasal ve toplumsal
yaşamında önemli olumlu ve olumsuz sonuçlara neden olduğunu da
vurgulamaktadır.
Yöneticiler, okullarımızın
başına adaletsiz bir biçimde, kayırmayla gelirse buradan yetişen
öğrencilerin nasıl hak ve adalet ilkelerine uymasını, erdemli , yurtsever
insanlar olmasını bekleyebiliriz?
KAYNAKÇA
-
Açıkalın,
Aytaç.(1994).Çağdaş Örgütlerde İnsan Kaynağının Yönetimi . Ankara: Pegem
Yayınları No:7.
-
Açıkgöz,Kemal(1994).Eğitimde
Etkili Yönetici Davranışları. İzmir: Kanyılmaz Matbaası.
-
Aksarı,
Mutahsar(1995).Yöneticiden Yöneticiye Kıyak. Öğretmen Dünyası Dergisi.
Sayı:104 Sayfa:13-15.
-
Aldemir,
Ceyhan;Ataol,
A.(1996). Personel Yönetimi.Ankara:Şafak Matbaacılık.
-
Aydın,Mustafa(1994).Eğitim
Yönetimi.Ankara: Hatipoğlu Yayınevi.
-
Baloğlu,Zekai(1995).Türkiye'de Eğitim.Yeniyüzyıl
GazetesiYayını.Türkiye'nin sorunları Dizisi-1.
-
Ergun, Turgay(1988).Kamu
Yöneticilerinin Yetiştirilmesi.Ankara:TODAİE Yayını No:224.
-
Ergun,Turgay;Polat,Aykut.
Kamu Yönetimine Giriş. Ankara: TODAİE Yayını No:177.
-
Kağıtçıbaşı,
Çiğdem.(1996).Eğitim Kaleyi İçten Fethediyor.Milliyet Gazetesi.13.Kasım
1996.
-
Kaya,Y.Kemal(1993).Eğitim
Yönetimi .Kuram ve Türkiye'de Uygulama. Ankara: Set Ofset
Matbaacılık.
-
Sabuncuoğlu,
Zeyyat(1994).
Personel Yönetimi. Bursa:Rota ofset.
-
Saydam,Refik(1994).Öğretmenler Okullara Sandık
İstiyor. Öğretmen Dünyası Dergisi. Sayı:170 Yıl:15.
-
Tortop,Nuri.(1987).Kamu
Personeli Yönetimi.Ankara:Olgaç Matbaası.
-
-
1993YılındaAylıkla
Ödüllendirilenler.Tebliğler Dergisi.31.Ocak.1994. Sayı:2400.
-
-
Milli
Eğitim Bakanlığına Bağlı Kurum Yöneticileri Atama Yönetmeliği.Resmi
Gazete.27 Eylül 1995. Sayı:2247.
|