CEM
Dr. Ali Yaman
Dedelerin en önemli işlevlerinden biri de, cem törenlerini yönetmesinde kendini gösterir.Ocakzade dedeler, her yıl düzenli bir şekilde kendilerine bağlı köylerdeki taliplerini ziyaret ederler. Dedelerin bu ziyaretleri, hasat zamanı geçtikten sonra yapılır. Dede bir yere geldiğinde peyik (davetçi) adı verilen bir kişi ev ev dolaşarak dedenin geldiğini ve cem töreni yapılacağını canlara haber verir. Köydeki evlerden biri cem töreni için hazırlanır. Bunun için cemaatin sığabileceği büyük bir salon seçilir. Bazı köylerde bu hep belli yerlerdir. Bu cem töreni (görgü cemi) cuma akşamı, yani perşembeyi cumaya bağlayan gece yapılır. Eğer görgü cemi olacaksa tarîk ve kurban hizmeti de mutlaka vardir. Bazı ocaklarda ise tarîk yerine pençe ile cem görülür. Bunlar daha çok çelebilere bağlı dede, baba veya vekillerdir. Cem ibadetinde Oniki hizmet ve bu hizmetlerin ayrı ayrı sahipleri vardır. Oniki sayısı Hz. Muhammedin soyunu, yani kızı Hz. Fatıma ile amcasının oğlu Hz. Alinin soyundan gelen oniki imamı simgelemektedir. Cem ibadeti Kırklar Cemine dayanmaktadır. Alevilerce Cem, "HAK-MUHAMMED-ALİ DİVANI"dır. Cem ibadetinin bir diğer adı da "halka namazı"dır. Cemdeki halkada esas olan namaz deyişiyle kastedilen Buyruktaki ifadeyle niyazdır, (M. Yaman 2000: 23) Allaha yalvarmaktır, dua etmektir. Ceme ayrıca; Ayn-ül Cem, Ayin-i Cem, Cem âyini, Abdal Musa Kurbanı, Birlik Cemi, Dardan İndirme Erkanı, Koldan Kopan Erkanı, Ali Cemi, Görgü Cemi, İçeri Kurbanı, İkrar Cemi, de denir. Kış aylarında, özellikle Perşembeyi Cumaya bağlayan akşam başlaması esastır. Muharrem ayı dışında Cem İbadeti yapılabileceğine dayanarak "Kırksekiz Cuma haktır." derler. Cem Kurumunun içeriği sadece dinsel değildir daha kapsamlıdır.
Cem olayının kökeni nereye dayanmaktadır. Geleneksel görüş Alevilikle ilgili temel toplumsal kurumların tümünü olduğu gibi Cem kurumunu Hz. Muhammedin Miracı sonrası yapılan "Kırklar Cemi"ne dayandırmaktadır. Buna göre Cem ibadetinin temelleri Kırklar Ceminde atılmıştır. Büyük Alevi Ozanlarının Cemin Kırklar Cemine dayandığına ilişkin birçok deyişleri bulunmaktadır. Mesela Kul Himmet bir deyişinde (Aslanoğlu 1997a: 77) bunu
"Kırklar ile bile âyin-i cemde
Bu aşkın sırrına özendi Ali"
diyerek ifade etmektedir. Kırklar Cemi ile ilgili ayrıntılar hem Buyruk kitaplarında, (Aytekin 1958; M. Yaman 2000) hem de Alevilerin zihinlerinde önemli yer tutar. Özellikle yaşlı kuşak bu konuda oldukça bilgilidir. Gençler ise bu geleneksel bilgiler bakımından hem yaşamak anlamında hem de bilgilenmek anlamında oldukça yetersizdirler ve hatta bir bölümü anlatılanlara şüphe ile yaklaşabilmekteyse de son zamanlarda yaşanan bilgilenme süreciyle bu eksiklikler giderilmektedir.
Alevilerin sosyal yapısının ve kurumlarının kapalı yapısının doğal bir sonucu olarak Cem ibadetine yönelik küçümseyici ve ahlakdışılık yüklü birçok kulaktan dolma söylentinin ki -bu Sünni halk arasında mum söndü sözü ile ifadelendirilir- yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladığı görülmektedir. Alevi olmayan gruplarca Alevilerin farklı bir islam yorumları olduğunun reddedilmesi, bu törenin Alevi olmayanlarca izlenememesi sonucunda Cemlerdeki işleyişin bir türlü anlaşılamaması ve Alevi-Sünni grupların karşılıklı önyargılarının bu söylentilerde rol sahibi olduğu söylenebilir. Ancak son zamanlarda bu konuda araştırmacıların verdikleri bilgiler, konunun yazılı ve görsel basında yeralması ve bu cemlerin kapalılıktan kurtulup kentlerde düzenli olarak yapılması sonucunda bu söylentilerin de dayanaksız olduğu anlaşılmaya başlanmıştır.
Cem kurumunun Alevi topluluklarında yüzyıllarca gördüğü işlevleri genel olarak ise şu şekilde özetleyebiliriz:
1. Dinsel işlevler, 2. Sosyal-Eğitsel işlevler, 3. Hukuksal işlevler
Cem kurumunun dinsel işlevi ön plandadır. Aleviliğin temel ibadeti bu yolla icra edilir. Cem kutsal bir ritüeldir. Cemdeki işleyişin de temeli Hz. Muhammed ve Hz. Alinin de katıldığı Kırklar Cemi ile atılmıştır. Cem, Alevinin inancını oluşturan düzenli bir ibadeti olmaktadır. Cemlerdeki dualar büyük ölçüde Türkçedir. Anadili kırmanci veya zazaca olan Alevi topluluklarda bile - istisnalar olmakla birlikte - Türkçe dualar ve Şah Hatayi, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet vb. Alevi ozanlarının Türkçe deyişleri okunmaktadır.
Cem kurumunun bir diğer yönü de sosyal ve eğitsel işlevidir. Sosyal dayanışmayı sağlamasının yanısıra, orada gerçekleştirilen ritüel ve anlatılanlar inanca, tarihe gündelik yaşama ilişkin bilgiler de içermektedir. Geleneksel kır yaşamında bulundukları toplum içinde nisbeten daha eğitimli ve okumuş olan Dedeler Cemlerdeki sundukları bilgilerle uzun süre bu eğitsel işlevi yerine getirmişlerdir.
Alevilerde hayat çok sıkı ve birbirini tamamlayıcı kurum ve kurallarla donatılmıştır. Bu sosyal yaşam en ince ayrıntısına kadar düzenlenmiştir. Dede talip herkes bunlara uymak zorundadır. Örneğin Dede her evde Cem bile yapamaz. Cem yapılacak evde ve evin sahibi ailede bazı özellikler aranır. "Muhammed-Ali Meydanı" ve "ölmeden önce ölünen yer" olarak da nitelenen Cem Meydanı her yönüyle kutsal kılınmıştır. Cemler bazı yörelerde sadece Dede evlerinde yapılmaktadır. Bu evlerde büyük bir odada Cemler tutulurdu. Hele bazı Dede ailelerinin evleri vardı ki uzun yıllar buralarda Cem yapılması bir gelenek halini almış buralarla ilgili menkıbeler de dilden dile yayılmıştır. Cemin bu evlerde yapılmasında bir diğer neden de Cemde Dedenin görgü zamanı kullandığı "tarîk, erkân, zülfikar, serdeste" vb. adlarla anılan asanın bu evlerde bulunmasındandır. Kutsal olan tarîk asılı olduğu yerden indirilmek için dualar edilir, kurban kesilirdi.
Dede genellikle bu Cem yapılacak evde konuk olurdu. Ancak Dedenin konuk olacağı ve Cem yapacağı bu evin Cem yapılabilmesine uygun bir odaya sahip olmasının yanısıra ev sahibi aile de yukarıda ifade ettiğimiz üzere titizlikle seçilirdi. Bu aile bireylerinin düşkün olmaması kapı komşularıyla sorunlu olmaması, lokmasının yenebilmesi, o köyde sevilen bir aile olmaları gerekirdi. Yoksa Dede o evde kalamaz Cem yapamazdı. Çünkü Cemin amacı "eline, diline, beline ve aşına, işine, eşine sahip olmak" şeklinde özetlenebilecek doğruluk ilkelerinin toplulukta yaşatılması, benimsetilmesidir. Dedenin köye gelişinden Cemin yapılması ve sonrasına kadar her aşamada bu ilkelerin gözetilmesine önem verilir. Bu konuda titizlik gösterilmemesi topluluğun bu ilkelere inancınin ve güveninin sarsılmasıyla sonuçlanabilir. Zaman zaman bu konudaki hassasiyetlere uymayanlarda olmuştur ancak bu yolun kurallarını bağlamamaktadır.