Bugün bütün herkes, Alevi toplumundaki gelişmeleri yak›ndan ve büyük bir ilgiyle izlemektedir. Bu ilgi odaklar›n›n baş›nda TC Devleti, onun Diyanet İşleriBaşkanl›ğ›, Türkiye'deki siyasal parti ve gruplar, aç›k veya kapal› çokça çevre ve güçler gelmektedir.

Tarihsel konumu ve gelişim seyri nedeniyle sahip olduğu güçlü birlikte davranma refleksleri, iyi ve ileri olana tutkusu, çağdaş insani ve demokratik değerlere aç›k tutumu, yirmi milyonu aşan kitle gücü ve daha birçok nedenle Alevilik ve Aleviler çok yönlü hesaplar›n odak noktas›nda bulunuyor. Kimin hangi nedenle ve ne gözle bu soruna bakt›ğ›n› bilmek önemlidir kuşkusuz; tüm bu hesaplar›n üstesinden gelmek durumunda bulunan taraf›n bizzat Aleviler olduğunu bilmek ise çok daha önemli bizce. Onun bunun olumsuz niyet ve hesaplar›na k›zarak zaman kaybetmek yerine, kendimize bak›p, neyi  nas›l yapmam›z gerektiğini önemsememiz daha ak›ll›ca olan›d›r.

Kökleri Emevi ve Selçuklu dönemlerine uzanan Osmanl› geleneğini bir türlü terk etmeyen, Sultan Yavuz'la sürüp gelen Alevi-K›z›lbaş düşmanl›ğ›ndan vazgeçtiğini belirten en küçük bir aç›klamadan özenle kaç›nan TC ve onun Diyanet İşleri Başkanl›ğ›'n›n politikas›, Aleviliği ve Alevileri, Sünni islam›n kabul edebileceği bir çizgiye çekip gerçek kimliğinden uzaklaşt›rmak esas›na oturtulmuştur. Hemen her vesileyle Alevilere dayat›lan "dinimiz bir, kitab›m›z bir, peygamberimiz bir" masum yaklaş›m›n›n alt›ndaki gerçek budur. Oysa bütün bunlar›n "bir" olmas›n›n yetmediği herkesçe biliniyor. As›l önemli olan, taraflar›n, bu "bir" denilen öğelerden her birine nas›l bakt›klar›, nas›l alg›lay›p tan›mlad›klar›d›r bizce. S›k›nt›, yak›lmaya, kesilmeye ve her türlü hunharca muameleye hala tabi tutulan Alevi toplumunu Müslüman saymakta, Aleviliği de İslami kapsamda bir inanç olarak kabul etmekte-dir. Bütün ›k›nmalar›n ard›ndaki tak›nt› budur, aç›k ve kapal› zorlamalar›n arkas›n-daki s›k›nt› aç›kça budur! Bu gayretlerin nereye varacağ› ise çoktan bellidir: Alevileri bir biçimine getirip sünnileştirmek. Hac› Bektaş Veli, Yunus Emre ve daha birçok Alevi-Bektaşi  ulularını, zorlama çaba ve çarp›tmalarla "Sünni ulemas›" aras›na katarak, K›z›lbaşlar› sözkonusu gidişe ad›m ad›m al›şt›rmakt›r...

Aç›kças› bu, gerçekten demokratik ve laik bir siyasal yap›lanmaya yanaşmak istemeyen bir anlay›ş›n hedef şaş›rtmas›ndan başka birşey değildir. Bunun yan›s›ra Alevileri, giderek "gerçek Alevi" ve "gerçek olmayan" tarz›nda bir bölünmeyle karş› karş›ya getirme hesaplar›n›n yap›ld›ğ› da aç›kça görülüyor.

Aleviler, kökleri çok eskilere dayanan bir tart›şman›n içine çekilmek isteniyor. Kimin gerçek müslüman olduğu, kimin hak sahibi ve kimin hakk› gasp eden taraf olduğu, art›k başta gelen sorun olmaktan ç›km›şt›r ve biz bu k›s›rdöngüye art›k düşmemeliyiz. Hatta Aleviliğin Sünni İslamca Müslümanl›ktan say›lmas› veya Alevilerin din kardeşi olarak görülmeleri bizim için ne talep ve ne de hedeftir. Türkiye Cumhuriyeti yönetimleri, onlar›n Diyanet İşleri Başkanl›ğ› ve kimi Sünni dinbilimcilerin planl› bir biçimde yürüttüklerine tan›k olduğumuz bu çabalar›n başkalar›na ne yarar›n›n dokunacağ› bir yana, Alevi toplumuna zarar›n›n dokunacağ› hiç unutulmamal›.

 Türkiye'de Alevi sorunu, başl›ca demokrasi sorunlar›ndan biri, en genel anlamda farkl› din ve inançlar sorunu olarak çözümlenmek isteniyorsa, bizim Müslü-man say›l›p say›lmam›z hiç de önemli değil, herhangi bir inanç grubu olarak görülmemiz yeterlidir. İzlenecek yol bellidir: Nas›lsak öyle ve hatta nas›l biline gelmişsek öyle kabul edilmeli, çözüm gerçekten demokratik ve laik bir siyasal yap›lanman›n gerçekleştirilmesinde aranmal›d›r.Yok egemen Sünni anlay›ş›n gözünde ilkin Müslüman görüleceğiz, arkas›ndan da mevcut anti-demokratik ve anti-laik sistem içinde bir yerlere çekilip günahkârlar kervan›na kat›lacağ›z! Alevi toplumu ve onun demokratik hareketi tavr›n› demokrasi ve laiklikten yana koymal›; aç›k olmal› ve oynanan oyunlar› aç›kça teşhir etmeyi görev saymal›d›r.

Sözkonusu odaklarca yürütülen plan›n bir diğer kolu da Alevi inanç ve kültür gözelerini, Sünni İslam’a uygun yaklaş›m ve değerlendirmelerle çarp›tarak sunma biçiminde ortaya ç›kmaktad›r. Alevi-Bektaşi ulularından Yunus Emre neredeyse art›k tan›namaz bir portreye sokulmuş, s›ra diğer ulular›m›za gelmiştir. Bu duruma seyirci kal›nmamal› ve bir an önce harekete geçilmelidir. 

Demokratik Alevi hareketi, tezelden kendi bilim ve kültür kurumlar›n› kurarak soruna bizzat elkoymal›d›r. Bunu yaparken en genel anlam›yla Alevi ve dost bilim çevrelerinden yararlanmal›; enstitü, akademi vb. özerk bilim kurumlar› kurmal›, kitlesini duyarl› k›lacak çal›ş-malar başlatmal›, üstüne düşeni eksiksiz yerine getirmelidir.

Alevi inanç ve kültürünün gelişmesinin önündeki önemli engellerden biri de, bizzat baz› Alevilerin -bilerek ya da bilmeyerek- sergildikleri her şeyi bir kurala bağlama ve teke indirgeme biçiminde özetlenebilecek tutumdur. Bu kadar çok semah variyant›n›n, cem ve ibadet biçiminin ve daha bir çok farkl›l›ğ›n belirli kurallara bağlanmas›n›, yani farkl›l›klar›n zenginlik değil rahats›zl›k nedeni olarak görülmesi, gerçekte Alevi kültürünün gelişim süreçlerinin doğru bir biçimde kavranmad›ğ›n› gösterir. Bu farkl›l›klardan her birinin başl›baş›na bir güzellik ve zenginlik olduğunu anlamak, onlar› nas›lsa öyle korumak, insanoğlunun ve insan toplumlar›n›n yaratma gücünü belirli kal›plara hapsetmemek en doğru olan›d›r. Bunu en erken gören ve en iyi örnekleriyle ortaya koyan Aleviler olmuştur dersek yanl›ş olmaz.

Bir diğeri de insanlar›m›z›n Arapça veya başka bir dil yerine, ağ›rl›kla konuştuklar› dillerde ibadet ve yakar›şlar›n› yapa geldikleridir. Son y›llarda her nas›lsa Arapça ağ›rl›kl›, Arapça bilmeyen kesimlerimizin anlamakta güçlük çektikleri bir tarz›n öneç›kar›lmaya çal›ş›lmas› gerçekten düşündürücü bir durumdur. Bunun da köreltici bir rol oynayacağ›, insanlar›m›z› soğutucu bir etki yapacağ›, yaşam tarz›m›z›n özgünlüklerine ve bu alandaki halk yarat›c›l›ğ›na zarar vereceği aç›kt›r. Doğrusu halk kültürümüz ciddi araşt›rmalara tabi tutulmal›, kültürümüzün mümkün olan bütün tür ve variyantlar› aç›ğa ç›kar›lmal› ve kal›c› bir hale getirilme-lidir.

Bilimsel ve Eğitsel Etkinlikler:

Alevi toplumunu kendi inanç ve kültüründen vazge-çirmek, zorla asimile edip ortadan kaldırmak veya hiç olmazsa etkisiz hale getirmek amacıyla, yüzyıllardan beri  sürdürüle gelen  ağır baskı ve yasaklamalar sonucu, günümüzde çeşitli açmaz ve tehlikelerle karşı karşıya gelinmiştir. Bir yandan  inanç, kültür, felsefe ve yaşam tarzımızla olan bağlarımızda belirli oranda bir gevşeme, belirsizlik, hatta bir çeşit erozyon başgöstermişken; öte yandan devletin, devletle bağlantı içindeki güç ve kuru-luşların açık oyun ve müdahaleleri sonucu  Alevilik top-yekün bir tehlikeyle karşı karşıya gelmiş bulunuyor.

Bu olumsuz durumun önüne geçerek,halkımızı kendi öz değerlerine sahip çıkarmak için  gerekli bilimsel araştırma ve incelemelere duyulan gereksinme ve bölük pörçük de olsa sürdürülen çabaların, planlı ve verimli bir yönde gelişmesinin sağlanması amacıyla geniş bir seferbeliğin başlatılması artık kaçınılmaz bir görev olarak kendisini dayatmış bulunmaktadır.

Alevi sorununu bütün yönleriyle ve yeterince açıklığa kavuşturmak, inanç ve kültürümüz, düşünce ve yaşam tarzımız konularında insanlarımızı gereği kadar aydın-latmak; uluslararası kurum ve kuruluşları, bilim ve ara-ştırma merkezlerini bilgilendirmek ve de dünya kamuoyunun desteğini elde etmek için her şeyden önce gerekli bilim araştırma merkezlerini tezelden oluşturmayı, giderek enstitü, akademi ve benzeri kurumlara yönelmeyi, amaca uygun çeşitli yayın ve kitle iletişim araçlarına sahip olmayı gerektirmektedir. 

Buna paralel olarak Aleviliği ve Alevileri ilgilendiren çeşitli alanlara ilişkin olarak kurs, seminer, panel, konferans vb. çeşitli çalışmaları planlayıp gerçekleştirerek, gerekirse kısa ve uzun süreli okul eğitimine yönelerek, her yaş ve düzeydeki insanlarımızın eğitimi mutlaka sağlanmalıdır.

Bu yöndeki çaba ve çalışmalar, varlığımızı her bakımdan koruyup geliştirmenin başlıca ve temel koşulu haline gelmiş ve sorunun zaman kaybına tahammülü artık kalmamıştır. Açıktır ki tüm bu iş ve görevleri başaracak olan Alevi toplumu ve onun örgütlü gücü olacaktır. Bugüne kadar bu yönde kayda değer adımların atılmamış olması ciddi bir kayıp olmakla birlikte, hiç olmazsa bundan böyle gereğinin yapılması ciddi bir görev olarak önümüzde durmaktadır.

Demokrasi Savaşımı ve Aleviler:

Alevi sorunu bir demokrasi sorunudur ve çözümü de ancak demokratik bir yap›lanma ile mümkündür. Alevilerin ağ›rl›kla yaşad›klar›  Türkiye gibi ülkelerde, hayat›n her alan›nda ve tüm kurum ve kurallar›yla bir demokratik yap›lanman›n henüz gerçekleşmediği, ağ›r sanc›lar›n›n yaşand›ğ› bilinen bir gerçektir. Aç›kt›r ki Alevi sorunu, demokrasi mücadelesinin başl›ca ana halkalar›ndan biri ve diğerleriyle bağlant›l› bir sorundur.

Yerine ve koşullar›na göre belirli özgünlükleri olmakla birlikte, bu sorunun çözümü, her şeyden önce demokratik ve laik bir yap›lanmada ç›kar› olan tüm kişi ve güçlerle ayn› yönde mücadele etmekle mümkündür. 

Aleviler tüm diğer konularda olduğu gibi, demokrasi sorununa da kendi inanç ve düşünceleri, tarihsel, top-lumsal, kültürel ve felsefi yaklaş›mlar› aç›s›ndan bakma-l›d›r. İnsan›n en yüce değer say›ld›ğ› Alevi dünya görüşünde, insanlar›n etnik kökeni, dinsel ve düşünsel yaklaş›m›, dili ve kültürü, cinsel ve s›n›fsal konumu nedeniyle bask› alt›na al›nmas› kabul edilebilir birşey değildir. Bizce insanlar aras›nda ve yaşam›n her alan›nda tam bir eşitlik egemen olmal›d›r. Bir ulusal az›nl›k veya ulus olarak ad›, dili, kültürel ve toplumsal değerleri; bir toplum olarak dini veya mezhebi; insan olarak derisinin veya saç›n›n rengi, kad›n veya erkek oluşu, hiç bir biçimde insan› ve insanl›ğ› bölen ögeler olarak görülmemeli ve gösterilmemelidir de. "Yetmiş iki millete ayn› gözle" bakan ve birini diğerinden önde tutmayan Alevilik, bu ana düşünce ve inanc› gereği, etnik ve ulusal temele dayal› her türlü eşitsizliğe, bask› ve haks›zl›ğa, yasakç› ve inkârc› politikalara karş› olmak durumundad›r.

Bu nedenle Aleviler, Türkiye'de süren kirli savaş›n bir an önce durdurulmas›n›, Kürt halk› üzerindeki bask›lara son verilerek, eşitlik ve kardeşlik temelinde hak ve özgürlüklerinin tan›nmas› istemini yürekten destekler. Ayn› şekilde Türkiye'de tüm diğer ulusal az›nl›klara, onlar›n kimliklerine, dil ve kültürlerini özgürce koruyup geliştirme haklar›na sayg› gösterilmesini, onlara her bak›mdan yard›mc› olunmas› gerektiğini savunmal›y›z.

Türkiye'de, Alevi inanç ve kültürü, yaşam tarz› ile tüm diğer inanç ve dinsel topluluklar üzerindeki her türlü bask› ve horlamalar›n kalkmas›n›, her kesin kendisini en aç›k şekilde ifade edebileceği ve inançlar›n›n gereğini yerine yapabileceği, demokratik ve laik bir yap›lanman›n gerçekleştirilmesi için mücadele etmeliyiz...

Türkiye'de ve Alevilerin yaşad›klar› diğer ülkelerde demokrasi ve laikliğin, insan temel hak ve özgürlüklerinin, k›saca  insanca ve hakça olan her şeyin korunup geliştirilmesi için verilecek savaş›m›n en önünde yürü-mek, hem insanl›k felsefemizin ve hem de bizzat kendi toplumumuzun ç›karlar› gereğidir.

Hal böyleyken kimilerinin demokratik Alevi hareketini Kürt ulusal-demokratik hareketinin karş›s›nda, kimilerinin de emekçi halk hareketi karş›s›nda bir yere koyma çabalar›n› aç›kça yad›rgamaktay›z. Asl›nda gerçekleri bu biçimde tersyüz edenler ya Aleviliği tan›ma ve öğrenme zahmetine katlanmak istemeyenler, ya onu al›ş›lagelen dinsel gericilik hareketiyle ayn› kaba koyanlar, ya da Alevi ad›n› ağz›na al›p ve bundan böyle Alevi kimliği karş›s›nda sayg›l› davranma zorunluluğunu bir türlü içine sindiremeyenlerdir. Art›k herkes zaman›n değiştiği-ni, Alevilerin de her yerde ve her düzeyde bizzat kendi kimlikleriyle ve eşit temelde temsil edilmek istendiklerini görmeye mutlaka al›şmalar› gerekmektedir. Yani bu toplum art›k onun bunun yedek gücü, yönlendirileni, gönderildiği yere gideni durumunda olmay› kabul etmiyor, yüksek sesle karş› ç›k›yor. Toplumsal yaşam›n her alan›nda ve her düzeyinde ciddi bir muhatap olarak, ad› ve kimliğiyle kabul görmek istiyor.

fiunu da önemle belirtmek gerekir ki egemen iktidarlarca sürdürülen ›rkç›-şoven politikalar›n, insan-merkezli inanç ve düşüncelere ters düşen düşünce ve değer yarg›lar›n›n Aleviler üzerinde de ciddi etkileri olmuştur. Çok defa bu etkiler, Aleviliğe ve Alevilere tam ters gelişmelere yolaçmakta, ortada ciddi bir neden yokken bölünmüşlük gibi bir olumsuz görünümün ortaya ç›kmas›na neden olmaktad›r.

Demokratik Alevi hareketinin kendi bilim ve kültür kurumlar›n› oluşturmas›, Aleviliği ciddi bir bilimsel araşt›rma ve incelemeye tabi tutmas›, bizim ve bize yabanc› olanlar›n sağl›kl› bir ay›klamadan geçirilmesi, sözkonusu yanl›şlardan kurtulman›n başl›ca güvencesi olacakt›r. Buna paralel olarak Alevi insan›n›n, özellikle genç kuşaklar›n, sözkonusu insani ve demokratik olmayan etkilenmeler-den  uzak tutulmas›, tam anlam›yla ve yaşam›n her alan›nda insan› önde tutan bir anlay›ş›n egemen olmas› yönünde seferber olunmal›d›r. Bu hem inanç ve kültürümüzün kendi öz duruluğuna kavuşmas›n›, hem de insan›m›z›n kendi kökü üzerinde, gerçek anlamda demokrat ve insani değerlerle bezenmiş bir biçimde yetişmesini sağlayacakt›r.

Avrupa ülkelerinde yaşamakta olan yüzbinlerce Alevi'nin daha da etkili k›lmay› başaracağ› kendi demokratik örgütünün inisiyatifinde, tüm sözkonusu güçlük-lerin üstesinden gelmesi, sorunlar›n› bir bir ve mutlaka çözme ustal›ğ›n› göstermesi hiç mi hiç zor değildir. Üstelik bu başar›, Türkiye'deki Alevi örgütlenmesi sorunlar›n›n aş›lmas›na, güçlü ve merkezi bir örgütlen-menin gerçekleştirilmesine de olumlu katk›da bulunacakt›r. Dahas› dost düşman herkes Alevilerin gücünü ve başar›lar›n› görecek, en önemlisi de bizzat Alevi toplumu daha ileri at›l›mlara haz›r hale geldiğini görmekte gecikmeyecektir.

Tüm bu güçlüklerin üstesinden gelmenin, Alevi inanç ve kültürünü koruyup geliştirmenin, Avrupa Alevi toplumunu daha etkin ve daha iyi bir düzeye getirmenin, en önemlisi de Alevi toplumunu hedef alan ağır baskı ve acılara artık bir son vermenin sırrı; örgütsel birliğimizi korumakta, Avrupa demokratik Alevi hareketine el verip yükseltmekte yatmaktadır. Bu ise her şeyden önce hizipçi ve itici olmayan bir yolda yürümeyi, hatasıyla sevabıyla bizim olan her şeye sahip çıkmayı gerektirmektedir.

Bu temel düşünce ve perspektiflerin ışığında, Aleviliğin ve Aleviler'in içinde bulunduğu halihazırdaki durumu ve olası gelişmeleri dikkatle değerlendiren bizler; AVRUPA ALEVİ ÖRGÜTLENMESİNİ GELİfiTİRME PLATFORMU(ALEVİ PLATFORMU) adıyla bir inisiyatif oluşturmuş bulunmaktayız.

AVRUPA ALEVİ ÖRGÜTLENMESİNİ GELİfiTİRME PLATFORMU (ALEVİ PLATFORMU)'nun kapıları, Avrupa'da faaliyet gösteren tüm demokratik Alevi örgütlerine sonuna kadar açıktır ve onların Alevi toplumuna  hizmet etme çaba ve arzularını tüm gücüyle desteklemeyi  başlıca görev bilmektedir.

Bizler; bundan böyle AVRUPA ALEVİ ÖRGÜTLENMESİNİ GELİfiTİRME PLATFORMU (ALEVİ PLATFORMU)'nun öncülüğünde, aşağıdaki şu çaba ve çalışmaların bir an önce hayata geçirilmesi için, tüm gücümüzle çalışmayı başlıca görev saymaktayız:

• Avrupa'da demokratik Alevi örgütlenmesini hızlandırmak, alanı ve düzeyi ne olursa olsun  faaliyet halinde olan örgütlerimizle sıcak ilişkiler kurarak, eksiklerini giderip daha da yetkin bir konuma gelmeleri için bizzat yardımcı olmak, Avrupa'da yaşayan tüm Aleviler'in istenilen düzeyde ve en etkin bir biçimde temsil edileceği ileri bir yapılanmayı gerçekleştirmelerine dostça katkıda bulunmak.

• Her koşulda demokrasi, insan hakları, laiklik ve tüm ileri değerlere sahip çıkmayı gelenek haline getirmiş olan Alevi toplumunun, yanında ve karşısında olanları doğru seçmesine, gerçekten demokratik ve laik bir sistemden yana olan kişi ve güçlerle dostça ve düzeyli ilişkiler geliştirmesine yardımcı olmak.

• Yayın, basın ve benzeri her çeşit vasıtadan yararlanarak, mevcut ve olası tehlikelere karşı Alevi toplumunu duyarlı kılmak, uyarı görevini yerine getirmek.

• Alevi-Bektaşi kültürünü derleyip toparlayarak çağdaş biçim ve standartlara kavuşturmak; böylece,  onu kendi öz ve özelliklerinden uzaklaştırıp çağdışı kanal-lara ve dogmatik kalıplara sokmayı hedefleyen tuzak ve girişimlerin önüne ge-çmek.

• Alevi toplumunun inanç ve kültürünü, tarih ve yaşamını konu edinen  konferans, panel, kongre gibi  etkinlikler düzenleyerek, bu konuları çeşitli yönleriyle açıklığa kavuşturmak ve aydınlatmak.

• Ülkesi, etnik kökeni, dili, sınıfsal konumu ne olursa olsun tüm Alevi kesimlerinin birbirlerini tanıma-larını; aralarında sıcak ilişkiler oluşturarak birbirlerinin inançsal, kültürel değerleri ve yaşam tarzları hakkında aydınlanmalarını gerçekleştirmek için çaba göstermek.

• Çeşitli nedenlerle kendini toparlayıp sorunlarına yeterince eğilme olanağı bulamamış olan Alevi toplumunun inanç, töre, gelenek vb. alanlarda eskimiş ve artık herhangi bir gereksinmeye yanıt veremeyen değerlerin yenilenip değiştirilmesi çabalarına öncülük etmek.

• Aleviliği; özüne uygun olmayan yorumlamalardan, yanlış ve bilimdışı hükümler-den arındırmayı kolaylaştırmak amacıyla, okuma ve araştırma seferberliği başlat-mak.

• Tarihimiz boyunca son derece ağır koşullar altında Alevi-Bektaşi inanç ve kültürünün, felsefe ve yaşam tarzının yaşatılması için hiç bir fedakârlıktan kaçınma-dan hizmet eden Dedeler'imizin bilgi ve görgülerinden yararlanmak; onların günün gereklerine göre yetişirilmelerini sağlamak amacıyla gerekli önlemleri almak.

• Aleviliğin ana ayıraçlarından biri olarak bilinen kadın-erkek eşitliği anlayışını koruyup geliştirmeye özen göstererek, her yaş ve düzeydeki Alevi kadınlarını çalışmalara katmak; esasen kültürel ve sosyal değerle-rimize başka kanallardan girdiği bilinen, kadınlarımızı aşağılayıp horlayan yanlış yargı ve davranışlardan Aleviliği arındırmaya çalışmak.

• Çocuk, genç, yaşlı, kadın ve erkek her kesim ve kuşaktan Alevi insanının, gerek geldiği ülkede gerekse bulunduğu Avrupa ülkesinde gereksinme duyduğu inançsal, toplumsal, kültürel, eğitsel, akademik her türlü gereksinime yanıt verecek, çağdaş kurum ve kuruluşlar oluşturma çabalarını teşvik etmek ve bizzat katkıda bulunmak.

• Konuyla ilgili çalışma yapan bilim adamı, aydın, yazar, araştırmacı ve sanatçılar arasında iletişim kurarak çalışmalarına maddi ve manevi destek sağlamak, teşvik etmek, ödüllendirmek, emek ve ürünlerinin gün ışığına çıkmasına yardımcı olmak.

• Ülke ve dünya kütüphane ve arşivlerini tarayarak, Alevilik ve Aleviler'le ilgili bilgi ve belgeleri derleyip, kurulacak merkezi bir arşive kazandırmak. Çeviri grupları kurarak sözkonusu bilgi ve belgeleri gerekli dillere çevirttirip yayına hazır hale getirmek.

• Avrupa düzeyinde bir Alevi Bilim Araştırma Merkezi kurularak, konuyla ilgili bilim adamı, uzman, teknisyen ve yetenekli kişilerin buraya katkılarını sağlamak, bu mümkün değilse çalışmalarına katkı sağlamak.

• Toplumumuzun maddi-kültür (etnografik) değerleri-ni derleyip toparlayarak müze ve benzeri bir kurumun oluşturulması için harekete geçmek.

• Alevi Bilim Araştırma Merkezi inisiyatifinde, ülke ve dünya kamuoyunu, akademik kurum ve kuruluşları, bilim ve medya çevrelerini Alevilik ve Alevi toplumunun sorunları konularında bilgilendirmek, onlarla ortak çalışmalar yapmanın koşullarını oluşturmak amacıyla bilimsel bir yayın organının bir an önce çıkarılması için çaba göstermek.

• Toplumumuzun hızla kaybolmaya, yozlaşıp özün-den uzaklaşmaya  yüztutan değerlerini ortaya çıkarmak amacıyla, acilen alan araştırmalarına yönelerek gerekli derlemeleri yapacak ehil birimler oluşturmak; elde edilen ürünleri yararlanmaya hazır hale getirmek.