MAHKEME
Bir mahkeme salonu... Bir
davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar. Kadın yerine
oturur doğruyu, sadece doğruyu söyleyeceğine, doğrudan başka şey söylemeyeceğine
yemin eder. Davalının avukatı kadına yaklaşır:
-Bayan Jones. Beni tanıyor musunuz?
Yaşlı teyze cevap verir:
-Ah evet Bay Williams sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum. Siz taaa o zamanlar bile
aileniz için tam bir baş belaysıydınız. Sürekli yalan söylüyorsunuz, karınızı
komşunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım dediğiniz insanların arkasından
konuşuyorsunuz, 2 dolar fazla kazanmak için herkesi satarsınız.
Davalının avukatı başta olmak üzere salon şoke olur. Adam şaşkın,
kadına tekrar sorar:
-Peki Bayan Jones, ya karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz?
-Elbette tanıyorum. Çocukluğunda ona dadılık yapmıştım. Tembel ve alkolik adamın
tekidir. Etrafında bir tek dostu yoktur ve herkes onun hala geceleri altına
kaçırdığını söylüyor.
Yine herkes şokta. Bütün salonu bir uğultu kaplar. Yargıç kursüye tak
tak vurup herkesi susturur ve her iki tarafın avukatını da kürsüye çağırır.
-Iyice yaklaşın, der kulaklarına fısıldar:
-Eğer dava süresince bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız ikiniz de
yandınız.
(Bariş Çelikdağ)
OSMAN 1
Osman Durmuş, rüyasında
komünizm propagandası yapmaktan Ağır Ceza Mahkemesi'ne düştüğünü
görüyormuş...
Savcı iddianamesinde:
- Sanık, tüm Türkiye'nin komünist olduğunu iddia etmektedir.
Ve şöyle kanıtlıyormuş iddiasını:
- Her gün kendisini alaya alanların komünistler olduğunu söylüyor.
(Çetin Altan, Zurnanın Zırt Dediği)
OSMAN 2
Fıkra bu ya, Osman Durmuş, siyaset dışı kalmış bir
gün. Ve bir muayenehane açmış, kapısının yanındaki tabelaya da : "Dr. Osman
Durmuş - Eski Devlet büyüğü" diye yazdırmış.
Eski bir devlet büyüğünün, doktor da olsa, hastalıklara teşhis
koymakta ne kadar başarılı olabileceğini kimse kestiremediği için, hiç gelen giden
olmamış muayenehaneye.
Osman, meslek değiştirmeye karar vermiş ve bu kez de bir terzi atölyesi
açmış. Atölyenin kapısı yanındaki tabelaya da, "Osman Durmuş, Terzi - Eski
Devlet Büyüğü" diye yazdırmış.
Bir gün bir müşteri gelip bir ceket ısmarlamış kendisine. Bir hafta
sonra ceketi almaya gelen müşteri, bir de bakmış ki ceketin üç kolu var.
- Bu da ne, demiş, neden üç kolu var bu ceketin?..
Osman:
- Ulan ayı, demiş, sen bana üç kollu olmasın dedin mi?
Müşterinin tepesi atmış:
- Ayı sensin, demiş, takoz kafalı ahmak.
Osman, müşteriye:
- Çık dışarıya hayvan, demiş, ben eski bir devlet büyüğüyüm. Böyle
konuşamazsın benimle..
İte kaka atmış müşteriyi dışarıya ve atölye kapısının yanındaki
tabeladan hemen eliyle kazımış, "Terzi" sözcüğünü... Geriye sadece
"Osman Durmuş - Eski Devlet Büyüğü" kalmış.
(Çetin Altan, Zurnanın Zırt Dediği)
Saatlerce sekreterinin apartmanında seviştikten sonra
uyuyakalmış adam. Bir uyanmış sabahın dördü. "Eyvahhhh!" demiş hızlı
hızlı giyinerek. "Karım beni öldürür!". Fırlamış dışarı, koşmuş
istasyondaki telefonla aramış evini :
"Karıcığım! demiş, "Karıcığım fidyeyi ödeme,
kaçtım!".