Büyük şirketlerin
demokrasisi
IMF, DB ve DTÖ; ulus-ötesi şirketlerin hükümetleri
ve kamuoyunu şekillendirmekte kullandıkları resmi araçlar... Gerçekte
en önemli örgütlenmeler en gizli olanları... Örneğin, Avrupa'nın en büyük
47 ulus-ötesi şirketinin yöneticilerinden oluşan Avrupa Sanayicileri Platformu
(ERT). ERT Avrupa devlet başkanları ve Avrupa Komisyonu ile sıkı işbirliği
içinde çalışıyor. Sanayiciler Platformu Avrupa Komisyonu'nun en önemli
dokümanlarından bir kısmını bizzat yazıyor. Ayrıca Avrupa Taşımacılık
Ağı'ndan (TEN) sorumlu.
Hem ABD hükümeti hem de Avrupa Komisyonu,
DTÖ müzakerelerinde kendilerine danışmanlık etmek üzere ulus-ötesi şirketlerden
oluşan danışma komiteleri (TNC) kurdular. ABD Özel Ticaret Temsilciliği
24 tane sürekli komite çalıştırıyor, bu komitelerde çokuluslu şirketlerin
800 temsilcisi yer alıyor. Avrupa Komisyonu'nun oluşturduğu Avrupa Hizmetler
Forumu'nun başkanı Barclays Bankası'nın genel müdürü. Avrupa Komisyonu,
kısa süre önce Avrupa Hizmetler Forumu'ndan "eğitim, sağlık,
çevre, sosyal hizmetler ve görsel-işitsel
hizmetler" alanlarında en bereketli piyasaları ve mevcut ticaret sınırlamalarını
belirlemesini istedi.
Ulus-ötesi
şirketler
Birleşmiş Milletler (BM) Raporuna göre şu
anda yaklaşık 60 bin ulus-ötesi şirket var ve bunların yarım milyon kadar
da alt şirket ve kuruluşu var. Ancak en önemli olanları en büyük beş yüzü.
Dünyadaki en büyük 100 ekonomik birimden 51'i şirket, sadece 49'u devlet.
General Motors ya da General Electric, Suudi Arabistan ya da Polonya'dan
çok daha
büyük. En büyük 200 şirket dünyadaki bütün ekonomik faaliyetin dörtte
birini kontrol ediyor.
60 bin ulus-ötesi şirket toplam 180 milyon
kişiyi istihdam ediyor. 1990'larda beş yıl boyunca en büyük 100 şirket
satışlarını yüzde 20 artırırken istihdamı hafifçe azalttı....
BM, genellikle mali ulus-ötesi şirketler
(ticari bankalar, sigorta şirketleri, emeklilik fonları vb.) hakkında
veri yayınlamıyor. Basel'deki
Uluslararası Anlaşmalar Bankası'nın (BIS) yayınladığı 1995 tarihli verilere
göre sigorta şirketleri, emeklilik fonları ve kurumsal yatırımcılar 28
trilyon dolar değerinde fon sahibiydiler. Bugün bu paranın iki katına
çıkmış olduğu düşünülebilir. BIS'in belirttiği gibi, bu paranın yöneticileri
sürekli "sürü davranışı" sergiliyorlar. Yani özellikle de az
gelişmiş ülkelerin piyasalarındaki en ufak tehlike sinyalinde hep beraber
çılgınca bir kaçış başlıyor. Gene BIS'in açıkladığı gibi bu devasa mali
kurumların elindeki servetin yüzde birinin hareket etmesi, Asya'daki bütün
borsalardaki toplam servetin dörtte
birinden fazlasına, Güney Amerika'daki bütün sermaye piyasalarının üçte
ikisine eşit.
(Susan George, Fransa, ATTAC Başkan yardımcısı,
INES konuşması, Stockholm, 14 Haziran
2001.)
Philip
Morris'in Raporu: Hem paran hem de canın!
Tütün alanında uluslararası şirket Philip
Morris, Çek Cumhuriyeti hükümetine bir rapor gönderdi. Rapora göre "sigara
içenler erken öldüğü ve dolayısıyla yaşlıların sağlık bakımı ve emeklilik
ödeneklerinden tasarruf edildiği için ülke bütçesi yılda 100 milyon dolar
civarında tasarrufta bulunuyor".
Philip Morris dokuz yıl önce yerli Tabak
şirketini satın almıştı, şu anda ülkelerdeki sigara piyasasının yüzde
85'ini kontrol ediyor. Şirket'in raporuna göre "1999'da devlet; sağlık,
emeklilik ve yaşlıların barınma masrafları kalemlerinde erken ölümlerden
ötürü 40 milyon dolar civarında tasarruf sağladı. Tasarruflar hasta işçilerin
bakımı ve gelir vergisi kayıplarından daha fazla. Devletin sigara içenlerden
1999 net kârı (KDV olarak) 200 milyon dolar civarında". Geçen yıl Mart
ayında
Çek başbakanı Milos Zeman televizyona çıkarak şöyle demişti: "Sigara içerek
devlet bütçesine katkıda bulunuyorum. Ayrıca erken öleceğim için devletten
emeklilik parası da almayacağım."
|