İklimde köklü değişiklikler ve felaketler
Küresel kapitalizmin
armağanı:
Küresel ısınma
Cenova'da gerçekleşen G-8'lerin toplantısından
bir kaç gün önce, Bonn'da küresel ısınma gündemli, Kyoto Protokolü'nün
hayata geçirilmesi üzerine bir zirve yapıldı. Sera etkisinin ve ozon tabakasındaki
deliğin büyümesine neden olan gazların azaltılmasına ilişkin
toplanan zirveden bir sonuç çıkmadı. Bush, önlemlerin kâr marjlarını düşüreceğini
ve bunun da ABD ekonomisi için zararlı olduğunu söyleyerek anlaşmayı imzalamayı
reddetti.
Sera etkisi ve sonuçları
Atmosferin ortalama ısısının artmasının nedeni
atmosferde bulunan karbondioksit, su buharı ve metan gazının giderek çoğalması.
Buna "sera etkisi" deniyor. Isının bir iki derece değişmesi bile dünya
yüzeyinde canlı yaşamını tehlikeye atacak sonuçlar yaratabilir.
Petrol, doğal gaz, kömür gibi fosil yakıtların
kullanılması ve ormanların yok edilmesi atmosferdeki karbondioksiti artırıyor.
Sanayi devrimi, fosil yakıtların kullanımını
ve ormanların yok edilmesi sonucunu doğurdu. 19. yüzyıldan beri atmosferdeki
karbondioksit miktarı yüzde 25 oranında ve atmosferin ortalama ısısı 0.3-0.6
derece arttı, bunun sonucunda dünyadaki su seviyesi 10-25 cm yükseldi.
Bir derecelik bir artış El Nino gibi yıkımların ortaya çıkması, iki derecelik
artış ise Antarktika'nın çoğunun erimesi için yeterli. Nature dergisine
göre bu hızla giderse ısı 21. yüzyılda bir kaç derece artacak.
Sera etkisine neden olan bir diğer gaz ise
metan gazı. Hayvancılığın ve pirinç üretiminin
artması metan gazının artmasını da beraberinde getiriyor.
Artış bu hızla devam ederse 2020 yılında
tüm dünyada 8 milyon insan ölecek.
Atmosferdeki karbondioksit ve metan gazlarının
hızla artmasındaki en büyük sorumluluk G-8'lere ait. Dünya yüzeyinin yüzde
24'ünü kaplayan bu ülkeler, karbondioksitin yüzde 49.2'sini üretiyor.
ABD tüm dünyadaki sera gazlarının % 23.4'ünü üretiyor. 1996 yılında ABD'de
karbondioksit artışı yüzde 23.4 iken, tüm dünyadaki artış % 25 oranında
idi.
1992'de Rio'da yapılan zirvede alınan karara
göre anlaşmayı imzalayanlar gayri safi milli hasılalarının binde yedisini
çevre koşullarının iyileştirilmesi için harcayacaktı. Harcamalar binde
üçü geçmedi.
Zirve'de alınan bir diğer karar ormanların
korunmasıydı. O günden bu yana dünyanın akciğerleri olarak anılan Yağmur
Ormanları'nda Belçika'nın yüzeyinin iki katı alan yok edildi.
Rio'da sera etkisine
yol açan gazların 2000 yılında, 1996 düzeyine indirilmesi öngörülmüştü,
oysa sera gazları azalmadı tersine arttı.
Ozon tabakası
Ozon tabakası dünyanın 20-25 km. üzerinde,
güneşten gelen mor ötesi ışınları tutuyor. Mor ötesi ışınların sadece
yüzde iki ila dördü yeryüzüne ulaşıyor. Ozon tabakasının incelmesi canlıların
radyasyona maruz kalmasıyla eşdeğer sonuçlar yaratıyor. Bunun sonucunda
kanser hızla artıyor. Canlıların DNA şifrelerinin bozulması ve yaşamın
sona ermesi de muhtemel sonuçlar arasında. Ozon tabakasında yüzde birlik
bir incelme ABD'de deri kanserinden yılda beş
bin kişinin ölmesine neden oluyor.
Bu soruna neden olan kloroflorokarbon (CFC)
gazları, buzdolapları, klimalar ve çözücülerde yer alıyor. 1992'deki Rio
zirvesinde bu gazların kullanımının azaltılması kararı alındı ama hayata
geçirilmedi.
Ozon tabakasına zarar vermediği için CFC
yerine kullanılan HCFC gazları ise sera etkisi yapıyor.
Dünyanın önde gelen dev şirketleri ICI ve
Du Pont her iki gazın üretim izinlerine sahip ve bu gazların kullanımında
ısrarlılar. Çünkü bu sayede yüz milyarlarca dolar kâr elde ediyorlar.
Bu iki şirket ve diğer çokuluslu şirketler, yürüttükleri lobi faaliyetleri
ile yaptıkları yatırımları korumak için alınacak her türlü önlemi bertaraf
edebiliyorlar.
Ormanlar yok oluyor
Ormanların yok edilmesi sera etkisini hızlandırıyor.
Dünya Tabiat Vakfı'nın araştırmalarına göre 8 bin yıl önce mevcut olan
8.08 milyar hektar ormandan geriye 3.04 milyar hektar kaldı. Sadece 1990-1995
yılları arasında 101 bin 724 kilometrekarelik orman alanı yok edildi.
FAO'nun açıklamalarına göre 1993-2000 yılları arasında tüm tropik ormanların
yüzde 40'ı yok edilmiş durumda.
Çokuluslu şirketler 1995 yılında ağaç ihracatından
5.5 milyar dolar kâr elde ettiler.
Ormanlar sadece kereste ve kağıt olarak kullanıldığı
için tükenmiyor. "Asit yağmurları" da bir diğer etken. Katı yakıtların
kullanımıyla ortaya çıkan kükürtdioksit ve nitrojen oksit vb gazların
yağmur ve kar yoluyla taşınarak sadece ortaya çıktıkları yerleri değil
çok geniş bir alanı etkiledikleri
biliniyor. Sadece 15 Avrupa ülkesinde bu nedenle tükenen orman alanı 70
bin kilometrekare.
Asya kaplanları olarak bilinen ve krizle
çöken Güneydoğu Asya ülkelerinde son otuz yılda ormanların yüzde 50'si
yok edildi. Tüm Asya ormanlarının her yıl yüzde
biri yok oluyor.
Bu konuda Tayland çarpıcı bir örnek. Tayland
ekonomik büyümesini finanse eden en önemli kaynağı ormanlarını satarak
elde etti. Güneydoğu Asya'nın su kaynakları dünyanın en kirli su kaynakları
haline geldi ve Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre dünyanın en kirli
15 kentinden 13'ü bu bölgede bulunuyor.
Türkiye
Koç ve Sabancı, buzdolabı, klima vb. soğutucular
ve çözücüler üretiyor. Her ikisi de dünyanın en zengin şirketleri arasında.
Sera etkisi yapan, ozon tabakasına zarar veren gazlar kullanıyorlar.
1951'de Artvin'de işletmeye açılan Murgul
(Göktaş) Bakır İzabe fabrika bacaları günde ortalama 33-45 ton kükürtdioksit
gazı bırakıyor ve asit yağmurlarına neden oluyor. Bunun sonucunda son
15 yılda 90 bin dekar ormanlık alan yok olmuş durumda. Muğla-Yatağan Termik
Santrali günde 600 ton kükürtdioksit çıkarıyor. Bu etkinlik iki üç yıl
içinde 400 bin dekar çam ormanının yok olmasına neden oldu. Ayrıca 16
yıl süren savaşta devlet, güvenlik gerekçesiyle bölgenin orman alanlarının
yarısından fazlasını
yok etmiş durumda.
Çözüm nerede?
G-8'leri ve çokuluslu şirketlerin karşısında
yer alan anti-kapitalist hareket içerisinde, küresel ısınmaya, ozon tabakasının
delinmesine, katı yakıt kullanımına, ormanların talan edilmesine ve nükleer
santrallere, nükleer atıklara karşı olanlar da yer aldı.
20-30 yıl öncesine oranla çevre sorunları
ile G-8'lerin ve çokuluslu şirketlerin bağlantısını kurmak o kadar kolay
hale geldi ki, bütün bu küresel yıkımın sorumlusunun sistemin efendileri
olduğunu görebilmek için uzun uzun araştırma yapmak gerekmiyor.
ABD başkanı
Bush, Bonn'daki zirvede sera gazı etkisine ve ozon tabakasının zarar görmesine
neden olan gazların üretiminin sınırlanmasına karşı çıkarken, hem merkezi
ABD'de olan çokuluslu şirketler adına hem de Koç ve Sabancı adına konuşuyordu
aslında. Karşı çıkışını çok yalın ifade etti. "Kâr oranlarını geriletir,
yatırımları tehlikeye sokar!" Bütün bir kapitalist sistem bu mantıkla
işliyor: "Nereden daha çok kâr elde ederim?" Bu sistem dünyayı ve hayatı
tamamen imha etme noktasına doğru ilerliyor.
Anti-kapitalist
hareketin bir parçası olan çevre hareketleri diğer gruplarla ortak bir
slogana sahip. "Kapitalizm öldürür, kapitalizmi öldürelim!"
•
Funda Baysal
|