İşçilerin
birleşik cephesi
1980'ler boyunca neo-liberalizmin saldırısı
karşısında ağır darbeler alan, çoğu zaman yenilgiyle sonuçlanan kavgalar
vererek geri çekilen uluslararası işçi hareketi, 1990'ların ortasından
itibaren bambaşka bir duruma evrildi. Kapitalist sınıfa karşı kazanımları
savunma mücadelesi, yerini kazanmak için mücadeleye bırakıyor.
Faşizmin iktidarından 58 yıl sonra, 1991'de
emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı Alman işçilerinin gerçekleştirdiği
genel grev ilk işaretti. 1995 sonbaharında Fransa'da beş milyon işçinin
neo-liberal saldırı programına karşı başlattığı genel grev, sağcı hükümetin
devrilmesi ve programın çöpe atılmasıyla sonuçlanıyordu.
Fransa'nın "Kızıl Sonbahar"ı uluslararası
işçi hareketinin bu kez kazanmak için kavgaya başladığının en önemli göstergesi
oldu.
İşçi hareketi, dört kıtada, büyük ya da küçük
her ülkede, küresel kapitalizmin dayattığı emek karşıtı politikalara karşı
grev, işyeri işgali, genel direniş ve genel grevlerle egemen sınıfın karşısına
çıkıyor. Türkiye işçi sınıfının son 10 yılda gerçekleştirdiği mücadele,
dünya çapındaki bu eğilimin bir parçasıdır.
Her mücadele dalgası kendi sorunlarını da
bağrında taşır. Bugün işçi sınıfı hareketi içinde başlıca sorun bölünmüşlüktür.
Kazanmak için bölünmüşlüğü aşmak, işçi sınıfının kapitalist saldırı karşısında
birliğini sağlamak zorunludur. Uluslararası işçi hareketi, bölünmüşlüğünü
aşmak için güçlü bir silaha sahip. Bu silah birleşik işçi cephesi taktiğidir.
Bölünmüşlüğü aşmak
Leon Troçki tarafından geliştirilen birleşik
işçi cephesi taktiği, işçi sınıfı saflarındaki bölünmüşlüğü aşmak ve kapitalist
sınıfı yenilgiye uğratmayı hedefler.
İşçi sınıfının büyük çoğunluğu egemen sınıfın
fikirlerinin etkisi altındadır.
Bir yandan daha iyi yaşam koşulları, daha
yüksek ücret ve daha çok sosyal hak yani reformlar için mücadele ederler.
İşçi hareketinin büyük çoğunluğu sorunun sistemden kaynaklandığını, kapitalizmi
yıkmak ve işçi iktidarı kurmanın tek çözüm olduğunu görmez. İşçi sınıfı
hareketinin küçük bir azınlığı devrimci fikirleri savunur. Sorun, reformist
fikirlere sahip olan çoğunlukla devrimci azınlığı yan yana getirebilmek,
omuz omuza mücadele etmelerini sağlamaktır.
Kapitalist saldırıya karşı aktif savunma
Kriz dönemlerinde bu görev hayati bir önem
kazanırken, birleşik işçi cephesi taktiği nesnel imkanlara sahip olur.
Kapitalist sınıf, istikrarsızlık içinde bir iç parçalanmaya giderken,
krizin faturasını ödetmek istediği işçi sınıfı kitlesel bir radikalizasyon
ve mobilizasyon sürecine girer.
Troçki'ye göre işçi örgütleri aktif bir savunma
mücadelesi için yan yana gelmelidir. Aktif savunma mücadelesi, kazanılmış
hakları korumayı, kriz karşısında zorlaşan yaşam koşullarını iyileştirmeyi
ve kapitalist sınıfın saldırısını geriletmeyi temel alır. İşçi örgütlerini
birleştirecek olan bir siyasal program, bir tüzük değil, bir ya da birkaç
ortak talebidir.
Çoğu zaman çeşitli gerekçelerle ayrı duran,
birbirleriyle rekabet eden hatta birbirleri arasında çıkar karşıtlığı
olduğunu düşünen işçi sınıfının değişik kesimleri, bu somut ve ortak talepler
etrafında kavgaya girmeye hazırdır.
Aşağıdan gelen bu birlik eğilimi karşısında
reformist liderlikler direnebilir.
Reformlar için devrimci mücadele
Kitlesel bir mücadele dalgası
ve bu dalgaya eşlik eden birlik eğilimi karşısında sendikal bürokrasi
ve reformist liderlikler büyük bir basınç altındadır.
Devrimci işçiler, işçi sınıfının büyük çoğunluğuyla
birlikte reformlar için mücadele etmelidir. Reformlar için mücadelenin
en kararlı savunucuları olarak güven vermelidirler. Devrimci azınlık,
başından itibaren, reformların en kararlı savunucusu olarak öne çıkmalı,
ancak reformları kazanmanın ve korumanın yolunun devrimci mücadeleden
geçtiğini savunmalıdır. İşçi kitleleri ortak mücadele
içerisinde hakim fikirlerinden kurtulup, devrimci fikirlere açık hale
gelir.
Ayrı durmak, birlikte vurmak
Hareketin genel çıkarlarının savunucusu olan
devrimci azınlık politikalarını açıkça savunarak, hareketi frenlemek,
bölmek ve bastırmak isteyen liderliklere karşı bir alternatifi de yaratır.
Troçki, birleşik işçi cephesi taktiğini şu cümlede özetler: "Ayrı durmak,
ama ortak düşmana birlikte vurmak."
Devrimci azınlık, birleşik cephe içerisinde
örgütsel bağımsızlığını asla yitirmemelidir. Müttefikleri gibi devrimci
azınlıkta bağımsız örgütlülüğü ve kendi politikalarıyla kavgada yer almalıdır.
Mücadelenin her aşamasında, işçi kitlelerine
devrimci politikaları ulaştırmalıdır. Mücadele içinde kitlelerin güvenini
kazanan devrimci azınlık, reformist liderliklerin hareketi bölme, frenleme
ya da bastırma girişimlerine karşı açık bir mücadele yürütmelidir.
Devrimci parti
İşçi sınıfının devrimci azınlığı, devrimci
bir parti etrafında örgütlenerek, kitlelere bir seçenek oluşturur. Bir
azınlık olmaktan kurtulması ve hareketin çoğunluğunu kazanmasının tek
yolu birleşik mücadelede yer alması, bu mücadelenin en kararlı öğesi olmaktan
geçer.
Devrimci partinin karşısındaki en büyük tuzak
sekterizmdir.
Kendi örgütsel çıkarlarını öne çıkarmak,
reformist liderlikleri düşman olarak görmek, müttefiklerine karşı eleştirilerini
kapitalist sınıfa karşı mücadelenin önüne koymak, devrimci partiyi bir
intihara sürükler. Sekterizm sadece kendi intiharını gerçekleştirmez,
mücadelenin yenilmesini de garanti altına alır.
Yenilen kitle
mücadeleleri ve devrimlerin tarihi, devrimci azınlığın birleşik işçi cephesi
taktiğini temel almaması ve sekterizmin bataklığına düşmesinin dersleriyle
doludur.
Devrimci parti sekterizmin en büyük düşmanı,
birliğin en büyük savunucusu olmak zorundadır.
Günümüzde birleşik cephe ve Türkiye
Uluslararası işçi hareketinin kapitalistlere
karşı yeni bir saldırı dönemine girdiği bugün Troçki'nin birleşik işçi
cephesi taktiği büyük bir önem taşıyor. Yenilgi ve demoralizasyondan,
umudun ve kazanma isteğinin hakim olduğu bu döneme geçiş sosyalistler
için büyük olanaklar yaratıyor.
Sosyalistler, işçi hareketinin bu yeni döneminde
Troçki'nin yolunu izlemek zorundalar. Birleşik işçi cephesi taktiğinin,
Troçki tarafından 1930'ların başında Almanya'da
faşizme karşı mücadeleye uyarlandığı şekliyle bir şablon haline getirmek
ya da o dönemin koşullarını bugün aramak yanıltıcı olacaktır. Önemli olan
birleşik işçi cephesi taktiğinin içeriğini kavramak ve bugünün mücadelelerine
uyarlamaktır.
Türkiye işçi sınıfı hareketi, birden fazla
ve son derece zayıf reformist liderliğe, dört ayrı sendikal konfederasyona
sahiptir.
İşçi sınıfının devrimci azınlığı henüz devrimci
bir işçi partisi saflarında buluşmamıştır.
Bu durum birleşik işçi cephesi taktiğinin
Türkiye'de geçersiz olduğunu kanıtlamaz. Aksine çok daha acil, çok daha
karmaşık bir görevle karşı karşıya olduğumuzu gösterir.
Bir yandan sendikal ve siyasal olarak bölünmüş
işçi hareketinin ortak mücadelesini inşa etmek, diğer yandan bu mücadele
içerisinde devrimci bir işçi partisini inşa etmeyi başarmak. Kapitalizmin
kriz dönemlerinde kitlesel bir mücadeleye atılan işçi hareketi devrim
fırsatını da yakalayabilir. Sosyalistler iki görevi birden gerçekleştirmek
için mücadele etmelidir, devrim fırsatını kaçırmamak için.
•
Volkan Akyıldırım
|