Savaş karşıtları susmayacak!

 

Bush ve çetesinin ırkçı bir savaşın çığlıklarını atmaya başlaması ile birlikte savaşa karşı binlerce insan sokaklara döküldü. ABD'de küçümsenmeyecek bir azınlık büyük bir cesaretle 11 Eylül eylemlerinin gerçekleştiği yerlerin önünde barış gösterileri yaptılar. Yüzlerce üniversitede barış toplantıları yapılmaya başlandı. İki hafta sonra ise Washington'da 10 binler Bush'un savaş çağrısına karşı barış diye haykırıyordu.

Washington ve New York başta olmak üzere savaşa karşı sokağa dökülenler Seattle'da başlayan ve Cenova'ya kadar güçlenerek devam eden anti kapitalist hareketin güçleriydi.

Küresel sermayenin saldırısına yığın eylemleri ile cevap veren anti kapitalistler bu kez de savaşa hayır diyerek gene yığınsal bir biçimde eylem alanlarındaydılar.

Batı Avrupa'da da savaş karşıtı hareket derhal harekete geçti. Bir çok Batı Avrupa kentindeki savaş karşıtı gösteriler son 10 yılların en büyük gösterileri oldu. Roma'da 150 bin, Londra ve Berlin'de 50-60 bin savaş karşıtı sokaklara çıktı. Kimi gösterilerde güvenlik güçleri ile çatışmalar oldu. Özellikle de Amerika'da.

Savaş karşıtı hareket aynı zamanda ırkçılığa karşı da mücadeleye atıldı. Bütün gösteriler düşmanın İslam değil ABD olduğunu vurguladı. Amerika'da hükümetin ırkçı tutumunun sonucu olarak yayılan Müslümanlara ve orta doğululara karşı ırkçılık, savaş karşıtlarının, anti kapitalistlerin duvarına çarpmaya başladı.

Doğu'da ise İslamcı örgütlerin çağrılarına büyük yığınlar cevap verdiler. Özellikle Pakistan'da gösteriler hükümet için endişe verici boyutlara ulaştı. Bütün askeri ve polisiye tedbirlere rağmen gösteriler büyüyerek sürüyor.

ABD ve Batı'da savaş karşıtı hareket eski barış hareketlerinin militanları ile yeni bir kuşağı birleştiriyor. Anti kapitalist hareket şimdi savaş karşıtı harekete can katıyor. Her yerde 100'lerce örgütün bir araya gelmesi ile oluşan savaş karşıtı platformlar çok çeşitli unsuru emperyalist saldırganlığa karşı harekete geçirmektedirler. Savaş karşıtları bu savaşın küresel sermayenin dünya egemenliği savaşı olduğunu iyi biliyorlar. Özelleştirmelerle, işçi çıkarımları ile, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası ve IMF ile Bush'un savaşının doğrudan bağlarını ilişkilendirmektedirler.

Türkiye'de ise savaş karşıtı hareket önemli sorunlara sahip. Hareketin sorunlarından bir tanesi tüm savaşa karşı güçlerin bir araya getirilmesi için çaba harcanmaması. Sekter tutumlar, en geniş birliğin sağlanması ve tüm savaş karşıtlarının harekete geçmesinin önünde ciddi bir engel.

Bir diğer sorun ise hareketin kazanacağına inanmaması. Savaş karşıtı hareketin gücüne güven hemen hemen yok.

Bunun bir nedeni tarihi bilgi yoksunluğu ise diğer nedeni de dünyadan kopuk bir biçimde davranılması. Dünya çapındaki hareketin bir kısmı "gerici yobazların eylemi" diyerek küçümsenmekte diğer kesimi ise dün egemen sınıfın ağzı ile küçümsenen, "palyaço", "sokak maskarası" olarak tanımlanan anti kapitalistlerin eylemleri olduğu için gene küçümsenmektedir.

Son olarak ise savaş karşıtı sol, savaş karşıtı İslamcıları "gerici-yobaz" olarak tanımladıkça, savaşın yanı sıra "gericiliği" de kınadıkça; savaşa karşı tutumunu doğrudan ABD'nin saldırganlığına karşı tutum almak biçiminde değil de savaşa ve "gericiliğe" karşı tutum olarak saptayınca yığınsallaşma eğilimini kaybetmektedir.

Bu savaş ABD'nin, küresel sermayenin dünya egemenliği için saldırısının bir ürünüdür.

Bu nedenle savaşa karşı tüm söylem küresel sermayenin, ABD'nin teşhiri olmalıdır. Aynı anda İslamcı hareketle araya mesafe koyma çabası bir yandan bunu yapanları Türk egemen sınıfının yanına doğru iterken diğer yandan da safları bölmektedir.

Sosyalist İşçi Anti Kapitalist Kadın Özgürlüğü Troçkizm
DSİP Tartışma Forumu
IMF'ye Hayır! e-Grup