Birleşmiş
Milletler kurtarıcı mı?
Afganistan’da
gericiliğin egemen olduğu ve Kuzey İttifakı'nın parçalanıp birbiriyle
çatışabileceği bir ortamda BM'nin duruma el koyması Afgan halkı için kurtuluş
olabilir mi? Soruyu BM yerine NATO'yu koyarak tekrar sorabiliriz. Çünkü
yakın geçmişte NATO'nun Bosna ve Yugoslavya'ya müdahalelerini savunan
solcular vardı.
Bazı
gruplar ise kendilerine daha kestirme görünen çözümü savunuyor ve böylece
hiç "kirlenmeden" işin içinden çıkmaya çalışıyor. Geçmişte ABD
ve müttefiklerinin Irak'a müdahalesinde "ne Sam, ne Saddam"
diyerek orta yolu bulan kestirmeciler, iki tarafı da suçlayarak "tarafsızlıklarını"
ilan ederek temiz kalmaya çalışanlar her zaman güçlüye hizmet ederler.
NATO
çok açık bir biçimde emperyalist saldırı aracıdır. Bu yüzden, bu yazıda
saldırgan bir örgüt olan NATO'yu değil, yıllardır "barış" ve
"uzlaşma" örgütü olarak sunulan Birleşmiş Milletler'i ele alacağız.
BM
nasıl kuruldu?
Birleşmiş
Milletler'in öncülü Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) Birinci Dünya
Savaşı'nın ardından kuruldu. Cemiyet-i Akvam tamamen Birinci Dünya Savaşı'nın
galiplerinin örgütlenmesiydi ve sadece dünyanın büyük (ekonomik, askeri
ve politik olarak güçlü) devletlerinin hizmetlerindeydi. İkinci Dünya
savaşı öncesinde Cemiyet-i Akvam tüm anlam ve önemini yitirdi. 1939 sonbaharında
savaş başlarken hiçbir ülke Cemiyet-i Akvam'a savaşın başladığını haber
vermeyi bile gerekli görmedi.
İkinci
Dünya savaşı bittiğinde kurulan Birleşmiş Milletler ise bu savaşın galiplerinin
örgütlenmesiydi. Kuruluşunda 50 ülke BM'ye üye oldu (Bugün üye sayısı
185). Baştan üye olmanın bir koşulu da Almanya'yla Japonya'ya savaş ilan
etmiş olmaktı. Bu nedenle savaşın son günlerinde birçok devlet Almanya
ve Japonya'ya karşı usulen savaş açtılar.
BM
Genel Kurulu’nda bütün üyelerin eşit söz hakları ve oyları olmasına rağmen,
bu göstermeliktir. BM'nin kararları beşi doğal üyeden oluşan, 10’u ise
iki yılda bir genel kurulda seçilen 15 üyeli Güvenlik Konseyi tarafından
alınır. Beş doğal üyenin kararları veto hakkı vardır ve her önemli kararda
bu beş ülkenin istekleri yerine getirilir.
BM'nin
kuruluş beyannamesinin başlıca hükümlerinden birisi bütün üye devletlerin
diğer devletlerin saldırısından korunacağına ilişkindir. Ancak bu madde
daima çiğnenmiştir. Örneğin, 1968'de SSCB Çekoslovakya'yı, 1974'de Türkiye
Kıbrıs'ı ve 1982'de İsrail Lübnan'ı işgal etmiş ve BM Genel Kurulu bu
işgalleri protesto etmekle yetinmiştir.
BM
kimi savunur?
BM
beyannamesine göre bütün insanlar eşittir. Ancak yakın zamana kadar Güney
Afrika'da ırkçı beyazların iktidarı söz konusuydu. BM ırkçı beyazların
yönetimindeki Güney Afrika'nın Namibya'yı işgaline almış olduğu bütün
Genel Kurul kararlarına rağmen sessiz kalmış ve sonunda Namibya kurtuluş
hareketi SWAPO zafere yaklaşırken Namibya'ya müdahale etmiş, SWAPO' yu
silahsızlandırarak Güney Afrika ordusunun katliamlarına zemin hazırlamıştır.
Benzer
bir durum İsrail'in Filistin'i işgali sırasında yaşanmıştır. İsrail devletinin
ilanı ile birlikte İsrail emperyalizmi Filistinlileri topraklarından kovarken,
BM Genel Kurul’u pek çok karar almasına rağmen harekete geçmemiştir. Emperyalist
İsrail'in en büyük yayılmasını gerçekleştirdiği 1967 savaşından önce İsrail'deki
BM askerleri çekilmiş ve emperyalist yağmaya fırsat tanımıştır. Aynı şekilde
1982'de İsrail ile Lübnan arasına yerleştirilen BM Barış Gücü Filistinlilere
göz açtırmazken, İsrail işgaline sessiz kalmıştır.
Irak
müdahalesi
1991'de
BM, ABD ve müttefiklerinin Irak'a saldırmasını onaylarken, asıl olarak
büyük devletlerin petrol çıkarlarını korumaktaydı. Somali'de iç savaş
sürerken ve her gün savaşın sonuçlarından ve açlıktan dolayı iki bin insan
ölürken kılı kıpırdamayan aynı BM sonunda ABD'ye Somali halkını bombalaması
için izin verdi.
ABD'nin
Irak'a müdahalesinde, Saddam dünyanın en korkunç diktatörü olarak tanımlanırken,
Irak'ın işgal ettiği Kuveyt'te tam bir diktatörlük olduğu gizlenmeye çalışıldı.
Petrol krizi üzerine Irak'a saldıran ABD için sorun insani müdahale değil,
sadece petrol fiyatlarının ucuzlamasıydı.
“İnsani
amaç” değil, emperyalist sömürü
Körfez
savaşı ve Yugoslavya müdahalelerinden sonra bugün de ABD'nin Afganistan'a
saldırması üzerine sol içinde yine BM'nin ve "büyük devletler"in
insani amaçlı askeri müdahaleler yapabileceği tartışılmaya başlandı. Sol
liberaller, yeşiller, reformistler, insani amaçlı askeri hareketlerin
yararını anlatırken aslında Afganistan'da binlerce sivilin katledilmesini
alkışladılar. Emperyalizm her zaman "insani" gösterilmeye çalışılan
bir gerekçeyle sistemin çıkarlarını savunmak için saldırıyor.
BM
emperyalist saldırı aracıdır
Özetle
bugün insani amaçlarla kullanıldığı iddia edilen BM emperyalist ülkelerin
baskı aracı olarak kurulmuş ve hep bu doğrultuda işlemiştir. BM ve NATO
gibi kurumların müdahalelerinin emperyalist ülkelerin ekonomik, politik
ya da askeri çıkarlarını genişletmekten başka amacı yoktur.
Bugün
de Afgan halkını kurtaracak olan emperyalistlerin ve BM'nin müdahalesi
değil, ezilenlerin mücadelesidir.
•
Umut Barış UÇAN
|