ERZURUM ÇARŞI PAZAR, LEYLİM AMAN AMAN ...
13 Haziran 2004


ERZURUM FIKRALARI ...

* Özellikle Erzurum'lu Öğretmen Hanım'a ...

Çarşıda Erzurumlu bir kadın önden giden hamala bağırmış:

"Hamal emi, hamal emi saat kaç?"
Hamalın zaten canı sıkkın:
"Saat kırk!"
"Torpak başına! Hiç saat kırk ola!"
O da kadının ağzının payını vermiş:
"Heç hamalda saat ola!"

Duvarcı ustası, tuğlayı, taşı yerine koydu mu iki adım geriye atıp marifetine ıslık çalarmış... İnşaat sahibi bakmış iş yürümüyor, ustaya seslenmiş:
"Usta sen duvarı ör, ıslığı ben çalarım!"

Bilal Ağa'ya sormuşlar:
"Yusuf'u mu seversin, Asım'ı mı?"
"Yusuf'u!"
"Niye?"
"Asım bir yalan söyler, bir doğru; Yusuf hep yalan söyler, beni yormaz!"

Tebriz kapısında aşağı inende, bir kamyon gelip yolun ortasında durmuş, şoför atlayıp taşı ön tekerleğinin önüne yerleştirmiş, trafik polisi yetişmiş:

"Burada durulur mu?"
"Aman ağabey, gurban olim, sahın teprenme, zor durmuşam, frenler dutmir!"
"Frensiz araba olur mu, üstelik farlardan biri de kırık!"
"Ağabeg, daş sıcradı, gırdı!"
"Ver bakalım ruhsatla sehliyetini..."
"Ne ruhsatı? Ağamın ehliyetini beraber gullanırih, ben de değil!"
"Tu Allah belanı vermeye, ver 500 lira ceza defol!"
"Dadaş" boynunu bükmüş:
"Ayahlaran gurban olim ağabeg, aham 500 lira vermesine verem de, sucumuz ne oni anniyah!"

Hasan PULUR / Milliyet