Galatasaray Dergisi Yayın Yönetmeni Mehmet Şenol, Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Özkan Olcay ile, kamuoyunun merak ettiği yeni Ali Sami Yen Stadı Projesi’nin son durumunu konuştu.
    
Galatasaray Dergisi’nin Mart 2003 tarihinde yayınlanacak olan sayısında yayınlanacak olan geniş Proje Dosyası içinde yeralan söyleşinin bir bölümünü sitemizde yayınlıyoruz. Proje ile ilgili merak edilen tüm ayrıntıları Galatasaray Dergisi’nin gelecek sayılarında bulabileceksiniz...

Ali Sami Yen Stadyumunun yeniden inşaasından sorumlu yöneticisiniz. Ve bu konu medyada bir çok kez konu oldu, herkes bu konu hakkında bir şeyler söyledi. Ama biz sizden dinlemek istiyoruz, 10 aylık sürede ne oldu? Neredeydik, nereye geldik Ali Sami Yen projesinde?

23 mart 2002 tarihinde seçimden sonra, mazbataların alınması, görev taksimi derken Nisan ayının başında göreve başladık. Görev taksimi sırasında bana düşen görev de Ali Sami Yen stadı ile ilgili çalışmalardı. Bu görev benim için çok önemliydi, çünkü başkanımız göreve gelirken Galatasaray camiasına verdiği söz bu projenin gerçekleştirilmesiydi. Zaten Arama konferanslarında da Galatasaray’ın önündeki en önemli problemleri sıralamasında stadyumun yeniden inşaası ilk sırayı alıyordu.

Sizin stad projesinden sorumlu olmanızın bir nedeni de deneyiminiz sanırım...

Ben 1979 yılından beri Galatasaray yönetimleri içinde yer aldım. Daha sonra 9 sene boyunca Türkiye Futbol Federasyonu’nda görev aldım. Sonra yeniden Galatasaray yönetiminde görev aldım. Tabii bu uzun yıllarda ben hep spor tesisleri üzerinde çalıştım. Bir deneyim kazandım. Federasyonun Riva’daki ve teveccüh edip benim adımın verildiği tesislerinin yapım sorumluluğunu üstlendim.

Geçen dönemde projenin hangi konularıyla ilgilendiniz?

Biz şampiyonluk kutlamalarının hemen ertesinde projemiz için finans arayışlarına başladık. Bir stadyum inşaatına başlamak için en önemli zaman bir sezonun bitimidir. Futbol tatildeyken başlamalısınız inşaata. Ancak araştırmalar sonucunda projemiz için Galatasaray’da iki farklı fikir ortaya çıktı. Birincisi, stadı etap etap yıkmak, ikinci görüş ise, teknik sorunlar nedeniyle tamamen yıkılması ve ondan sonra çok hızlı bir şekilde inşaata geçilmesi yönündeydi.

Peki etap etap yıkma yöntemi bizde ne gibi sorunlar yaratıyor?

Bir defa Ali Sami Yen stadyumunun trafik açısından da konumunu dikkate almak lazım. Yıkımdan çıkacak malzeme 25 bin metreküp moloz olarak hesap ediliyor. İkincisi hafriyat, 1560 arabanın sığacağı otoparkın hafriyatını yapmamız için 10 m’ye varan temel hafriyatı yapmamız lazım. Galatasaray stadyumunun hafriyatından çıkacak olan hafriyat miktarı 315 ila 320 bin metreküp arasında.Bu inşaatı Galatasaray etap etap yaparsa dört ayrı aşamada yapması lazım. Eski Açık tribünü yıkacaksınız, Yeni Açık tribünü yıkacaksınız daha sonra da Numaralı ve Kapalı Tribünleri yıkacaksınız. Hepsini ayrı ayrı zamanlarda yapmam lazım. Bir inşaatın içine dört ayrı zamanda yıkımcılar, peşinden hafriyatcılar sonra betoncular girecek ve bütün bunlar dörder kez olacak. Çok sıkıntı yaşanır, çünkü seyirci faktörü var, kazalar olabilir.

Ali Sami Yen’i bir defada yıkmak ne kazandırıyor?

Benim tahminim zamandan en az 8 ay erkene almak mümkün. Etap etap yapmaya göre en az %15 maliyet azalımı da var. Bir de inşaat kalitesi yükselecek. Çünkü etap etap yapımda bahsettiğim zorluklardan dolayı inşaat kalitesi düşebilir. Demek ki bir zaman, iki maliyet, üç kalite etkilenecek.

Özkan bey, Olimpiyat Stadı’nda oynanan deneme maçından sonra bir değerlendirme yapmışsınızdır mutlaka, ne çıktı bu değerlendirmeden?

Tabii ki yaptık. Başkanımızın maçtan sonra Olimpiyat Komitesi başkanı Sinan Erdem’e gönderdiği bir teşekkür mektubu var. Oradan bir kaç alıntı yaparsam sanırım bizim bu maç ve Olimpiyat Stadyumu konusundaki değerlendirmemiz ortaya çıkar. “Bu maç vesilesiyle Türk spor kamuoyu ve devlet yetkilileri Olimpiyat Stadyumunun artı ve eksilerini net bir şekilde görme fırsatı bulmuşlardır. Ayrıca yine Türk spor kamuoyu Galatasatay Kulübünün bir sezon açılış maçında dahi 80 bin seyirci toplayabilecek güce ve potansiyele sahip olduğunu bu vesile ile gözlemlemek fırsatını bulmuştur.”

Tekrar yeni projeye dönelim. Biraz daha bilgi verebilir misiniz?

Şimdi burada bir tespitte bulunmamız lazım. Son senelerde televizyonların maç yayınlarında gösterdikleri performans sonucunda, çok büyük stadyumlar yerine şehir merkezlerine yakın, ulaşımı kolay ve maksimum kapasiteleri 50 bin civarında olan şehir stadyumları gündeme geldi. Bizlerin de yapmaya çalıştığı, bu şehir stadyumu kategorisidir. Biz 15 günde bir Pazar günleri açık olacak bir stadyum düşünmüyoruz. Haftanın yedi günü 24 saat açık olacak ve Galatasaray’a gelir getirecek bir proje üstünde duruyoruz.

Yeni projede stadın konumu aynı mı kalıyor?

Şu andaki durumuyla bizim stadımız viyadüğe 1, 1.5 m uzaklıkta, ama yeni projede uzaklık 15 metreye çıkıyor, yani geriye çekiliyor. Likör fabrikasından numaralı Tribüne doğru da 2.5 metrelik yatay kaydırma oluyor.

Tribünler sahaya yaklaşıyor mu?

Evet. Hem futbol atmosferini canlandırmak, hem de kapasiteyi arttırmak için atletizm pistleri kaldırılıyor ve zemin bugünkü mevcut halinden 2.5 m aşağıya çekiliyor. Tabii onun altında da en azından 75 cm. drenaj sistemi olduğu için Ali Sami Yen stadyumunun zemininde 3 m 25 cm’lik bir hafriyat gerekiyor.

Projede oldukça büyük bir otopark alanı var galiba.

Evet, bizim projemizde otopark üzerinde önemle duruluyor. 1560 arabalık bir otopark yapılacak. Bir fikir vermesi için, Fenerbahçe’nin stadyumundaki otopark kapasitesi 160 araçlıktır. Yaklaşık on misli yani. Şuanki stadın yanındaki katlı otoparkın kapasitesi de sanıyorum 700 kadar, onun da iki misli kapasiteli bir otoparkımız olacak.

Yeni Ali Sami Yen Stadyumunun seyirci kapasitesi ne olacak?

Yeni stadyumumuzun kapasitesi 40 bin 500 kişi olarak öngörüldü. Buna localar da dahil. Ama bu sayı projede öngörülen minimum rakamdır, ancak bu sayı yükselebilir. Yeni stadyumun çepeçevre bütün tribünlerinin üstü kapalı olacak. Yeni çıkan kimyasal ürünlerden yararlanarak özel bir mambran malzemeyle çatı kaplanıyor. Yağmurlu havalarda belki rüzgara bağlı olarak en alt koltuklar biraz yağmur alabilir ama stadyuma gelen seyircinin kesin %85’den fazlası kapalı örtü altında. Bu oran, bugünkü stadda maalesef % 20 bile değil.

Stadın tüm hafta kullanılabilmesine olanak sağlayacağını söylediğiniz özellikleri neler?

Stadyumun içinde otoparklar, lokantalar, fast food salonları, cafe’ler, fitness merkezi, büfeler ve lisanslı ürünlerimizi satacak olan Store’lar olacak. Ayrıca spor yaralanmaları ve sakatlanmalarına karşı geniş kapsamlı bir spor kliniği bulanacak. Ayrıca konser salonu var, 7 bin kişilik. Bu konser salonu özel olarak dizayn edilecek. Bu konser salonunu hazırlayan mimarlar daha önce de Kanada’da Skydome’u hazırlayan mimarlar. Bir de biz aynı Barcelona kulübünün yaptığı gibi Galatasaray Müzesi’ni buraya getirmek istiyoruz.

İlk projede sinemaların da bulunduğu, şimdi kaldırıldığı yönünde eleştiriler var?

Bu doğru değil. Projede bu tür faaliyetler için alanlar yapılıyor. İster sinema yapın, ister başka birşey. Alanlar duruyor. 1996’da bu bölgede sinema iyi bir fikirdi. Ama şimdi yanıbaşımızda Profilo Alışveriş Merkezi var, Cevahir Grubunun alışveriş merkezi var. Civarda en az 30 sinema salonu var. Sinemaya ayrılan alanları daha verimli ve karlı başka bir iş için kullanabiliriz veya sinema yapabiliriz. Kaldırılan birşey yok yani.

Eleştirilerden biri, projenin küçültüldüğü yönünde. Nedir değişiklikler, anlatır mısınız?

Evet, özellikle Hıncal Uluç Bey ‘projeyi küçülttüler’ diyor. İşin aslı şu. 1996 yılında projeyi gerçekleştirecek olan proje müelliflerine Galatasaray o günkü şartlar neyi gerektiriyorsa onları söyledi. O dönem için iş yerleri, ofis binaları yapmak çok cazipti. Fakat 1999 Kasım’ında ve 2000 Şubat’ında yaşanan krizlerden sonra ülkenin ekonomisi alt üst oldu. Bugün Şişli-Maslak koridorunda 1 milyon 750 bin metrekare boş ofis var, kiracı bekliyor. İşte bu yüzden stadyumun yanında inşa etmeyi düşündüğümüz iş merkezinin Galatasaray için şimdilik karlı bir yatırım olmadığını düşündük ve bunu erteledik. Projenin bu bölümünün ertelenmesi toplam proje maliyetinde % 15 kadar bir ekonominin gerçekleşmesini sağladı. Hıncal Uluç, “kuşa döndürdüler projeyi” diyor ama sadece bu, dediğim nedenlerden dolayı ertelendi. Projede gene duruyor, istendiği zaman, koşullar uygun olduğunda yapılabilir.

İnşaatın süresi ne olacak?

Tabii zihinleri tereddütten kurtarmak için bunu da belirtelim. Ben inşaatın Mayıs 2003’te başlayacağını ve Mayıs 2005’te biteceğini yani 24 aylık bir süre, söylememe rağmen herhalde hesap yapmasını bilmiyorlar ki ısrarla 3 sene inşaat diyorlar televizyonlarda. Yani inşaatımızın süresi 2 yıl.