![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Arkadaşlık karşılıklı bir armağan deneyimidir,
gerçek dostlukta bir çıkar veya amaç ilişkisi yoktur.
Arkadaşlık neşe ve çabanın, sadakat ve özenin, dinleme ve sessizliğin,
uyumluluğun ve paylaşmanın temelleri üzerinde yükselir.
Soylu ve bedava bir duygudur; çünkü sevgi doğuran ilişkiler, fiyatın dilini bilmezler. Bir hafta oluyor; beni görmeye gelen bir arkadaşım otuz yaşını henüz doldurmuştu ve yolunu yitirmiş gibiydi. "Varmak istediğim tüm noktalara vardım, işim bana doygunluk sağlıyor, güzel bir evim, sevdiğim bir karım var, şimdi de ne zamandır istediğim otomobili satın aldım, bütün bunlara sahibim ama gene de kendimi bütünüyle bomboş hissediyorum; arzu ettiğim tek şey, her şeye bir tekme atmak ve kendi yaşantımdan çıkıp yitmek, üstelik bütün bu yaşamı ben oluşturdum ve oluştururken de çok çaba harcadım. Sence bir psikologdan yardım istemelimiyim.?" diye sordu bana. Ona, psikoloğu bir yana bırakmasını ve dolaptan botlarını çıkartmasını öğütledim. "Havanın güneşli olduğu ilk haftasonu," dedim ona, "Sırt çantanı tak ve tek başına dağlarda yürüyüşe çık. Uzun uzun tırman ve tırmanırken çevrene bak, ağaçların üzerindeki tomurcukları, eskilerin arasından çıkan yeni otları incele. Kuşların şarkısını, yapraklı dalların arasından çağlayan gibi inen notaları, hafif esintileri dinle, eriyen buzların yaydığı kokuyu duy.Barakandan ya da çadırından gün doğarken çık ve yıldızların yerlerini ışığa terkedişlerini,yeni günün ışığının çevredeki nesneleri okşayıp onları yeniden canlandırışını seyret." "Ya sonra ?" diye sordu arkadaşım. "Sonrası bu kadar." dedim. Düş kırıklığına uğramış gibiydi. "İlkbaharda böyle şeyler olduğunu zaten biliyorum, bunları gidip görmeme gerek yok." dedi. Ve geldiğindeki gibi, mutsuz ve düşünceli çıkıp gitti. Ona daha başka ne diyebilirdim ki... Yazan: Twigy 14 Ocak 2001 |