![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Nasıl da sakin bugün liman. Denizin sakinliği değil bu havanın sakinliği. Gurbette bir can düşmüş olmalı toprağa.
Ve can illede kendi toprağım demiş olmalı ki, taşıtmış kendini,yüklenmiş ağır bir uçağa.
Ve indi cenaze.
Ve sustu liman.
Daha hızlı adımlar atmalı. Daha güçlü basıp geçmeli tiktaklara.
Yırtılmalı bu sessizlik.
Yıkım hemenden daha da önce başlamalı!
Ve çalıştı HİLTİ. Ve kanadı DUVARLAR. Ne de güzeldi yıllar öncesinin teriyle bugünün terinin kavuşabilmesi. Ne etmeli ki bu kavuşmuşluğu? Biten özlem ne işe yarardı ki? Moloz etmeli onu. Bir çuvala doldurmalı ve bekletmeli, onu atılmışlığa götürecek kamyonunu. Geride kalan duvarlar nasıl da özlem dolu bakıyorlardı. Onlar da anlayamamışlardı, niçin insanlar kutucuklar içinde yaşamayı tercih edip, ihtiyaç duymuşlardı hep duvarlara. Sınırsızlığın ürküntüsü olsa gerek! Ah yıkmalı hepsini. Ve kalakalmalı insan daha büyük mekanda daha da küçük, daha çıplak mekanda daha da çıplak. Belki o zaman görebilirdi, kafasını pencereye çevirdiğinde, karşısında duran o koca uçakların kanatlarının, binlerce ölü kuşun kanatlarından yapılmış olduğunu... Ah bu tavanlar hala asılı. Hemen indirmeli asma tavanları. Ne etmeli ki onları? Yine de sormalı gerçeğine kavuşan tavanlara -Giyer misiniz?- Üzerine kalıpların izlerini almış, ahşabın dokusunu yüzüne işletmiş o güzel, çıplak, brüt betondan almalı -Hayır- cevabını kendine yakışan öfkeyle beraber. Ve -Biliyordum- gözlerle denmeli ona. Tavanın bu giysiye hiç ihtiyacı olmamıştı ki... O zaman insanlara sormalı - Giyer misiniz? - Onlardan alınan şaşkın bakışlarla birlikte doldurulmalı asma tavanlar çuvallara. Ve beklemeli onlar da kamyonunu... Bu toz, duman nasıl da çarçabuk dolduruveriyor insanın içini. Tozun yavanlığını hemen kırmalı ve ayakları en hızlı etmeli. Varmalı şantiye ofisine. Tozun yavanlığına; masanın üzerinde duran ve artık anlamını yitirmiş olan anahtarlardan - Anlamsızlığı-, kalıcılığın karşısına hortlak gibi dikilen masadan -Geçiciliği-, yıkılmayı bekleyen duvarlardan -Sınırsızlığı- masanın üzerinde duran projelerden -Üretimi- katmalı ve Hasan Hüseyin'den bir dizeyle harmanlamalı hepsini... "Beyin sığmaz olmuş kafatasına" Öfke sığmaz olmuş cankafesine" "Peki ama nerde o kuş" Ve susmalı HİLTİ.. Ve durmalı YIKIM.. En yavaş olmalı adımlar, tiktaklarsa en çok duyulan... Ve çıkmalı yukarıya, bir el sallamalı uçaktan indirilen cana. Ve bir avuç toprak olabilmeli... Yazan: Dezen 07 Ekim 2000 |