.
Bülent Süren
19-02-2002
TARİHE TANIKLIK
Yine
olması gereken oldu ve Kadıköy'den GS de çıkamadı.
YKB'den kalabalık bir arkadaş grubuyla gittiğimiz FB-GS maçında, rakibine
galibiyet şansı vermeyen Fenerbahçe, bir kez daha rakibini yenerek istatistiklere
bir galibiyet sayısı daha ekledi. Tribünde eğlendiğimizi, neredeyse 60.000
kişilik kalabalığın şovlarıyla bir görsel şölene dönen stadta güzel vakit
geçirdiğimizi, ancak seyircinin de beklenildiği kadar organize olamadığını
da belirtmeliyim. Uzun yıllar tartışılacak bir maç oldu. Futbolu ile değil
ne yazık ki ama. Gösterilen kırmızı kartlar, maçın da önüne geçti ve GS'li
taraftar, futbolcu, yazar ve camianın neredeyse tümü tarafından, mağlubiyetin
neredeyse "tek" sorumlusu olarak hakem gösterildi. GS'yi tutmayan milyonların
hemfikir olduğu, ancak nedense GS'lilerce hiç de kabul görmeyen "kollandıkları"
gerçeğine ters düşen 4 kırmızı kartın gösterilmesinin verdiği şokla, nedenler
üzerinde pek durulamadı doğrusu. Uzun zamandır süregelen psikolojik yıkımın
bir aynasıydı C.tesi akşamki maç.
Maçtan
notlara gelince:
-
Maç öncesi kadroda hepimizin burun kıvırdığı tek isim Rapaiç idi. Ama,
hepimizi tekzip edercesine, maçın en önemli 3 hareketine imza attı Hırvat
yıldız. Jeneriklik bir gole imza attı, şahane bir frikiğini Mondragon çok
iyi çıkardı ve G.Antep'e attığı 4. golün aynısını atmak üzere iken, Emre
tarafından düşürülünce rakibin 10 kişi kalmasını sağladı. Bu adamın 3 yıldızlık
oynadığı hiçbir maçı Fener kaybetmez. Hep böyle ol Rap rap Rapaiç.
-
Loarnt'ın fendi Lucescu'yu yendi! Lorant, bütün riskleri aldı ve
orta sahayı Ogün ve Johnson'a emanet edip, oyunu GS ceza sahasına yığmayı
planladı. Forvetin, beklenilmeyecek kadar orta sahaya desteğiyle ve defansın
da gününde olmasıyla, derbi tarihine geçecek biçimde, GS kaleyi bulan tek
bir şut çekemedi. 11'e 11 iken bile GS'den, yürekleri ağıza getirecek,
ahlar vahlar çektirecek tek bir akın göremedik doğrusu. Lucescu ise, skor
dezavantajına düşmesine rağmen, beklediğimiz hiçbir hamleyi yap(a)madı
ve tesadüfi bir beraberlik golünü bekleyip durdu.
-
Hakem, hiçbirimizin beklemediği kadar cesurdu. İlk yarı, tribünden görüldüğü
kadarıyla, bütün takdir haklarını deplasman takımı lehine kullandı. 60.000
kişiye deplasman takımını ezdirmeme içgüdüsüyle yapıldığını düşündüğüm
bu "kayırmanın", pek de düşündüğüm gibi olmadığını, maçın tamamını daha
sonra seyrettiğimde anladım doğrusu. İlk yarıyı gerçekten çok düşük yüzdeli
hatayla tamamladı Ali Aydın ve çok iyiydi. 2. yarı, GS'nin aynı hatalı
oyununu takiben, Emre'nin yerinde hamlesiyle kırmızı kart görmesi, dengeleri
yavaş yavaş bizim lehimize çevirdi. Batista'nın affedilmez hatası ve Hasan
Şaş'ın -bence gereksiz- kırmızı kart ile, GS'liler için tam bir sinir harbine
döndü maç. Oktay'ın ayağına "değmediği" pozisyonda, hakemin sarı kart göstermemesini,
kendince "protesto" eden örnek (!) kaptan Bülent'in kırmızı kartı ile,
tarih yazılmış oldu. Fener'in 7 kişiye gol atamamasını ise, önce beceriksizlik
ve şanssızlığa, sonra da "şaşırmışlığa" bağlıyorum. 4 kırmızı kart, Fener'i
de şaşırttı doğrusu...
-
Fenerbahçe'li futbolcuların -1-2'si dışında- oldukça olgun davrandığını
ve uzlaşmacı tutum içerisinde olayları yatıştırmaya çalıştığını gururla
gördüm. Bu kadar stresli ve baskının çok olduğu böyle bir maçı soğukkanlılıkla
oynamayı başaran Fenerbahçe'li futbolcuları kutluyorum. Kendine hakim olanmayan
Fenerli futbolcuları ise ayıplıyorum doğrusu. Genel olarak, olgunlukla
ve en önemlisi "sinirlerine hakim olarak" oynamakla, Fenerbahçe galibiyeti
haketmişlerdir.
-
Seyirci bakımından, bence son 15 yılın en temiz FB-GS derbisi olmuştur.
Sn. Cansun'a tek küfür edilmemiş, F.Altaylı, A.Albayrak aleyhine olanlar
çok kısa sürmüş, sahaya ise, birkaç münferit olay dışında yabancı madde
pek gelmemiştir. Oldukça ihtişamlı yapılmış Ş.Saraçoğlu'nun şu an için,
-otopark ve ulaşım dışında- en önemli eksikkliği, kale arkalarındaki açık
tribünlere ağ gerilmemiş olmasıdır. Bunun da en kısa zamanda olacağına
eminim.
Sonuçta,
futbol olarak hafızalarda yer etmeyen, sadece 1-2 göze hoş gelen harket
ve kırmızı kartları ile hatırlanacak bir derbi daha geride kaldı. O akşam
2 kere tarih yazıldı. Birincisi, hep tekerrür eden tarih (açıklamaya gerek
var mı...), ikincisi hakemin (haklı ya da haksız) oldukça cesur kararları.
Keşke
gollerle, nefis hareketlerle, şahane paslarla ve şutlarla hatırlasaydık....Bunun
gibi maçları bile arayacağımız geleceğe doğru gidiyoruz ne yazık ki... |