Fenerbahçe Cumhuriyeti      ortalıkta yoksa, Türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur. Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz.
  İslam Cupi
FenerbahçeCumhuriyeti
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 

 



                                                                                         Bülent Süren 
                                                                                           26-11-2001
 

            GÖZTEPE MAÇININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

  Oldukça zor geçmesi muhtemel bir maç daha, iştahlı, hırslı ve ne yaptığını,ne istediğini bilen bir futbol anlayışıyla 3 puanla ve bol golle geçildi. Deplasmanlarda geçen yıl alınan başarısız sonuçlardan sonra üst üste alınan 4. galibiyet, artık zihinlerde oluşan "fobi" kavramını da sildi süpürdü. Saraçoğlu'na dizleri titreyerek çıkan rakip takım futbolcularının artık yavaş yavaş kendi sahalarında da aynı korkuya kapılmaları, en azından kapılmayanların da kalelerinden top çıkarmaktan başka birşey yapamadıkları görülüyor artık. 12 haftada sadece 13 gol yiyen Göztepe'nin Majdan gibi iyi denebilecek kalecisine 5 gol atmak, % 100 denilebilecek -abartısız- en az 5 gol daha kaçırmak, saha içi,öncesi,sonrası ne şartlar olursa olsun, çok önemli bir başarıdır.

Maçtan notlara gelince:

-Hakan'ın, attığı gol öncesi gösterdiği fiziki direnç. Topu neredeyse 30 metre, defans oyuncusuyla omuz omuza sürmesi, ceza alanına girdiğinde omuzu yemesine rağmen düşmeyip gol atma isteği ve bu kadar mücadele sonunda, paniklemeden topun dibine vurduğu müthiş "dokunma". Bence haftanın golü olmaya aday.
-Ceyhun'un diklemesine gitme isteği ve her yerden isabetli vurabilmesi. Kendine bakarsa, Yusuf ile beraber Fenerbahçe'nin geleceğini şekillendireceklerden biri olacaktır. 
-Denizli'nin, tam hazır olmadan Hakan ve Ceyhun'u aslanların önüne yem olarak atmaktansa, 6-7 haftalık eleştirileri göğüsleme artısı. Geçen seneki Serhat doğrusundan sonra, yine bir "zamanlamada tam isabet". Denizli'ye şanslı diyenler bunu mu demek istiyor acaba ?!?
-Rapajiç, Revivo, Ogün, Mert Meriç, Oktay gibi olmazsa olmaz denebileceklerin esamesini okutmayan bir takım. Geçen yıl Andersson ve Baliç sakatlandığında da "şok" (!) haberleriyle çalkanalanan medyaya rağmen, Onlarsız da olduğu gibi  bunlarsız da oluyor ve olacak gibi de.
-13 haftada 15 farklı futbolcudan gelen 30 gol ve yenilen 12 gol. 7'si üst üste olmak üzere 10 galibiyet. Seriyi bozan ise, konsantrasyon eksikliğinden kaynaklanan va beklenmeyen İstanbul mağlubiyeti, 3 kez öne geçilen Kocaeli kalınan beraberlik ve 0-2'lik GS mağlubiyeti. Gidişat, istatistiklere de bakarsak, geçen seneden de iyi. Geç forma girmemiz, 7-8 haftalık kötü bir periyodtan sonra, iyi futbol ve mücadeleyi de beraberinde getirdi.
-Göztepe seyircisinin yaptıkları. Artık alıştığımız görüntülere bir de "balta" yaratıcılığını ekleyen Göz-Göz'lerin, federasyonda herhangi bir "dayıları" muhtemelen olmadığından, okkalı bir ceza bekliyor İzmir'in tek temsilcisini.

    Kupadaki Çarşamba randevusunu takiben, ligin özellikle Beşiktaş için "ya tam, ya devam" maçı denebilecek derbisi Ş.Saraçoğlu'nda oynanacak. 24 maçlık serinin 25'e çıkması, yenilmezliğin devamı ve şampiyonluk yarışında belki de GS ile yalnız kalabilme maçı olması açısından son derece önemli bir maç. Ama yine de "geleneğin" devam edeceğini düşünüyorum. 

Hem atalarımız ne demiş?  "BURASI KADIKÖY, BURDAN ÇIKIŞ YOK!"

Kimler geldi, kimler geçti oradan, değil mi?
 
 
 

     Mail: fenerbahcecumhuriyeti@fenerbahce.com
 

 

                                                       ||Yazarlar Sayfası||