|
.
Bülent Süren
14-01-2002
Son Durum
Hepimiz Fenerbahçe'liyiz.
Bu takım en parlak zaferleri kazanırken de, facialar yaşarken de buradaydık,
yine burada olacağız. Ama;kişileri tartışmanın pek yararlı olmadığını defalarca
gördük. Şu andaki durumu, yapboz'un parçaları olarak incelersek;
-YÖNETİM:
Denizli'yi getiren ve kendi istediği takımı kurduran, istediği her futbolcuyu
(büyük paralar da ödeyerek) alan, gerektiği her anda arkasında ve yanında
duran, takıma artı motivasyon getirecek düzenli para ödemeleri yapan, gerektiğinde
spor kamuoyundaki türlü pisliklere bulaşmayıp büyük oranda düzeyli çalışan,
önce başarı demeyip, tesisleşmeyi de başarı ile paralel götürmeye özen
gösteren bir yönetim var oldu son 1,5 yılda. Bir kulübü yöneten yönetimin
yapması gereken bunlardan başka ne kalıyor? Başarısız olan takımdaki o
takımdan sorumlu kişiyi gönderip, yerine kendince daha iyisini getirmek
değil mi? Yarın öbürgün gelecek ilk mağlubiyette, cam kapı kırmalar, istifa
sloganlı yürüyüşler, futbolcu dövmeler ve sallanan bir yönetim ve kaos
ortamı yerine, oynattığı futbolun camiayı tatmin edememesi nedeniyle bu
takımdan sorumlu kişi olan MD, (bence) tam zamanında gönderilmiştir.
-DENİZLİ:
Camiadaki birçok çatlak sese rağmen, hem yönetimin, hem de taraftarın büyük
desteği ile göreve başladı. Kulüpte olumlu birçok değişikliğe (yönetimin
de onay ve sonsuz desteği ile) imza attı. Takım kuruluşundaki anlaşılmaz
inadı, formsuz oyunculardaki gereksiz ısrarı, oyuncu değişikliklerindeki
tutarsızlığı ve takım tertiplerindeki yanlışları, spor dünyasından bazı
kalemlerle anlamsız inatlaşması ile, sadece spor camiasında değil, kulüp
çevrelerinde, yönetimde ve tribündeki taraftarda güvensizlik ve inançsızlık
yarattı. Bu kadar desteği yanına almasına rağmen, gerek takım içinden,
gerek de camiadan tepkiler de gelmeye başlayınca, yapılan bir operasyonla
gönderildi. Takım, liderden 15-20 puan falan geri düşmeden, kötü futbol,
camiadaki inançsızlık ve tepki, takım içi husursuzluk, hırs ve kazanma
arzusundan gittikçe uzaklaşılması gibi nedenler, Denizli'nin sonunu getirdi.
-TARAFTAR: Geçen
yılın dillere destan taraftarı, yerini ne yazık ki, biraz daha az coşkulu
ve daha az inançlı bir topluluğa bıraktı. 1-2 maç dışında, destek de pek
fazla değildi doğrusu. Havaalanında yenilgi sonrası takımı alkışlarla karşılayanlar
gitmiş, yerlerine, açık tribünün Kasımpaşa'lılarının istifa sesleriyle
inlettiği havaalanı görüntüleri kalmıştı.
-SPOR BASINI: Galibiyetleri
abartan, mağlubiyetleri dünyanın sonu gibi lanse eden basın...Denizli
gitsin diye bütün argümanları sunan, yönetim işine son verdiğinin ertesi
günü de % 70'lerdeki başarı oranını gösterip işi "niye gönderdiniz ki"'ye
getiren sevgili(!) basın...Bunlara ek olarak, Fenerli medyanın (!) eski
Fenerlileri de, bugüne kadar kulübe ne katkı yaptılar ki, yazar olduktan
sonra katkıları olsun? Onlar ayrı hikaye zaten....
İşin özü; yönetim,
doğru olanı yapmış ve kulüp daha fazla yıpranmadan, Denizli'yi göndermiştir.
Yerine ise, takımın eksiği olan hırs, motivasyon ve kazanma hırsını verebilecek
birisiyle anlaşılmıştır. Lorant, bu takımı kendi kurmamıştır; ama bu takımın,
O'na rağmen yine de şampiyon olacak gücü vardır. Eksik olan, taraftardaki
bütünlük ve destektir.
Bize düşen, yönetimin bu
kararını desteklemektir diye düşünüyorum.
Yoksa içi boş sloganlar
bulmaktan kolay ne var ki?...
Mail: fenerbahcecumhuriyeti@fenerbahce.com
|
|