. 
 
 
               .

 

Bora Başak                                                                  20 Eylül 2005

    Taraftarsız Derby Olmamalı                 
                
 Öncelikle benim için futbol , 90 dakika boyunca sadece sahada 22
sporcunun mücadele ettiği bir
spor değildir. Sahadaki futbol tabii ki öncelikli ilgi alanımızdır ama
hepimiz sevdiğimiz kulübün yönetimi
ile yakından ilgileniriz. Tesisleşme , mali durum üzerine herkesin bir
fikri vardır ve herkes arasıra bunları
konuşur tartışır. Futbolcularımız da bizim ilgi alanımızdadır , 
hayatlarını
zevklerini biliriz , hatta siyasi
görüşleri bile zaman zaman bizim için tartışma nedenidir. Bunların 
yanısıra
tribünlere imkanımız ve zamanımızı
zorlayarak gitmeye çalışır , bir bakıma hayatımızı etkileyen bu garip 
spor
olayına ucundan da olsa dahil olmaya
çalışır , bazn çorbada benim de tuzum bulunsun deriz. Takımımızın
ürünlerini satın alır , mali destekte bulunur , buna
karşılık manevi haz duyarız.  Bu yazdıklarımın bazıları kimilerine çok
saçma gelebilir ama bunlar futbolun
bir bakıma bazıları için yaşam biçimi olduğunu gösterir. Bu yaşam bazı
dönemler çok sönük yaşansa da , mutlaka
çoğu insan hayatının belli bir döneminde bu yaşamı biçimini çok yoğun 
bir
şekilde yaşamıştır.

  Peki hiç düşündünüz mü ? Futbol neden bu kadar hayatımızın bir 
parçası
olmuştur ?  Bunun birkaç sebebi
var. Sosyologlar , insanların bir guruba dahil olma isteğinden 
bahsederler
, bence kesinlikle doğrudur. Her insan
kendini bir yere ve bir şeye ait hissetmek ister , kendisini 
sınıflandırma
ihtiyacı duyar.  Siyasi görüşler , dinler ,
milletler bana göre bu ihtiyacı karşılayan olgulardır.  Sonuçta ben de
bunlardan bazılarının kapsama alanı içerisindeyim
ama hiçbiri bana futbol kadar zevk vermiyor , futbol kadar bağımlılık
yaratmıyor.  Diğerleri tam olarak sosyal
olgular , ama futbol sosyal bir olgu olduğu kadar , bir spor da aynı
zamanda.  Ait olmanın dışında bize verdiği
farklı birşeyler olmalı futbolda. Sorunun cevabı bence futboldaki 
rekabet.

  Rekabet güzeldir , bazen sorun yaratabileceği gibi ( hayatta sorunsuz
birşey olduğunu zaten sanmıyorum) , en büyük
faydası da rekabeti yaşayanlarda  kendilerini geliştirme ihtiyacı
doğurmasıdır. Rekabet çoğu zaman ilerlemeyi de
beraberinde getirir.  Ayrıca rekabet insana heyecan verir.  İşte bence
futbolun insanlara verdiği şey bu. Heyecan.
Biz bu kadar şeyi heyecan için mi yapıyoruz diye sorabiliriz kendi
kendimize , sadece cevap bu mu diye üzülebiliriz.
Nerede kaldı , onur , asalet , gurur ,vb... ?  Bunları sonradan 
öğreniyoruz
bence. Bizleri küçüklükten takımlarımıza
bağlayan ilk şey heyecandır. Daha sonra o kulübün tarihi öğrenilir ,
ilkeleri öğrenilir , şunları , bunları öğrenilir.

 Biraz uzun oldu ama konuya gelişim ama kısa yazınca anlaşılamama 
ihtimali
oluyor.  Evet , nerede kaldık ? Heyecan
bölümünde.  Peki size şu soruyu sormak istiyorum .  En çok zevki ve
heyecanı nerede duyuyorsunuz ?  Birçok
cevap gelebilir ,  ama düşünürseniz bu cevaplardaki çoğu şey bir süre 
sonra
monotonluk getirecektir beraberinde.
İşte bir futbol karşılaşmasında bu olmuyor , özellikle bir derbyde bu
olmuyor ve eğer bir derby yi yerinde izlerseniz
bu hiç mi hiç olmuyor.

 Derby lere geldik.  Futbolun en can alıcı karşılaşmaları. Belki çoğu
futbolsever için , desteklediği takımın oynayacağı
bir derby ,  bir dünya kupası maçından daha önemlidir (eğer kendi 
ülkesi
oynamıyorsa). Çoğumuz tuttuğumuz
takımı seçerken bir derby maçı sonrası kesin karar vermişizdir , şu an 
net
hatırlamasak da.  Ama ilk paragrafta
bahsettiğim gibi bir derbyde , tribünde rekabet olmazsa , o derby tam 
tad
vermez insana. Tribünlerdeki rekabet maçın heyecanını  arttıran ,
futbolcuları da motive önemli bir faktördür.  Futbolun futbol olma
sebebidir belki de.
Bugün çoğu kişi Kadıköydeki bir Fb-Gs derbysinde heyecan duyar , belki
karşısında hiç taraftar olmasa da. Ama
bunun ne kadar böyle gideceği bence şüpheli.  Artık derbylerde o kadar
heyecan duymuyorum , karşımdaki
tribünde bir avuç sarı kırmızılıyı yada siyah beyazlıyı gördükçe ,
derbyleri bitiriyorlar bravo diyorum , şimdi ise
hedeflerine ulaştılar.  Ama bu ne kadar sürecek böyle ? Bir yerde ilgi
mutlaka sönecektir , çünkü heyecan azalacaktır.
Yöneticiler bunu forma satışlarındaki , stadyum hasılatındaki 
düşüşlerden
anlarlarsa , gerçekten futbolu bilmiyorlarmış
diyeceğim.  Bir kulüp malesef Tv karşısındaki 25 milyon sayesinde 
dönmüyor.

 Derbylerin bitirilme sebebi neydi , biraz da o konuyu inceleyelim. 
Sebep
güvenlik konusu. Kimin güvenliği ? Maça
gelen taraftarların güvenliği.  Ya en son hangi Derby maçında bir 
kişinin
öldüğünü hatırlıyor musunuz ? Ben hatırlamıyorum.  Hepsi malesef ucuz 
haber
peşinde koşan medyanın abartması. Murat Köylüer çok güzel bir
konuya değinmiş. 85-95 zamanını hatırlayan var mı ? Nasıl olaylar 
oluyordu
o zamanlar biliyor musunuz ? O zamanlar
bu saçma sapan kanallar olsa , herkes üçüncü dünya savaşının çıktığını
zannederdi. Ama birkaç yaralı ile
olaylar atlatılıyor bazen de ölü oluyordu.  Çok kötüydü ortam. Murat'ın 
da
dediği gibi kimileri anlatır , bizim zamanımız da
şöyleydi , 30 sene önce böyleydi diye. Alakası yok. Tribünlerde en çok
kavgaların olduğu dönemler 70 lermiş.
Sebebi ise İnönü stadyumunda kapalının ortasını maç günü ele geçirme
isteğiymiş. Çok kan dökülmüş gerçek
çete savaşları yaşanmış.  Bilmeyenler , boş konuşanlar , her konuda
söyleycek lafı olanlar , "eskiden böyle değildi"
derler ama. Siz yine de bir araştırın, bana da inanmayın fazla.

  Eskileri yazdım yukarıda , dediğim gibi 85-95 döneminde birçok olayı
canlı canlı gördüm , Göztepe parkında 86 yılında
şampiyonluğu kutlayan Gs lilerin arabalarının ters çevrildiğini , 
hurdaya
çevrildiğini gördüm. Şimdi ise bakıyorum ,
gerçekten hiçbirşey yok. Ali Sami Yen' e yada Olimpiyata bir derby ye 
gidin
, Gs liler ile karşılaşamazsınız bile ,
isteseniz de olay çıkartamazsınız.  Ama malesef medya öyle yazmayınca ,
herkes farklı biliyor. Ben çok iyi biliyorum,
bilet kuyruğunda olan bir itişme kakışmayı  (renkdaşlar arasında),  
Sbir
özel tv kanalı "fb ve gs liler birbirlerine girdi"
diye vermişti.  Olay böyle işte. Yalnız yanlış anlaşılmasın , ben 
hiçbir
olay olmuyor demiyorum. Olay her zaman
oluyor ,  bu kadar insanın toplandığı bir yerde olayı önlemeniz çok 
zor.
Mesela Fenerlileri , Gs liler ile karşılaştırmazsınız
ama , insanlar kendi aralarında kavga edebilirler.  Sonuçta insanın
doğasında olan birşey bu , bu kavgalar önlenmez ,
aynı savaşların da önlenemediği gibi.

 Çözüm nedir ? Dün de yazmıştım , çözüm bir kale arkasının mutlaka 
rakip
seyirciye verilmesidir.  Derby günü
mutlaka ufak tefek olay olacaktır , ama çözüm hiçbir zaman benim 
elimden
hakkımı almakla olmamalıdır.
Örneğin Kadıköye 5 yada 7 bin  gs li gelirse , olay çıkma şansı çok aza
iner. Bir de en önemlisi çok fanatik
grupların yakından gözlenmesidir. Bu kişileri herkes bildiği gibi , 
polis
de bilir , yöneticiler de.  Yani aslında
çözümler önümüzdedir ama biz görmek istemiyoruz belki de.

 Neden bu kadar uzun bir yazı yazdım ? Çünkü ben maça gitmek istiyorum 
,
ben her sene Fenerbahçemin
Ali Sami Yen ve İnönü'deki maçlarını seyretmek istiyorum. Ben 
Kadıköy'de
karşı tribünde Gs lileri , BJk lileri
görmek istiyorum . Ben futbolu seviyorum , ben "Rakibimi Tribünde 
Görmek
İstiyorum".
 

Bora

Herşey Fenerbahçe İçin

"Bazıları futbolun bir ölüm kalım meselesi olduğunu zannederler.
Değildir....... daha önemlidir"
 

 


 

        Mail:fenerbahcecumhuriyeti@fenerbahce.com
 

 
                      ||Yazarlar Sayfası||