|
||||
![]() İSLAM CUPİ-Bordeaux 19 Eylul 1985 "Giresse, Tigana...Ama
ondan sonra F.Bahce'nin altinda karavana..."
Municipale
Stadi'ndan Istanbul'a donuyorum. Eli bos degil, Fenerbahce'nin Avrupa SAmpiyon
Klupler Kupasi'nda ilk turda aldigi galibiyeti icine sindirerek, icimde
yeserterek, Istanbul'a donuyorum.
Cem, Eiffel Kulesi'ne benzeyen Reinders'i onden arkadan soluksuz birakirken, macin ne kadar tek adami ise, Ismail'in Giresse, Mujdat'in Tigana uzerindeki ustunlukleri Turk futbolu icin anlatilacak gercek degil, masaldi. O bilardo masasina benzeyen zeminde o futbolu sanatlastirmaya uygun olan zeimnde Mujdat ve Ismail'in Bordeaux ustalarini ciraga ceviren oyunda Erdogan'in Pascal'i kontrol ederken gosterdigi komputera benzeyen sadakat ,Abdulkerim'in libero olarak tum Bordeaux kontrataklarina koydugu sogukkanlilik, Fenerbahce'nin zafer gecesini muthis hale getiren aktorlerdi. Mactan sonra, Bordeauxlu taraftarlar tarafindan alkisla yikanan Fenerbahce orta sahasiyla da Bordeaux'un karsisinda oturan bir dersti. Pesic, Onder, Ilyas sonra da Huseyin'in katilmasiyla gerek oyunu tutmadaki becerisi, gerek topu kullanmadaki ustaligiyla L'Equipe gazetesinin mansetindeki sanati simgelediler. "Giresse, Tigana...ama, ondan sonrasi Fenerbahce'nin altinda karavana." Selcuk'la baslamak basarmak miydi? Basaramamak miydi? Bu soru Meszoly'nin kafasinda uc gun basinla karsi karsiya gelip, duvarlara vuran bir soruydu. Selcuk, bu soruya olaganustu bir ilk golle cok kesin bir cevap verdi... Oynamaliyim. Hucumda Senol'un bir traktore benzeyen homurtular icinde gittigi her noktadan ses cikarmasi Bordeaux tribunlerindeki seslerden cok daha carpiciydi. Attigi ikinci golun azim ve kuvvetten cikarilmis mayasi, Bordeaux cimlerine dusen bir baska gercekti. 3-2'lik
Fenerbahce galibiyetinin hicbir dakikasinda ne sansa dayali, ne zaman calici,
ne de oyunu geri paslarin tembelligine dayayan bir turk takimina tanik
olmadik. Ilk defa bir Turk takiminin yenilgilerin sereflestirilmedigi,
beraberliklerin kahramanlik gibi gosterilmedigi bir macin sonucunda bagira
bagira bir 3-2'lik skoru Bordeaux sahasinda yazdigina tanik olduk.
Mactan sonra, 16 futbolcunun bindigi otobusun Bordeaux taraftarlari tarafindan cilgin alkislanisinin altinda (Bukemedigin bilegi opeceksin) gibi bir Turk atasozunun Fransizca'ya cevrilmis tercumesi vardi. 10 yildir maclardan cikan her Turk otobusu cenazeyi tasiyan bir arac sessizliginde yurur ve Turk takimlarinin bindigi vasitalar birer tabut eskizi cizerken, Bordeaux'daki otobusun icinde Fransizlarin dahi alkisladigi bir futbol hayati tasimak gercekten ilgi cekici. Fenerbahce bayraklari ve Fenerbahce rozetleri arkasindan bir samimi dliencilige cikan Bordeaux taraftarlarinin heyecanlarindaki temel istek suydu... "Fenerbahce'nin gucunu ve buyuklugunu kabul etmek" istegi. Avrupa'da nerede olursak olalim, vatandaslarimizin vizesiz adim atamadigi bir ortamda Fenerbahce'nin Bordeaux sahasinda adimlarini cok ustaca ve bilincli sekilde atisi da Turk insani icin baska bir gurur ve kisilik bulma belirtisiydi. Mactan sonra Bordeaux'un baskanindan teknik direktorune ,teknik direktorunden Giresse, Tigana gibi sohretlerine kadar uzanan bir itiraf Turk futboluna ve Fenerbahce'ye yakilmis olan en buyuk projektor isigidir. "Biz Bordeaux diyorduk. Bordeaux'da, Bordeaux'dan daha iyi oynayan bir takimla karsilastik. Fenerbahce, bize yeniden futbolu ogrenme konusunda bir dersin hocaligini yapti." Bordeaux
sahasinda isiklar sondu. Carsamba gecesi muthıs aydinlik Bordeaux gecesi
Fenerbahce'nin ani bir sigortaya parmak dokunmasiyla Avrupa Sampiyonu Fransa'nin
Bordeaux denen pilonu sondu. Pilonu sonen Bordeaux'ya gecmis olsun da demeyelim,
bu Bordeaux pilonunu saglam futbol soluklarıyla ufurup, sonduren Fenerbahce'ye
de cok yasa demeyelim. Cunku 15 gun sonra Istanbul'da esrarengiz bir rovans
var ve bu esrarengiz rovans Bordeaux'da kazanilan 3-2'lik galibiyetin bir
vasiyetnamesi de olabilir.
|