PIERRE VAN HOOIJDONK

Tam adıyla

Petrus Ferdinandus Johannes van Hooijdonk

Nam-ı diğer

'Pi-Air'

Onun adını ilk kez 1997 yılında Celtic’den N.Forest’ e geçtiği yıllarda her transfer mevsiminde olduğu gibi , transfer yapma ve asparagas şampiyonu medyamızın Fenerbahçe haberleriyle duyduğumda doğrusu bu pek inandırıcı gelmemişti . Sonraları O istikrarlı ve başarılı çizgisini Hollanda – Portekiz –Hollanda gelgitleriyle sürdürmüş bu arada yılların verdiği yaşlılık dezavantajını olgunluğu ve çalışkanlığıyla birleştirmeyi başarmış , birçok sporcu vede genç futbolcuya örnek olacak bir anlayışla fiziksel kayıplarını teknik becerisi ve üstün serbest vuruş tekniğini geliştirerek kendine pozitif katkılar yapmaya devam etmiş ve ayakta kalmayı başarmış nadir yıldızlardan biri olmayı sürdürebilmiştir. Doğrusu bu dönemlerinde Pi-Air’i pek yakından izlediğimi söyleyemem takii 2001-2002 sezonunda Feyenoord ile kazandıkları UEFA kupası finaline ve attığı şahane firikiklere ve gollere kadar .

Pi-Air birkez daha kaderin cilvesi Fenerbahçe’nin gündemine gelmiş ama bu defa rakip olarak çıkmıştı Fenerbahçe’nin karşısına Feyenoord formasıyla , İstanbul’da yarı inşa stadyumun atmosferi bile sanırım onu Fenerbahçe ile buluşturacak gelecek günler için etkilemeye yetmişti ki maç sonrası atmosferi açıkladığı TV kameralarına yansıyan cümlelerinde . Evet sonrasında bir sezon sonra yıkım bir sezon geçiren Fenerbahçe için kimilerine göre emekli olmuş bir Avrupa yıldızı olarak” Uğurlu” kramponlarınıda alıp gelmişti Saraçoğlu' nun çimlerine basmak üzere …

Sonrasını hepimizin bildiği ve bu sezona damgasını vuran bir büyük yıldızı yeniden keşfedişimiz ve onun bence olağanüstü performansı var şimdi akıllarda ve gündemde olan.

Pi-Air , özellikle bu sezon ayyuka çıkan futbol dışında her kötü etmenin gündeme geldiği ve işgal ettiği sezonda , bu dikenli bahçede açan bir sarı gül oldu. Trabzon deplasmanında başlıyan frikik gollü açılışı rakiplerin dizlerini, yorumcuların dillerini titretti. Malzeme olmaya aday bir yıldızdı , kimileri onun için özel önlemler bile aldılar , iki frikik golü sonrası hakemler ceza sahası – penaltı alanı - sendromlarını Pi-Air için 188 metreden 30-35 metrelere kadar çıkarıp frikik veremez oldular. Kimileride çare olarak baraj kurdurmamayı şeçtiler . Pi-Air bir anda gündemin en kayda değer yıldızı oluverdi . Ama bunca yıllık tecrübesi , geçmişi, profosyonelliği ve özellikle aklı ile birleştirdiği oyunu, onun sadece bir frikik üstadı olmadığını göstermeye yetti , çalınmayan yada gol olmayan frikiklere rağmen o gollerini ve assistlerini sıralamaya devam etti . Umudunu yeni bir yapılanmaya bağladığı yılda Fenerbahçe’yi bir anda kolunda pazubandı olmasada ruhani liderliğini yaptığı bir havayla arkadaşlarınıda etkileyerek , sürekli eleştirilen oyun anlayışları , oyunu ve eksik kadrosuna rağmen şampiyonluk inadına sahip bir takıma ceviriverdi. Sonuç ortada , 36 yaşında bu büyük yıldız lig ve kupadaki tüm maçlarda bir maçtaki 1 dk eksiğiyle sürekli yer aldı , sakatlanmadı ve neredeyse sarıkart duasına çıkılırcasına beklenmesine rağmen 4. sarı kartını da inatla görmeyerek, cezalı duruma da düşmeyerek sezonu olağan üstü bir grafikle tamamladı . 23 gol 11 asist gibi çok başarılı bir performansa ulaşırken , kah kale çizgisinden top çıkarışıyla kah stoper gibi defansta ki savunmasıyla , kah ortasahada hep o eksikliği duyulan oyunkurucu rolüyle , kah rakipleri golleriyle avlayışıyla ona şahitlik ettik.

Tüm bunlar herkesin ondan övgüyle sözetmesine yol açan önemli göstergeler olmasına rağmen , onu sadece Fenerbahçe’lilerin sevme hegomonyasından kurtaran bambaşka ve pekte alışkın olmadığımız bir yıldız fotoğrafı daha ortaya çıktı ki bence skor başarısı ötesinde bu yazıyı yazmamı sağlayan en önemli etken bu oldu. Rakibine, hakeme, rakip taraftara saygılı , centilmen , futbolu bir oyun olarak gören , yaptığı faullerden sonra özür dilemesini bilen , hakemle ve rakipleriyle saha içinde dialoğu üstün olan, hatta yerde yatmakta olan bir rakibine kendi seyircisince atılan ne olduğu belirsiz yabancı maddelere o gol sonrası açmasına alışık olduğumuz kollarını açıp bedenini siper edecek kadar cesur olan tavrı , maç sonrası demeçlerinde ki sakin ve olgun yaklaşımı , rakibine çiklet verecek kadar ince espri anlayışı, sıcak ve sempatik yaklaşımı, iyi bir aile babası olan örnek sporcu kişiliği onu ön plana çıkaran ve taraflı tarafsız herkesin sevgisini kazanmasını sağlayan etkenlerdi.

Pi- Air gerçekten bu yıl , gerek Fenerbahçe , gerekse de Türk futbolu adına büyük bir renk ve şans oldu . Bu üstün vasıflı değerli sporcuyu bu yazı dolayısıylada birkez daha yürekten kutlamak istiyorum . Umarım özellikle ahlaki ve sportif değerlerini hergeçengün büyük bir erezyonla kaybetmeye devam eden Türk Futbolu için iyi bir ders ve umut ışığı olur.

Bu anlamda Pierre Van Hooijdonk’un Türkiye’ye geldiği ilk sezonunda yapmış olduğu katkılarla gelmiş geçmiş en iyi yabancı oyuncu olduğu iddiamı da birkez daha burada yazmayı kendime bir borç bilirim.

Sağol Pi-Air bizim dikenli bahçemizde açan bir sarı gül olduğun için , bizlere düşen görev de o dikenleri bahçeden arındırıp lacivert menekşelerle donatmak olmalı .
 
 

Pi-Air’in Futbol Kariyeri üzerine notlar

Adı : Petrus Ferdinandus Johannes van Hooijdonk

Doğum Tarihi : 29 Kasım 1969

Yeri : Hollanda, Steenbergen-Welberg

Oynadığı Kulüpler: SC Welberg, VV Steenbergen, RBC, NAC, Celtic, Nottingham Forest, Vitesse, Benfica, Feyenoord, Fenerbahçe

Mevkii : Santrafor

Boy : 1.92 m

1989-91 Yılları arasında profosyonel futbol kariyerine başladığı RBC Rosendhal takımında Hollanda 2. Liginde mücadele etti . Oynadığı 69 maçta 33 gol attı ve iki sezonda toplam 5 sarı kart gördü .

1991 -92 sezonunda transfer olduğu (400.000 Florin karşılığı ) Hollanda 2. ligi temsilcisi NAC Breda takımında 2. sezonunda şampiyon olarak Hollanda 1.Ligine yükselme başarısı gösterdi ve aynı takımda 2 sezon daha forma giydi . Oynadığı 4 sezonda toplam 115 maçta 81 gole imza attı ve toplam 9 sarı 1 kırmızı kart gördü.

Bu dönemde ilk Ulusal maçını 14 aralık 1994 ‘de Lüksemburg’ a karşı oynadı . Bu dönemde forvetteki etkili ve atk oyunu sayesinde kendisine “ Süper Denizaltı “ takma adı yakıştırıldı

1995 yılı ocak ayında İskoçya’nın dev kulübü Celtic’e transfer oldu yarıda başladığı bu sezonda takımıyla İskoçya ( FA Cup) Kupasını kazandı . Aynı takımda oynadığı ikinci sezonda attığı 26 golle İskoç Ligi Gol Kralı oldu . Bu takımda oynadığı 68 maçta 44 gol attı ve toplam 3 sarı kart gördü .

1996-97 Sezonunun ikinci yarısında Premier League takımlarından Notingham Forest’e transfer oldu (14.000.000 Florin ) . Takım aynı sezon küme düştü ( Division One ) . Ancak ertesi yıl Pi-air’in de olağanüstü başarılı performansı ile (42 maç 29 gol ) Şampiyon olarak Premier Lige yükseldi .Sonraki sezon sakatlıklar ve sorunlarla istenildiği gibi geçmedi. ( Takım yine küme düştü .) Oynadığı toplam 71 maçta 36 gol atarken 13 sarı ve 1 Kırmızı kart gördü.

1999-00 Sezonunda Hollanda’ya döndü . Vitesse Arnhem’e transfer oldu ( 3.500.000 Pound , yada 11.000.000 Florin ) ve bir sezonda oynadığı 29 maçta 25 gol atarak çok başarılı bir sezon geçirdi , oynadığı maçlarda 4 sarı kart gördü .

2000-01 sezonunda Hollanda’da geçirdiği başarılı sezon sonrası Portekiz’in ünlü takımı Benfica’ ya transfer oldu ( 6.700.000 $ yada 17.000.000 Florin ) . Oynadığı 30 maçta toplam 19 gol atarken yalnızca 1 sarı kart gördü.

Yıllanmış Şarap Tadındaki Pi-Air ‘in dönüşü Muhteşem Oldu

2001-02 Sezonu başında yine ülkesine dönerek Feyenoord takımına transfer oldu (1.500.000 $.) . Ancak bu dönüş Pi-Air’in muhteşem dönüşü ve onun dolayısıyla takımı Feyenoord’un yılı oldu . Takım aynı yıl Avrupa’da UEFA Kupasını Kazanırken (Oynadığı 8 kupa maçında 8 gol atarak ) , Pierre Hollanda Ligi Gol Kralı (24 gol) oluyor , aynı zamanda Hollanda’da Yılın Futbolcusu seçiliyordu. Bu takım formasıyla oynadı 62 maçta 52 Gol atarken 3 sarı ve 1 kırmızı kart görüyordu. ( Şampiyonlar ligi 2, UEFA’ da 8, Super Kupa’da ki 1 gol – Toplam 11 gol- bu sayıya dahil değil. Yine kuplarda 5 sarı 2 kırmızı kartı bulunuyor ). 2002-03 Sezonunda da takımıyla Hollanda Kupasında Final oynadı , ancak kupayı kazanamadılar.

Ve “ Sarı- Lacivert “ Günleri

2003-04 Transfer sezonunda Birmingham’a transferi gündeme geldiğinde , belkide o maçtaki atmosferi gözlerinde canlandırdığı için soruyu soran gazatecileri “tii”’ye alıyordu . Fenerbahçe uzun süre önce isimiyle gündeme gelen “yaşlı” oyuncunun yeni evi oluyordu. 1.000.000 Euro bedelle artık Fenerbahçe’li olmuştu. Görevi ağırdı . Çok başarısız bir sezonun ardından genç bir kodro kuran Daum’un en büyük gücü olacağı o günlerde acaba bukadar tahmin edilebiliniyormuydu. “ Ölü Toplara Hayat Öpücüğü Veren “ krampon bu özelliği dışında da acaba ne yapacaktı . Hele birde Ortega sendromuna takılmış kalmış takım ve yandaşları için.

Hasret kalınan Şampiyonluk ve Anons edilen goller

“ Fenerbahçe’nin golü Pieeeeeeerre ... “

Saraçoğlunda seyircisiyle buluştuğu ilk maç Fenerbahçe ve Onun için hüsran olmuştu . Ancak bir hafta sonra Trabzon’da o “ Ölü Toplara Hayat Öpücüğü Veren “ vuruşuyla acaba Şampiyonluk yarışında en büyük rakibi olacak takımı yıktığını hissetmişmiydi. O maç sonrası Fenerbahçe’de bir şeyler değişmişti .

Başlangıçta da değindiğimiz özellikleriyle Pierre Van Hooijdonk “ Pi-Air” Fenerbahçe’de harika bir sezon geçirdi . Takımın Şampiyon olmasında en önemli katkıveren oyuncu olarak sezona ve Türk Futboluna damgasını vurdu . Oynadığı 32 Maçta 23 Gol atıp 11 de assist yaparken takımın attığı gollerin % 43’üne pay koyuyordu. Ancak tüm bu başarısına rağmen o asla egoist ve bencil bir görüntü çizmedi aksine her röportajında kendinden öte takımın başarısının önemini vurguladı ( Bir Hollanda Futbol Geleneği – kültürü- etkisi olsa gerek )

Pierre Van Hooijdonk uzun adıyla Petrus Ferdinandus Johannes nam-ı diğer “ Pi-Air “ yada “Aziz Pieere” veya “ Süper Denizaltı “. Hangi isimle çağrılırsa çağrılsın gerek geçmişi, gerek kişiliği gerekse de performansıyla tüm övgüleri hak etti. Bir fotbolsever olarak onu izleme şansını bulmanın mutluluğuyla teşekkürlerimi sunuyorum. Teşekkürler PI-AIR iyi ki sen vardın.

Pierre Van Hooijdonk’un Diğer Başarıları

Hollanda Ulusal Takımı ile ilginç bir rekor
 

1994 yılında başladığı Ulusal takım kariyerinde 10. yılında son oynadığı Yunanistan maçıyla 38. kez forma giyerken bu maçların 35’inde oyuna sonradan dahil olarak Hollanda takımında ilginç bir rekora sahip oldu. Bu maçlarda toplam 13 golü bulunuyor.

Fenerbahçe Tarihinin 2500. golü de Hooijdonk’dan

Bu sezon tekrarı ounanan Çaykur Rize maçında Fenerbahçe tarihindeki 2500. golü atan isim yine Pierre Van Hooijdonk oldu. 40. dakikada kazanılan penaltı atışında topu ağlara gönderen Hooijdonk, ismini altın harflerle Fenerbahçe tarihine yazdırdı.

İşte Fenerbahçenin sayılarla tarihi golleri

1. Gol 21.02.1954 Ergun ÖZTUNA
500. Gol 18.02.1967 Ogün ALTIPARMAK
1000. Gol 01.09.1980 Erol TOGAY
1500. Gol 10.12.1989 Şenol ÇORLU
2000. Gol 26.10.1996 Uche OKECHUKWU
2500. Gol 18.01.2004 Van HOOIJDONK
 
 

Pierre Van Hooijdonk’dan inciler

Röportajlarından bazı alıntılar (Türkiye öncesi ) ;
 
 

Fenerbahçeye transferi öncesi bir görüşmeden; (16 Haziran 2003 – Hollanda )

Soru - Nerede Doğdun ?

PVH - Hollanda

Soru - Hollanda da nerde?

PVH - Hastanede

Gazeteci – Niye bunu yapıyorsun bana !

PVH- Bir şey yapmıyorum !

Gazeteci – Peki o halde devam edelim , Pierre’ den sonraki diğer adın nedir?

PVH- “ van “ tabii ki !

Gazeteci – !!! … Yeter , böyle saçma bir dialoğ olurmu , diyerek çıldırır ve çeker gider !

Soru- Avrupa’da bir çok maç izledim senin dünyanın en iyi ölü topları kullanan oyunsu olduğunu düşünüyorum . Bu başarıyı nasıl sağladın ? ( Bir okur sorusu )

PVH- “Yapabileceğin en iyi şeyin ne olduğunu bilmek ve kendini ona adamak “

Bir başka Roportaj (Gazeteci ,Dominique Elshout – 2001 )

- Genel olarak kendini maçlardan sonra nasıl hissedersin ?

- Genelde sakin ve olumlu bir insanım . Kaybettiğimiz maçlardan sonra tabiiki üzülür ve sıkıntı duyarım , ancak ruh halim önemli bir değişiklik göstermez ve 1-2 saat içinde normale dönerim . en iyisinin bu olmalı bana göre

- Örnek aldığın oyuncu yada kişiler ?

- Genç yaşlarda Ruud Gullit karizması ve oyunculuğu ile benim için örnek olmuştur.

- Korkuların varmıdır? Nedir ?

- Ölümden , çünkü yaşamayı çok seviyorum . Hepimiz birgün öleceğiz ama , henüz bu sıralar uyandığımda bunu düşünmek istemiyorum . Umarın 70 yılım daha vardır.

- Tanrıya inanırmısın ?

- Benim için zor bir soru değil Ben bir Katolik olarak yetiştim .Fakat bu durum beni güncel hayatımda fazla meşgul etmez. Batıl inançlarımda yoktur .

- Kaprislimisin ?

- Hayır benim yapım genelde aynıdır , daima iyi bir modda tutarım kendimi . Problemlerimle başkalarını meşgul etmeyi sevmem. İki yüzlü insanlardan da hiç hoşlanmam.

- Para senin için önemlimidir?

- Bu işi çok para için yapmıyorum . Bunun için futbolcu olmadım. Ama futboluda sosoyalite için oynuyorsan amatör kalman daha iyi olur.

- Nasıl stress atarsın ?

- Ailemle, arkadaşlarımla zaman geçirerek, kard oyunları ve sokakta gezerek , benim kim olduğumu umursamayan arkadaşlarımla bira içerek ..

- En büyük hayalin ?

- Hayalim sağlıklı bir futbolcu olmak. Hayatımın tüm evrelerinde sağlıklı bir yaşam sürmek , çünkü bu sadece senin elinde değil .

- Ölüdüğünde nerede gömülmek istersin ?

Henüz gömülmeye mi , yakılmaya mı tam karar vermedim, ama yer belli Breda.


 
 
 
 
 
 

23 Nisan'da Bir öğrenciye verdiği röportajı (23 Nisan 2004 )

Pierre Van Hooijdonk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile ilgili olarak , Samandıra Tesisleri'nde, Ergenekon İlköğretim Okulu öğrencisi Gülşah Güçkaya'nın sorularını cevaplandıdı.
 
 
 
 

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için,

"Çocukların geleceğine önem veren Atatürk, Türk çocuğu egemenlik bilinciyle büyüyüp yetişirse, Cumhuriyet sonsuza kadar gider düşüncesiyle 23 Nisan'ı bayram olarak ilan etmiş. Bu davranış bana göre Atatürk gibi büyük bir lidere yakışan bir davranış. Sadece çocuklar için değil, 23 Nisan'ın bütün Türk ulusu için önemli bir bayram olduğunu düşünüyorum. Buradan hepinizin bayramını kutluyorum".

Onun Hakkında Birkaç Anektod

Ulusal takım antrenörü D. Advocat Euro 2004 Play Off'larında 6-0 kazandıkları İskoçya maçı sonrası Pierre için " Pierre bu oyunun en önemli parçalarından birisiydi. Bütün bir hafta boyunca arkadaşlarını bu maça motive etmek için sürekli çalıştı."

Ulusal takımdan arkadaşı kaleci Van Der Saar'da onunla ilgili şunları söylüyor ;" Çok uzun boylu ve normal olarak bu kadar uzun boylu birisinin, toplara böyle isabetli ve kavis vererek vurmasını beklemezsiniz. Eylül 2002'de Şampiyonlar Ligi maçında, frikik kazandıkları zaman Feyenoord kendi sahasında Juventus karşısında 1-0 gerideydi. Van Hooijdonk topun gerisinde yerini aldı. Fakat İtalyanlar o kadar gergindi ki, her seferinde barajdan erken çıktılar. Atış üç kez yinelendi ve her defasında Hooijdonk topu aynı noktaya vurdu. Üçüncü frikik ağlara ağlara giderken, Buffon neyin geldiğini biliyordu ama atışı kurtaramadı"
 

Pierre Van Hooijdonk 'un Kariyer İstatistik Tablosu
 
Kulüp Sezon Maç Gol Sarı Kart Kırmızı

Kart

RBC     ( 1e  )  1989/90   32     6   1 0
RBC     ( 1e  ) 1990/91   37   27   4 0
NAC    ( 1e  )  1991/92   35   20   3 0
NAC    ( 1e  ) 1992/93   33   26   3 0
NAC 1993/94   31   25   2 1
NAC 1994/Jan95   16   10   1 0
Celtic  Jan95/95   13     4   0 0
Celtic 1995/96   34   26   1 0
Celtic 1996/Mrt97    21    14    2 
Nottingham Forest  Mrt97/97      8     1   3 0
Nottingham Forest  ( Div one ) 1997/98    42   29   5 0
Nottingham Forest 1998/99    21     6   5 1
Vitesse  1999/2000    29   25   4 0
Benfica  2000/2001    30   19   1 0
Feyenoord 2001/2002    33   24   2 1
Feyenoord 2002/2003    29   28   1 0
Fenerbahçe 2003/    34  23  3 0
Hollanda Ulusal Takımı   1994-2004    38  13  ? ?

 

Yazan ve Derleyen : Şeref " Geronimo " Solmazer

Kaynaklar : Hollanda Futbol Siteleri ((www.vi.nl , www.feyenoord-online.com ) , Radikal Gazetesi, www.lequipe.fr/, Gazeteci Dominique Elshout'un web sayfası , Uefa.com, Fenerbahce.org ve yazarın notları .

                                               ||  Ana Sayfa ||