.
Şeref Solmazer
21-06-2002
İyiki
Varsın Futbol , İyi ki Varız
48 yıl sonra Dünya Kupası , bu cümleyle başlayan nekadar çok konuşmalar
yapıldı yazıldı çizildi . Herkes herşey hakkında konuştu durdu ,
yine çoğunlukla herkes herşeyi eleştirdi. Ama biz yinde de çeyrek finale
çıktık ve Türk Futbol Tarihinin bu en büyük başarısını daha da katmerleme
şansına sahibiz ve rakibimiz de buna çok uygun bir backgrounda sahip Senegal
. Futbol dünyası içerisinde ki yeri irdelendiğinde olabilirliği ve
bizi yarı finale taşıyabililiği en iyi olan rakip. ( Şöyle
diğer çeyrek finalistleri bir aklınızdan geçiriniz , ben size yardımcı
olayım : Brezilya, İngiltere,Almanya,İspanya,Güney
Kore -Ev sahibi- , ABD ve Senegal)
Bu dünya
kupası gerçekten içinde çok enteresan olay ve gelişmeleri barındırıyor
, daha henüz sonlanmadan söyle hafızlar yoklandığında herbiri başlıbaşına
yazı olabilecek okadar çok şey varki, kimi iyi kimi kötü kimi eleştirilecek
kimi keyif alınacak . Ama şu bir gerçekki bu turnuva bence Futbolun dünya
üzerinde yayılımının güzel bir göstergesi ( Çeyrek Finalistlerin bölgelerine
bakarsanız. 4 Avrupa, Afrika, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Asya işte size
adı üzerine cuk oturan bir dünya kupası tablosu.) Hernekadar Turnuva
öncesinin büyük favorilerinin elenmesi , 4 Eski şampiyonu ve bir
adayın ( Portekiz) erken vedası , zaten bölgesel ve ve saat dilimi
bazında reyting sorunu yaratan turnuvada yayıncı kuruluşlar ve futboldan
para ve onun türevi beklentiler içinde olanlar için bir önemli dezavantaj
olsada bir futbol sever olarak bu renklilik çeşitlilik ve sürpriz gibi
görülen sonderece enteresan futbol gelişmelerin bana müthiş keyif
verdiğini ve daha da vermeye devam edeceğini söyleyebilirim. Bu keyifleri
ve bence enteresan noktaları tekrar hafızalarınızda canlandırmadan önce
Türkiye'nin Çeyrek final şansı , takım ve yöneticileri hakkında birşeyler
söylemek isterim.
Şenol
Güneş, Ünal Karman , Haluk Ulusoy , Can Çobanoğlu , Selami Özdemir ve diğerleri.
Öncelikle
bir ülkenin büyük bir organizsayonda yer aldığı taktirde katılan organizasyon
içeriği ne olursa olsun ,katılımcı gruplar müsabakalardaki etkinlikleri
dışında her yönleriyle aynı zamanda o ülkenin herşeyini temsil etmektedirler.
Bizim gibi kendini dünyaya herdaim kanıtlamaya çalışan vede zaman zaman
entegrasyonumuz için haklı sebeplerin yanında en küçük hatalarımızında
kollandığı bu dünyaya kendimizi doğru tanıtmak yada en azından
olması gerektiği gibi tanıtmak zorunluluğumuzun olduğu unutulmamalıdır.
Bu anlamda yapılacak her açıklama seçilecek her cümlenin son derece önemi
olduğu açıktır . Dünyaya tanıtım ve imaj yaratmada tartışmasız önemli etkisi
olanlardan Dünya Kupası organizasyonunda biz bu konuda bence son
derece başarısız bir giriş yaptık . H.Ulusoy'un herbiri diplomatik kriz
yaratabilecek açıklamaları, başarılar sonrası herşeyi önce Allah'a bağlayan
bilimin ve çalışma planlama ve organizasyon gibi teknik destekli
olmayan populist konuşmaları , ülke içinde yıpranan imajın etkisi
ve ezikliğini üzerinden atamayan yaklaşımları ve temsil tarzı bana göre
son derece başarısızdır. Şenol Güneş için herkes herşeyi söyledi ben teknik
açıdan birşey yazmadan şu kısa noktaya değineyim . Bana kalırsa Ulusal
Takımın başına geldiği zaman kendisi bile buna şaşırdı okadarki kendisine
yardımcı olarak atanan yardımcılarının netür bir katkı sağlayacağını
( sağlayamayacağını) farkında olmaması bile bana göre bir göstergedir.
C. Çobanoğlu ile durumu kurtarmaya çalıştılar , C.Çobanoğluda bu
anlamda vizyon sorunu yaşayan bu kadronun arasından sıyrılarak bu dönemde
medyada Ş.Güneş'den bile çok yer bularak kendine önemli bir prestij
kazandırdı. Neyse konuya dönecek olursak ; Şenol Güneş'in Türk
Futbol Camiasında oyunculuğundan sonraki sonderece başarısız geçmişi
ve Fenerbahçe'ye son maçta kaybettiği şampiyonluk ve sonrası durum
onu öyle bir etkilemişki ya da O buna okadar izin vermiş ve özgüvenini
yitirmişki bu durumu çok iyi kavrayan Türk Spor camiasının
Kurt!! Kalemleri onu ilk günden itibaren bu yönünden vurmaya başladı. Hoca
ilk göreve geldikten sonra bu güvensiz tavrını ve söylemini okadar açık
gözler önüne serdiki maalesef bu tutumuyla destek bulması mümkün olamazdı
ve olmadıda . Bakın şu andaki başarılı yerimize ve ona olan bakışa , hiçbirşey
değişmedi halk ve basın desteğinin %10 u bulacağı tartışılır
. Nedenini Şenol Güneş'in bence önce kendinde araması gerekmektedir.
Oyunla
ilgili yaklaşımında oyun anındaki müdahalelerinde , oyun düzenlerinde
hep bir " Acaba şimdi ne diyecekler , ne yazacaklar neremi eleştirecekler
" korkusunu derin biçimde yaşadığı hissini duyuyor gibi geliyor bana. Bu
anlamda kendisinin zaten Genç Milli takımdan buyana yaklaşık 10 yıldır
oynayan bir oyuncu kadrosu iskeletiyle oluşan Ulusal Takıma , ve UEFA şampiyonluğu
tecrübesine sahip bir oyuncu kadrosu eklenince Hocaların etkilerinin
minimize edildiği bir durumla bile başarı kazanılabilecek noktaya
gelindi . Şenol Hoca ilk maçlarda rakiplerden çekindiği için beşli savunma
ve Ümit Özat'la oyuna başlayarak ( çekinceli futbol anlayışı, kendisine
ait bir tarz olarak değerlendirilebilinir) ve hiçbir gerekçeye dayanmayan
sanki ezbere yapılan oyuncu ve sistem değişikliklerinin kendi tarzı ve
özel oyun anlayışının bir parçası olduğunu söyleyebiliriz . Ancak bunun
sonrasında yapılan inanılmaz eleştirilere dayanamayışı ve kararlarının
ardında duramayışı ve bu zayıf tavrı ve bu tavrına Futbolcularıda
sürüklemesi ve hiç eleştirilmeyen futbolcuların bile sırf onu desteklemek
için medya'ya tavır almaları bile çok enteresan bir tablo çıkardı ortaya.
Sonrasında başarısız futbol ve ağır eleştiriler ve kendine güveni
olmayan ( ya da bana o izlenimi veren ) hoca işin kolayını buldu
ve bence ülkeyi de kendini de bir ızdıraptan kurtardı . Dörtlü savunma
alan savunması ortasahada basklı oyun ve ısrarla tek forvet( siz) le oyun
anlayışı ile arka arkaya iki başarılı sonuçlu oyun oynadık . G.S kökenli
ve budüzene yakın oyun anlayışına sahip oyuncular hergeçen zaman diliminde
yavaş yükselen form ve konsantrayonun etkisiyle takım daha iyi oynamaya
başladı . Son maçtaki savunmamız dünya futbol otaritelerinin bile dikkatini
çekti. Bu bir tarzı ve oyun anlayışına sahip olmayan ( ya da onu yapamayan
teknik kadronun varlığı) yapımız Senegal'in hocası B.Metzu tarafından bile"
Türkiyenin belirli bir tarzı yok neyapacaklarını kestirmek zor belirgin
bir futbol ekolü gibi oynamıyorlar bu yüzden ne yapacakları konusunda çiddi
şüphe ve korkum var" nekadar çarpıcı açıklanıyor . Bir anlamda teknik kadro
zaafiyetimiz taraji komik bir avantaja dönüşüyor sanki. Umuyorum ki bu
avantajla yarı finalde Brezilya 'nın karşısına bir kez daha dikilen takım
biz olacağız.
Ben daha
öncede değindiğim gibi bu turnuvada teknik kadrodan çok Futbolcuların neyapacaklarına
ve onun sonuçlarına önem veriyordum , neticede hoca kendi etkisini minumuma
indirip daha önce oynanan benzer yapıya dönüp oyuncuların performansları
ile ilerlemeye karar verdi . Değindiğimiz noktada buydu tüm sezon
takımlarında etkisiz kalmış lejyonerler gerek formsuz gerekse sakatlıklardan
sonra performaslarının altında kalmalarına rağmen gerek nispeten zayıf
rakipler gerekse de şans ile bizi bu noktaya getirdiler . Şimdi daha formda
ve bence en büyük özelliğimiz olan büyük ve önemli maçlara çıkarken
ekstra motivasyona sahip oyuncularla Senegal karşısında da
başarının geleceğini umuyorum .Onların gerek teknik gerek taktik
gereksede motivasyon ve inanç olarak bunu yapabilecek güçleri olduğuna
inancımız tam . Hatta o anda milyonlarca yürek onlarla beraber atacak o
sahada o saatte. Bu tarihi başarıyı ve şansı en iyi şekilde değerlendirip
belkide uzun zaman karşılaşamayacağımız bu şansı en iyi şekilde değerlendirmelerini
diliyorum.
Kısa bir
soru ; Bundan bir yıl önce Grup Elemeleri öncesi " Dünyanın
ilk dört takım arasına girmeniz için önünüzde oynayacağınız bir- iki takım
var sizce kim olabilir?" diye sorulsaydı sizce cevaplarınız
içinde şu iki ülke ismi ve takımı olurmuydu . Japonya ve Senegal
. Evet bence de olmazdı , işte biz bu şansa sahibiz dünyanın ilk dördünde
yer almak için Japonya'yı geçtik , Senegal'i de geçebiliriz
. Şu ana dek Brezilya sonrası oynayacağımız en ciddi rakibimiz olacağı
için oyuncuların konsantrasyon ve performasına güvenerek yarı finale çıkacağımıza
inanıyorum. ( Hernekadar eleştirilesede medya ile konuşmama kararını almış
olmaları ve bunu ısrarla uyguluyor olmaları onların kedi aralarındaki bağın
ve uyumun ve takım ruhunun bir göstergesi olrak olumlu anlamda değerlendirlip
bize haklarında ayrıca bir fikirde vermektedir.)
Kısa kısa
kısa ilginç dünya kupası notlarına değineceğimi umarken Ulusal takımımıza
girince heyecen ve tutku istek , eleştiri,umut ve başarılar yazıyı bu noktaya
taşıdı. O halde şimdilik buradan kısa kesip Yarı finale Brezilya ile oynama
heyecanına kanat takıp uçalım.
Yoksa
Kupada neler oluyor ( oldu ) neler, Rakibimiz Senegal Grupta son maçında
Uruguay'la nasıl berabere kaldı o muhteşem Forlan Golü Morales'in kaçırdıkları
ve muhteşem ikinci yarı performası ile elenen ve beni şahsen üzen Uruguay.
Yine Rodrigez'in Forlan'ın kinden güzel Danimarka'ya attığı gol.
Arjantin
elenirken dikkatim çeken uzun saçlı adamların gözyaşlı vedası , dikkatimi
çeken Sorin isimli futbolcu , defans adamı olmasına rağmen her atakta kale
direğinin dibindeki mücadelesine rağmen oyundan alınışı , Arjantin'in favori
baskısını kaldıramayan bir Teknik Direktör faciası..
Sadece
Şenel Güneş değil bu turnuva Teknik direktör fiayaskoları ile dolu,
İspanyol Camacho'nun son maçta iki dünyaca ünlü forveti
çıkarı Tristan'I oyuna almayışı son saniyede uzayan maç forvetsiz
ve eksik İspanya'yı ve hocayı son saniyede kadroya giren kurtaran Casillas
Yine Trapattoni
, Del Piero savaşları ve İtalya , Portekiz'de Yıldızların kayışı. Amerika'nın
hiçbirşeyden kusur kalmayan sportif gelişmelerine futbolda ki çıkışını
eklemesi.
Türkiye'nin
bu gidişle turnuvalarda isminin ev sahibi avcısına çıkabilecek olması (
Euro 2000'de Belçika'dan sonra , şimdi de Japonyayı avlaması) Sırada umarım
ve çok isterimki Kore ile karşılaşırız.
Korelilerin
türibün destekleri ve Hiddink'in ülkedeki pozisyonu, ve oynadıkları güzel,
etkileyici ve sürpriz futbolları. Gol atıp İtalyanları eleyen oyuncunun
Italyan takımından aforoz edilmesinin inanımlaz çarpıcı durumu.
İşte dünya
kupalarının gerçeği, okadar çok şey varki işte bu yüzden dünyada futbol
en büyük ilgiyi gören spor. İşte bu yüzden dört biryanda gece gündüz dinlenmeden
seyrediliyor konuşuluyor tartışılıyor malzemesi bol ve aşcısı milyonlarca
olan bu spor . Futbolu seviyoruz , ona olan sevgimizi katmerlendiren Dünya
Kupası organizasyonlarını da bir okadar çok…İyi ki varsın Futbol
|