.
Şeref Solmazer
23-05-2002
Dünya Kupası ve Türkiye Üzerine
Ulusal
takımımız ülkemizde aşama kaydeden futbola paralel
olarak
uluslararası düzeydeki başarılarına en son halkayı dünya
kupasına
48 yıl sonra ikinci kez katılarak ekledi ve geri sayım
başladı
( 96 - 2000 Avrupa Şampiyonalarından sonra.) . Öncelikle
bu
önemli organizasyonda Ulusal takımımız için tüm ulusun
gönülden
başarılar dilediği ve istediği tartışılmaz. Gerek
sponsorların
hiçbir spor dalında görülmemiş destekleri - ki reklam
filimleri
bile başlıbaşına bir gösterge- gerekse de toplumun her
kademesinde
tartışmasız bir destek ve heyecan açıkça
hissediliyor.
( Şenol Güneş'in anlaşılmaz "Bize kimse destek
olmuyor,
kimse bizi önemsemiyor" komplekslerinin yerinde
olduğunu
söylemek zor.) Bütün bu olumlu göstergelere rağmen
Federasyonu
ve başkanını ( Başarıyı ilahi güçlerin yardımlarına ve
desteklerine
endeksleyen konuşmaları ,kanaatime göre kişisel
egosu
ve kompleksleri ile temsil ettiği makama uygun olan
ağırlıkta
davranışlar sergileyemeyen ,vizyon sorunu olan... ) bir
kenara
bırakırsak Şenol Güneş'in de bu anlamda aynı vizyon ve
başarıya
kendisinin cevap verip veremediği ya da verebileceği
maalesef
tartışmalıdır. Gönlümden kesinlikle yanılmak , ve
takımımızı
en azından çeyrek finalde belkide yarı finalde görmek
geçiyor
, ama şüpheliyim.
Bu
şüphelerimi ve Ulusal takım hakkındaki görüşümü şu şekilde
açıklayabilirim
:
Varan
Bir : Kadro belirlemede Ogün'ün alınmamasını displin kuralı
olarak
uygulamış ise bir anlamda anlayabilirim ama bu kadroda
defans
anlamında heran oynayabilecek ya da yedek olarak
mutlaka
bulunması gereken bir oyuncu olduğunu
düşünüyorum.Yine
de çok büyük bir kayıp olduğunu söylemek
istemiyorum.(
Tayfur Havutçu'nun durumu ve performansının
kriterlerini
merak etmemek de elde değil). Ancak en son yapılan
kadro
revizyonu ve 23 kişiye düşürülen değişimde Tayfun'un
kadro
dışı kalmasını çok yadırgadım ve kabul edemiyorum ki
bugün
tüm otoritelerin aynı görüşte birleştiğini basından açıkça
okuyabiliyorsunuz
. Kadroyu belirlerken sağ kanatta şişkinlik
sağlayan
kişi Şenol Güneş'in kendisidir bunun nedeni sanırım o
kanatta
şüphelerinin olması olmalıdır bu düşüncedeki bir hocanın
o
kanattan vazgeçeceği enson oyuncudan vazgeçmesi , hocanın
hala
olduğu yerde nasıl bulunduğuna inanamama trans hali
olarak
değerlendirilebilinir . Mazeret olarak " Jardel ve Romario
da
Brezilya kadrosunda yer almadı" açıklaması komediyi daha da
komik
hale getiriyor . Tayfun'u gönderirken güvendiği sağ
kanadındaki
Ümit Davala bu yıl Milan da 10 maç oynamış , ikinci
yarı
belkide hiç oynamamış, Nihat Kahveci R.Sociedad da 11
maçta
görev alıp 1 gol atmış ( Son maçlarda görev almamış sezon
ortası
bir sakatlık geçirmiş). Buna karşın Tayfun 32 maçta görev
almış
3 gol atmıştır. Bu göstergelerle sağ kanattan Tayfun
elenmiştir
! İlginç.
Varan
İki : Bu turnuvada kaderimizi bana göre Şenol Güneş'in
taktik
zekası veya oyun anlayışı yerine Futbolcuların birbirlerini
uzun
süredir tanıyan oyunculukları ve kendi performansları
belirleyecektir.
Bu noktada en belirleyici unsurda sezonu
Lejyoner
olarak Avrupa da geçiren ve takımlarında yer bulmakta
zorlanan
ya da sakatlık sorunu yaşayan oyuncular belirleyecektir .
Bu
tabloya şöyle bir bakacak olursak;
Hakan
Şükür : ( Vazgeçilmezimiz) İnter'de ilk yarı hiç kadroda yer
almadı
Parma'da 15 maç oynadı 3 gol attı.
Emre
Belezoğlu : İnter'de sakatlık yaşadı kadroya girmekte
zorlandı
tüm sezonu ağırlıklı kulubede geçirdi 13 maç 0 gol .
Okan
Buruk : İnter 'de bir ara ağır sakatlık geçirdi sonrasında
takımda
yer bulamadı 7 maç oynadı 0 gol.
Hakan
Ünsal: GS 8 maç Blackburn'de 8 maç 0 gol ( Son maçlarda
takımında
yer alamadı bence kadrodan elenebilirdi.)
Tugay
Kerimoğlu : En iyi ikinci lejyonerimiz 33 maç oynadı
takımın
kaptanlığını yaptı 3 gol attı .
Alpay
Özalan : 14 maç oynadı sakatlandı çok uzun süredir
oynamıyor
, defansın vazgeçilmezi performası çok merak ediliyor
.Transfer
sorunu var klüp değiştirecek
Muzzy
İzzet: Takımı küme düştü , Şenol Güneş gerek sakatlığı gerek
performansıyla elemelerde kadroda yer vermedi , liğde 31 maçta 4 golü var.
Yıldıray
Baştürk: Şampiyonlar ligi finalini lig şampiyonluğunu ve
lig
kupasını hep finalde kaybeden ekibin moralsiz ama en formda
futbolcusu
umarım kendini gösterir takımda Hasan Şaş ile birlikte
en
güvendiğim isim 30 maçta 3 gol .
Görüldüğü
üzeri sezonu sakatlık ya da takıma girememe gibi
sıkıntılarla
geçirmiş oyuncularla kıyaslayınca Tugay , Yıldıray'la
beraber
en formda ve istikrarlı oyuncu Tayfun'u ( her bölgede
oynayabilen
istikrarlı bir takım oyuncusu) elemine eden bir
teknik
değerlendirmeyi doğru bulmuyorum . Bu teknik kadroya
da
güvenmiyorum .Ancak oyuncularımızın tüm dezavantajlara
rağmen
durumu lehimize çevirebilecekleri inancını taşıyorum.
Son
olarak Serhat meselesine gelirsek takımda forvet olarak
Hakan
yer alacaksa geri kalan forvetler Arif ve İlhan tercih
edilmesine
( Büyük olasılıkla yedek soyunacaklar) bir anlamda
anlayış
gösterilmeli . Bol forvet tercihinden kaçınması fazla
hücümu
düşünmeyeceğimizi gösterir , ikincisi bu durumda bu yıl
ligde
İlhan Arif 21 gol atmışlar Serhat 16 gol atmıştır. Bu takımın
ileride
mutlaka değişmez oyuncularından biri olacaktır ama
elenmesine
okadar vahim bakmamak gerekir .
Herşeye
rağmen Ulusal Takımımıza Dünya Kupasında sonsuz
başarılar
diliyorum Kendimizi ve futbolumuzu tüm dünyanın
gözleri
önünde kabul ettirebilmemizin futbol dışında da çok büyük
kazançlar
sağlayacağını unutmamalıyız.
|