TÜRKİYE’DE ULUSLARARASI İLİŞKİLER EĞİTİMİ: ULUSLARARASI LEGAL İNSAN HAKLARI GELİŞMELERİN DIŞ POLİTİKAYA YANSIMASI
Bu çalışma, genel olarak uluslararası ilişkiler ve insan hakları ile ilgilidir. İnsan haklarına saygı prensibi, günümüzde uluslararası ilişkilerin temel ilkelerinden biridir. Bu durum, tarihsel açıdan ikinci dünya savaşı yıllarına kadar götürülebilecek uluslararası toplumdaki tipik yeni bir gelişmedir. Temel hak ve özgürlüklerin ağır derecede ihlallerini yasaklayan bu genel prensip, tedrici olarak ortaya çıkmıştır. Soğuk savaş döneminde, insan haklarına saygı prensibi; egemenlik, devletlerin eşitliği, ülkelerin iç işlerine karışılmaması gibi geleneksel prensipler ile yarış içinde olmuştur. Özellikle, global ve bölgesel sistem ve enstrümanların kabul edilmesi sonrası, artık hiçbir devlet, insan haklarının dünyanın her yerinde saygı duyulması gerektiği düşüncesine karşı çıkmamaktadır. Bu prensibin devletler bakımından var olması, ağır hak ihlallerinde bulunulmaması görevinden dolayıdır. Bu insan hakları; yaşam, işkenceye tabi olmama, adil yargılanma, keyfi yakalanmama vb. hakları kapsamaktadır.
Bu makale, Türkiye’de uluslararası ilişkiler eğitiminde uluslararası legal insan hakları gelişmelerinin, insan hakları amaçlı bir dış politika bakımından önemi ile ilgilidir (alt başlık 1). İnsan hakları ve dış politika arasında kaçınılmaz bir zıtlığın olduğu bilinmektedir (alt başlık 2). Öte yandan, insan hakları konusunda dış politika sınırlamalarına rağmen (alt başlık 3 ve 4), günümüzde insan haklarının dış politikaya entegre olduğu genel olarak kabul edilmektedir (alt başlık 1). Ancak, insan haklarının farklı entegrasyon derecelerine bağlı olarak, insan hakları amaçlı dış politikanın çeşitli hedefleri vardır (alt başlık 5). Burada, alt başlıklara esas teşkil edecek kavram ve konularla ilgili teorik açıklamalara geçmeden, ilkönce yakın zamandaki uluslararası legal insan hakları gelişmeleri ile internet taraması sonuçlarından bahsedilecektir.[1] İnternet taraması için anahtar soru şudur: Türkiye’deki üniversitelerin uluslararası ilişkiler bölümlerinin lisans müfredatlarında ayrı insan hakları dersine sahip olmanın yüzdesi nedir?
Uluslararası legal gelişmeler, insan haklarının korunumu ve geliştirilmesi bakımından çok önemlidir. Bu gelişmeler, uluslararası ilişkiler alanında takip edilmeli özellikle de dış politika ve karar yapma süreçlerine yansımalıdır. Söz konusu bu legal gelişmelere örnek olarak, Akkoç ve Satık davaları ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) yakın zamanda (10 Ekim 2000) verdiği kararlar gelmektedir.[2]
Akkoç davasında, AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkı ile ilgili 2. Maddesinin ihlalinden dolayı, Türkiye’yi 89 000 İngiliz Sterlini tazminata mahkum etmiştir. Gerekçe olarak ise, AİHM, bir başka kişinin eyleminden dolayı yaşamı risk altında olan bireyleri koruma konusunda, yetkililerin önleyici operasyonel tedbirleri almada başarısız olduğunu ileri sürmektedir.
Satık davasında ise, AİHS’nin işkence yasağı ile ilgili 3. Maddesinin ihlalinden dolayı Türkiye’yi 55 000 İngiliz Sterlini tazminata mahkum etmiştir. Gerekçe olarak ise AİHM, gözaltı ve tutukluk durumlarında kişilerin yaralanmalarına rağmen makul açıklama yapılmamıştır. Ayrıca, AİHM, güvenlik kuvvetlerinin kullandığı güç bakımından hesap verebilirliği güvence altına alabilmek için, güvenlik kuvvetlerinin eyleminin izlenmesi için bağımsız izleme mekanizmalarının var olması gerektiğini ileri sürmüştür. Bu gerekçe ise, hükümet dışı kuruluşlar yani sivil toplum kuruluşları ile bağımsız izleme sistemlerinin hukuksal önemini ortaya koymaktadır.
Bu legal yaklaşımlar, insan hakları konusundaki gönülsüzlüklerine rağmen dış politika karar yapma sürecinde yer alanlar (Bakan, diplomat vs.) ile diğer uluslararası ilişkiler aktörleri tarafından daha fazla telaffuz edilmelidir.
Uluslararası legal insan hakları gelişmeleri, Türkiye’deki üniversitelerin uluslararası ilişkiler bölümlerindeki lisans öğrencileri tarafından acaba ne derece takip edilmektedir?
Dış politika ve insan hakları arasında kaçınılmaz bir zıtlık vardır. İnsan haklarına yapılan atıf, global toplum ve insanlık imasını içerirken, dış politika devletler dünyası ile ilgilidir. Bir başka anlatımla, hükümetler ve dış politikalar, insanlık için değil, kendi devletleri için hareket ederler. İnsan hakları konusunun dış politika ile ilgisi olmadığını ileri sürerek bu zıtlığa kolayca bir çözüm bulunabilir mi? Yukarıda yapılan açıklamalar, bu seçeneğin artık geçerli olmadığını göstermektedir. Günümüzde, uluslararası hukuk, hükümet temsilcileri ve dışişleri bakanlarını, uluslararası toplumda insan hakları bakımından neler olup bittiğine bakmasını zorlamaktadır. Ayrıca, insan haklarına saygı, Birleşmiş Milletler gibi global, Avrupa Konseyi ve AGİT gibi bölgesel kuruluşlar tarafından da ele alınmaktadır.
Öte yandan, Hoffmann'a göre (1983:35), insan haklarının iyileştirilmesini, ülkelerin dış politikalarının temel amacı yapmak, aynı zamanda ahlaki bir zorunluluktur. Dış politikalarının tek temel amacı olarak milli menfaatleri kabul edenler, sadece uluslararası ilişkilerin ölüm-kalım durumları olduğu zamanlarda, ahlak konusunun göz ardı edilebileceği yönünde ikna edilebilir. Ayrıca, insan haklarının iyileştirilmesini ülkelerin dış politikalarının temel amacı yapmak, aynı zamanda siyasal bir zorunluluktur. Başlangıçta belirtildiği gibi, ticaret, iletişim, nükleer başlık, gibi bir çok konu, hiçbir hükümetin tek başına kontrol altına alamayacağı ulus ve sınır ötesini aşan konulardır. İnsan hakları alanında ise, bireyler ve hükümetler arasında var olan ulusal mücadeleyi temel olarak içermekle birlikte, günümüzde var olan ağır insan hakları ihlalleri, yurtdışında iltica arayan mülteci çoğalmasını artıracaktır. Göçmen işçilerin akışını düzenlemek için yapılan ulusal hareketler ise, insan hakları ihlallerine yol açabilecektir.
Önemli bir nokta şudur: Henkin’in (1978:94) ifade ettiği gibi, tarihsellik açısından önceki insan hakları hukukları (kanunları) devletlerin siyasal ve ekonomik amaçlarına hizmet etmekteydi. Bu durum, uluslararası hukukun diğer konuları ile paralellik oluşturmaktaydı. Çünkü genel olarak, uluslararası hukuk, ortak veya karşılıklı milli menfaate hizmet için vardır. Ancak günümüzün uluslararası insan hakları hukuku, imtiyazlı ve özel bir menfaate hizmet etmemekte ve devletler arasında bir karşılıklılığı (mütekabiliyet) içermemektedir. Bir devlet, insan hakları yükümlülüklerini ihlal ettiğinde, mağdur olan yahut kendisine bir suç işlenmiş olan bir başka devlet olamaz.
Bu durum aynı zamanda insan haklarının evrenselliği konusunu da gündeme getirmektedir. Hill’in vurguladığı gibi (1989:3), evrensel insan haklarının var olduğuna ilişkin genel bir anlayış olmakla birlikte, bunların ne olduğu konusunda açıklık yoktur. Evrenselcilik, hakkında çok şeyler söylenebilen bir kavramdır. İnsan haklarının ne olduğu ve temel anlamı üzerinde bir anlaşma olmamakla birlikte, uluslararası ilişkilerde çok önemli bir rol oynamaktadır. İnsan haklarının tanımı konusundaki tartışma, insan haklarında öncelik konusunu bizlere hatırlatmaktadır. Bu konuda bazıları medeni ve siyasi hakların tartışmasız ve asli haklar olduğunu ifade ederken, bazıları ekonomik ve sosyal hakların asli haklar olduğunu ileri sürmekte, dolayısıyla, hükümetlerin kaynaklarını buraya yoğunlaştırması çağrısı yapmaktadır.
Evrensel insan hakları düşüncesi, insanoğlunun, politikaları bir ahlak temeline kavuşturma ihtiyacına karşılık gelmektedir. Devletler arası ilişkilerde yaklaşım ve ilgi, bölgesel, özel ve derhal olmalıdır. Birleşmiş Milletler bünyesinde işleyen uluslararası rejim, uluslararası insan hakları rejimi konusunda anlaşmaya varmış olmakla birlikte, bölgelerde ve hükümet dışı organizasyonlar arasında ne olup bittiği ile hazır bir şekilde ilişkide olmamaktadır. Ayrıca, üçüncü dünya, kültürel emperyalizmin son basamağı ve diğer insanlar üzerinde uygun olmayan batı düşünce biçimleri yükleme çabası gösteren evrenselcilik iddiasına karşı çıkmaktadır.
İnsan haklarının, temelde, bir ahlak konusu olduğu ileri sürülebilir. Ancak, buradaki zorluk, bu durumdan genel bir evrensel insan hakları düşüncesine varmadadır. Bunu şu durum ortaya koymaktadır: bir evrensel insan hakları tanımı olmamakla birlikte, ihlaller olduğunda popülerliklerinden dolayı bunlar tanınabilmektedir. Hill’in ifade ettiği gibi (1989:7), insan haklarının tanımı konusunda evrensel bir konsensüsün olmaması, haksızlıkların önlenmesi konusundaki çabalarımıza engel olmamalıdır. Zaten bu yönde de ortak bir inanç vardır.
Söz konusu bu ahlaki davranış, insan haklarının başarılı bir biçimde realize edilmesinin temelini oluşturmaktadır. Wright’in ifade ettiği gibi (1989:45), uluslararası insan hakları kataloğuna eleştirel gözle bakanlar, insan hakları orijinini, çeşitli insan hakları belgeleri ile liberal demokrasi anayasalarında sıklıkla göstermektedir. Ancak, hepimizin insan oluşu, haklara sahip oluşumuzun temelini oluşturmaktadır. Hakların kendileri, ortak insanlığımızın ahlaki temelinde vardır. Bu hakların uygulamaya geçirilmesi ise, politik sorun yolu ile yapılmaktadır: ahlaki insani yükümlülük, temel olmakla birlikte, her devlet bu yükümlülüklere nasıl saygı duyması gerektiğini bağımsız olarak yerine getirmektedir. Belli bir fenomenin bir insan hakkı olup olmadığına yönelik herkesin anlaşmış olması, bir evrensellik testi olmakla birlikte, bu bir sosyolojik olaydır. Gerçekte, bütün kültürlerin anlaşmış olup olmaması, tartışılabilir bir konudur.
Bununla birlikte, realistlerin gözünde, ahlakilik ve dış politika kolayca bir arada bulunamazlar. Wright’e göre (1989), insan haklarını ciddi olarak ahlaki haklar olarak alırsak, ilgili ahlak toplumunun insan toplumu olduğunu kabul etmeliyiz. Bu durumda hala bazı problemler var olmaya devam eder: örnek olarak, insan hakları konusunda devletlerin başarısızlığına karar vermek bakımından kim ahlak otoritesi olduğunu ileri sürebilecektir? Halbuki, dış politika; karar verme bakımından daha yüksek bir otoritenin olmadığı, egemen devletlerin eşitliği temeline dayalı uluslararası sistem içinde yer almaktadır.
İnsan haklarının dış politika ile ilgili olması konusunda diğer önemli nokta şudur: uluslararası insan hakları hukuku sürekli bir gelişim çizgisindedir. Bu gelişme, insan haklarının, uluslararası toplumdaki diğer aktörler ve kurumlar yanında, bir devletin meşruiyeti hakkındaki kararda önemli rol oynadığını ifade etmektedir. Bir devletin tanınması veya egemen olması şimdi artık yeterli değildir. Devlet, aynı zamanda içerde temel insan haklarının garantörü olmalıdır. Bu temel hakların neler olduğu sorunu uluslararası hukukta çözülememekle birlikte, temel hakların olmadığı biçiminde hiçbir zaman anlaşılmamalıdır (Brownlie:1979). Burada, gerçek diplomasi dünyasının nasıl işleyeceği, anahtar soru olmaktadır. Bu konuda, standart belirleme ve standart uygulama olarak iki seviye vardır. Fakat her zaman ikinci seviye, birinci seviyeden daha fazla problem olmuştur.
Rustow (1980:19), standart koymanın problem olma özelliğini şu şekilde ifade eder: diplomatlar, yıllardır insan hakları kodifikasyonunu araştırırlarken, iki temel tartışma alanı ortaya çıkmıştır. Bunlardan birincisi, insan haklarının belirlenmesi, ikincisi ise, insan haklarının global uygulama metodudur. Uluslararası toplumun üyeleri olarak bütün devletler, standart belirleme sürecinde yer almışlardır. Falk’ın ifade ettiği gibi (1980:65), çeşitli nedenlerden dolayı, standartlara uyma konusundaki isteksizliklerine rağmen hükümetler, bu standartların belirlenmesinde oldukça hazır olmuşlardır.
Bununla birlikte, devletler bu standartları yerine getirmezlerse, ne olur? Bunun yanıtını alabilmek için, insan haklarının dış politikaya entegre derecesi incelenecektir. Bir başka anlatımla, insan hakları amaçlı bir dış politikanın hedefleri analiz edilecektir. Ancak, bu konunun daha iyi kavranmasını sağlamak için, öncelikle dış politika sınırlamaları (constraints) ve bunların önem derecesini irdelemek gerekir.
Günümüzde insan hakları, uluslararası olarak meşruiyetin ne olduğunun hesap edilmesinin bir parçası kabul edilmektedir. Bu nedenle, diplomatların insan haklarını politika yapmada dikkate almaları beklenebilir. James’in ifade ettiği gibi (1980), diplomasinin birinci fonksiyonu devletler arasında iletişim kurmadır. Bütün hükümetler, birbirleri ile birçok konuda ilişkiye girmek durumundadır. Dolayısıyla, ilgilenilmesi durumunda insan haklarının, bu iletişim kurma fonksiyonunu engelleyebileceği ileri sürülebilir. İyi bir insan hakları kaydına sahip olmayan bir devlet sosyal olarak tecrit edilirse, iki devlet arasındaki ilişki zarar görür. Sadece ilişkiler değil, birbiri ile iyi ilişkilerin sürdürülmesi diplomasinin ilk amacı olmaya başlamıştır. Bundan dolayı, özellikle diğer hükümeti antagonize etmenin tavsiye edilemeyeceğine inanılan bazı özel nedenlerin olduğu durumlarda, belli ülkelerin kötü insan hakları kayıtları göz ardı edilebilmektedir. Bu konuda, Luard’ın ortaya koyduğu gibi (1981:4), bazı durumlarda diğer hükümet, stratejik, ticari (hammadde temin edicisi gibi) nedenlerden dolayı önemli görülebilir.
Serbest ticaretin insan haklarına önceliği olması, diğer bir düşüncedir. Bu düşünceden dolayı, devletler ticarette karşılıklı menfaate sahip olurlar. Menfaatin karşılıklığı, kötü bir insan hakları performansının diğer hükümeti ticaretten alıkoyması gerektiği düşüncesi ile geliştirilemez. Modası geçen bu liberal düşünceye göre, ticaret, uygar değerlerin taşınması yanında barışa da yol açmaktadır. Vincent’in vurguladığı gibi (1986:129), sonuçta ticaret, insan hakları için iyi olacaktır. Ticaretin kesilmesi ise, bir insan hakları faydası sağlamayacaktır. Aynı şey, yardımlar bakımından da geçerlidir.
Serbest ticaretten ayrı olarak, insan hakları ile ilişkili diğer kavram, ulusal güvenliktir. Bu milli menfaat kavramı, insan haklarına karşı sık sık ileri sürülmektedir. İnsan haklarının dış politikanın bir amacı olarak konulduğu durumda bile, insan haklarının dikkate alınması, olağanüstü durumlarda iptal edilebilmektedir. Örnek olarak, Cohen’in söylediği gibi (1982:270), ABD Dış Yardımlar Kanunu, 502B Bölümü, sistematik bir biçimde ağır uluslararası insan hakları ihlalleri yapan hükümetlere askeri yardım yapılmaması kuralına bir istisna getirmektedir. Bu istisna ise, milli menfaate bir müdahale olması durumudur. J. Carter yönetimi boyunca bu çerçevede, Endonezya, Filipinler, Güney Kore ve Zaire’ye askeri yardımlar yapılmıştır. Bu ülkeler, hem eski Sovyetler Birliği ile mücadeledeki stratejik konumlarından, hem de doğal kaynaklarından yahut her ikisinden istifade etmişlerdir.
Dış politikada aktif bir insan hakları politikası içine girilmesi teşebbüsleri, diplomatik ilişki kurallarına aykırılık oluşturduğu ileri sürülebilmektedir. Geleneksel olarak, her bir devlet, kendi ülkesinde tam bir egemenliğe sahiptir. Bu konularda müdahale yasağının devletler arası çatışma tehlikesini azalttığı ifade edilmektedir. Bu kural, diğer hükümetlerin ülkelerindeki eylemleri bakımından eleştirilere engel olmaktadır. Devletlerin egemenlik hakkına sahip olması, BM Sözleşmesi, 2/7 maddesinde ifade edilmektedir. Dolayısıyla, bu konularda müdahaleye izin verilmediği ileri sürülmektedir.
Özetle, dış politika yapıcıları veya diplomatlar, insan hakları konusunda heyecanlı değildirler. İnsan hakları, prensipte kabul edilebilmekte ve standart koyma olarak tercih edilmektedir. Ancak, ihlallerine yönelik pratik örnekleri çoktur. Watson’un ifadesiyle (1983:80), dış politika yapıcıları, iki taraflı diplomasi ile prensip kararı alma eğilimli kamuoyu tartışmasını tercih etmektedirler. Diğer yandan, özel görüşme ve müzakere, uzlaşma ile diğer kişinin düşüncesini anlama eğilimi göstermektedir. Özel bir olayı ele alırken, sessiz diplomasiyi tercih etmektedirler. İnsan haklarının isteksizce ele alındığı durumlarda bile, insan haklarına çözüm değil problem olarak yaklaşılmaktadır.
İnsan hakları, normal diplomasi içinde yer almaktadır. Vincent’in vurguladığı gibi (1986), insan hakları konusunun, iki durumda gündeme gelmesi beklenmektedir: a) devlet menfaatine açıkça hizmet ediyorsa, b) İnsan hakları, devletin bir başka menfaatine zarar vermiyorsa. Bu durum çifte standart problemini ortaya çıkarmaktadır. İnsan haklarına ilgi duyanlar, buradaki tartışmaları hafife almamalıdırlar. Burada söylenenlere karşı düşünceler ileri sürülebilir ancak, bunlar irrasyonel şeyler değildirler. Önemli olan nokta şudur: doğru olsun veya olmasın, bunlar en azından dış politikada aktif insan haklarını takip etme bakımından hükümetlerin teşebbüsünü engellemektedir. Şimdi ise, dış politika sınırlamalarının ne derece önemli olduğu incelenecektir.
4. Dış Politika Sınırlamalarının Önem Derecesi
Vincent (1986:129), insan haklarının devletler arası iletişimde yer alabileceğini ifade eder. Hükümetler, birçok konuda her zaman birbiriyle sürekli ilgilenmek zorundadırlar. Bir hükümet, insan hakları konusunda hangi tavrı alırsa alsın bu ilişkilerin çoğu devam edecektir. Bu konuda, hükümet dışı kuruluşlar büyük bir role sahiptir. Bazı toplumlarda, insan hakları sorun olarak ele alınmaktadır. İleri iletişim sistemleri ile destekli bir çok insan hakları yayınları ve dışişleri bakanlarının ne yapacaklarına ilişkin sorular, bunların gayretlerini artırmaktadır. Bu durum, insan haklarının devletlerin birbiri ile ilişkiye girmek zorunda olduğu konu olduğunun göstergesidir.
Luard’ın vurguladığı gibi, bir hükümetin insan hakları sorunlarına ilgi duymasının, kritize edilen hükümetle olan normal iş davranışını tamamen engelleyeceği varsayımına ilişkin çok az delil vardır. Bu ise, kısmen devletler arası ilişkilerle ilgili diğer faktörlere, hatta konunun gündeme getiriliş biçimine bağlıdır. Bundan dolayı, devletler arası bir ilişki aşağıdaki durumlarda zarar görebilir: (a) şikayetler, polemik ve hayli politik bir biçimde ortaya konur veya sabit fikirle sürdürülürse, (b) suçlamalar, spesifik, olgusal ve delilli olmayıp muğlak ve genelleştirilmiş ise. Bunun için, şikayetler makul koşullarda ve uygun forumlarda yapılmalıdır. Suçlamalar ise, kötü niyetli ve politik önyargı ile yapıldığı düşüncesine yol açmamalıdır.
Bununla birlikte, insan hakları konularına ilginin, diğer hükümetler tarafından ilişkileri bozma veya zarara uğratmaya mazeret olarak kullanılabilmesi tehlikesi çok azalmıştır. Çünkü, insan hakları, çoktandır uluslararası politikanın normal bir parçası olarak yer almaya başlamıştır. Sadece Batı ülkeleri değil gelişmekte olan ülkeler de, artan bir biçimde bu konular üzerinde aktif olmaya başlamışlar ve uluslararası organlarda büyüyen bir role sahiptir. Ayrıca, bölgesel organizasyonların büyümesi bu eğilimi vurgulamaktadır. Hiçbir hükümet, uluslararası seviyede bu değişiklikten uzak kalamaz.
Diğer taraftan, insan hakları konuları üzerinde iç egemenlik iddiası, haklı bir biçimde devletler tarafından reddedilmektedir. Ağır insan hakları ihlallerinin uluslararası toplumun ilgi alanında olması konusu, evrensel olarak kabul edilmektedir. Luard’ın ifade ettiği gibi (1981:12), diplomatik ilişki kırk yıldan beri dramatik bir biçimde değişiklik göstermektedir. Birleşmiş Milletlerde İnsan Hakları Komisyonu gibi organlarda insan hakları tartışması yapılabilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu, İnter-Amerikan İnsan Hakları Komisyonu ve AGİT Helsinki Nihai Senedi gibi bölgesel teşkilatlar da bu diplomatik ilişki değişikliğini teyit etmektedir. Salzberg (1986:24), bu arada, Helsinki Nihai Senedi’nin insan hakları diplomasisinin bütün temel enstrümanların özünü içerdiğini ileri sürmektedir. Bununla birlikte, uluslararası hukuk hiçbir zaman statik ve eğilmez kurallar bütünü olmamıştır. Egemenlik hakları yanında devletlerin iç işinin temelde ne olduğunun tanımı sürekli geliştirilmiştir. Bundan dolayı, devletler arası ilişkiler yaşamsal olarak zarara uğramazlar.
Bir kimse, insan haklarına karşı işletilmesi durumunda, serbest ticaret argümanı hakkında kuşkucu olabilir. Vincent’in ifade ettiği gibi (1986:138), ticaret, barış ve global dayanışma arasındaki vazgeçilmez bağlantı, ‘ticaretin uygarlık değerlerini taşırken uygarlık dışı değerleri kolayca getirebileceği’ düşüncesi ile şimdi yüz yüze gelmektedir. Ayrıca, teknolojinin toplumlar arası ilişkiyi çoğalttığı bir dünyada, ticaret, en önemli devletler arası ilişki biçimi olmaktan artık çıkmıştır. Bundan dolayı, serbest ticareti dokunulmaz olarak addetmek bakımından çok az neden vardır. Schoultz’a göre (1981:66), serbest ticaretin sürdürülebilmesi bakımından dış politikada insan haklarının dikkate alınmaması demek, insan hakları dahil her şeyi satmak demektir. Bu, ticaretin politik olarak manipüle edilmesi demek değildir.
Diğer taraftan, hükümetlerin ellerinde bulunması bakımından yardımın manipüle edilmesi daha kolaydır. Örnek vermemiz gerekirse, Carter döneminde, baskıcı rejimleri rahatsız etmek için askeri ve ekonomik yardımın indirilmesinin kullanılması için Kongre’de teşebbüs vardı. Küçük etkisine rağmen, bu durum iç muhalefeti teşvik edip cesaretlendirmiştir.
Güvenlik konusu ile ilgili olarak, zorunlu ve kaçınılmaz durumlarda bu gerekçenin hakim olması şüphesiz doğrudur. Ancak, insan haklarına karşı güvenlik argümanı eğilimi, zorunluluk ve tehlike düşüncesini akla uygun olmayacak biçimde germektir. Her bir diktatör, savunacağı güvenliğe ihtiyaç duyar. Bu durum ise, gerçek güvenlik argümanını değersizleştirmektedir. Sorgulanabilir bir rejimle ilişkililik bakımından gerçek güvenlik argümanları var olsa bile, sadece rejimi ayakta tutmaya yönelik olarak kullanılmamalıdır.
Dış politikada insan haklarına yer verilmesine yönelik ülke içi tazyik, yurtdışındaki bazı kişi ve grupların temel haklarının diğerlerinkinden daha istekli bir biçimde ele alınması sonucunu doğurmaktadır. Bu durum, çifte standart ve tutarsızlık konusunu gündeme taşımaktadır. Geçmişte Reagan yönetimi, prensipte komünist düşmanlara karşı insan hakları konusunda bu anlamda hatalı olmasından dolayı eleştirilmiştir. İnsan hakları konusunda önemli nokta, bunların dost ve düşmanlara eşit uygulanmasıdır. Devletler, tutarlılığa dikkat etmelidirler. Burada, Hill’in ifade ettiği gibi (1989:19), dünya kusurlu ve eksik yapıda olduğundan dış politikada eşitsiz durumlarda eşitsiz davranmanın haklı ve savunulabilir olduğu biçimindeki Aristocu tutarlılık anlayışı, insan haklarının dış politikaya yansıtılmasında destekleyici bir argüman olamaz.
Dış politikada insan hakları konusu, diplomatların isteksiz davrandıkları bir konudur. Bunun pratik ve teorik nedenleri vardır. Dış politikada insan hakları, sadece standart koyma, kamu oyu açıklaması veya belli olaylar hakkında bakanlarla yürütülen sessiz kelimelerle ilgili değil, aynı zamanda vatandaşlarının güvenliği ve beslenmesi bağlamında devletin büyük hedeflerini etkileyen konulardır.
Luard’ın vurguladığı gibi (1981:11), hükümetlerin, dış politikalarında insan haklarına yer vermelerinin faydasızlığı, olgulara da aykırılık oluşturmaktadır. Diğer hükümetlerin kamuoyu açıklamaları dahil uluslararası baskıların, devletlerin insan hakları politikalarında önemli ilerlemelere yol açtığı birçok olaylar olmuştur. Ancak, eleştirilen hükümetin, politikalarının tamamını aniden değiştireceğini ve güzel bir model olmaya başlayacağını beklemek yanlış olur. Kısa dönemde, çok az şey olabilir. Bununla birlikte, bazı dolaylı etkiler olabilir: ilkönce, eleştirilen hükümet, takip edilen politika tipinin önemli harici maliyete sahip olduğu anlayışına tedrici olarak getirilebilir. En azından, genelde en çok dış eleştirilerin farkında olan o ülkenin dışişleri bakanlığı, bir politika değişikliği açısından hükümet içinde etkili olmaya başlayabilir. İkinci olarak, ilgili ülkede insan hakları alanında kampanya ve çalışma yapanlara yeni bir umut ve teşvik verilebilir. Uluslararası iklim, bu konulara duyulan ilgi ile değişecektir. Böylece, uygar hükümetlerden beklenen yeni davranış formları oluşturulmuş olur. Bölgesel organizasyonlar daha fazla aktif hale gelebilirler.
İnsan hakları amaçlı dış politikanın başarılması bakımından temel hedeflere sahip olmak önemlidir. Temel hedefler, bir yanda, hükümetlerin korumak zorunda oldukları hakların tanımı yanında, dünyada insan haklarının öneminin genel olarak tanınması ile ilgilidir. Diğer yanda ise, ülkelerde spesifik insan hakları ihlallerinin önlenmesi ile ilgilidir. Dolayısıyla, Luard’a göre (1981:15), insan hakları amaçlı dış politikanın dört hedefi vardır.
Birinci hedef, insan hakları konusunun sürekli uluslararası gündemin baş sıralarında kalmasını sağlamaktır. Bu hedefin başarılması çok kolaydır. Çünkü, dünyada her hükümet genel olarak bu konuda beyanda bulunmaktadır. Bununla ilgili olarak, ABD Başkanı Carter’ın bu konuda yaptığı şey, kendisi ve hükümetinin insan hakları sorunu ile ilgileneceğini ve insan haklarının artık dış politikanın ayrılmaz bir parçası olduğunu açıkça bildirmesidir. Hükümetler tarafından bu genel hedef ve amaca yönelik destek verilmesi önemlidir. Luard’a göre, medeni ve siyasal haklar ile ekonomik ve sosyal haklar birbirini tamamlayıcı haklardır. Birinin diğerine önceliği olamaz diyerek, standartların uluslararası toplumun tamamında uygulanacağını ifade etmektedir. Luard, ayrıca, Evrensel İnsan Hakları Bildirisinin yerine getirilmesindeki anlayışın, bir ülkenin gücü veya coğrafi büyüklüğüne bakmaksızın standartların her ülkede uygulanması gerektiğini anlattığını ifade etmektedir.
Ancak, Shue’nun ifadesi ile (1980), asli hakların özü ve içeriği kendiliğinden ortada değildir. Medeni ve siyasal haklar, ekonomik ve sosyal haklar ve gelişme hakkı bakımından tartışmalar, asli hakların içeriği bakımından tartışmalar olarak yapılabilmektedir. Asli hakların, diğer bütün haklara sahip olmak bakımından önemli haklar olduğunu ileri sürmektedir. Bu konuda, yaşam ve özgürlük haklarının asli haklar olduğunu ileri sürmektedir. Diğer yandan, Vincent (1986:142), bu asli hakların formülasyonu ve başarılabilmesi konusunda bir uluslararası programın ileri sürülebileceğini ifade etmektedir. Bir uluslararası toplum projesi olarak önemli tezi, diğer insan haklarına öncelik olarak evrensel bir asgari geçinme hakkının kabul edilmesini önermektedir. Bu asli haklar, insan haklarının üç jenerasyonu ile ilgilidir. Bunlar, dolayısıyla, birinci jenerasyonla ilgili yaşam hakkı, insan haklarının ikinci jenerasyonu olan ekonomik ve sosyal hakları ile üçüncü jenerasyon hak olan dayanışmaya dayalı ortaya çıkan gelişme hakkı bakımından önemli haklardır. Bununla birlikte, aynı zamanda dış politikada asli haklara yer verilmesi, haklar arasında öncelik kararları ile olmamıştır.
İkici hedef, uygar devletlerin uygulamak istedikleri insan haklarının minimum standartlarının tatmin edici yönde belirlenmesinin sağlanmasıdır. Uluslararası organlar 40 yıldan beri bu konuda ilerleme kaydetmiştir. Bu konuda, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, ilk planda önemli standartlar içermiş ve bu standartlar 1966 BM sözleşmeleri olan Medeni ve Sosyal Haklar Sözleşmesi ile Ekonomik ve Sosyal Haklar Sözleşmesi tarafından geliştirilmiştir. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Sözleşmesi gibi daha özel ve bölgesel insan hakları enstrümanları vardır. Hükümetlerin bu politikaya yönelik devam eden amaçlarından birisi, belli spesifik alanlara genişletme yaparak bu insan hakları kodunu geliştirmektir.
Bu durum, ikinci hedefin çok iyi tesis edildiğini ve temel değişikliklere ihtiyaç olmadığını gösterir. Belirtmek gerekir ki, herhangi bir sözleşme, genel olarak uluslararası toplum görüşünü yansıtmaktadır. Bundan dolayı, sözleşmeler, uluslararası müzakere süreci sonrası ortaya çıkabilmektedir. Ancak, bu amaç için kullanılan prosedürün gelişmesi bakımından boşluk olabilir. Bununla birlikte, Luard (1981), uluslararası insan hakları organlarının, bu zor ancak önemli görev ile iyi donanımlı olmadıklarını, gerçekten politik olmadan çok legal bir foruma ihtiyaç duyulduğunu ifade etmekte ve Uluslararası Hukuk Komisyonunun (UHK) gelecek süreçte yer almasını önermektedir. İlginçtir ki, UHK, insan hakları alanında sözleşme tasarısı hazırlanmasında yer almamıştır. Bu alanda hükümet davranışını önemli ölçüde etkileyen yararlı metinlerin yapılması yaşamsal değerdedir.
Üçüncü hedef, insan haklarını koruma ve geliştirme bakımından hali hazırda var olan uluslararası mekanizmaları geliştirmektir. Genel olarak sorumlu BM organlarının, standart koyma’dan uygulama süreci’ne geçmesi gerektiğine inanılmaktadır. Bununla birlikte, egemenlik ve ülkelerin iç işlerine karışmama ilkelerinden dolayı uluslararası mekanizmayı geliştirmenin zorlukları vardır.
Global insan hakları organı, BM İnsan Hakları Komisyonudur. Luard (1981), BM Komisyonu hakkında var olan eleştirilere rağmen bu alanda önemli gelişmenin olduğu görüşündedir. Üçüncü hedefle ilgili olarak, Bölgesel organlar daha fazla etkili olabilir. Örnek olarak, İnter Amerikan İnsan Hakları Komisyonu, insan hakları ihlallerine karar verme ve bunları engelleme konusunda, belki BM organından daha fazla etkili olabilmektedir. Benzer biçimde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne daha fazla yetki verilmiştir.
Dördüncü hedef, ağır insan hakları ihlallerinin oluşumunu engellemek için bütün dünyada hükümetler üzerinde doğrudan etki oluşturmaktır. Bir başka anlatımla, bir başka yerde insan hakları durumunda iyileşmelere sebep olmak için hükümetler tarafından eylem yapılması gerekmektedir. Bu hedef, çok önemli olmasının yanında gerçekleştirilmesi en zor olanıdır. Çünkü, ülkelerin güvenlik konusu ile de ilgilidir. Ayakta kalmalarını sağlamak bakımından hükümetler, ülkelerindeki yıkıcı güçlerin bastırılması veya önlenmesi gerektiğini düşünebilirler. Hükümetler aynı zamanda baskıcı politikalarının, iktidarı sürdürmelerinin veya bozulan durumu kontrol altına almanın kaçınılmaz maliyeti olduğunu düşünebilirler. Öte yandan hükümetler, diğer ülkelerin düşüncelerini göz ardı edebilirler. Bundan dolayı, bu konuda diğer ülkelerin başvurularına kapalı görünebilirler. Bununla beraber, hükümetlerin davranışları ne olursa olsun, diğer hükümetler üzerinde doğrudan etkili davranış içinde olmak, insan hakları amaçlı bir dış politikanın temel hedeflerindendir.
Diğer hükümetlerin durumunu etkilemek bağlamında, bu dördüncü hedefi takip edebilmek için, acaba bir hükümetin kullanabileceği hangi araçlar vardır? Luard’a göre (1981), buna ilişkin liste sınırlı olmamakla birlikte, artan kaçınılmazlık sırasına göre aşağıdakiler, söz konusu sorunlarla ilgili temel tepki çeşitleridir: a) ilgili hükümetlere gönderilen gizli temsilciler, b) Diğer hükümetlerle yapılan müşterek temsil edilmeler, c) Parlamento veya bir başka yerde ilgili resmi açıklamalar, d) Durumun araştırılmasına yönelik uluslararası organlardaki çağrılara destek, e) Uluslararası organlarda bu eylemlere doğrudan teşebbüs etme, f) Bakan ziyaretlerinin tehiri veya iptali, g) Kültürel ve sportif faaliyetlerin sınırlandırılması veya yasaklanması, h) Silah satışlarına ambargo konulması, ı) Yardım programlarında indirim, j) Büyükelçinin geri çekilmesi, k) Bütün yardımı kesme, l) Diplomatik ilişkileri kesme, m) Ticaret müeyyideleri uygulama,
Kabul etmek gerekir ki, dış politikalarında insan haklarına yer veren Batıdaki hükümetler bile, ilk iki veya üç basamak ilerisine sık sık geçememişlerdir. Bunun istisnası, Birleşik Krallıkta önceki İşçi Partisi hükümetinin dış politikasıdır: Uganda ile ilişkisinde son basamağa bir kez , Şili ile ilişkisinde son basamağa üç kez geçmiştir.
Yukarıda bahsedilen sıra ile ilgili etkili eylem bakımından aşağıdaki şartlar yerine getirilmelidir:
a) Politik önyargı ve diplomatik uygunluğa bakmaksızın, insan hakları amaçlı bir dış politikanın sürdürülmesi tutarlı olmalıdır. Bazen hükümet ve diplomatların her ikisi bakımından zor ve hoş olmayan seçenekler bu süreçte yer alabilecektir. Yurt dışındaki diplomatlar, tedrici olarak mevcut rejimlere teslim olmaya başlamışlar ve kendilerince kabul edilemeyecek herhangi bir adımı atmaya isteksizdirler.
b) İlişkiye geçmeler, hükümetin politik muhalifleri dahil halkın veya nüfusun geniş kesimi ile yapılmalıdır. Ancak, bu şartın bir sonucu, ilişkileri tamamen kesmedeki dezavantajdır. Pratikte bu, dünyada en kötü şeyi sağlamaktadır: ilişkileri kesme ile izole edilmiş rejim, etkilenme umudunun kaybolmasına yol açmakla birlikte, öncesinden daha da sert bir yapıya bürünebilmektedir. Newsom (1986:9), insan hakları diplomasisinin problemlerinden biri olan bu durumda, sertlik gerekçesi olarak, kendi iktidarına yönelik tehdit korkusunu göstermektedir. İlişkinin geliştirilmesinin, en azından diğer ülkelerdeki düşünce iklimini etkileme şansını sağladığı genel olarak kabul edilmektedir.
c) Yardımlar, ilgili hükümete değil doğrudan halka yapılmalıdır. Luard’a göre (1981:30), küçük ölçekli yardım, iktidardaki rejimden bağımsız olarak, en çok ihtiyaç içindekilere yardım amacıyla bu alanda projeler yürüten ülkedeki gruplara verilebilir. Ancak, bu yardımlar, ilke olarak, iş alanları açılmasında en büyük katkıyı yapacak ve temel ihtiyaçları karşılayacak eğitim ve tarım projeleri ile küçük ölçekli kooperatiflere verilmelidir. Başka bir anlatımla bu yardımlar, büyük baraj, geniş yol ve demir çelik fabrikaları gibi nüfusun çoğunluğuna çok az doğrudan yarar sağlayacak alanlara yapılmamalıdır. Yardımın insanlara doğrudan yarar sağladığı durumlarda; insan hakları ihlallerinden dolayı ülkedeki yöneticileri cezalandırmak için, çok istisnai durumlar dışında, cezalandırıcı nitelikteki yardım kesilmesi olmamalıdır. Aksi bir durum, yanlış ve mantıksız olacaktır.
d) Askeri yardım, diğer yanda, yukarıda bahsedilen sırada etkili eylemde farklı bir yere sahiptir. Bir ülkede insan hakları ihlallerinin olduğu durumlarda, alıcı hükümet tarafından bir dostluk işareti olarak ileri sürülebilen ve doğrudan kullanılan böyle bir yardımı önlemeye yönelik atılan adımlardan birisi olarak, silah sağlanması ve diğer askeri yardım çeşitleri durdurulmalıdır. Bundan dolayı, ilgili ülkenin insan hakları politikasının memnuniyet verici olduğunu güvence altına almak için, askeri yardımla ilgili programların düzenli bir biçimde kıymet takdirinin yapılmasına ihtiyaç vardır.
e) Yukarıda bahsedilen aşamalar arasında en ciddisi ticari ilişkilerin kesilmesidir. Bundan dolayı, çok aşırı durumlarda dikkate alınacaktır. Bu eylemle ilgili olarak, bir ülke kötü bir insan hakları karnesine sahip olsa, bu ülkede yatırım engellenebilir ve başlangıç aşamalarında vazgeçilebilir. Luard’ın vurguladığı gibi (1981:31), bir çok kimse, bu koşulun Güney Afrika’da İngiliz yatırımı örneğinde İngiltere tarafından bu koşulun uygulandığına inanmaktadır. Aynısı diplomatik ilişkilerin kesilmesi bakımından da geçerlidir. İlişkileri sürdürmenin her zaman bazı yararlar sağladığı durumlarda, en iyi şey belli biçimlerde diplomatik temsilin sağlanmasıdır.
f) En ağır aşamanın her zaman en etkili olduğu argümanı kabul edilemez. Çünkü, bazen ilgili hükümete temsilci göndermeler en etkili olabilmektedir. Bu çerçevede, ciddi insan hakları ihlalleri ile ilgili durumu netleştirmek için, ilgili ülkeye başka amaçlarla gidilmiş olsa bile, ziyaret amacıyla bakanlara yaklaşılabilir. Böylece, kendisine yaklaşılan bakanın hükümet içindeki nüfuzu, politika değişikliklerinde kullanılabilir.
g) Hükümet dışı kuruluşların önemi açıktır. Hükümetlerin, söz konusu hükümeti etkileyebileceği en kullanışlı yöntemlerden birisi, en azından dolaylı olarak, hükümet dışı kuruluşlara yardım etmektir. Çünkü, hükümet dışı kuruluşlar, bu konularda bazı yönlerde hükümetlerden daha fazla etkili olabilmektedir. Bunlar, konu üzerinde daha özgürce konuşabilmekte ve yayın yapabilmektedir. Politik tarafı tutmalarından dolayı çok az suçlanabilirler. Yalnız bunlara nasıl yardım yapılacağı önemli bir sorundur. Bağımsızlıkları zedelenebileceği düşünülerek genelde mali destek verilmesi hoş karşılanmaz. Bununla birlikte, Aşağıdaki öneriler yapılabilir: Düzenli bilgi düşünce mübadelesi, belli devletlerde insan hakları durumu hakkında birlikte bilgi toplama, halkı eğitme amacıyla ortak seminer ve diğer eğitim faaliyetlerinde bulunma, uluslar arası insan hakları organlarında işbirliği içinde olma.
h) Dünyada farklı ülkelerdeki durum hakkında hazır bilgi, hem toplum ve hem de bir başka yerde ihlallerin önlenmesinde daha etkili bir rol oynayacak olan hükümet bakımından gereklidir. Bir yanda, şu anda bir çok insan, diğer ülkelerde neler olduğuna ilişkin çok az bilgiye sahip olmakla birlikte intibaların genel olarak çok iyi ve net olduğu söylenemez. Bunun bir nedeni, bu bilgiler, asparagas gazete haberlerine dayalı olup, güvenilir ve sistemli toplanan delillere dayanmamaktadır. Aynı zamanda, insan hakları sorunlarına ilgi derecesi, uygulamada, basın gündemine bağlı olmaktadır. Diğer yanda, hükümetlerin elde ettiği bilgi objektif olmalıdır. Hükümetler genelde sadece kamu oyu oluştuğunda eylem içersine girebilmektedir. Bundan dolayı, çok iyi bilgilendirilmiş bir kamuoyu, hükümetlerin daha etkili bir biçimde eylem yapmasını artırma konusunda daha fazla fonksiyon gösterebilir. Bu konuda, hükümet dışı kuruluşların en iyi faaliyeti, durumun ağırlığı göstergeleri ile birlikte, ülkelerin insan hakları durumlarına ilişkin yıllık tarama yayını yapmaktır.
i) Yukarıda bahsedilen hedefler, özellikle batı ülkelerin hükümetleri bakımından sınırlı nitelikte değildir. Ancak, Hükümetlerin akıllarından çıkarmayacakları temel hedeflerdir.
Günümüz dünyasında insan hakları konusunun, devletlerin dış politikalarında yer alması ve bir devletin dışsal davranışı olarak dış politikanın uluslararası ilişkilerin unsurlarından birisi olduğu düşünüldüğünde, legal gelişim konusu insan hakları amaçlı dış politika bakımından çok önemlidir. İnsan hakları alanında hukuksal gelişmelerin dış politikaya yansıtılması, uluslararası ilişkilerde insan haklarının korunmasında anahtar role sahiptir. Bunun nedeni, her şeyden önce, legal gelişmenin yansıtılması insan hakları amaçlı dış politikayı daha etkili bir duruma sokar. Sadece dış politika karar yapma sürecinde yer alanlar değil, uluslararası ilişkiler öğrencileri de bu gelişmelerin farkında olması gerekmektedir. Bunun ilk basamağı, uluslararası ilişkilerde eğitimdir.
İnternet taraması sonuçları şunu göstermektedir: Türkiye’de uluslararası ilişkiler öğrencileri, uluslararası insan hakları hukuku alanındaki gelişmeleri daha fazla takip edebilme fırsatına sahip olmaları gerekmektedir.
Bunun için getirilen öneri şudur: Türkiye’de üniversitelerin bütün uluslararası ilişkiler bölümleri, ayrı bir insan hakları dersine müfredatlarında yer vermeli veya uluslararası ilişkiler öğrencileri, hukuk fakültelerinden ders almalıdır. Diğer taraftan, uluslararası hukuk ve insan hakları dersleri alan hukuk fakültesi öğrencileri de, uluslararası ilişkiler dersleri alabilmelidir.
______________________________________________________________________
BROWNLIE, Ian, Principles of International Law, (Oxford: Clarendon Press, I979), third edition.
COHEN, S.B., Conditioning US Assistance on Human Rights Practices, American Journal of İnternatıonal Law, 76, (1982)
FALK, R., A., Theoretical Foundations of Human Rights, in Paula R. Newberg, (Ed.), The Politics of İnsan Hakları, (New York and London: New York Üniversitesi Press, 1980)
HENKIN, Louis, How Nations Behave: Law and Foreign Policy, (New York: Colombia Universty Press, 1979)
HENKIN, Louis, The Rights of Man Today, (London: Stevens & Sons, 1978)
HILL, Dillys, M., Human Rights and Foreign Policy: Theoretical Foundations, in Dillys M. Hill, (Ed. ), Human Rights and Foreign Policy, (London: The Mcmillan Press Ltd., 1989)
HOFFMANN, S., Reaching for the Most Difficult: Human Rights as a Foreign Policy Goal, 112, Daedalus, (1983), 4, p.19-49.
JAMES, A., Diplomacy and International Society, International Relations, 6, (1980), 6.
KARAOSMAOĞLU, Fatih, Human Rights Norms in CSCE and the Behaviour of A State: Perceptions of Elites in Turkey (PhD Thesis, Surrey Üniversitesi: 1996)
KARAOSMANOGLU, Fatih, Human Rights, the OSCE Process, Law and Foreign Policy: The Case of Turkey, (Ankara: Nobel, 2000)
LUARD, Evan, Human Rights and Foreign Policy, (Oxford-New York: Pergaman Press, 1981)
NEWSOM, David D., The Diplomacy of Human Rights, (Lanham-New York-London: Universty Press of America, 1986)
OWEN, D., Human Rights, (London: Cape, 1978)
RUSTOW, Dankwart A., Man or Citizen? Global Modernisation and Human Righs, in Paula R. Newberg, (Ed. ), The Politics of Huamn Rights, (New York and London: New York Universty Press, 1980)
SALZBERG, John P., The Carter Administration and Human Rights, in David D. Newsom, (Ed.), The Diplomacy of Human Rights, (Lanham/ New York/London: Universty Press Of America, 1986)
SCHOULTZ, L. Human Rights and United States Policy Towards Latin America, (Princeton: Princeton Universty Press, 1981)
SCOTT, A. M., The Functioning of the International System, (New york: Macmillan, 1967).
SHUE, Henry, Basic Rights, (Princeton: Princeton Universty Press, 1980)
VINCENT, R. J., Human Rights and International Relations, (Cambridge: The Press Syndicate of the Universty of Cambridge, 1986)
WATSON, A., Diplomacy: The Dialogue Between States, (New York: McGraw-Hill,1983)
WRIGHT, M., How Problematical are the Moral Foundations of Human Rights, in Dilys M. Hill (Ed.), Human Rights and Foreign Policy, (London: The Macmillan Press Ltd, 1989)
İNTERNET TARAMASI 14-15 MAYIS 2001
(Üniversitelerin web siteleri şu kaynaktan alınmıştır:
Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.iibf.ibu.edu.tr/bolum/index.htm
Adnan Menderes Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü, Web sayfasına ulaşılamamıştır.
Kaynak: http://www.adu.edu.tr/htm/fakulte/iktidr/bilgi/uluslararasibölümü.htm
Anadolu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.anadolu.edu.tr/
Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü, Derslerle ilgili web sayfasına ulaşılamamıştır.
Kaynak: http://www.ankara.edu.tr/faculties/political/uluslar/
Akdeniz Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.iibf.akdeniz.edu.tr/
Atatürk Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.atauni.edu.tr/fakulteler/ibf/dersler.htm?
Başkent Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü
Dersler: Hukuka Giriş, Uluslararası Hukuk, İnsan Hakları,
Kaynak: http://www.baskent.edu.tr/html/akademik/32/333/program.php
Bilkent Üniversitesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü,
Dersler: Türk Hukukundan Seçimlik Konular, Uluslararası Özel Hukuk, Avrupa Birliği Hukuku, Uluslararası Hukukta Seçimlik Konular, Uluslararası Hukuk, Uluslararası Hukukta Güç Kullanımı, 1, 2; İnsan Haklarının Uluslararası Korunumu
Kaynak: http://www.bilkent.edu.tr/~ir/Ug/Ders_desc.html
Ders: Hukuka Giriş, Türk Anayasa Hukuku,
Kaynak: http://registration.boun.edu.tr/scheduleframe.htm
Çankaya Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü, web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.cankaya.edu.tr/akademik.html
Kaynak: http://idari.cu.edu.tr/ul-lisans.htm
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.cumhuriyet.edu.tr/birimler/index.html
Doğuş Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü,
Ders: Hukuka Giriş, Anayasa ve İdare Hukuku, Uluslararası Hukuk 1 and 2, Uluslararası Legal Konular-İnsan Hakları ve İnsani Müdahale
Kaynak: http://www1.dogus.edu.tr/dogustru/indextim.htm
Dokuz Eylül Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.deu.edu.tr/akademi/index.html
Ege Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü,
Ders:Hukukun Temel İlkeleri, Anayasa Hukuku, İdare Hukuku, Uluslararası Hukuk-1, 2
Kaynak: http://bornova.ege.edu.tr/~wwwiibf/english/int.html
Fatih Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü,
Dersler: Uluslararası Hukuk-1, 2; İnsan Hakları ve Hukuk,
Kaynak: http://www.fatih.edu.tr/iibf/ui/lisans56.html
Gazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü,
Dersler: Uluslararası Hukuk-1, 2; Avrupa Birliği Hukuku, Vatandaşlık, yabancılar Hukuku, Konsolosluk Hukuku, İnsan Haklarının Uluslararası Korunumu,
Kaynak: http://www.iibf.gazi.edu.tr/
Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Web sayfası görünmüyor.
Kaynak: http://srd.yahoo.com/drst/15863052/*http://gaziosmanpasa.edu.tr/
Hacettepe Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler
Dersler: Hukukun Temel Kavramları, Anayasa Hukukuna Giriş, Uluslararası Hukuk, Uluslararası Ceza Hukuku, Uluslararası Özel Hukuk, Uluslararası İlişkilerde İnsan Hakları, Avrupa Topluluğu Hukuku,
Kaynak: http://www.hacettepe.edu.tr/english/prospectus/faculties/economic/inter.html
Işık Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.isikun.edu.tr/academics/academic_units.html
İstanbul Bilgi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler
Dersler: Hukukun Genel İlkeleri, Anayasa Hukuku, Uluslararası Hukuk-1, 2.
Kaynak: http://www.ibun.edu.tr/faculties/economics/intercur.htm
İstanbul Teknik Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü,
Web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.itu.edu.tr/1-4-18tr.htm
İstanbul Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü
Dersler: Hukuka Giriş, Anayasa Hukuku, Uluslararası Hukuk, Medeni Hukuk, İdare Hukuku, İnsan Hakları, Uluslararası Özel Hukuk, Uluslar arası Ceza Hukuku
Kaynak: http://www.istanbul.edu.tr/fakulteler/siyasal/dersler.htm
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sayfası görülmemektedir.
Kaynak: http://www.ksu.edu.tr/yeniweb/Türk/indext.html
Karadeniz Teknik Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Dersler: Hukukun Temel Kavramları, Anayasa Hukuku, Avrupa Birliği Hukuku ve Türkiye, Uluslararası Hukuk-1-2, Çin’de Azınlık Hakları, Uluslararası Özel Hukuk, İnsan Hakları (seç.)
Kaynak: http://www.iibf.ktu.edu.tr/der.htm
Koç Üniversitesi, College of Administrative Sciences and Economics, Uluslararası İlişkiler,
Dersler: Türk Anayasa Sistemi, Anayasa Sistemi Konuları, Uluslararası Hukuk,
Kaynak: http://www.ku.edu.tr/ir/
Kocaeli Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü
Dersler: Hukukun Temel Kavramları-1-2, Avrupa Birliği Hukuku-1-2, Uluslararası Hukuk-1-2, Uluslararası Özel Hukuk, Uluslararası İnsan Hakları-1-2,
Kaynak: http://www.kou.edu.tr/akademik/iktisat/uluslararasiiliskiler/index.htm
Marmara Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü
Dersler: Hukuka Giriş, Anayasa Hukuku, Uluslararası Hukuk 1-2, İdare Hukuku, Ticaret Hukuku, Boçlar Hukuku,
Kaynak: http://www.feas.marun.edu.tr/int/Dersler/Dersler.htm
Ortadoğu Teknik Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler,
Dersler: Hukuka Giriş, Public Uluslararası Hukuk 1-2, İnsan Haklarının Uluslararası Korunumu, Uluslararası Özel Hukuk 1-2, Dünya Politikalarında İnsan Hakları,
Kaynak: http://www.ir.metu.edu.tr/frame/program/anasayfa.html
Muğla Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü, web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.mu.edu.tr/akademik/akademik.html
Niğde Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.nigde.edu.tr/
Osmangazi Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.ogu.edu.tr/aiibf.html
Sabancı Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Sosyal bilimler Fakültesi,
Sosyal ve Siyasal Bilgiler Programı,
Ders: Anayasa Hukuku,
Kaynak: http://www.sabanciuniv.edu/akademik_ssbf.html
Sakarya Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü,
Dersler: Hukuka Giriş, Anayasa Hukukuna Giriş, Medeni Hukuk, Türk Anayasa Hukuku, İnsan Hakları Hukuku, Borçlar Hukuku, Uluslararası Özel Hukuk 1-2, Ticaret Hukuku, Ceza Hukuku, Uluslararası Deniz Hukuku,
Kaynak: http://www.iibf.sakarya.edu.tr/intrel/curriculum.html
Süleyman Demirel Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://www.sdu.edu.tr/old/akademik.htm
Trakya Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü, Lisans Öğretimine başlamamıştır.
Kaynak: http://www.trakya.edu.tr/Uluslararasi_iliskiler/lisans.htm
Uludağ Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü,
Dersler: Hukuka Giriş, Medeni Hukuk, Anayasa Hukuku, Boçlar Hukuku, Vatandaşlık Hukuku, Uluslararası Hukuk 1-2, İdare Hukuku, Uluslararası İnsan Hakları,
Kaynak: http://www.uludag.edu.tr/html/akademik.html
Gaziantep Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak:http://www.gantep.edu.tr/academic/faculties/iktisadi_ve_idari_bilimler_fakultesi/
Yeditepe Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler, Web sayfası yapılıyor.
Kaynak: http://www.yeditepe.edu.tr/7tepe/ulusiliskiler.html
Yıldız Teknik Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, Web sayfası hazır değil
Kaynak: http://www.yildiz.edu.tr/html/akademikf.html
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Çaycuma İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü web sitesinde görünmemektedir.
Kaynak: http://caycuma.karaelmas.edu.tr/
[1] Bu internet taraması 14-15 mayıs 2001 tarihlerinde yapılmıştır. Türkiye’deki üniversitelerin web sitelerinin adresleri, şu kaynaktan alınmıştır: (diğer üniversitelerin web adresleri burada görülmemektedir) http://dir.yahoo.com/education/higher_education/colleges_and_universities/by_region/countries/turkey/complete_list/
Anasayfa | Basından Yansımalar | Master-Doktora Tezleri |
Makaleler | Öğrenci Tezleri | Öğrenci Dialog Seksiyonu |
Kitaplar | Konferanslar | Linkler |
Bildiriler | Fotoğraflar | CV(Özgeçmiş) |