Siyah
tenli bir çocuk, bayram yerinde gezinip duran yaşlı
bir satıcının elindeki balonları seyre koyulmuştu.
Her renkten ve her biçimden yüzlerce balon,
kendisi gibi bütün çocukların yüreğini
hoplatıyordu. Baloncu, müşterinin beğendiği kırmızı
bir balonu diğerlerinden ayırmaya çalışırken,
elinden kaçırıverdi. Balon uzunca ipiyle sağa
sola sallanarak göğe doğru yükseliyor ve
herkes:
-“Balooon,
balooon!...” diye bağırarak onu birbirine gösteriyordu.
Çocuk
yükselen balonu dikkatle takip etti ve onu gözden
kaybetmek üzereyken, bu sefer yeşil renkli bir
balonun havalandığını gördü. Akıllı bir
adam olan satıcı, elinden kaçan ilk balonun bütün
dikkatleri topladığını fark etmiş ve iyi bir
reklam olacağını düşündüğünden,
ikincisini bıraktıktan hemen sonra sarı
renklisini de çözmüştü. Siyah tenli çocuk,
ard arda yükselen renkli balonları büyük bir
hayranlıkla seyretti ve artık onları göremez
hale geldiğinde, ürkek adımlarla satıcının
yanına sokularak:
-“Baloncu
amca, acaba bir de siyah renkli balon bıraksaydınız,
diğerleri gibi yükselir miydi?
Yaşlı
adam, küçük çocuğun ne demek istediğini çok
iyi anlamıştı. Onun esmer yanaklarına bir öpücük
kondurup siyah bir balonu gökyüzüne bırakırken:
-“Bu balon, belki de diğerlerini geçer yavrum.
Çünkü bizler gibi balonları da yükselten şey,
dışlarındaki renk değil, içlerindeki
cevherdir.”
|