57.ALAY ŞEHİTLİĞİ 
                             Yapım:1992

Fecrin karanlığında yanıp sönerken süngüler
O gün efsaneleşmişti her bir er-her bir asker
Tümenler dalga dalga akan kükremiş bir seldi
O gün Anafartalarda her asker bir Mustafa Kemaldi
                             Ekrem BOZ                              

Dünyanın En Kahraman Alayı
Çanakkale Savaşlarında Kahramanlıkları 
destanlaşan ve tümü şehit olan 57.Piyade Alayı

                      İLGİ ÇEKİCİ OLAY
Bu şehitlik yapılırken,toprak altında birbirlerine 
sarılmış iki Subay iskeleti bulunmuştur.Künye ve 
Muskadan,birinin 57.Alay 6.Bölük Komutanı 
Erzincanlı Üstteğmen Mustafa ASIM,diğerinin de 
İngiliz Kolordusundan Yüzbaşı L.J.WOITERS  
olduğu ve bu iki Kahramanın 26 Nisan 1915 günü 
siperlerde boğuşurken öldükleri anlaşılmıştır.
                             Şehitlikteki yazı

 

                             BİR FRANSIZ GENERALİ 
"1930 yılında Fransızlara ait bir mezarın açılışında bulunan  general,Şehitlerimizin bulunduğu kabirleri de ziyaret etmeden gidememiş ve yanındaki Fransız topluluğa şunları anlatmıştır."

-Efendiler! Sizlere hafızamda hala taptaze kalan canlı bir hatıramı anlatmak istiyorum.Türk askeri,dünyada eşine ender rastlanan hasletlere sahiptir... Dinleyiniz! Bir sabah vakti günün ilk ışıklarıyla birlikte Türklerle süngü harbine başlamıştık.Türkler çok mahir ve cesur döğüşüyorlardı.Onlarla başa çıkmak mümkün görünmüyordu.Akşamın geç vakitlerine kadar süren çarpışmalardan sonra,yaralılar toplanırken,ben de harp sahasına gelmiştim.O karışık hengamede gördüğüm manzarayı,her şeyi bir kenara bırakarak büyük bir şaşkınlık ve hayranlıkla seyre koyulmaktan kendimi alamadım.Şöyle ki:
"Bir Türk askeri kendi yaralarına yerden aldığı toprakları basarken,kucağına yasladığı başka bir askerin yaralarına da,gömleğinden yırttığı parçaları sarıyordu...
Efendiler! Bu fedakar,kahraman ve asil Türk askerinin kucağındaki yaralı kimdi biliyor musunuz? Sözlerini hıçkırıklarla sürdüren general,gözyaşlarını mendiliyle silerek,heyecanlı bir ses tonuyla,o Türk yiğidinin kucağındaki yaralı asker,bir Fransız,bir Fransız askeriydi! ardından da yere çöküp bir süre daha gözyaşları akıttı."

                                         Ruhları şad olsun.

 

18 Mart 1915 deniz zaferimiz sonucunda ortaya çıkan bozgun,itilaf devletlerini,karadan destek almaksızın yalnız donanma ile boğazın geçilemeyeceğini gösterdiğinden,karaya çıkarma kuvveti hazırlamaya sevk etti.
25 Nisan 1915 günü sabaha karşı Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinden oluşan kolordu,Arıburnu’na çıktı.Sarp yamaçlara doğru ilerleme kaydeden düşman kuvvetleri hiç ummadığı bir anda 261 rakımlı tepede 5.Ordu İhtiyat Tümeni Kumandanı Yarbay Mustafa Kemal ve bir grup askerin sarsılmaz direnişiyle karşılaştı.
Mustafa Kemal herhangi bir emir almadığı halde 57.Alayı bir dağ bataryası ile takviye ederek karşı taarruz için Arıburnu’na sevk etti.
Olayın geri kalan bölümünü bizzat Mustafa Kemal’den dinleyelim.
” Bu esnada Conk Bayırı’nın cenubundaki 261 rakımlı tepeden sahilin tarassut ve teminine memuren oralarda bulunan bir müfreze efradının Conkbayırı’na doğru koşmakta,kaçmakta olduğunu gördüm.Size şu muhavereyi aynen okuyacağım! Bizzat bu efradın önüne çıkarak;

       -Niçin kaçıyorsunuz?Dedim.
       -Efendim düşman!Dediler.
       -Nerede?
       -İşte.Diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.

Filhakika düşmanın bir avcı hattı 261 rakımlı tepeye doğru yaklaşmış ve kemali serbestiyle ileri doğru yürüyordu.Şimdi vaziyeti düşünün.ben kuvvetlerimi bırakmışım.Efrat on dakika istirahat etsin diye.Düşmanda bu tepeye gelmiş.Demek ki düşman bana benim askerlerimden daha yakın! Ve düşman benim bulunduğum yere gelse kuvvetlerim pek fena bir vaziyette duçar olacaktı.O zaman artık bunu bilmiyorum bir muhakeme-i mantıkiye midir,yoksa sevk-i tabii ile midir bilmiyorum.

         Kaçan Efrada;
         -Düşmandan kaçılmaz.Dedim.
         -Cephanemiz kalmadı.Dediler.
         -Cephaneniz yoksa Süngünüz var.Dedim.

Ve bağırarak bunlara Süngü taktırdım,yere yatırdım.Aynı zamanda Conkbayırı’na doğru ilerlemekte olan Piyade Alayı ile Cebel Bataryasının yetişebilen Efradının “ Marş Marş”la benim bulunduğum yere gelmeleri için yanımdaki Emir Zabitini geriye saldırdım.Bu Efrat süngü takıp yere yatınca düşman efradı da yere yattı.Kazandığımız an bu andır.”

Bir koca muharebenin ufacık bir lahzeye  bağlı olduğunu,hatta bir memleket hayatının fena kullanılmış bir an yüzünden tehlikeye düşebileceğini burada olduğu gibi iyi kullanılmış bir anın ise bir muhaberenin ve bir vatanın mukadderatını iyileştireceğini o dakikayı görür gibi canlanmış bir ifade ile duymak insanın tüylerini ürpertiyordu!
                                     Bölgedeki Yazı 


Resimleri görmek için  üzerine tıklayın
                        

alay.JPG (34293 bytes) alay3.jpg (37249 bytes) alay2.jpg (43422 bytes) alay6.jpg (41957 bytes)
alay1.JPG (27740 bytes) alay5.jpg (19659 bytes)