"Günlerden
bir gün,dolaşırken bir ışık huzmesi dikkatimi çekiyor. İlerliyorum
ve bunun bir mağaradan gelen ışık olduğunu görüyorum. Merak
ediyor ve ışığın kaynağını bulmak için içeri girerek
ışığa doğru ilerliyorum. Işığın kaynağı bir hayli uzakta
gözüküyor. Merakla gitmeye devam ediyorum. Sanki ben her gitmemde
ışık uzaklaşıyor gibi. Aldırmıyorum. Ama bir müddet sonra başıma
bir şeyin değdiğini fark ediyorum,bakıyorum tavan alçalmış.
Ama alçalan tavandan dolayı eğilerek devam ediyorum. Bir müddet
sonra dizlerim üzerinde,bir müddet sonra emeklenerek,bir müddet
sonrada sürünerek ilerlemeye devam ediyorum. Ama nafile!Benim
ilerlememe karşın ışık uzaklaşmaya devam ediyor. Bir süre
sonra öyle bir hal alıyorum ki bir milim gitmek dahi mümkün değil.
Tavan iyice alçalmış durumda... Işığa varamamanın üzüntüsü
ve daha ileriye gitmenin mümkün olmadığını anlayarak geriye dönmek
istiyorum. Ama ne göreyim!?Benim ARKAMA BAKMADAN İLERLEMEMDEN
DOLAYI,MAĞARADA BENİM ALMIŞ OLDUĞUM MESAFELER TAŞLA KAPANMIŞ!GERİYE
DÖNÜŞ MÜMKÜN DEĞİL...."
Bu hal hepimizin hayatına ne kadar
benziyor değil mi?
Hayallerimize kavuşamadan ve kabre hazırlanamadan
ölmek...
Geriye dönmek istemek ama dönememek
Ahir zamanı tüm teferruatlarıyla yaşadığımız şu zamanda çok
acayip ve inanılması güç hadiselere şahid oluyoruz.
“Bu nasıl olabiliyor?Nasıl
yapabiliyorlar?Hiç insan bunu yapar mı?...” gibi sözler sarf
edebiliyoruz hayretimizi ifade etmek için.
Kainatın efendisi olan Efendimiz (sav) bu
durumu binlerce yıl önceden nasıl haber vermiş?
Ebu Musa’dan rivayetle:
“Kıyametten önce muhakkak herç vardır.
Sordum:
“-Ey Allah’ın Rasulu herç nedir?”.
”Katl”dir cevabını verdi. Bunun üzerine
orada bulunan Müslümanlardan bazıları:
“-Ey Allah’ın Rasulü (bunu
belirtmeniz niye?)Biz şimdiden bir yılda şu kadar çok müşrik
öldürdük” derler.
Hz.Peygamber (sav) muhatablarının yanlış
anladıklarını görerek şu açıklamayı yaptı: “-Benim kastım
müşriklerin öldürülmesi değildir.(o gün gelince)birbirinizi
öldüreceksiniz. O kadar ki kişi komşusunu,amca oğlunu ve
akrabalarını öldürecek.” Cemaatten bazıları (hayretle)
tekrar sordu:
“-Ya Rasulallah!O zaman aklımız başımızda
olduğu halde mi bunu yapacağız?”
Efendimiz (sav):
“-Hayır bu esnada akıl kalmaz.(Aşırı
hırs ve cehalet sebebiyle) o devir insanlarının ekseriyetinin aklı
ortadan kalkar. Bu durumda halk içinde ortaya çıkan akıldan
mahrum bir ayak takımı öncekilerin yerine geçer.”
Kütübü Sitte,13.cü cilt, “fitneler”
bölümü |