Rahmetin,merhametin,bereketin
bol olduğu,şeytanın bağlandığı şu mübarek günlerde,kendimizi
nefis muhasebesine tabi tutmamız en doğru olan vazifedir.Fani olan
şu dünyadan iman selameti ile ayrılabilmemiz içinde çok dua
etmemiz gerekmektedir.Dua ederken de edebe ve usule riayet etmek lazım.Bu
sebepten Rasulullahın ve bazı büyüklerin dualarından örnekler
vermek istiyorum:
Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu ki
’’Ya Rabbi!Kalbimi nifaktan,Amellerimi riyadan,Azalarımı günahlardan
muhafaza et!’’
’’Ya Rabbi!Ateşte yanmaktan,suda boğulmaktan,göçük altında
kalmaktan Sana sığınırım’’
’’Allahım!Acizlikten,tembellikten,hasislikten,bunaklık
derecesinde ihtiyarlıktan ve kabir azabından Sana sığınırım’’
’’Allahım!Faydasız ilimden,Katı kalpten,doymak bilmeyen
nefisten ve kabul olmayacak duadan Sana sığınırım’’
’’Allahım!Cehennem azabından,kabir azabından,yaratılmış
olan mahlukatın şerrinden,deccalın şerrinden Sana sığınırım’’
Davud (as) oğlu Süleyman (as)’a diyor ki:’’Evladım!Dört şeyi
Daima Allah’tan iste.Bunlar bahtiyarlığına sebeptir.Dört şeyden
de daima Allah’a sığın.Bunlarda bedbahtlığına sebeptir.İsteyeceklerin:
1-Zikir eden bir dil
2-Şükr eden bir kalp
3-İbadetini düzgün yapacak şekilde sağlıklı bir vücut
4-Dünyalık ve ahiretlik işlerinde yardımcı olacak hayırlı bir
eş.
Daima Allah’a sığınacakların:
1-Başına efendi kesilecek hayırsız evlattan
2-İyiliğini gizleyip,hoş olmayan hallerini ifşa edecek kötü
komşudan
3-Allah’ın kahrından vereceği maldan
4-İhtiyarlamadan yaşlandıracak huysuz eşten’’
Allah’ü Teala dualarımızı kabul buyursun!
Ruhul Beyan tefsirinde (İsmail Hakkı Bursevi Hz.lerinin yazdığı
tefsirdir bu) şu yazılanlar ne kadar doğru tespitlerdir:
"Altı şeyin güzelliği altı yerdedir:
İlim güzeldir,lakin amelde daha güzeldir.
Adalet güzeldir,lakin sultanlarda daha güzeldir
Cömertlik güzeldir,lakin zenginlerde daha güzeldir
Tevbe güzeldir,lakin gençlerde daha güzeldir
Sabır güzeldir,lakin fakirlerde daha güzeldir
Haya güzeldir,lakin kadınlarda daha güzeldir."
VE:
Amelsiz ilim--tavansız ev gibidir
Adaletsiz sultan--susuz kuyu gibidir
Tevbesiz genç--yabani at gibidir
Cimri zengin--yağmursuz bulut gibidir
Sabırsız fakir--ışıksız kandil gibidir
Hayasız kadın--tuzsuz yemek gibidir." Beş şeyi hor gören
beş yerde zarar eder:
1-Alimleri küçümseyen dinen zarar eder
2-Umerayı küçümseyen dünyaca zarar eder.
3-Komşuları küçümseyen menfaatçe zarar eder
4-Akrabalarını küçümseyen sevgiden zarar eder.
5-Ailesini küçümseyen geçim ve yaşayışından zarar eder.
__________
Efendimiz (sav) buyuruyor ki :
Bir zaman gelecek ki ümmetim beş şeyi sevip beş şeyi
unutacaklar:
1-Dünyayı sevip ahireti unutacaklar
2-Evlerini sevip kabirlerini unutacaklar
3-Malı sevip hesabı unutacaklar
4-Eşlerini sevip hurilerini unutacaklar
5-Nefislerini sevip Allah'ı unutacaklar.
___________
Efendimiz (sav) buyuruyor ki:
Kim beş şeyi eda ederse Allah ona beş şey ile karşılık verir:
1-Şükr edene nimet fazlalığı verir
2-Dua edene kabul ile karşılık verir
3-İstiğfar edene mağfiret ile karşılık verir
4-Tevbe edene kabul ile karşılık verir
5-Sadaka verene ecir ile karşılık verir.
_______
Hz.Ali efendimiz (kv) buyuruyor ki:
Eğer beş kötü huy olmasaydı tüm insanlar salih olurdu:
1-Cehalete kanaat etmek
2-Dünyaya fazlasıyla bağlanmak
3-Fazilette hasislik etmek
4-Amelinde riya etmek
5-Kendi görüşünü beğenmek
Şu anda yaşamış olduğumuz dünya,öyle
bir yer ki;yattığımız yatağımızdan kalkamayabilir,kalktığımız
zaman yatamayabilir,lokmamızı yutamayabilir,aldığımız nefesi
veremeyebilir veya verdiğimiz nefesi alamayabiliriz.Örnekleri çoğaltmak
mümkün.
Şöyle bir düşünün:”Acısıyla-sevinciyle,gamıyla-kederiyle,gözyaşıyla-tebessümüyle,derdiyle-devasıyla,çabasıyla-gayretiyle,...yaşamış
olduğumuz hayatımızdan geriye kalan ne?”
“Kayb etmek için kazanmak?!Ölmek için yaşamak ?!Gaye bunlar mı?Yaşamak
için mi yemeliyiz?Yoksa yemek için mi yaşamalıyız?!”
“Ölüm,dostu dosta kavuşturan bir köprü” olduğu halde,bu köprüden
amansızca kaçış niye?
Her taraf öylesine laçkalaşmış ki,
Merhabalar mürai,
Bakışlar donuk,
Konuşmalar yapmacık
Tevazular sahte,
Gülücükler yalan,
Mutluluklar pörsümüş,
İnsanlık meçhul kavram haline gelmiş,
Her insan yüzünün arkasında bir canavar gizlemekte!
Halbuki böylesine fena bir alemden,sadece huzurun,mutluluğun,iyiliğin,güzelliğin,rıza-i
İlahinin olduğu bir aleme gidilmek istenmez mi?
O halde bizleri “sahte müslüman” yapan ne?Kur’an-ı
Kerim’e sinsice düşman eden ne?Rasul-ü Mücteba’ya ihanet
ettiren ne? Rabbimizi bırakıp,nefsimizi tercih etmemizin sebebi
ne?Ölümden korkuyoruzda,niçin ölüm ötesinden korkmuyoruz?İnsanlardan
ve onların emirlerinden çekiniyoruzda,niçin Allah’tan ve
O’nun emirlerinden çekinip-sakınmıyoruz?Niçin her şey alışınca
basitleşmekte?...................
Enes bin Malik'ten rivayetle:"Bir gün Ebu Eyyüb'ün hanesinde
Rasulullah ile sohbet ediyorduk.Bu sırada çok çirkin ve tüylerimizi
ürperten bir ses,"İçeri girmeme müsade edermisiniz?"
diye sordu.Peygamber Efendimiz (sav) "-Bu sesin sahibi İblis(şeytan)tir."
buyurdu.İçeri girmesine müsade etti.Şeytan,"Sen soracaksın,ben
söyleyeceğim!"dedi.
Peygamber Efendimiz (sav)" Benim ümmetimden senin düşmanların
kimlerdir?" diye sordu.Şeytan cevap olarak"Senin ümmetinden
benim düşmanlarım 15 sınıf kimsedir" diyerek saymaya başladı:
"1-Sen
2-İlimleriyle amel
edenler
3-Kur'an okuyan ve
okuduğu Kur'an ile ahlâklananlar
4-Allah rızası için
müezzinlik yapanlar
5-Hallerine razı
olan fakirler
6-Merhametli olanlar
7-Cömert olanlar
8-Sabah namazını
vaktinde kılanlar
9-Halka nasihat
edenler ve halkı Hakk'a çağıranlar
10-Haram yemekten sakınanlar
ve zinadan kaçınanlar
11-Daima abdestli ve
ibadete hazır olanlar
12-Haya ehli olanlar
13-Allah'a tevekkül
edenler
14-Allah için fakir
ve yoksulları sevindirenler
15-Allah'a ibadet ile
meşgul olanlar"
Peygamber Efendimiz(sav) tekrar sordular"Benim ümmetimden
senin dostların varmıdır?"
Şeytan cevap
verdi:"Senin ümmetinden benim dostların 10 sınıf
kimsedir" dedi ve saymaya başladı:
"1-Zalim hükümdarlar
ve zalim idareciler
2-Kibirliler
3-Zalimlere uşaklık
eden ve Hakkı gizleyen alimler
4-Alış-verişte hıyanet
eden,hile yapan esnaf
5-İçki içenler
6-İnsanları
aldatanlar
7-Gıybet edenlerle,koğuculuk
yapanlar
8-Tefecilik yaparak
faiz yiyenler
9-Yalancı ve küfürbazlar
10-Gammazlık
edenler(halkı birbirlerine düşürenler)
Allah'ım!Tüm Ümmet-i
Muhammed'i şeytanın düşmanlarından eyle!Şeytanın dostu
olmaktan bizleri muhafaza et!
Peygamber Efendimiz (SAV) bir hadis-i şeriflerinde şöyle
buyurmakta:"SALİH AMEL İŞLEMEK İÇİN NEYİ BEKLİYORSUNUZ?
UNUTKANLIĞA YOL AÇAN FAKİRLİĞİMİ?
AZDIRAN ZENGİNLİĞİMİ?
DÜZENİNİZİ BOZAN HASTALIĞIMI?
BUNAKLIĞA YOL AÇAN İHTİYARLIĞIMI?
ANSIZIN GELİVEREN ÖLÜMÜMÜ?
BEKLENEN MEVCUTLARIN EN KÖTÜSÜ OLAN DECCALIMI?
ONDAN DAHADA ACI VE BELALI OLAN KIYAMETİMİ?"
Muaz İbn-i Cebel Hz.leri buyuruyor ki:
İLMİN:
Öğrenilmesi,iyilik
Aranması,ibadet
Müzakeresi,tesbih
Mütealası,cihad
Öğretilmesi,sadaka
Ehline dağıtılması,Allah’a yakınlıktır.
İLİM:
Cennet ehlinin konaklarına giden bir yoldur.
İLİM:
Yalnızlıkta yoldaş
Gurbette arkadaş
Tenhalarda sırdaş
Genişliklerde kılavuz
Darlıklarda Yardımcı
Dostlar katında süs
Düşmanlara karşı silahtır.
İbn-i Abbas Hz.lerinin kendisine “İlim
mi üstündür,Mal mı üstündür?” diye soranlara verdiği
cevaptır.
“-İlim maldan daha üstündür.Çünkü:
1-İlim peygamberlerin mirasıdır,mal ise firavunların
2-İlim seni korur halbuki malı sen korumak zorundasın
3-Allah(cc) ilmi sadece sevdiklerine verir halbuki malı
sevmediklerine de verir.(zuhruf33,34,35)
4-İlim harcamakla eksilmez ama mal harcamakla eksilir.
5-Mal sahibi ölünce adı-sanı anılmaz olur.Ama alim ölüncede
anılır
6-Malın sahibi ölüdür halbuki alimler ölmez,yaptıkları
iyilikler sayesinde yaşarlar.
7-Mal sahibi hesaba çekilir.Halbuki alim öğrettiği ilim karşılığında
cennetten derece kazanır.
Semüre bin Cündüb anlatıyor: “Ömer (ra) şöyle demişti.
-“Erkekler de,kadınlar üç sınıftır.
Kadınlara gelince:
1-Kadın vardır,namuslu,dürüst,Müslüman,uysal,sevimli ve doğurgandır.Zamanının
sıkıntılarına karşı kocasına yardım eder.Kocasına karşı
yerlerde yer almaz.Böylesini az bulursun.
2-Kadın vardır,bir kapdır.Çocuk doğurmaktan başka bir hüneri
yoktur.
3-Kadın vardır,mehri yüksek,ahlakı kötüdür.Allah (cc) bu gibi
kadınları dilediği kimselerin boynuna yükler,kurtarmayı murad
ettiği zaman da kurtarır.
Erkekler gelince:
1-Erkek vardır,namuslu,dürüst,kolaylık gösteren,yumuşak
huylu,fikrine müracat edilen,görüşü alınan biridir.Başına
bir şey geldiğinde düşünür ve hadiseleri sebeplerine göre değerlendirir.
2-Erkek vardır,Hiçbir düşüncesi yoktur.Başına bir iş geldiğinde
gider aklı başında kimselere danışır.Onların gösterdikleri
doğrultuda hareket eder.
3-Erkek vardır;şaşkındır.Elinden bir şey gelmez.Kendi başına
düşünemediği gibi yol göstereni de dinlemez.
-(Hayatüs’Sahabe’den)- İmam-ı Azam efendimize bir gurup insan
gelerek şu soruyu ve bu sordukları vasıfdaki kişinin dinen hükmünü
sorarlar:
“Ölü hayvan eti yiyen,
Fitneyi seven,
Rükusuz-secdesiz namaz kılan,
Mel’un için çalışan,
Hak olanı düşünmeyen,
Rahmeti çiğneyen,
Beytullah’ı yıkmaya yeltenen
Bir insanın dinen hükmü nedir?”
Bu soruların sorulmasının hemen
ardından İmam-ı Azam efendimiz hiç tereddüt etmeden “Tam bir
mü’mindir” diyerek cevap verir.Bunu işiten etrafındakiler
“Bu nasıl olur?” diye sorduklarında,soruyu cevaplamaya başlar:
“1-Ölü hayvan eti yer çünkü balık denizden çıktığında
ölür,ancak yenmesinde bir mahzur yoktur.
2-Fitneyi sever çünkü Allah’ü Teala Hz.leri Kur’an-ı
Kerim’de -( Ve iyi biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız
birer fitnedir. Allah katında büyük ecir vardır.;enfal 28)-
buyurmuştur.Fakat bir insanın evladü ıyalini sevmemesi mümkün
değildir.
3-Rükusuz secdesiz namaz kılar çünkü cenaze namazında bunlar
yoktur.
4-Mel’un için çalışır çünkü Peygamber ef.dimiz “Dünya
mel’undur(lanetlenmiştir)” buyurmuştur.Fakat helal rızık
temin etmek için de çalışmak gereklidir.
5-Hak olanı düşünmez çünkü “el mevtü hakkun” buyrulduğu
halde ölüm maalesef aklına kolay kolay gelmez.
6-Rahmeti çiğner çünkü Peygamber ef.dimiz (sav) “Yağmur
rahmettir” demiştir.Fakat bunu çiğnememek kimse için mümkün
değildir.
7-Beytullah’ı yıkmaya yeltenir çünkü Peygamber ef.miz (sav)
“mü’minin kalbi beytullah’dır-Allah’ın evidir-“ buyurmuştur.Fakat
insan sinirlerine hakim olamayarak bazen diğer bir mü’mine kızarak
onu kırabilir”
Tüm bu sayılanlar zaten her mü’minde bulunan şeylerdir.”diyerek
cevap verir.O soruyu soranlar da zaten İmam-ı Azam ef.dimizin
ilmini kendilerine göre imtihan etmek için gelmişlerdir.Özür
dileyerek ve O nun kıvrak zekasına hayran kalarak oradan ayrılırlar.
“
İşte durum bu!O zamanın en güzide alimleri olan bu kıymetli
imamlarımızın maalesef kıymeti bilinmiyor.Allah’ü Teala ya
dua edelim de bizleri onların yollarından ayırmasın.
HZ.ÖMER’DEN ON SEKİZ ÖĞÜT:
1-Sana yaptığı hareketiyle Allah’a karşı gelen bir kimseyi
ona iyilik yaparak Allah’a saygı göstermenden daha büyük bir
ceza ile cezalandıramazsın.
2-Gerçeği anlayana kadar din kardeşinin davranışını hayra
yor.
3-Müslüman kardeşinin ağzından çıkan bir lakırdıyı(sözü)
iyiye yor,mümkün mertebe kötüye yorma.
4-Kendini töhmet altında bırakacak işlere mübaşeret(yaklaşan)
eden kendisi hakkında kötü düşünenleri kınamasın.
5-Sırrını gizleyen muradına erer.
6-Sadık arkadaşlar edin,gölgelerinde yaşarsın.Çünkü sadık
arkadaşlar huzurlu anlarda süs,sıkıntılı demlerde silahtır.
7-Seni ölüme götürsede doğruluktan ayrılma.
8-Seni ilgilendirmeyen işe karışma.
9-Henüz vuku bulmamış şeylerden sorma.
10-İhtiyacını onu gidermeyi istemeyenlere iletme.
11-Yalan yere yemini hafife alma.Allah(cc) seni helak eder.
12-Kötülüklerini öğrenmek niyetiyle de olsa facirlerle arkadaş
olma.
13-Düşmanlarından uzak dur.
14-Güvenmediğin dostlarından sakın.Güvenilir kimse Allah’tan
(cc) korkandır.
15-Mezarlıklarda derin saygı içinde ol.
16-Allah(cc)’a taat esnasında kendini zavallı gör.
17-Günah işlemek istersen sonunu düşün
18-Herhangi bir işinde Allah(cc)’tan korkanlarla istişare et.Çünkü
Allah(cc) “Allah’tan kulları arasında ancak alimler korkar”-Fatır,28-
buyurmuştur.
Selam'ün aleyküm;
“Allahü Teala Hz.leri Kur’an ve ölümden ibret almadığın
takdirde helak olacağını haber veriyor.Fakat sen hala Allah’ı
dinlemiyorsun ey nefis!
Kabul etki dünyayı kazandın!Ama ölüm gelince hiçbir şey bırakmadan
alacak!Bir kum tanesi bile!...Ebedi azaba değermi ey nefis?” -(İmam-ı
Gazali!den...)
“Ey oğlum!Doğduğun günden
beri,sırtını dünyaya döndün,önünü ahirete...Geçirdiğin
her gün dünyadan bir gün uzaklaşıyor,ahirete bir gün yaklaşıyorsun!Sakın
eksik bir şey bırakma,çünkü bu yolculuğun dönüşü yok!”
-(Lokman Hakim’den...)
“Kalbinizde bir katılık hissettiğiniz,bedeninizde
ibadete karşılık bir gevşeklik gördüğünüz,rızkınızda bir
azalma ve darlık müşahede ettiğiniz zaman bilin ki:SİZ LUZUMSUZ
YERE KONUŞMUŞ VE AHİRETİNİZ İÇİN YARARLI OLMAYAN KONULARDA SÖZ
SARF ETMİŞSİNİZDİR.!” -(Sahabe-i Kiram’dan...)
“Belki de sarılacağın kefen
dokundu!Sen ise hala gülüp duruyorsun!” -(Abdullah
b.Salabe’den...)
“Her kalbin çarpıntısı,kendi
ecelinin ayak sesidir...” -(Bayezıd-ı Bestami’den...)
Mahlukata şefkat ve merhameti emr eden İslam ahlakının
toplumdaki ruhani neticesi batılı bir gözlemci olan Claud Farer
tarafından şöyle ifade edilmiştir:
"İstanbul'da uğradığınız meskun bir mahallenin müslüman
veya gayr-i müslim mahallesi olduğunu yöre kedi ve köpeklerinin
size karşı aldığı tavırdan anlayabilirsiniz.Eğer kedi ve köpekler
sizinle şakalaşıyor ve çevrenizde sempatik hareketler
sergiliyorlarsa bilin ki orası müslüman mahallesidir.
Ancak savunma haline geçiyor ve size karşı tavır alarak korkulu
gözlerle bakıyorlarsa bilinki orası gayr-i müslim
mahallesidir."
Hırıstiyan bir seyyahın tesbit ettiği bu manzara "Yaradandan
Ötürü Yaradılana Muhabbet"in merhamet,şefkat ve sevgi
hissiyatının aşikar bir zuhurudur.-
___________________
"Yıl 1528.Muhteşem Süleyman
Alman imp.nun taht merkezi Viyana kapılarındadır.Avrupa'nın
titreme,Osmanlı'nın ihtişam dönemleri...
Viyana çevresine yapılan muharebelerden birinde Almanlar tarafından
beş askerimiz pusuya düşürülerek esir edilir.Sorgulama başlar:
"Hangi paşanın askerisiniz?"
"Kaç bin askersiniz?"
"Kaç topunuz var?"
Beş esir genç tek kelime etmezler.Korkusuz,eyvallahsız,hatta
umursamaz görünürler.Kumandana alay eder gibi bakmaktadırlar.Ve
beklenen emir verilir:
"Soyun bu rezilleri!"
Beşinide soyarlar.Elleri bağlanır,işkence başlar.Demir zincirli
kamçılarla bütün gün eziyet olunurlar.Beş yiğit kızıl kan içindedir.İşin
garibi beşindende en ufak bir yakınma ve yalvarma duyulamaz.
Kumandan haykırır:
"Getirin çuvalları!"
Çuvallar getirilir. Esirlerden ilkini iri çuvallardan birine
koyarlar. Ağzını bağlayıp Viyana kalesinden dibi görünmez
Tuna kayalıklarına atarlar.
Dört delikanlı BİTKİN fakat SESSİZ,HARAP fakat DİMDİK,PERİŞAN
fakat METİN haldedirler.
Kumandan yırtınır gibi yeniden bağırır.
Aynı vakur sükunet devam eder. İkinci,üçüncü ve dördüncü
askerde aynı uçuruma yuvarlanır. Sıra kendisine gelen son yiğit
seslenir:
"-Bağlarımı çözün konuşacağım!Bir yudumda su
verin!"
Suyu getiriler.Kana kana içer sonra etrafındakilerin meraklı bakışları
arasında haykırır:
"-Behey gafil düşman!Boşuna uğraşıyorsunuz!Şayet ölümden
korksaydık buralarda işimiz neydi!..."
Ve...Az önceki dört arkadaşının parçalandığı kayalara doğru
uçar.
Ama kayalara doğru değil;MERTLİĞE,ASALETE,HAYSİYETE,ZİRVELERE
doğru...."
|