CİNLER VE REENKARNASYON

       Allah-ü Teala'ya iman etmiş olan her mü'min bilirki Rabbimizin kudreti her şeye yeter. Ve Allah-ü Teala 18.000 alem yaratmıştır. Bu alemlerden biride cinler alemidir. Rabbimiz Teala Hz.leri Kur'an-ı Kerim'inde cinlerin dumansız ateşten yaratıldığını Rahman suresinin 15.ci ayeti kerimesinde bildirmektedir.

      "dumansız ateş" o zamanda yaşamış olan insanların anlayış seviyelerine göre kullanılmış bir tabirdir. Bu tabiri günümüz insanının anlayacağı dilde açıklarsak "ışın" gibi diyebiliriz.

      Cinler de aynen bizler gibi inançlarına göre "mü'min,münafık,kafir"diye ayrılırlar. Bizler gibi din-i mübin'i İslam'ı yaşamakla mükelleftirler.

      Mü'min olanlarından insanlara bir zarar gelmez. Ancak münafık ve kafir olanların şerlerinden korkulur. Cinlerin en hoşlandıkları konulardan biri de insanlardan tabiler edinmektir. Birbirlerine karşı "senin kaç tabin var"diye sorarlar ve övünürler.

      İnsanları etkileri altına almak içinse insanları kullanırlar. Zamanımızda "cinci hoca" adı altındaki şahıslar bu cinlerin idaresi altına girmiş kişilerdir.

      Bu kişiler,insanlar kendilerine geldiklerinde ,o insanların hayatları ile ilgili veya geçmişleri ile ilgili bazı şeyler söylerler. Gelen insanlarda"geçmişi bildiğine göre geleceği de bilir" gibi saçma-sapan düşüncelere kapılırlar. Halbuki durum cinlerin hoca denilen kişiye haber vermesinden başka bir şey değildir!

      Aynı şekilde REENKARNASYON denilen hadisede cinin kişinin içine girerek konuşmasından başka bir şey değildir. Kişi cinlere bir zarar verdiyse ,mesela:lavabolardan kaynar su dökmek,akşam ezanlarından sonra yolların ortasından dikkatsizce yürümek,tek başına komple boş bir binada okumadan gecelemek,....örnekleri çoğaltmak mümkündür cinler bu manen savunmasız kişinin içine girerler. Ömürleri bizlerin ömürlerinden çok çok uzun olduğu için de geçmişte yaşamış insanların hayatlarını en ince ayrıntısına kadar anlatırlar.

      Diğer insanlarda zannederler ki falanın ruhu,filana girmiş!Halbuki ölmüş bir insanın ruhu asla dönüp başka bir bedene girmez!"Öldükten sonra dirilmek haktır"Kişi dirilinceye kadar da ruhu dünyada ki ameline göre muamele olunur.

      Onların şerlerinden korunmak ise gayet basittir. Kur'anı kerim'de "AYET-EL KÜRSİ" isimli ayeti okuyan bir şahıs,gün boyunca şerlerinden emin olur!

      Allah’ü Teala Hz.lerinin bizlere doğru yolu göstermek,karanlıklardan aydınlığa çıkarmak,şeytan ve fasıkların tuzaklarından kendimizi sakındırmak için göndermiş olduğu Kur’an-ı Kerim başlı başına bir deryadır.

      Yüce Yaratıcımız,gerçekten hidayeti canı gönülden isteyen kullarına doğru yolu nasip etmiş ve onları,bulunmuş oldukları “Sırat-ı Müstakim”de,yani doğru yolda korumak içinde Kur’an-ı Azimüşşan’da pek çok nasihatler,emirler,nehiyler ve vaadlerde bulunmuştur.
Fakat zamanımızda “müslüman” olduklarını iddia eden toplumların ekserisi Kur’an-ı Kerime yabancı oldukları için,Kitab-ı Kerimi öğrenmeye,okumaya,araştırmaya gerek görmedikleri için,kulaktan dolma yarım-yamalak bilgilerle İslam’ı biliyormuş zannettikleri için Kur’an-ı Kerim ahkamı bir kenarda kalmıştır. Durum böyle olunca da Allah-ü Tealanın kesin hükümlerinde dahi harama “helal”,helale de “haram” denilir olmuştur.

      Müslüman olduğunu iddia eden herkes,Rabbinden gelen Kitabı okumalı,öğrenmeli,müçtehidlerin ve müfessirlerin yazmış olduğu kitaplar ve tefsirler ışığında araştırmalar yapıp,Dini Mübini İslam’ı öğrenmeli değil midir?

      Mesela hemen hemen hepimizin bilmiş olduğu “Ayet-el Kürsi” hakkında ne kadar bilgimiz var?
Peygamber Efendimiz (sav):”Bakara suresinde bir ayet vardır ki,Kuran ayetlerinin efendisidir. Şeytan olan herhangi bir evde okunursa,şeytan derhal o evden çıkar. O ayet de Ayet-el Kürsi’dir.” buyurmuşlardır.-(Beyheki,Şuabül iman:2/457)

     
Yine Efendimiz (sav)Ebu Katade’den rivayetle:”Her kim Ayet-el Kürsi ve Bakara suresinin sonunu(Amenerrasulü...) sıkıntılı anında okursa,Allah’ü Teala ona yardım eder.” buyurmuşlardır. -(Suyuti,Durrul mensur,2/11)-

     
Efendimiz (sav)Hz.Enes’ten rivayetle:”Her kim her farz namazdan sonra Ayet-el Kürsi’yi okursa,öteki namaza kadar (maddi ve manevi belalardan) korunur. Buna (Ayet-el Kürsi’yi namazların ardınca okumaya) ise ancak Peygamber,Sıddık veya şehidler devam eder.” buyurmuşladır. -(Beyheki,şuabül iman:2/459)-

     
Ruhul Beyan tefsirinde anlatıldığına göre,bir adam bir hurma ağacının yanına geldiğinde bir ses işitti. Sesin sahibine çağırdıysa da cevap alamadı. Bunun üzerine o adam(tenhalarda gelen sesten ürktüğü için,sığınma mahiyetinde) Ayet-el Kürsi’yi okumaya başladı. Ağaçtan hemen bir cin indi. Adam gayet soğukkanlı bir şekilde sordu:”Musallat olduğunuz bir hastamız var. Neyle tedavi edeceğiz?”Cin cevap verdi:”Beni ağaçtan indirdiğinle”

      Yine yazılmıştır ki,”Ümmü sıbyan”olan yani cin tasallutunda olan bir çocuğa18 kere Ayet-el Kürsi okunursa Allah’ın izniyle şifa bulur.

      Ebu Hureyre(ra) başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatmıştır:”Rasulullah(sav) beni Ramazan zekatını korumaya vekil tayin etti. Bir gece bana biri geldi ve zekat hurmalarından avuçlamaya başladı. Ben onu yakaladım ve “-Yemin ederim ki seni muhakkak Rasulullah’a götüreceğim” dedim.
O da bana”Ben muhtacım. Üzerimde muhtaç bir aile nafakası var. Benim bu aldığım şeye şiddetle ihtiyacım var”dedi. Ben de onu salıverdim.

      Sabah olunca Peygamber(sav)”Ya Ebu Hureyre!Dün gece esirin ne yaptı?”Dedi. Ben de alilesinin çokluğundan ve şiddetli ihtiyaçtan söz etti. Ben de salıverdiğimi söyledim. O’da “Muhakkak sana yalan söylemiştir. Fakat yine gelecek”dedi.

      Rasulullah yine gelecek dediği için beklemeye başladım. Yine geldi. Hurmalardan avuçlamaya başladı. O nu yakalayarak Rasulullah'a götüreceğimi söyleyince,önceki şekilde ihtiyacından dolayı yaptığını söyledi."Bir daha gelmeyeceğim” deyince inandım ve bıraktım.

      Ertesi sabah Rasulullah (sav):”Ya Ebu Hureyre!Esirin ne yaptı?”diye sorunca ,ben; nafakasının azlığından şikayet etti ve bir daha gelmeyeceğini söyledi,ben de salıverdim,dedim. Rasulullah (sav): ”Muhakkak yalan söyledi. Fakat yine gelecektir.”dedi. Gerçekten de bir müddet sonra yine bir gece vakti geldi. Hurmalardan avuçlamaya başladı. Yakaladım ve bu sefer muhakkak Rasulullah’ın huzuruna götüreceğimi,gelmem dese dahi yalan olup geleceğini söyledim.
O ise “Şayet bu defa da bırakırsan sana bir takım faydalı kelimeler öğretirim ki,Allah sana faydalar ihsan eder"dedi. Biraz düşündüm ve bu faydalı kelimelerin neler olduğunu sordum.
O da:”Yatağa girdiğin vakit Ayet-el Kürsi’yi bitirinceye kadar oku. Allah muhakkak senin üzerine bir koruyucu melek tayin eder. Ve sana sabaha kadar hiçbir şeytan yaklaşamaz.”dedi.
Ben de onu tekrar saldım. Sabah olunca Rasulullah “Ya Ebu Hureyre!Esirini ne yaptın?”diye sorunca,bende başımdan geçenleri bir bir anlattım. Efendimiz(sav) bana öğretilen bu faydalı kelimeleri işitince”Sana gelen çok yalancı olduğu halde,doğru söylemiştir.”buyurdu.
“Üç geceden beri sana gelen kimdir bilir misin?”diye sorduğunda,”Hayır” dedim.”İşte o insan suretinde bir şeytandır.”dedi.

      Allah’ü Teala hepimizi şerlilerin şerrinden muhafaza Allah’ü Teala Hz.lerinin bizlere doğru yolu göstermek, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak, şeytan ve fasıkların tuzaklarından kendimizi sakındırmak için göndermiş olduğu Kur’an-ı Kerim başlı başına bir deryadır.

      Yüce Yaratıcımız,gerçekten hidayeti canı gönülden isteyen kullarına doğru yolu nasip etmiş ve onları,bulunmuş oldukları “Sırat-ı Müstakim”de,yani doğru yolda korumak içinde Kur’an-ı Azimüşşan’da pek çok nasihatler,emirler,nehiyler ve vaadlerde bulunmuştur.

       Fakat zamanımızda “müslüman” olduklarını iddia eden toplumların ekserisi Kur’an-ı Kerime yabancı oldukları için,Kitab-ı Kerimi öğrenmeye,okumaya,araştırmaya gerek görmedikleri için,kulaktan dolma yarım-yamalak bilgilerle İslam’ı biliyormuş zannettikleri için Kur’an-ı Kerim ahkamı bir kenarda kalmıştır. Durum böyle olunca da Allah-ü Tealanın kesin hükümlerinde dahi harama “helal”,helale de “haram” denilir olmuştur.
      
      Müslüman olduğunu iddia eden herkes,Rabbinden gelen Kitabı okumalı,öğrenmeli,müçtehidlerin ve müfessirlerin yazmış olduğu kitaplar ve tefsirler ışığında araştırmalar yapıp,Dini Mübini İslam’ı öğrenmeli değil midir?

      Mesela hemen hemen hepimizin bilmiş olduğu “Ayet-el Kürsi” hakkında ne kadar bilgimiz var?
Peygamber Efendimiz (sav):”Bakara suresinde bir ayet vardır ki,Kuran ayetlerinin efendisidir. Şeytan olan herhangi bir evde okunursa,şeytan derhal o evden çıkar. O ayet de Ayet-el Kürsi’dir.” buyurmuşlardır. -(Beyheki,Şuabül iman:2/457)

     
Yine Efendimiz (sav)Ebu Katade’den rivayetle:”Her kim Ayet-el Kürsi ve Bakara suresinin sonunu(Amenerrasulü...) sıkıntılı anında okursa,Allah’ü Teala ona yardım eder.” buyurmuşlardır.-(Suyuti,Durrul mensur,2/11)-

     
Efendimiz (sav)Hz.Enes’ten rivayetle:”Her kim her farz namazdan sonra Ayet-el Kürsi’yi okursa,öteki namaza kadar (maddi ve manevi belalardan) korunur. Buna (Ayet-el Kürsi’yi namazların ardınca okumaya) ise ancak Peygamber,Sıddık veya şehidler devam eder.” buyurmuşladır.-(Beyheki,şuabül iman:2/459)-

     
Ruhul Beyan tefsirinde anlatıldığına göre,bir adam bir hurma ağacının yanına geldiğinde bir ses işitti. Sesin sahibine çağırdıysa da cevap alamadı. Bunun üzerine o adam(tenhalarda gelen sesten ürktüğü için,sığınma mahiyetinde) Ayet-el Kürsi’yi okumaya başladı. Ağaçtan hemen bir cin indi. Adam gayet soğukkanlı bir şekilde sordu:”Musallat olduğunuz bir hastamız var. Neyle tedavi edeceğiz?”Cin cevap verdi:”Beni ağaçtan indirdiğinle”

      Yine yazılmıştır ki, ”Ümmü sıbyan”olan yani cin tasallutunda olan bir çocuğa18 kere Ayet-el Kürsi okunursa Allah’ın izniyle şifa bulur.

      Ebu Hureyre(ra) başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatmıştır:”Rasulullah(sav) beni Ramazan zekatını korumaya vekil tayin etti. Bir gece bana biri geldi ve zekat hurmalarından avuçlamaya başladı. Ben onu yakaladım ve “-Yemin ederim ki seni muhakkak Rasulullah’a götüreceğim” dedim.
O da bana”Ben muhtacım. Üzerimde muhtaç bir aile nafakası var. Benim bu aldığım şeye şiddetle ihtiyacım var”dedi. Ben de onu salıverdim.

      Sabah olunca Peygamber(sav)”Ya Ebu Hureyre! Dün gece esirin ne yaptı?”Dedi.Ben de alilesinin çokluğundan ve şiddetli ihtiyaçtan söz etti. Ben de salıverdiğimi söyledim. O’da “Muhakkak sana yalan söylemiştir. Fakat yine gelecek”dedi.

      Rasulullah yine gelecek dediği için beklemeye başladım. Yine geldi. Hurmalardan avuçlamaya başladı. O nu yakalayarak Rasulullah'a götüreceğimi söyleyince,önceki şekilde ihtiyacından dolayı yaptığını söyledi."Bir daha gelmeyeceğim” deyince inandım ve bıraktım.

      Ertesi sabah Rasulullah (sav):”Ya Ebu Hureyre! Esirin ne yaptı?”diye sorunca ,ben; nafakasının azlığından şikayet etti ve bir daha gelmeyeceğini söyledi,ben de salıverdim,dedim.

      Rasulullah (sav):”Muhakkak yalan söyledi. Fakat yine gelecektir.”dedi.

      Gerçekten de bir müddet sonra yine bir gece vakti geldi. Hurmalardan avuçlamaya başladı. Yakaladım ve bu sefer muhakkak Rasulullah’ın huzuruna götüreceğimi,gelmem dese dahi yalan olup geleceğini söyledim.

      O ise “Şayet bu defa da bırakırsan sana bir takım faydalı kelimeler öğretirim ki,Allah sana faydalar ihsan eder"dedi. Biraz düşündüm ve bu faydalı kelimelerin neler olduğunu sordum.
O da:”Yatağa girdiğin vakit Ayet-el Kürsi’yi bitirinceye kadar oku. Allah muhakkak senin üzerine bir koruyucu melek tayin eder. Ve sana sabaha kadar hiçbir şeytan yaklaşamaz.”dedi.
Ben de onu tekrar saldım. Sabah olunca Rasulullah “Ya Ebu Hureyre!Esirini ne yaptın?”diye sorunca,bende başımdan geçenleri bir bir anlattım. Efendimiz(sav) bana öğretilen bu faydalı kelimeleri işitince”Sana gelen çok yalancı olduğu halde,doğru söylemiştir.”buyurdu.
“Üç geceden beri sana gelen kimdir bilir misin?”diye sorduğunda,”Hayır” dedim.”İşte o insan suretinde bir şeytandır.”dedi.

      Allah’ü Teala hepimizi şerlilerin şerrinden muhafaza

      İnsanoğlu denilen bu muhteşem varlık daima gizliye ve esrarengiz her hadiseye alaka duymuştur. Ne var ki merak duyduğu bu olayları incelemek ve araştırmaktan çok,körü-körüne inanmayı,karşılaştığı hadiseleri olağanüstü bir hal bilmeyi tercih edenlerin sayısı malesef çok kabarıktır.

      "Reenkarnasyon" denilen hadisede ruhların tenasuh etmesi değil,cin taifesinden belli bir gurubun insanları göz boyama ile aldatmasından ibarettir!

      "Cinler Alemi" denilen ,bu alemin mensupları bizlerden çok farklı bir yapıya sahiptirler.Mesela saniyenin onda biri kadar bir zaman dilimi içinde çok uzun mesafelere gidip gelebilirler. "(Sonra Süleyman müşavirlerine) dedi ki: Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o melikenin tahtını bana getirebilir? Cinlerden bir ifrit: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsiniz, dedi." -Neml su.38,39-

      Bu ayetten de anlaşılacağı üzere uzun mesafelerden kısa bir zamanda gelmenin haricinde,insanların yapamayacağı çabuklukta işlerde yapabilirler. ANCAK ASLA GAİBİ YANİ GELECEĞİ BİLEMEZLER!

      "Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Süleyman uzun bir zaman sonra yere) yıkılınca anlaşıldı ki cinler gaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı." -Sebe su.14-

      Cinler gaibi bilemez!Ancak ömürleri ortalama 1000 yıl olduğu için,geçmişte yaşanmış hadiseleri çok iyi bir sekilde anlatabilirler. Buna örnek yaşanmış şu hadise yeterli olabilir:Bir ruh çağırma seansında gelen cin,kendisini Alparslan'ın ruhu olarak tanıtmış,savaşı tüm teferruatlarıyla anlatmış,rum imparatoru ile Alparslan arasında geçen konuşmaları onların şive ve lisanları ile söylemiştir. Ne var ki gelen o zamana şahid olmuş bir cindir!Ama insanların ekserisi Alparslan'ın ruhu olduğuna inanmıştır!

      Zaten gelen cinler insanların itimatlarını kazanmak için genellikle meşhur kişilerin,özellikle de evliyaların isimlerini kullanırlar!Halbuki can bedenden çıktığında,beden kara toprağın bağrına verildiğinde,ruh dünyadaki mükellefiyetlerinden dolayı ya ilahi rahmete kavuşmuş ya da ilahi gazaba duçar olmuştur.

      Cin taifesinin hepsi böyle fuzuli ve insanların imanlarına taalluk ettiği içinde tehlikeli işlerle uğraşmazlar. Ancak insanların nasıl belli bir bölümü şerle alakalıysa,onlarında bir gurubu bu şekildedir. Allah-ü Teala tüm insanları cinlerin ve şeytanlaşmış insanların şerrinden korusun!

      Reenkarnasyon'u kısaca açıklayalım:"Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım!Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım, RabbimNihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında: "Rabbim! der, beni geri gönder;"!"Ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım." Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah(ruhların hesabı ve kabir hayatı) vardır." Mü'minun su.97,98,99,100-

      Bu ayeti kerime ölen bir kişinin ruhunun kıyamete kadar,dünyaya dönemeyeceğine delildir!

      Peki nedir bu reenkarnasyon?Cinlerin insan beyninde yönetimi ele geçirip,kişinin ağzından konuşmasıdır!Genellikle bu gibi işler de kişi, cin içinde konuşmaya başlayıncaya kadar anlattıklarından habersizdir!

      " Allah, onların hepsini bir araya topladığı gün, "Ey cinler topluluğu! Siz insanlarla çok uğraştınız" der. Onların, insanlardan olan dostları ise: "Ey Rabbimiz! (Biz) birbirimizden yararlandık ve bize verdiğin sürenin sonuna ulaştık" derler. Allah da buyurur ki: Allah'ın dilediği hariç, içinde ebedi kalacağınız yer ateştir. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, bilendir." -En'am su. 128-

      Ayeti kerimede bu gibi işlerle sırf şöhret olma veya maddi menfaat nedeniyle uğraşanların ahiretteki sonları çok açık bir şekilde belirtilmiştir!

      Rabbimiz Teala bizleri ve cinleri dünyaya ne için gönderdiğini de"Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım."(Zariyat,56) buyurarak ifade etmiştir!

      Meselenin kısaca izahı budur!Gerek reenkarnasyon denilen hadise hakkında,gerekse cinler alemiyle ilgili kafanıza takılan meseleler hakkında öğrenmek istediğiniz konularda yardımcı olabilirim.

      " De ki: İnsanların kalplerine vesvese sokan, (insan Allah'ı andığında) pusuya çekilen cin ve insan şeytanının şerrinden insanların Rabbine, insanların Melikine (mutlak sahip ve hakimine) insanların İlâhına sığınırım!"-Nas suresi-

      Reenkarnasyona sebep) Olan bu cin taifesi, insanlara musallat olmak için uygun ortamı beklerler. Bu uygun ortamı bulduklarında ise,insanlara musallat olur ve onları kendi istedikleri şekilde idare ederler. Mesela geçmişten haber vermek,kişinin gizli kalmış hallerini açığa çıkarmak,başka yerlerde olan haberleri anında o meclise getirmek,.... gibi.

      Şimdi kısaca bu taifenin şerrinden korunmak için nelere dikkat etmemiz gerektiğini kısaca inceleyelim:

1-Mümkün mertebe abdestli bulunmaya dikkat etmek

2-Dalgın vaziyette fazla durmamaya dikkat etmek

3-komple boş bir binada yalnız gecelememeye dikkat etmek

4-Soğan,sarımsak kabuklarını yakmamaya çalışmak

5-Geceleyin yolun kenarından yürümek

6-Besmelesiz yatıp-kalkmamaya dikkat etmek

7-Namazlarını vakitlerine ve şartlarına uygun kılmaya dikkat etmek

8-Banyo ve tuvalette gereğinden fazla durmamaya çalışmak

9-Ergenlik çağına yeni girmiş veya yeni doğum yapmış kişilerin,özellikle kapı eşiklerinden besmelesiz geçmemelerine dikkat etmeleri

10-"Cinci hoca" adı altındaki şahıslara gidip,onların istismarlarına boyun eğmemek. Çünkü bu gibi kişiler menfaatlerinin kesilmemesi için,onlara zara vererek,tekrar gelmelerini sağlamaya çalışırlar. Kişide zanneder ki "ben falan hocaya gittiğimde iyi oldum,gene gideyim" der.

11-Gece karanlığında aniden önüne çıkan ufak hayvanları öldürmemek

12-Özellikle gece hiç beyazı veya başkaa rengi olmayan,tamamen siyah kedilerden besmele ile uzaklaşmak.

13-Lavabolardan ılıştırmadan kaynar su dökmek

14-Yemek bulaşığı olan elbise ile uyumak

      Bunlar başlıca sebeplerdir. Bunlara azami dikkat etmek gerekmektedir. Allah-ü Teala ümmet-i Muhammedi şerlilerin şerlerinden muhafaza etsin.

      Felak,Nas,Ayet-el kürsi isimli ayetleri okumayı alışkanlık haline getirmek kişiyi manevi bir kale içine alacaktır.

-Bu konuda sorunlarınız olursa,yardımcı olmaya çalışırım.-