HUD (AS) VE ÜMMETİ

      

      -ÇAĞLAR BOYU İMTİHAN-

Geçmişten adam ibret alırmış, ne masal şey;
Beş bin yıllık kıssa yarım hisse mi verdi?
Tarih tekerrürden ibarettir diyorlar,
İbret alınsaydı hiç tekerrür mü ederdi?

      Allah kendisine isyan edenleri ahiret hayatında cezalandıracağını, isyanda ileri gidenleri ise bu dünyada da helâk edeceğini bildiriyor. O kavimleri helâke götüren sebepleri Kur’an da anlatıyor ve bizlerin ibret almamızı, onların yaptığı hataları yapmamamızı istiyor. Şayet onların yaptığı hataları yaparsak varacağımız sonuç onlarla aynı olacak. Nuh kavminin yok edildiğini kavrayabilmemiz için, bizlere ispat olarak O’nun gemisini gösteriyor; “Andolsun ki onu (Nuh’un gemisi) bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?” (Kamer-15)
      Bugün yok edilişini okuyacağımız Ad kavminin başına gelenlere ispat olarak da, onların binlerce yıl önce yaşamış oldukları memleketlerini harabelerini gösteriyor. Bir şehrin harabelerine bakılınca, o şehirde yaşanmış bir felâketin olduğunun anlaşılacağını söylüyor;” Âd ve Semûd'u da (helâk ettik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp (hakikatı) görebilecek durumdaydılar.” (Araf-38)

      Ad kavminin durumunu kısaca anlatıyorum; Helâk ile ilgili ayetleri sona alıyorum, ibretle okuyalım:
      Tufandan sonra insanlar tekrar çoğalıp yeryüzünün çeşitli yerlerine yerleştiler. Kalabalık topluluklar halinde yaşamaya başladılar. Bu topluluklardan birisi de Ad kavmi idi. Ad kavmi Yemen’in güneyinde, deniz sahiline çok yakın bir yerde, etrafı yüksek kum tepeleri ile çevrilmiş, bol suları, verimli arazileri, her çeşit meyve veren ağaçlarla donatılmış bağ ve bahçeleri ile cennet misali vatanlarında bolluk ve refah içerisinde yaşıyorlardı. Bolluk ve refah kendilerini azdırmış, bir müddet sonra Allah’a ortak koştukları putlara tapmaya başlamışlardı. Herkes kendini büyük görüp, gücü yeteni eziyordu. Haksızlık ve gariplere zulüm alabildiğince hızla devam ediyordu.

     
Allah cc, Hud (as) ı bu topluluğa Peygamber olarak gönderdi. İkazına aldırmadılar. Nuh Peygambere yapılan hakaretleri Hud (as)a da yaptılar. Allah cc, Ad kavminin memleketine tam üç yıl bir damla bile yağmur vermedi. Bu üç yıl içerisinde kadınlarından hiç biri hamile kalmadı. Yağmursuzluktan her taraf kuruyor ve nesilleri de devam etmiyordu. Kurak geçen üç senenin sonunda, daha önceki o verimli memleket çöle dönmüş, kıtlık hat safhaya ulaşmış, insanlar açlıktan ölüyorlardı. Bütün bu felaketlere rağmen hâlâ isyanlarında ve zulümlerinde ısrar ediyorlardı. Üç yıl kuraklıktan sonra gök yüzünde ilk defa bir siyah bulut belirmişti. “İşte beklediğimiz yağmuru getiren bulut” diye koştular, ama gelen yağmur değil onları toptan yok edecek olan felaket idi.
      OLAYI ANLATAN AYETLERDEN BAZILARI:
      (Peygamberlerin tebliğ esnasında uyguladıkları muazzam metodlara dikkat etmeliyiz. Kendisine hakaret edip dövenlere “ey kavmim” diye nasıl da sabırlı hitab ediyor. Nuh as.ın durumunu da tekrar hatırlayalım)
      Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı.(Şuara-123)
Andolsun ki, onlara da size vermediğimiz kudret ve serveti vermiştik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir fayda sağlamadı. Zira bile bile Allah'ın âyetlerini inkar ediyorlardı. Alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıverdi.(Ahkaf-26)
Kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?(Şuara-124)

      Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.125/Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.(Şuara-126)

      Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.(Şuara-127)

      Siz her yüksek yere bir alâmet dikerek eğleniyor musunuz?(Şuara-128) Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?(Şuara-129)

      Yakaladığınız zaman, zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?(Şuara-130)

      Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin. Bildiğiniz şeyleri size veren. size davarlar, oğullar, bağlar, pınarlar ihsan eden (Allah'a karşı gelmek) den sakının.(Şuara-132,133,134)

      Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz.(Araf-66)
      "Ey kavmim! dedi, ben beyinsiz değilim; fakat ben âlemlerin Rabbinin gönderdiği bir elçiyim(Araf.67)
      Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm(Araf.68)
Sizi uyarmak için içinizden bir adam vasıtasıyla Rabbinizden size bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı? Düşünün ki O sizi, Nuh kavminden sonra onların yerine getirdi ve yaratılışta sizi onlardan üstün kıldı. O halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz."( Araf-69)
      Doğrusu sizin hakkınızda muazzam bir günün azabından endişe ediyorum. (Şuara-135). (Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de, vermesen de bizce birdir.(Şuara136)
      Bu, öncekilerin geleneğinden başka bir şey değildir.(Şuara-137) .

      Biz azaba uğratılacak da değiliz.(Şuara-138). Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir.(Araf-70)
      (Hûd) dedi ki: "Üzerinize Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir. Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler hususunda benimle tartışıyor musunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!"(Araf-71)
Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik.(Araf-72)
      Âd kavmi ise, uğultulu, kasıp kavuran bir fırtına ile mahvedildiler.(Hakka-6).

      Allah onu, ardarda yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.(Hakka-7).

      Şimdi onlardan arda kalan bir şey görüyor musun?(Hakka-8)
      Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler.(Şuara-139).

      Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.(Şuara-140)
Âd kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve: Bizden daha kuvvetli kim var? dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah'ın, onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi (mucizelerimizi) inkar ediyorlardı.(Fussilet-15)