Allah
insanları dünya hayatından kesinlikle imtihana çekeceğini
bildiriyor. Hiçbir Müslüman bundan şüphe edemez.
“Mutlak hükümranlık elinde olan Allah, yüceler yücesidir ve
O'nun her şeye gücü yeter. O ki, hanginizin daha güzel davranacağını
sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak
galiptir, çok bağışlayıcıdır.”Mülk-1-2)
“Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır. İçinizdekileri açığa
vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir,
sonra dilediğini affeder, dilediğine de azap eder. Allah her şeye
kadirdir.”(Bakara-284) Yaptığımız
ve söylediğimiz her şey; veyahut ta yapmamız gerekirken yapmadığımız
her şey kaydedilmektedir. Bizim unuttuklarımızın tamamı
ahirette, o hesap gününde karşımıza çıkacak ve bizden hesabı
sorulacaktır.
“Halbuki üzerinizde gözetici melekler var. (Amellerinizi yazan)
kerim olan melekler var. Yaptığınız her şeyi
bilirler(kaydederler)” (İnfitar:10-12)
“O gün insanlar amellerini görmeleri (karşılığını almaları)
için darmadağınık geri dönüp gelirler. Kim zerre miktarı hayır
yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.”(Zilzal:
6-8).
“Ve hepsi sıra sıra Rabbinin huzuruna çıkarılmışlardır:
Andolsun ki sizi ilk defasında yarattığımız şekilde bize
geldiniz. Oysa size vâdedilenlerin tahakkuk edeceği bir zaman
tayin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?” (Kehf-48)
İnsan bu dünya hayatının bir imtihan olduğunu ve yaşadığı
hayattan hesaba çekileceğini unutuyor. Ama hesap günü her şey
karşısına çıkınca ve hayatının tamamı karşısına bir
kitapta kaydedilmiş durumda çıkınca, gerçeği anlayacak, ama iş
işten geçmiş olacak.
“Kitap ortaya konmuştur: Suçluların, onda yazılı olanlardan
korkmuş olduklarını görürsün. "Vay halimize! derler, bu
nasıl kitapmış! Küçük büyük hiçbir şey bırakmaksızın
(yaptıklarımızın) hepsini sayıp dökmüş!" Böylece yaptıklarını
karşılarında bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye
zulmetmez.”(Kehf-49) O
gün insanlar sadece kendi yaptıklarının karşılığını görür.
"O gün (hesap için) huzura alınırsınız; size ait hiçbir
sır gizli kalmaz. Kitabı sağ tarafından verilen: Alın, kitabımı
okuyun; doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten
biliyordum, der. Artık o, meyveleri sarkmış yüce bir cennette hoşnut
kalacağı bir hayat içindedir. (Onlara denir ki:) Geçmiş günlerde
işlediklerinize (iyi amellerinize) karşılık, âfiyetle yiyin, için.
"(Hakka: 18-24)
Bu
dünya hayatını Allah’ın istediği doğrultuda yaşamış
olanlara, o hesap gününde, amel defterleri sağ taraflarından
verilir. Amel defterleri güzel olanlar, okul karneleri güzel olan
çocukların sevindiğinden çok daha fazla sevinirler. Artık
onlar, geçici dünya hayatından sonsuz ahiret saadetini kazandıklar
için mutludurlar.
“Kitabı sol tarafından verilene gelince, o: Keşke, der, bana
kitabım verilmeseydi de, hesabımın ne olduğunu bilmeseydim! Keşke
onunla (ölümümle) her iş olup bitseydi! Malım bana hiç fayda
sağlamadı; Saltanatım da benden (koptu), yok olup gitti. Onu
yakalayın da, (ellerini boynuna) bağlayın; Sonra alevli ateşe atın
onu!(denilir)” (Hakka:26-32).
Bunlar da geçici dünya hayatının zevklerine kedilerini kaptırmış
ve bu zevkleri ebedi saadete tercih etmiş olanlardır. Dünya da
iken önemsemedikleri gerçekler orada karşılarına çıkınca
perişan ve pişman olurlar, ama oradaki pişmanlık fayda vermez.
Çünkü pişmanlık ve tövbe yeri bu dünyadır. Rabbimiz bizi
ikaz ediyor: “Dünya hayatı sizi aldatmasın” buyuruyor. Şeytan
da “Allah kulunu yakmaz, Allah yarattıklarına azap etmez, diye
sizi yanıltmasın, sizi Allah hakkında kandırıp vesvese
vermesin!” buyurarak bizleri ikaz ediyor:
"Ey insanlar! Allah'ın vaadi gerçektir, sakın dünya hayatı
sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi
kandırmasın!" (Fatır-5)
"Nice canlı var ki, rızkını
(yanında) taşımıyor. Onlara da size de rızık veren Allah'tır.
O, her şeyi işitir ve bilir."(Ankebut-60)
"Size
rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyiniz, bu
hususta taşkınlık ve nankörlük de etmeyiniz; sonra sizi gazabım
çarpar. Her kim ki kendisini gazabım çarparsa, hakikaten o, yıkılıp
gitmiştir." (Ta-Ha:81)
Allah’dan
başka hiç kimse, insanın rızkını kesemez:
Eşkıya, dağ başında bir kişiyi soydu; Parasını ve kıymetli
eşyalarını gasbetti. Elini ve ayaklarını bağladıktan sonra,
ölsün diye ıssız bir yere bıraktı. O günlerde avda bulunan
padişahın sofrasına şahin denilen yırtıcı bir kuş geliyor ve
ekmeği kaptığı gibi havalanıyordu. Bu durum ard arda üç kez
tekrarlanınca, padişah kuşu takip etmelerini emretti. Gördüler
ki, kuş, elleri ve ayakları bağlanmış olan bir adamın göğsüne
oturmuş, padişah sofrasından getirdiği yiyeceklerle adamı
besliyor. Padişah adama soruyor: “Nezamandan beri burada bağlısın?”.
Adam: “On gündür buradayım, bu kuş bana her gün yiyecek
getirip, beni doyuruyor.”
..Buradan anlaşılıyor ki, Allah’ın kesmediği rızkı hiç
kimse kesmiyor, kesemiyor.
Allah’ın
rızkını kestiği kimseye de hiç kimse rızk veremez.:
1930 yılında Amerika’da yaşanan bir olay. Amerikalı bir altın
madeni işletmecisi altınlarını bir şehirden diğer bir şehre
nakledebilmek için, zırhlı tren vagonları imal ettiriyor. Altınlarının
nakliyesini bizzat kendisi organize ediyor. Teker teker altın
vagonlarına girip çıkarken, görevliler hiç farkına varmadan
adamı vagonun içine kilitliyorlar. Üç hafta sonra, altın vagonu
hedefine ulaşıyor. Mühürlü vagonu açtıklarında, altın işletmecisinin
ölüsünü buluyorlar. Adamın açlıktan öldüğü tespit
ediliyor. Hem de tonlarca altını bulunduğu vagonda açlıktan ölüyor.
Bu da gösteriyor ki; Allah’ın rızkını kestiği bir kimseyi hiç
kimse rızıklandıramaz.
Bu
dünyaya ilk ve son kez olmak üzere, herkes yalnız bir kere
geliyor. Rabbimize karşı kulluk görevimizi yaptığımız
taktirde, ahirette de rızıklandıracak. Bu dünya da herkese
verilen rızkı, ahirette sadece kendisine,bu dünyada iken, itaat
etmiş olanlara verecek. Bu durum Kur’an’da şöyle anlatılıyor.
(Cennet ehli cennete ve nimetler içinde bulunduğu halde, cehennem
ehli de azabın içinde olduğu halde; birbirlerine gösteriliyorlar
ve aralarında şu konuşma geçiyor):
“Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek
bulduk, siz de Rabbinizin size vadettiğini gerçek buldunuz mu?
diye seslenir. "Evet!" derler. Ve aralarından bir çağrıcı,
Allah'ın lâneti zalimlerin üzerine olsun! diye bağırır.”(Araf-44)
“Cehennem
ehli, cennet ehline: Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği rızıktan
biraz da bize verin! diye seslenirler. Onlar da: Allah bunları
kafirlere haram kılmıştır, derler.”(Araf-50)
Netice:
Her şey son nefese bağlıdır. Bugün Allah’ı inkar eden bir
kimse, ölmezden önce iman ederde son nefesini mü’min olarak
verirse; ahiretin sonsuz nimetlerine kavuşur. Bugün alnını
secdeden kaldırmayan birisi, dikkatsizlik neticesi bir hata ile son
nefesinde imanını kaybederse, bütün emekleri boşuna gitmiş
olur.
ONUN
İÇİN, HEPİMİZ KENDİ KUSURLARIMIZI ARAŞTIRALIM; BAŞKALARININKİNİ
DEĞİL. BU DÜNYADAKİ HİÇ BİR ŞEY, SONSUZ OLAN AHİRET NİMETLERİNİ
BİZE KAYBETTİRECEK KADAR, ÖNEMLİ OLAMAZ. ÇÜNKÜ DÜNYA HAYATI
BİZE YALNIZ BİR KERE VERİLİYOR. LÜTFEN HEPİMİZ KENDİ PAÇAMIZI
KURTARMAYA BAKALIM. |