İSLAM

       İslam, özel anlamda Hz.Muhammed(sav)’e vahyedilen dini gerçeklerin ismi olduğu gibi, genel anlamda Hz.Adem’den beri vahiy yoluyla tekrar edilegelen dinin de ismidir. Kur’an, Yahudiler’i, Hıristiyanlar’ı ve Müslümanlar’ı Hz.İbrahim’ın tebliğ ettiği Haniflik (evrensel İslâmi gerçekler) ortak paydasında birleştirmeye çalışmıştır. Fakat o tarihte var olan Yahudi ve Hıristiyan inanışları o kadar dogmatik idi ki, Kur’an’ın tün gayretlerine rağmen, bu ideal gerçekleştirilemedi..
Haniflik (Evrensel İslam), tarih ve toplum içinde, peygamberlerin somut şeriatlarında ortaya çıkan, her peygamberin davetinde tekrar edilen metafizik ve ahlaki özdür: Şirk ve küfürden uzak olarak Allah’a yönelmektir. Fakat bu özün şekli olan şeriat, her tarihsel ve toplumsal duruma göre farklılık göstermiştir.

     “Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol belirledik. Şayet Allah dileseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı. Fakat size verdikleri ile sizi sınamak istedi.” (Maide-48)

     (Ey Muhammed!) “Yahudi veya Hıristiyan olursanız doğru yolda olursunuz” derler. “Hayır, doğruya yönelen İbrahim’in dininden oluruz; o müşriklerden değildi” de.
     (Ey Müslümanlar!) “Allah’a, bize indirilene, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve boylarına indirilene, Musa’ya ve İsa’ya verilene, Rableri tarafından peygamberlere verilenlere inandık. Onları birbirinden ayırmayız. Biz Allah’a teslim olmuşuzdur” deyin. Eğer (diğerleri de) sizin inanmış olduğunuza aynen inanırlarsa, şüphesiz, doğru yolda olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, yalnızca anlaşmazlığa düşerler. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O hem işitir, hem bilir. Allah’ın boyası ile boyanın –boyası Allah’ınkinden daha güzel olan var mıdır?- ve “işte biz O’na kulluk ederiz” deyin. (Bakara:136-140)

     (Ey Muhammed!) Sana: “Doğruya yönelen İbrahim’in dinine uy!” diye vahyediyoruz. O ortak koşanlardan değildi. 16/123

     De ki: “Arkadaşları kendisini: ‘Bize gel’ diye doğru yola çağırırken, yeryüzünde şeytanların ayartarak şaşkın bıraktıkları kimse gibi biz de, Allah bizi doğru yola koyduktan sonra, geriye mi dönelim? Allah’dan başkasına; bize faydası olmayan ve zarar da veremeyenlere mi yalvaralım?”
De ki: “Yol ancak Allah’ın yoludur. Bize alemlerin Rabbine teslim olmamız emredildi ve (bize): ‘Namazı kılın ve Allah’a saygılı olun, çünkü O’nun huzurunda toplanacaksınız’ (buyruldu)” (En’am-71/72)

     Rabbinin doğru yolu işte budur. Düşünen topluma ayetleri açık açık anlatmaktayız. Rablerinin katında onlara barış yurdu vardır; O, yaptıklarından dolayı onların hamisidir. (En’am-126/127)

     De ki: “Rabbim beni doğru yola, gerçek dine, doğruya yönelen İbrahim’in dinine koymuştur.” O ortak koşanlardan değildi.
De ki: “Yakarmam, ibadetlerim hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Böyle emrolundum ve ben Müslümanların ilkiyim.” (En’am:161-163)

     İyi davranarak kendini Allah’a veren kimse, şüphesiz en sağlam kulpa tutunmuştur. İşlerin sonucu Allah’a aittir.(Lokman-22)

     Allah Nuh’a buyurduğunu, sana indirdiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya, ve İsa’ya buyurduğumuzu size din kıldı. “Dine bağlı kalın, onda ayrılığa düşmeyin”. Putperestleri çağırdığın şey onların gözünde büyümektedir. Allah ona dilediğini seçer, (kendisine) yöneleni ona eriştirir.(Şura-13)

     (Ey Muhammed!) Hakka yönelerek kendini Allah’ın insanları yaratış biçimi olan dine ver. Allah’ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur, fakat insanların çoğu bunu bilmiyorlar. Allah’a yönelerek O’na karşı saygılı olun, namazı kılın; dinlerini parçalayarak bölük bölük olan –her gurup kendi elindekiyle sevinir- müşriklerden olmayın. 30/30-32

     Allah katında din İslam’dır. Kitap verilenler, ilim kendilerine geldikten sonra aralarındaki çekememezlikten ötürü anlaşmazlığa düştüler. Allah’ın ayetlerini kim inkar ederse, doğrusu Allah’ın hesaba çekmesi çabuk olur.(Ali Imran-19)

     Bu ayetleri okuyup anlayan Müslümanların, kesin olarak inanmaları gerekir ki; İslam hak dindir ve kesinlikle bundan şüpheye düşmemeleri gerekir. İnanmayanların hakaret ve kınamalarına hiçbir Müslümanın aldırmaması gerekir.

     İnananlar ise; kendilerine sadece bir kere verilen dünya hayatını iyi değerlendirmeleri gerekmektedir. Dönüşü olmayan ve her gün sona doğru biraz daha yaklaşan bu dünya hayatını ‘karanlıkta yol yürür gibi’ harcamamalıdırlar. Müslümanların rehberi Kur’an-Peygamber olmalıdır. Kur’an’ı ve Peygamberi de, kendi canımızın istediği gibi değil, mutlaka İcma’i Ümmet ve Kıyası Fukaha’ın ışığında anlamaya çalışmalıyız. İcma’yı ve Kıyas’ı Fukaha’yı küçük görüp de kendi burunlarının doğrultusunda gidenler, kesinlikle yanılırlar ve zararları da kendilerine olur. Dünyada, kendilerini daima bir boşlukta hissederler, devamlı hayal kırıklığına uğrarlar. Onların yaşantıları, başkalarına gösteriş yapmaktan ibaret olur; biricik hedefleri ise, kendilerini başkalarından üstün göstermeye çalışmalarıdır. Halbuki Allah’ın emrettiği ve Peygamber’in gösterdiği, İcma’nın uyguladığı ve Kıyası Fukaha’nın metotlaştırdığı hayat şeklini kabul ediverseler; bütün bu iç sıkıntılar bitiverecek. Stresler sona erecek. Bunalımda bitecek Ahiret hayatından ise ümit edilecek. Kuru bir inat yüzünden insanın hem dünyasını ve hem de ahiretini yıkması değer mi?Hz.Ali efendimiz(kv) bir sözünde şöyle demiştir:


“Kim demiş ki: sen bir cürümsün?
Oysa sende bir cihan gizlidir,
Kendini hep dertli sanırsın,
Çaren kendinde gizlidir,
Fakat ki bunu bilmezsin.”


    
Çaremiz; Rabbimizin emirlerine sımsıkı yapışmaktır. Bu da bütün kulların yapabileceği kolay bir şeydir. Sahih İman ve Salih Amel’e muhtacız. İnanan ve inanmayan herkes, hepimiz durumumuzu gözden geçirmeli ve bizi yaratan Rabbimize kulluk ederek, tekrar yarattığındaki vaadine nail olmaya gayret etmeliyiz.
     Rabbimiz hepimizin yardımcımız olsun.