ÖLÜM

     ÖLÜMÜN DEHŞETİ:
    
Peygamber Efendimiz (sav) ölümü,ölümün keder ve elemini anarak şöyle buyurmuştur:
-Ölümün vereceği acı üç yüz kılıç darbesi kadardır.
-Ölümün en kolayı bir yün parçası içinde bulunan bıtırak (pıtrak) gibidir. Bıtırak yün parçası içinden çıkarılmak istenirse illa kendisiyle beraber bir parça yün sökülür.

     Peygamber efendimiz (sav) bir hastanın yanında iken :
-Ben onun düçar olduğu şeyi biliyorum. Onun hiç bir damarı yoktur ki şu anda ölümün verdiği elemin keskinliğini duymasın.
     Hz.Ali efendimiz (kv) ise ölüm hakkında şöyle buyurmuştur.:
-Nasıl olsa harpte öldürülmeseniz de öleceksiniz. Varlığım kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki bence bin kılıç darbesi ile ölmek rahat yatakta ölmekten daha kolaydır.

     Evzai ise şöyle der:
-Bize gelen haberlere göre ölü kıyamet günü diriltilinceye kadar kabrinde ölümün acısını hisseder.

     Evs oğlu Şeddad ise şöyle demiştir:
-Mümin için ölüm dünya ve ahiretteki korkuların en şe'nidir. Ölüm testerelerle biçilmekten, makaslarla doğranmaktan ve tencerelerde kaynamaktan daha elemlidir. Eğer bir ölü diriltilse de hayattakilere ölüm hakkında haberler verse dünyadakiler ne yiyebilirler ne de uyuyabilirlerdi.

     Ölüm yatağında yatan bir zat o an hissettiklerini şöyle açıklamıştır.:
-Sanki gökler yere yıkılmış benim canımda iğnenin deliğinden çıkıyor....

     Can verip Allah'a kavuşan Halilürrahman İbrahim (as)'a Rabbimiz sordu:
-Ölümü nasıl buldun Ey Dostum?
İbrahim (as) cevap verdi:
-Yaş bir yün parçasına sokulup-çıkarılan demir şiş gibi!!!
Allahü Teala buyurdu ki :
-Biz sana ölümü kolaylaştırdık...

     Aynı soruya Kelimullah olan Musa (as) şu cevabı verdi:
-Tavada kavrulan ölüp te rahata,kaçıp ta kurtuluşa eremeyen bir kuş gibi... dedi.
Bir başka zat ise bu soruya karşılık:
-Kasabın elinde diri diri yüzülen bir koyun gibiyim dedi:

     Efendimiz (sav) in vefatı esnasında yanında bir bardak su vardı. O suya mübarek elini sokuyor ve ıslattığı eliyle yüzünü sıvazlıyordu. Bir yandan da dua ediyordu:
-Allahım! Ölüm sarhoşluğunu bana kolaylaştır!
Bu sözü duyan Fatma validemiz:
-Babam acı çekiyor diyerek üzüntüsünü belli ettiğinde Hz.Peygamber efendimiz:
-Bu günden sonra babana acı yok demiştir.

     Ölüm sıkıntısıyla beraber başka sıkıntılar da vardır. Bunlar üç tanedir:
1-Ruhun bedenden ayrılmasının verdiği acı ve sıkıntı
2-Ölüm meleğinin görülmesi anındaki acı ve sıkıntı
3-Ölüm anında asilerin yerlerini görmeleri anında ki acı ve sıkıntı.

     Ölmek üzere olan bir insan mümin ve salih amel sahibi ise Azrail (as) ona hoş suretli,güzel kokulu ve güzel kıyafetli bir delikanlı suretinde gelir. Ona kolaylık gösterir.
     Ama ölmek üzere olan insan facir, fasık veya mücrimlerden ise Allahı, peygamberi veya ahiret gününü inkar edenlerdense o zaman Azrail(as) ona katran rengi bir elbise giymiş, saçları diken diken kalkmış, pis kokulu, ağzından ve burnundan alev ve dumanlar çıkan siyah bir adam renginde gözükür.

     Denilmiştir ki:
-Hiç bir ölü yoktur ki kendisine öldüğünde amellerini yazan hafaza melekleri gösterilmiş olmasın.
-Sizin hiç biriniz gideceği yerin neresi olduğunu bilmeden ve cennet veya cehennemde yerini görmeden dünyadan ayrılmaz.
-Ölümün verdiği elemden bir damla alınabilseydi ve dünya üzerine damlatılsaydı dağlar erirdi.

     Peygamber efendimiz (sav) :
-Otlayan hayvanlar ölümün ne olduğunu bilmiş olsalardı onlarda yemek için bir lokma et bulamazdınız.
-Ölüm anında vücut azaları birbirlerine veda ederler."benden ayrıldın,kıyamet gününe kadar da ben senden ayrılıyorum" derler...