SABIR

      Allah(cc) ümmetimden bir kısım insanlar için kanatlar yaratır. Cennete uçarlar. Melekler cennetten gelen sesler üzerine içeriye girerler. Ve bir ağaç altında nimetlerden faydalanmakta olan kullara yaklaşarak sorarlar: Kapıdan bize gözükmeden nasıl girdiniz?
-Allah’ü Tealanın verdiği kanatlarla....derler.
-Siz hangi peygamberin ümmetisiniz? Diye sorarlar.
-Son peygamber olan Muhammed (sav) in ...derler
-Bu mertebeye ne ile eriştiniz ki hesap külliyen bitmeden buraya geldiniz?
-İki huy sebebi ile
1-İsyandan korkardık
2-Kısmetimize razı olurduk.. Melekler: “ O halde siz bunu hak etmişsiniz”
___________________
      “Kıyamet in kopmasından 40 sene (dünya senesimi yoksa ahiret senesimi ihtilâflıdır) İsrafil (as) Mescid-i Aksa’nın yanından bağıracak:
     Ey çürümüş dağılmış kemikler,parçalanmış mafsallar,dağılan organlar,saçılan kıllar... Toprak olmuş tenler... Allah hüküm vermek için kalkıp bir araya gelmenizi emr ediyor... Kalkın ekber olan Allah’ın huzuruna...”
________________
      “Hayırlıları şerlilerine uymadıkça,iyileri kötülerini hoş görmedikçe,alimleri isyanda amirlere (idarecilere) yardım etmedikçe,Allahü Teala’nın bu ümmete hayrı açıktır. Onlar men olunan bu şeyleri yaptıklarında Allah onları hayırdan men eder”
______________
      “Bir kadeh içki ve bir çıplak dansözün Muhammed’in dinine uyanlarda yapacağı tahribatı hiçbir silah yapamaz. O halde müslümanları fuhuş ve alkole boğmak için her şeyi yapacağız...”İngiliz Misyoner,zewimer
__________
      “Musa(as) Rabbimize münacat ettiğinde Allah’ü Teala buyurdu ki “Ey Musa!Sana çok yakın olmamı istersen,bedenine ruhundan,gözünün siyahına akından daha yakın olmamı istersen Habibime çok salâvat oku!Bir kimse Habibime,O’nun hal ve hareketlerine karşı gelip inkar ederek ölürse onu cehenneme atarım. Beni görmesine müsaade etmem. Ver O’nun peygamberliğini kabul etmeyen İbrahim Halil dahi olsa eziyet ederim”
____________
      “Tevratta Efendimiz (sav) şu şekilde anlatılmıştır:”Her zaman ve her yerde ölçülü konuşur,gaflet dolu kahkaları değil,pırlanta tebessümü tercih eder.,aşırı şeyleri beğenmez,cömerttir,misafiri sever,yüzü güzel,sözü güzel,huyu güzel,boyu güzeldir,O ölüm ve ahiret alemini çok düşünür,çok ağlar az güler,aceleci değildir,kızmaz,aza kanaat edip çoğu infak eder,daima ihlaslıdır,dili her zaman kuranı anar,insanlardan gelen eza ve eziyetlere katlanır da yine de şefaat eder,çok sabırlıdır,kendisi için intikam almaz,hak ve adalet O nun şiarıdır,...”
_____________
      “Ahir zamanda deccallar ortaya çıkacaktır. Bunlar sizin ve babalarınızın duymamış olduğu bir takım sözler söylerler. Bunlardan son derece sakınınız ki sizi saptırıp fitneye düşürmesinler”
______________
      “Yermuk savaşına iştirak etmiş,İlayı kelimetullah için savaşmış ve esir düşmüş bir genç!Dininden dönmesi teklif edilir...Pranga,eziyet ve işkence....Nihayetinde idam kararı.
İdam yerine giderken taşlanıyor. Rahip durdurarak “Sana beş dk. müsaade ediyorum. Henüz çok gençsin. Kararını ver,dininden dön ve infazı durdurayım!”
Gencin verdiği cevap: “Bu beş dk.için ne kadar teşekkür etsem azdır. Bu zaman içinde sana İslam dan bir şey öğretebilirsem ne mutlu bana....”
______________
      “Sevdiklerinizden Allah yolunda infak etmedikçe iyiliğe erişemezsiniz”-A’li imran,92-
Bu ayeti kerimeyi Peygamberin huzurunda işiten bir sahabe 700 ağaçlık hurma bahçesini herkesin huzurunda Allah için bağışladığını söyledi. Tek gelir kaynağıydı halbuki. Sevinçten uçuyordu... Evine geldi. Hanımı ve çocukları yoktu. Bahçeye gitti. Hanımı ağaçların diplerini çapalıyor çocuklarda oynuyorlardı. Bahçeye girmeden dışarıdan seslendi: “Hatun!Çocukları al ve dışarı çık” Hanımı sordu: “Hayr ola ne var?”
“Bugünden itibaren bu bahçe bizim değil. Allah’a bağışladım ve hemen akabinde gelen,itirazsız ve sakince söylenilen muhteşem cevap: “Bahçeyi Allaha verirken sevabına beni de ortak ettin mi?”
____________
      Peygamber efendimiz ve dört halife oturmaktaydılar. Önce Efendimiz (sav)
“bana dünyanızdan üç şey sevdirildi:Güzel koku,saliha eş,gözümün nuru namaz
Hepsi sırayla sevdiklerini saydılar.
Hz.Ebubekir ef.:Senin yüzüne bakmak,kızımın seninle nikahlı olması,mal infakı
Hz.Ömer ef:Emri bil maruf,nehyi anil münker,güzel ahlak
Hz.Osman ef:Açları doyurmak, çıplakları giydirmek,Kuran okumak
Hz.Ali ef:Zayıflara hizmet,yaz günleri tutulan oruç,küffar ile cenk
Cebrail (as) geldi. Efendimiz (sav) O na da sordu. “Sen dünya ehlinden olsa idin neleri severdin?”O da şu cevabı verdi:
“Gafilleri irşad,su dağıtmak,nafaka temininde zorlananlara yardımcı olmak” ve ilave etti.
Hak teala Hz.leri beni buraya gönderdi. Size selam etti. Ve şu üç şeyi sevdiğini bildirdi:
“Yoksulluğa sabır edenleri,Pişman olunca ağlayanları,gücü yettiğince fedakarlık yapanları.”
______________
      “Kıyamazsan baş-ü cana
Uzak dur girme meydane
Bu meydanda nice başlar kesilir
Hiç soran olmaz.” Eyüp Peygamber:
Sabır örneği olarak bilinen Eyüp Peygamber Hz.İbrahim'in

      Allah(cc) ümmetimden bir kısım insanlar için kanatlar yaratır. Cennete uçarlar. Melekler cennetten gelen sesler üzerine içeriye girerler. Ve bir ağaç altında nimetlerden faydalanmakta olan kullara yaklaşarak sorarlar:Kapıdan bize gözükmeden nasıl girdiniz?
-Allah’ü Tealanın verdiği kanatlarla....derler.
-Siz hangi peygamberin ümmetisiniz? Diye sorarlar.
-Son peygamber olan Muhammed (sav) in ...derler
-Bu mertebeye ne ile eriştiniz ki hesap külliyen bitmeden buraya geldiniz?
-İki huy sebebi ile
1-İsyandan korkardık
2-Kısmetimize razı olurduk..Melekler: “ O halde siz bunu hak etmişsiniz”
_____________
     
      Eyüp Peygamber:
Sabır örneği olarak bilinen Eyüb Peygamber Hz.İbrahim'in torunlarındandır. Eşinin de
Hz.Yakub'un Kızlarından Rahme olduğu söylenmektedir. Hz.Eyüp Hz.Yakub'un kardeşi İs'in çocuklarının ülkesinde bulunuyordu. Kendisi olgun,doğru,kötülükten çekinen ve Allah'tan korkan bir insandı. Yedi bin koyun,üç bin deve,beş yüz çift öküz,beşyüzde dişi merkebi vardı. Bu hayvanlara bakan bir çok kölesi vardı. O çevrede yaşayan herkesten daha zengindi. Beşyüz dönüm araziye sahipti.
      Eyüp Peygamber'in Yedi oğlu vardı. Hepsinin de eli açıktı. Her biri haftanın bir gününü kabul günü tutmuştu. O gün ziyafet çekilir,yedi kardeş ve üç yüz arkadaşları birlikte yer ve içerlerdi. Ziyafetten sonra Eyüb Peygamber çocuklarını yanına çağırtır onları kutlardı. Ve sabahleyin kalkıp çocuklarına dua ederdi. Çünkü : "Oğullarım olabilir ki günah işleyip kalplerinden kötü düşünceler geçirmişlerdir." diye düşünürdü.
      Hz. Eyüp dua ederken :" Ey Yüce Rabbim!Sana hamdü senalar olsun" derdi. Meleklerde "O na salatü selam lar olsun" derlerdi. Şeytan meleklerin böyle yapmasını çok kıskanıyordu. Bundan dolayı Hz.Eyüb'ü Allah sevgisinden uzaklaştırmayı düşündü.
      Bir gün melekler Allah'ın huzurunda toplanmışlardı. Şeytan da aralarında bulunuyordu. Yüce Allah(cc) bildiği halde orada hazır bulunanlara malum olsun için sordu:
"-Sen nereden geliyorsun?"
Şeytan:
"-Dünyayı dolaşmaktan geliyorum."
Yüce Allah(cc):
"Kulum Eyüb'ü de gördün mü?Yeryüzünde O nun kadar sabırlı,doğru,kötülükten çekinen ve Allah'tan korkan bir kulum daha bulunmaz."
Şeytan:
"-Eyüp Boşuna ibadet etmiyor. Sen onun bu kadar mallarını koruyorsun. Onun malına bereket verdin. Onun malına dokunursan sana karşı gelecektir. Eyüb'ün ihlasını denemek için beni ona musallat et. O zaman göreceksin." dedi.
Allah'ü Teala şeytana izin verdi."Eyüb'ün vücudu hariç her şeyine dokunabilirsin. Elindeki bütün gücün ve imkanınla mallarını yok etmeye çalışabilirsin." dedi.
Bunun üzerine şeytan bütün şeytanları topladı ve onlara "Kimin elinde ne tahrip aracı var ve gücü varsa onu Eyüb'ün mallarını yok etmekte kullansın."diye emir verdi.
Böylece bütün şeytanlar ellerinde bulunan bütün imkanlarla Hz.Eyüb'ün mallarını yok etmek için harekete geçdiler. Bir gün Hz.Eyüb'ün çocukları en büyük kardeşlerinin evinde toplanmış yemek yiyorlardı. Birden Hz.Eyüb'ün yanına giren haberci şu haberi verdi:
"-Haydutlar baskın yaptı. Bütün hayvanları elimizden aldılar. Çobanların ellerinden bir şey gelmedi."
Birinci haberci sözünü yeni bitirmişti ki içeri giren ikinci haberci şu haberi verdi:
"-Gökyüzünden bir ateş indi. Bütün sürüleri ve çobanları yaktı. İçlerinden yalnız ben kurtuldum.”
İkinci haberci de sözünü bitirince üçüncü bir haberci içeri girdi ve şu haberi verdi:
“-Keldan’lar üç grup halinde bize saldırdılar. Bütün develeri aldılar. Deve çobanlarını da kılıçtan geçirdiler içlerinden yalnız ben canımı kurtarabildim.”
Üçüncü haberci henüz sözünü bitirmişti ki dördüncü haberci gelip şu haberi verdi:
“Ey Eyüp!Oğulların ve kızların büyük kardeşlerinin evinde yemek yerlerken çölden esen sert bir rüzgar içinde bulundukları evi yıktı. Hepsi enkaz altında kaldı. Kurtaramadık.”
Hz.Eyüp üst üste gelen bu felaket haberlerini duyunca hemen yerinden kalktı Yüce Allah’a secdeye kapanıp :
“-Ey Rabbim! Ben anamdan çıplak olarak doğdum ve yine çıplak olarak sana döneceğim. Allah’ım sen verdin sen aldın. Senin adın mübarek olsun.”
Eyüp Peygamber bütün musibetlere rağmen Allah’ü Teala ‘ya karşı gelmemişti. O’na karşı günah işlememiş ve şikâyetçi dahi olmamıştı.
      Bir gün yine melekler Allah’ü Tealanın huzuruna çıkmışlardı. Şeytanda geldi. Yüce Allah bildiği halde orada bulunanlar bilsin diye sordu:”Nereden geliyorsun?”
Şeytan:”Dünyayı gezip dolaşmaktan geliyorum.”
Allah’ü Teala:
“Kulum Eyüb’ü de gördün mü?”
Yeryüzünde onun gibi sabırlı, doğru, kötülükten sakınan, Benden korkan bir kulum dahi yoktur. Her ne kadar sebepsiz yere onun her şeyi yok oldu ise de o yine sımsıkı benim emirlerime bağlıdır.”
Şeytan:
“İzin ver, ben onun vücuduna dokunayım o zaman mutlaka sana isyan edecektir.”
Allah’ü Teala ona izin verdi. Fakat sakın Eyüb’ün canına dokunma!” dedi.
Hz.Eyüp Yüce Allah’a ibadet ederken şeytan ona yaklaştı. Ve burun deliğine üfledi. Hz.Eyüb’ün bütün vücudunu bir hararet ve ateş sardı. Her tarafında çıbanlar çıktı. Vücudunda şiddetli kaşıntılar meydana geldi. Eline bir kiremit parçası aldı ve vücudunu onunla kaşımaya başladı. Yaraları kokmaya başladı. Nihayet günler sonra vücudu çok acayip bir hale geldi. Ekserisi inkarcı olan köy halkı onu köyün dışına çıkardılar.
Hatta dili ve kalbi hariç her tarafı bu hastalıkla illetlenmişti.
Hz.Yusuf’un oğlu Efrayim’in kızı olan Rahme ona şöyle:
“Bir dua etmiş olsa idin” dedi.
Bunun üzerine O:
“Bizim refah içinde yaşadığımız yılların hesabı ne kadar?” diye sordu.
Rahme hatun: “Seksen sene” cevabını verdi. Eyüb (as) dua etti: “Ya Rabbi! Bela müddetim refah müddetine ulaşmadan beni kurtar."
Başka bir rivayete göre de “Bela yıllarım refah yıllarıma ulaşmadan dua etmeye utanırım” dediği de söylenmiştir.
      Ayeti kerimede ise onun duası “Eyyüb’ü de an. O –Bana bu dert geldi. Sen merhametlilerin en merhametlisisin- diye Rabbine dua etmişti.” Enbiya,83
Hz.Eyüb’ün bu sözü bir duadır,bir yalvarıştır ve çaresizliğini arz ediştir. Yoksa ızdırap halinden dolayı herhangi bir sabırsızlık ve şikayet değildir.
Nitekim Yakup (as) da : “Ben gam ve kederimi ancak Allah’a şikayet ederim” demiştir.-Yusuf su.,86-
      Bu arada hanımıyla arasında geçen bir meseleden dolayı –(ki bu mesele ihtilaflı olduğu için almadım. En doğrusunu Allah bilir)- Hanımına yüz sopa vurmayı ahd etmişti.
Yedi yıllık bir imtihan(bazı müfessirler göre onsekiz yıldır) denemesinden sonra Allah’ü Teala vahy etti: “O na ayağını yere vur dedik.İşte hem yıkanacak su hem de içecek soğuk su”-Sad su.;41,42-
Yüce Allah’ın bahş etmiş olduğu soğuk su ile yıkandı. Hastalıktan kurtuldu ve eski simasına kavuştuğu gibi mal ve servetini de ziyadesiyle iade etti.
      O zamanlar da doksan yaşındaydı. Daha sonra yüz kırk yıl kadar daha yaşadı. Yedi oğlu ve üç kızı dünyaya geldi. Malları eskisine göre çok daha fazla oldu.
Hz.Eyüp bu maddi ve manevi menfaatleri uğradığı felaketlere göstermiş olduğu sabırla kazanmıştır.
Hanımına olan ahdi içinde Allah’ü Teala Hz.leri : “Eyyüb eşine yüz değnek vurmayı ahd etmişti. Yüce Allah yemininin bozulmaması için Eyüb’e şöyle buyurdu:-Ey Eyüp!Eline (yüz adetlik) bir demet sap al. Onunla vur ve yeminini bozma-Doğrusu biz onu sabırlı bulduk. O ne iyi kuldu. Daima Allah’a yönelirdi.” -Sad su.;43,44-

      İşte fani dünyanın kısa bir özeti.
Dualarımız her an imanımızı nefis,şeytan ve dünya üçlemine karşı koruma doğrultusunda olsun.
Ve unutmayalım ki Allah’ü Teala her şeyi görür ve bilir.
Biz farkına varamasak ta bizim içinde bulunduğumuz hoşlanmadığımız bir durum bizim için en hayırlı olandır.

      Mala-mülke mağrur olma/Deme var mı ben gibi/Bir muhalif rüzgar eser/Savurur harman gibi....
Bu sözler boşa söylenmiş sözler değildir. Bu fani alemde önemli olan Hak Teala’nın rızasını kazanmaktır.
      Aksi takdirde son nefesi verince,kabre hesap için girince,boşa geçmiş ömrün pişmanlığı bizi sarınca dünyada geride bıraktığımız hiçbir şey bize fayda sağlayamayacaktır. Bir rüya gibi veya bir rüzgar gibi geçen şu ömrümüzü en iyi şekilde değerlendirmeye çalışmalıyız.
Gayret bizden,yardım Allah’tan dır.
Hamd Alemlerin Rabbinedir...
      Selamlarla...
*Şeytanı düşler başka,Rahmani düşler başka
*Hepimiz ahiret yolcusuyuz,orada işler başka başka
*Ayrılma Peygamberin nurlu izinden,
*Nura ermişler başka,Hak’tan sapanlar başka