-ÇAĞLAR BOYU İMTİHAN-
SEMUD
KAVMİ VE İMTİHANI
HER KAVMİN DURUMU İBRET
ALMASI İÇİ BİR SONRAKİNE ÖRNEK GÖSTERİLMİŞTİR, AMA AHİR
ZAMAN ÜMMETİ OLAN BİZLERE BÜTÜN KAVİMLER ÖRNEK GÖSTERİLMİŞTİR.
Semud Kavmi de tıpkı Nuh kavmi gibi, tıpkı Ad kavmi gibi toptan
helâke uğramış bir kavimdir. Elde edilen tarihi ve arkeolojik çalışmalar
neticesinde artık bugün, Kur’an’ın anlattıkları bu
olaylarla ilgili kıssalar, tarihsel birer gerçek olarak ispatlanmıştır.
Semud (diğer adı Hicr) kavmi Güney Arabistan da Hadramut civarında
yaşamış olduğu tespit edilmiştir.
Refah içinde yaşamaları bu
kavmide Allah’a ibadetten alıp, putlara tapmaya sebep olmuştu.
Allah cc kendilerine, aralarında yaşamakta olan Salih (as)ı
peygamber olarak görevlendirdi. Salih Peygamber’in güzel
davetine rağbet etmediler. Peygamber’in mantıklı davetine
verecek bir cevap bulamayınca, O’ndan mucize getirmesini şart koştular.
Şayet bir dişi deve getirirse ve bu devenin sütü de şehir halkına
komple yeterse, o zaman iman edeceklerini söylediler. Salih(as)
istedikleri mucize gelince, gerçekten onların iman edeceklerine
inanıyordu. İstedikleri mucizenin gerçekleşmesi için Allah’a
yalvarıyordu. Allah cc Peygamberinin duasını kabul ederek
istenilen mucizeyi gerçekleştiriyor; ama inanmadıkları taktirde
ve mucizeye zarar verdikleri anda onları toptan helâk edeceğini
bildiriyordu.Bayram yerinde ve kalabalığın gözleri önünde, büyük
bir kaya parçasından bir dişi deve çıktı. Salih (as)
kesinlikle bu deveye dokunmamalarını, aksi taktirde hemen
dokunanların değil bütün kavmin helak olacağını bildirdi. Yüzlerce
devenin verebileceği sütü bir tek devenin verdiğini gören ve sütü
içen insanlar iman etmeye başlamışlardı, ki bir müddet sonra
şehrin önde gelenlerinden dokuz kişi Salih(as)’a meydan
okuyarak deveyi kestiler ve azabın çabucak gelmesini istediler.
Peygamber’in cevabı : ‘Salih dedi ki: "Yurdunuzda üç gün
daha yaşayın (sonra helâk olacaksınız)!" Bu söz,
yalanlanamayan bir tehdit idi.’ Peygamber onlara gayet açık
olarak söylemişti :”Artık gelmesini istediğiniz azaba üçgün
içerisinde kavuşacaksınız, bunu inkâr etmeniz mümkün değildir,
çünkü gelişi kesindir” dedi.
Artık azap adım adım
geliyordu. Birinci gün herkesin yüzleri sapsarı oldu. Herkes karşısındakinin
yüzünün değişikliğini görüyor, ama ne bir şey sorabiliyor,
nede bir şey söyleyebiliyordu. Çünkü kendi yüzünün de renk
değiştirdiğinin farkında idi. İkinci gün herkesin yüzü kıpkırmızı
olmuştu, yine insanlar birbirlerine bir şey sormuyorlar ve konuşmuyorlardı,
sadece boş bakışlarla birbirlerini süzüyorlar ve avare avare
dolaşıyorlardı. Üçüncü ve son gün herkesin yüzü simsiyah
olmuştu. İkindi sonuna kadar yine avare avare dolaştılar.
Peygamber ise yirmi civarındaki inananlarla birlikte o şehri
terketmişti. Üçüncü günü akşama doğru çok tiz bir ses
duyuldu. Bu sesi duyan herkes “boş çuval gibi” yere yığılıverdi.
Artık canlı namına hiçbir şey kalmamıştı. Allah’a isyan
etmenin, Peygamberine meydan okumanın cezasını, hiç telâfi
edilemeyecek bir şekilde ödemişlerdi. Kendilerinden önceki
toplumların başlarına gelen felaketlerden ibret almamışlar,
kendilerinden binlerce sene sonra dünyaya gelen bizlere ibret almamız
için kötü bir örnek gösterilmişlerdi.
“Ezici çoğunluk” denilen
büyük ekseriyet tamamen yok edilmiş, içlerinden sayıları 20
civarında olan inananlar kurtarılmıştı. Ama ölmekle herşey
bitmiş değil, esas azap ahirette idi. Bu anlattıklarımı kelime
kelime açıklayan ayetleri numarası ile aşağıya alıyorum.
AYETLER’İ LÜTFEN DİKKATLİ
OKUYALIM;
"Semûd kavmine de
kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk
edin. Sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. O sizi yerden
(topraktan) yarattı. Ve sizi orada yaşattı. O halde O'ndan mağfiret
isteyin; sonra da O'na tevbe edin. Çünkü Rabbim (kullarına) çok
yakındır, (dualarını) kabul edendir.(Hud-61)
Dediler ki: Ey Salih! Sen
bundan önce içimizde ümit beslenen birisiydin. (Şimdi) babalarımızın
taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun? Doğrusu biz, bizi
kendisine (kulluğa) çağırdığın şeyden ciddi bir şüphe içindeyiz.
(Hud-62)
(Salih) dedi ki: Ey kavmim! Eğer
ben Rabbimden (verilen) apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana
kendinden bir rahmet (peygamberlik) vermişse, buna ne dersiniz? Bu
durum karşısında O'na âsi olursam beni Allah'tan (O'nun azabından)
kim korur? O zaman siz de bana ziyan vermekten fazla bir şey
yapamazsınız. (Hud-63)
Ey kavmim! İşte size mucize
olarak Allah'ın devesi. Onu bırakın, Allah'ın arzında yesin (içsin).
Ona kötülük dokundurmayın; sonra sizi yakın bir azap yakalar.(Hud-64)
Düşünün ki, (Allah) Âd
kavminden sonra yerlerine sizi getirdi. Ve yeryüzünde sizi yerleştirdi:
Onun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler
yontuyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde
fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın.(Araf-74)
Kavminin ileri gelenlerinden büyüklük
taslayanlar, içlerinden zayıf görülen inananlara dediler ki: Siz
Salih'in, Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar
da Şüphesiz biz onunla ne gönderilmişse ona inananlarız,
dediler.(Araf-75)
Büyüklük taslayanlar dediler
ki: "Biz de sizin inandığınızı inkar edenleriz."
(Araf-76)
Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve
Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: Ey Salih! Eğer sen
gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize
getir, dediler.(Araf-77)
Bunun üzerine onları o (gürültülü)
sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar.(Araf-78)
Salih o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: Ey kavmim!
Andolsun ki ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size
öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz.(Araf-79)
Fakat Semûd kavmi o deveyi,
ayaklarını keserek öldürdüler. Salih dedi ki: "Yurdunuzda
üç gün daha yaşayın (sonra helâk olacaksınız)!" Bu söz,
yalanlanamayan bir tehdit idi(Hud-65)
Emrimiz gelince, Salih'i ve
onunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak (azaptan) ve
o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin kuvvetlidir,
(her şeye) galip gelendir.( Hud-66)
Zulmedenleri de o korkunç ses
yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.(Hud-67)
Sanki orada hiç oturmamışlardı.
Biliniz ki, Semûd kavmi gerçekten Rablerini inkar ettiler. Yine
bilesiniz ki, Semûd kavmi (Allah'ın rahmetinden) uzak kılındı.(Hud-68)"
"Bizi, âyetler
(mucizeler) göndermekten alıkoyan tek şey, öncekilerin bu âyetleri
yalanlamış olmasıdır. Nitekim Semûd kavmine, açık bir mucize
olmak üzere bir dişi deve vermiştik. Onlar ise, (bu deveyi boğazladılar
ve) bu yüzden zalim oldular. Oysa biz âyetleri ancak korkutmak için
göndeririz."(İsra-59)
"Semûd'a gelince: Onlar
pek zorlu (bir sarsıntı) ile helâk edildiler."(Hakka-5)
"Semûd kavmi azgınlığı
yüzünden (Allah'ın elçisini) yalanladı. Onların en bedbahtı
(deveyi kesmek için) atıldığında, Allah'ın Resûlü onlara:
"Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!"
dedi. Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine
Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi
de hepsini helâk etti. (Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden
korkacak değil ya! "(Şems-suresi.)
Bir topluma azab geldiği zaman
sadece isyan edenlerle sınırlı kalmaz, umuma gelir.
."Onlara kendilerinden evvelkilerin, Nuh, Âd ve Semûd
kavimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altüst olan
şehirlerin haberi ulaşmadı mı? Peygamberi onlara apaçık
mucizeler getirmişti. Demek ki, Allah onlara zulmedecek değildi,
fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekte idiler."(Tevbe-70)
Allah hepimizi ibret alanlardan
eylesin.
|