ŞUAYB (AS) VE ÜMMETİ

      -ÇAĞLAR BOYU İMTİHAN-

      
Allah cc geçmişte helak olan kavimlerin başlarına gelenlerden, yeryüzüne daha sonra gelen kavimler ibret alsınlar diye, helake dair mutlaka alametler bırakıyor.
       “Andolsun ki, biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişânesi bırakmışızdır” (.Ankebut-35)
       “Acı azaptan korkanlar için orada bir işaret bıraktık”(Zariyat-35)
       Nuh Tufanından Nuh as.ın gemisini, İbrahim (as)ın kavminden Nemrut Dağındaki Nemrut Harabelerini, Lut Kavminin helakinden Lut Gölünü(ölü deniz), Hud Kavminin helakinden Yontulmuş evleri; alâmet olarak bırakmıştır.
       “Andolsun ki onu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?” (Kamer-15)
       Allah, ibret almaları için bu zaman insanlarına çok imkanlar vermektedir. Gerek ulaşımın hızlı olması, gerekse insanların dünyanın her tarafına gidip oralardaki ibret kalıntılarını görebilmek için, diğer bütün imkânların mevcut olması; ibret alma işini kolaylaştırıyor. Bizzat ibret mahalline ulaşamayanlar için ise, iletişim organları vasıtası ile, bilgi olarak ulaşabiliyor. Ama ibret almak değil, ekseriyetle tam tersine olarak ve helak olan kavimlerin etkilendiği doğrultuda etkileniyor insanlar.
Musa (as)ın kayınpederi olan Şuayb(as) Medyen ve Eyke Halkına Peygamber olarak gönderiliyor. Medyen ve Eyke kızıldeniz sahilinde iki şehir. Medyen halkı ahireti tamamen unutmuş, başkalarının hakkına riayet etmiyorlar, kendi çıkarlarına olan herşeyi mubah görüyorlardı. Öldükten sonra tekrar dirilip Allah’a hesap vermeye için, kendilerine hiçbir söz kâr etmiyor ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlardı.

       BU KAVMİN HELÂKİNİ KUR’AN AYETLERİNDEN OKUYALIM:

       Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir; artık ölçüyü, tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin. Düzeltilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Eğer inananlar iseniz bunlar sizin için daha hayırlıdır (Araf-85)


       KAVMİ: Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!” Hud-87

       ŞUAYB(as) Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.(Şuara:178-180)
       KAVMİ:Onlar şöyle dediler: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!(Şuara-185)
       ŞUAYB(as) :Eğer mümin iseniz Allah'ın (helalinden) bıraktığı (kâr) sizin için daha hayırlıdır. Ben üzerinize bir bekçi değilim. (Hud-86)
       KAVMİ: “Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: Eğer Şuayb'a uyarsanız o takdirde siz mutlaka ziyana uğrarsınız.(Araf-90)

       ŞUAYB(as): Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki, bozguncuların sonu nasıl olmuştur! (Araf-86)
       KAVMİ: Sen de, ancak bizim gibi bir beşersin. Bil ki, biz seni ancak yalancılardan biri sayıyoruz.(Şuara-186)
       ŞUAYB(as): Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir, dedi.(Şuara-188)

       KAVMİ: Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki: "Ey Şuayb! Seni ve seninle beraber inananları memleketimizden kesinlikle çıkaracağız veya dinimize döneceksiniz." (Araf-88)

       ŞUAYB(as): (Şuayb): İstemesek de mi?.Doğrusu Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemiş başka, yoksa ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah'a dayanırız. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın. (Araf: 88-89)

       ŞUAYB (as) Ey kavmim! Sakın bana karşı düşmanlığınız, Nuh kavminin veya Hûd kavminin, yahut Salih kavminin başlarına gelenler gibi size de bir musibet getirmesin! Lût kavmi de sizden uzak değildir Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O'na tevbe edin. Muhakkak ki Rabbim çok merhametlidir, (müminleri) çok sever. (Hud: 89-90)
       KAVMİ :Dediler ki: Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve içimizde seni cidden zayıf (âciz) görüyoruz! Eğer kabilen olmasa, seni mutlaka taşlayarak öldürürüz. Sen bizden üstün değilsin.(Hud-91)
       ŞUAYB(as): "Ey kavmim! dedi, size göre benim kabilem Allah'tan daha mı güçlü ve değerli ki, onu (Allah'ın emirlerini) arkanıza atıp unuttunuz. Şüphesiz ki Rabbim yapmakta olduklarınızı çepeçevre kuşatıcıdır.(Hud-92)
       KAVMİ: Şayet doğru sözlülerden isen, üstümüze gökten azap yağdır.(Şuara-187)

       ŞUAYB(as):Ey kavmim! Elinizden geleni yapın! Ben de yapacağım! Kendisini rezil edecek azabın geleceği şahsın ve yalancının kim olduğunu yakında öğreneceksiniz! Bekleyin! Ben de sizinle beraber beklemekteyim." (Hud-93) Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O'na tevbe
(Şuayb), onlardan yüz çevirdi ve (içinden) dedi ki: "Şuayb'ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibiydiler. Asıl ziyana uğrayanlar Şuayb'ı yalanlayanların kendileridir. Ey kavmim! Ben size Rabbimin gönderdiği gerçekleri duyurdum ve size öğüt verdim. Artık kafir bir kavme nasıl acırım!" (Araf: 92-93)


       “Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik ve Şuayb: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününe umut bağlayın, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın! dedi. Fakat onu yalancılıkla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar”.(Ankebut:36-37)
       (Azab) Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri ise korkunç bir gürültü yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.Sanki orada hiç barınmamışlardı. Biliniz ki, Semûd kavmi (Allah'ın rahmetinden) uzak olduğu gibi Medyen kavmi de uzak oldu.(Hud: 94-95)

       Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi!Doğrusu bunda büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.Muhakkak ki o (Kur'an) âlemlerin Rabbinin indirmesidir.(Şuara: 189-192)


       KENDİLERİNDEN ÖNCEKİ KAVMLERİN HALLERİNDEN İBRET ALMADIKLARI İÇİN, ONLARLA AYNI AKIBETE UĞRAMAKTAN KURTULAMADILAR. ESAS AZAB İSE AHİRETTEDİR.