AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ SAYFASI
aihm kararlar-makaleler-araştırmalar
AİHM VE TÜRBAN

AİHM in türban kararı geniş yankı buldu. Eleştiriler haklı olmakla beraber maksadı aşar şekile taştı. Bu yorumlar AİHM ne karşı genelde var olan önyargıyı artırıyor. AİHM başvurulmaması gerektiği yolundaki eleştiriler yanında Hristiyan klübü veya Türk devletine karşı önyargılı olduğu yorumlanırını güçlendiriyor. Mahkemeler siyasi boyutu olan veya siyasi sonuçları olan davalarda her zaman böyle eleştirilmeleri normaldir, ancak mahkeme kararını hukuk içinde değerlendirmek anlamlıdır. Kimseye haksızlık yapılmaması gerektiği gibi, hakimlere de haksızlık yapmama duyarlılığı içinde yaklaşılmalıdır.

AİHM düşünce özgürlüğü davalarında, genelde özgürlükleri genişletici, hakları geliştirici yönde tutum belirlemiştir. Dini içerikli davalarda da özgürlük lehine kararlar vermiştir. Örneğin, 1999 yılında Buscarini/San Marino kararında, incil üzerine dini meni etmek zorunda bırakılan milletvekilinin başvurusunu kabul etmiştir. Yani incil üzerine yemin yapmak zorunluluğunu sözleşmeyi ihlal kapsamında değerlendirmiştir. Yehova şahitlerinin ibadet yeri açmalarının yasaklanmasına ilişkin davalarda, Yunanistanı mahkum eden kararlar vermiştir. Dine çekme yani bir anlamda misyonerlik faaliyetlerini cezalandıran ülkeyi mahkum etmiştir. Kiliseye vergi verilmesini zorunlu hale getiren bir dava da başvurucuyu haklı bulmuştur.

Türban davasında verdiği yasakçılığı meşru ve yerinde gören AİHM kararının, gerek yukarıdaki kararlarla gerekse düşünce özgürlüğü içerikli kararlarıyla çeliştiği açıktır. Peki konu müslümanlar olunca AİHM farklı mı davranıyor ? Bu farkı izah etmek ihtiyacı amacı aşar yorumlara bizi götürebilir, ancak mahkemenin müslümanlara ön yargılı olduğu kanısında değilim. Mahkemenin 4 dairenin yedi üyesinin kendi siyasi tercihlerine göre, siyasi kaygı ve hesaplarla karar verdiklerini söylemek haksızlık olur. Mahkeme, önlerindeki konuyu dosya kapsamına göre değerlendirmek, hakların sınırı, istisnanın kapsamını tayin etmek zorundadır, bu görevleridir. Bu yöndeki hukuki bir faaliyeti, hemen kolayca "siyaset yapıldığı" yorumuyla geçiştirmek yerinde bir değerlendirme değildir.

Mahkemenin önceki kararları arasında müslümanların lehine kararlarda vardır. Örneğin, seçilmiş müftünün atanmış müftünün yetkilerini gasp ettiği gerekçesiyle 1999 yılında Şerif/Yunanistan davasında Yunanistanı mahkum etmiştir. Yakın zamanda Müslüm Gündüz'ün ifade özgürlüğü davasında Türkiyeyi mahkum etmiştir.

AİHM in türban kararı yanlıştır. Bu yanlışlık, karar özetine bakıldığında üyelerin Türkiye gerçekleri konusunda yanlış bilgi sahibi olmalarından kaynaklanıyor. Çünkü kararın özetlenen kısmına bakıldığında, Türkiye de laik ve laik olmayan okulların var olduğu ve öğrencilerin bu seçimlik haklarını kullanabildikleri bilgisinden hareket etmiştir. Yine türbanlı öğrencilerin türban takmayanlar üzerinde bir baskı oluşturdukları, türbanın dini bir vecibe değil, dinsel sembol olduğu bilgisini gerekçe göstermiştir. Bu bilgilerin Türkiye gerçekleriyle ilgisinin olmadığı biliniyor. Dolayısıyla mahkeme yanlış bilgileri baz alarak değerlendirmeler yapmıştır. Dosyasına yazılı olarak ve duruşmada bu bilgilerin gerçeği yeterli derece de sunulmasına karşın, mahkeme bu bilgilerin doğruluğunu, gerçekliğini dikkate almayarak "adli hata" düzeyinde yanlışlık yapmıştır.

Mahkemede, bir dinin gerekleri ile uygulama hareketleri konusunda din özgürlüğü yönünden tereddütlü tartışmalar vardı. Dini pratikler denilen ibadet şekli, dinin emrettiği davranış biçimi gibi konulardaki bu tereddüt de, türban konusunda, mahkeme ne yazık ki özgürlük karşıtı bir konuma düşmüştür. Bu yanlış bilgilerin üzerine kurulan karar, bu nedenlerle önceki kararlarıyla uyumlu olmamıştır. Bilgilerdeki yanlışlığın ve bunun üzerine kurulmuş adli hata içerikli Leyla Şahin kararının, türk üye sn. Rıza Türmen'in, yanlış bilgilerin gerçeğini söyleyerek mahkemeyi aydınlatması halinde 17 kişilik Büyük Divan'da bozulacağını umuyor ve diliyorum.

*Önceki gün TV5 deki haber proğramına davet ederek bu konudaki görüşlerimi söyleme imkanı veren sayın Ekrem Kızıltaş'a teşekkür ederim.

Hacı Ali Özhan

bu makale vakit gazetesinde 3 temmuz 2004 tarihinde yayımlanmıştır.
  Any.Mah   Yargıtay   Danıştay   Yargı   Baro   Araştırmalar   Makaleler  
ana sayfa / main page
   hacialiozhan@hotmail.com    hacialiozhan@mynet.com    hacialiozhan2000@yahoo.com