Hacıalinin websitesi.
PARTİNİN CEZA VE KAPATMA DAVA İLİŞKİSİ
Hacı Ali Özhan
Parti yetkililerinin eylemleri ceza kanunlarına göre suç olmakla beraber
, ayrıcada partilerinin kapatılmasına neden olabilecek içerikte ise, Savcılıkça yapılması gereken, DGM'nin mahkumiyet kararının kesinleşmesi üzerine Yargıtay C Başsavcılığına durumun bildirilmesinden ibarettir. SPK 'nün 106 hükmünceYargıtay Başsavcısınca, anayasanın 69/6 hükmüne göre bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir 'odak' haline geldiği iddiası üzerine Any. Mah. de dava açtığında, Mahkemenin bu konuda 'tespit’ görevi vardır. Bu görev paylaşılamaz, gölgelenemez, göz ardı edilemez.
Sn. Kunter ve Sn. Erem'de bu görüşleri savunmuşlardır. Duruşma açıldıktan sonrada yargılamanın her aşamasında davanın devamına engel olan kararlar verilebilir
. Kanunda bu konuda açıklık yoksa da red kararı verilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Nitekim Sn. Çağlayan bu görüşte olduğu gibi,Yargıtay 2.OD. 8/4/49,ve 4.CD. l6/2/52 kararları da bu yöndedir.Sn. Kunter kitabının. 2 . basımında 'davanın reddi kararı yerine
'davanın şayana kabul olmadığı kararı' demeyi tercih etmiş, bu konuda tam bir sistematik yapılmadığından, Sn. Postacıoğlu s.204,231 dava şartlarının bulunmaması yüzünden “davanın reddine” veya “davanın dinlenemeyeceği kararı” tanımlaması yapmıştır. (age.s.67)Sn. Kunter aynı eserinde;
".........Her yargılama makamı, esasa girilmeden önce kabul edilebilirlik sorununu çözmelidir, boşu boşuna uğraşmış olmasın.
Bu nedenle işin başında davanın kabule şayan olup olmadığı bakımından bir yargılama yapılır ve gerekirse 'davanın şayana kabule olmadığı kararı' verilir... Davanın 'kabule şayan olmadığı sebebi varsa 'davanın kabule şayan olmadığı sebebiyle reddi' veya sadece 'davanın reddi' kararı verildiği vardır.Bizce, çeşitli red kararlarını birbirinden ayırmak için,
davanın kabule şayan olmadığı veya kabul edilmezliği kararı denilmesi isabetli olacaktır..» demektedir. (age.s.119) ........Bizce; dava açan iddianame üzerine, talepnamede olduğu gibi iddianame veya dava icabında reddedilebilmeli, kabulden sonrada uyuşmazlığın doğrudan doğruya yargılamasına engel olan sebepler varsa, yargılamanın ilerlemesine engel olan bir karar verilmelidir. Diğer taraftan son soruşturmanın açılması kararı da gerektiğinde mahkemece red olunabilmeli, kabul edildikten sonrada gerektikçe yargılamanın ilerlemesine engel olan kararlar verilebilmelidir............"görüşünü N. Kunter hocamız eserinde (age.s.824) belirtmiştir.
Davanın düşmesi, davanın durması (muhakemenin), kararlarının verilebileceği üzerinde de durulmalıdır.
Nitekim, açılan davanın muhakeme şartlarının gerçekleşmemesi ve gerçekleşme imkanının da kalmaması vb. hallerde davanın düşmesi kararı verilmektedir.
Yargıtay yerel mahkeme kararlarını davanın reddi, düşmesi, muhakemenin durması yönünden de temyiz incelemesi yapmaktadır.(age.69).Siyasi partilerin, kapatma cezasını gerektiren suçlarından dolayı ceza davası açılınca yargılamayı Anayasa Mahkemesi yapar.
Anayasa Mahkemesi kapatma cezasını gerektiren suçlarından dolayı siyasi partileri de yargıladığından ceza yargılaması makamı niteliği de taşımaktadır. Ayrıca, görev konusu, iddianamenin nitelenmesiyle sıkı sıkıya bağlıdır. Her mahkemenin ancak madde itibari ile yetkili olduğu davaya bakabilmesi kamu düzenini doğrudan doğruya ilgilendirdiğinden gözönüne alınması yasal zorunluluktur.Zaten Anayasa Mahkemesine, 69/6 maddedeki amir hükümle verilen görevi DGM tarafından üstlenilemez.
TEP ÖRNEĞİ.......:
TEP'in tüzük ve programının TCK'nın 141 inci maddesine aykırılığı nedeniyle kurucu ve yöneticileri aleyhine açılan ve bulunamayan yöneticileri adına ek iddianame ile açılan iki ayrı davada; (Temmuz 976)
-DGM'lerinin görev süresinin 1976 yılında sona ermesi üzerine DGM'lerce görevsizlik kararı verilerek dosyalar,(Ekim 1976)
-istanbul 3 ve
4 üncü Ağır ceza mahkemelerine gönderilmiş, AGCM'lerince; suçun sıkıyönetim ilanına neden olan eylemlere ilişkin olması nedeni ile görevsizlik kararı verilmiştir, (ocak 1979)(Kasım 979)-İstanbul l nolu sıkıyönetim mahkemesi de olayın sıkıyönetim faaliyetleri ile ilişkili olmadığından görevsizlik kararı vermiştir.
(Eylül 1979)
-Yargıtay Cum .Başsavcılığı Mart 1979 tarihinde TEP'in kapatılması için (yukarıdaki dava konusu dışında bir nedenle) Anayasa Mahkemesinde kapatma davası açıyor.
Anayasa Mahkemesi de
mayıs 1980'de kapatma kararı veriyor.Bir Uyuşmazlık Mahkemesi kararında;
Derneklerin kapatılması ile ilgili davaların sıkıyönetim mahkemelerinde görülmesi belirtilmiş ise de, söz konusu davaların sıkıyönetim ilan ve faaliyetlerine ilişkin suçun işlenmesi ile ilgili olması gerekir, Oysa...Derneğince gen el kurul toplantısını yapmaması nedeniyle açılan davanın Adli yargı yerinde görülmesi gerekir, diyerek Asliye Hukuk Mah. nin görevsizlik kararını kaldırmıştır. Uyuş.Mah.9-6-1980 tarih 1980/106, 1980/170 sa
yılı kararı.Bir başka Uyuşmazlık Mahkemesi kararında da;
İstanbulda faaliyet gösteren ...iki derneğin yönetin kurulu üyesi olan sanıkların, derneklerde seminerler düzenleme ve bazı sloganları afişleme suretiyle, dernek tüzüğünde yazılı amaç dışına çıktıkları ve derneklerin kapatılması sonucu da doğuracak biçimde işledikleri suçun Askeri yargı yerinde çözülmesi gerektiğine karar vermiştir. Uyuş.Mah. 16-2-1981 tarih 1980/631, 1981/66 sayılı kararı.
DEP ÖRNEĞİ...........:
DEP davasında; Genel Başkan Yaşar Kaya'nin BONN' daki konuşması nedeniyle ekim 1993 tarihinde DGM'de dava açılmış, ayrıcada ERBİL' deki konuşması üzerine ekim 1993 tarihinde DGM'de dava açılmış ve 3713 SK. nun 8/1 maddesince cezalandırılması istenilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcısı Yaşar Kaya'nın bu iki konuşması yanında DEP MYK'nun yayımladığı bir bildirisi (Ekim 1993 tarihinde DGM'de P/1 den dava açılmıştır.) vakıalarına dayanarak, Anayasa Mahkemesinde kapatılma davası açmıştır.(Aralık 1993)
DEP yaptığı ön savunmada; DGM'deki davaların halen derdest olduklarını, iddianamede delil gösterilmesi yanında, davanın dayanağını teşkil ettiğinden de
'Bekletici mesele' yapılmasını talep etmiştir. Anayasa Mahkemesi;"..........Hukukta bekletici neden, bir davanın sonuçlandırılmasının kimi zaman o mahkemenin yetkisi dışında kalan bir sorunun çözümlenmesine bağlı olduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır.
Bu bakımdan bekletici neden, bir davanın görülmesi sırasında ortaya çıkan ancak konunun o mahkemenin görev ve yetkisi dışında kalan fakat davanın esastan çözümüne etkisi olan uyuşmazlıktır... Konuşmaları yapan kişi ile bildiriyi yayımlayan parti merkez yönetim kurulu üyeleri hakkında açılmış kişisel ceza davaları kapatma davası arasında, kapatma davasının sonucunu etkileyebilecek doğrudan bir ilişki bulunmamaktadır...DGM'nin verecekleri kararlar olaylarla sınırlı olup hu davayı etkilemez......." diyerek talebin reddine karar vermişlerdir. Any.Mah.16/6/1994 tarih 93/2-94/2 K.Yukarıdaki örneklerden açıkça anlaşılacağı üzere,
siyasi parti kapatılma dava usul ve şartları ile siyasi partinin kapatılmasına neden olabilecek sonuçlar doğuran ceza davalarının yargılanması birbirinden farklıdır.Anayasa Mahkemesi bir suçun işlenip işlenmediğine karar veremeyeceğinden
, açılmış ceza mahkemesi davalarını beklemesi gerekir. Cema mahkemelerinin mahkumiyet kararları da Anayasa Mahkemesini doğrudan bağlayamaz. Çünkü bir suçun varlığı ile o suçun kapatmaya neden olacak kadar ‘odak’ yoğunluğunda olması ayırımı yapılmak zorundadır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi ceza mahkemelerinin mahkumiyet kararlarını, o partinin kapatılmasına yeterli derecede ‘odak’ teşkil etmesi halinde karar verebilecektir. Bu nedenle ceza mahkemelerinin mahkumiyet kararına rağmen, Anayasa Mahkemesi kapatma davasını red edebilecektir.Hacı Ali Özhan...........
.......................................................................ana saayfa/mainpage hacialiozhan@mynet.com