HacıAlinin websitesi

PARTİ KAPATMA KARARININ YÜRÜRLÜĞÜ ÜZERİNE

Hacı Ali Özhan

Anayasa 153 maddesinde, Anayasa Mahkemesinin kesin karar verdiğini, kararlarının gerekçesi yayımlanmadan açıklanamayacağını amir hüküm olarak belirtilmiştir. Bu hüküm aynen 1961 Anayasasının 152 inci maddesinden aynen alınmıştır. 2949 sk.53 üncü maddesinde de Anayasa hükmü aynen tekrar edilmiş devamla da, "Anayasa Mahkemesi kararları gerekçeli olarak yazılır. Kararlar...imzalanır. Muhalif kalanlar kararda muhalefet sebeplerini açıklarlar. Kararlar ilgililere bu şekliyle tebliğ olunur." hükmünü getirmiştir.

Yine Anayasanın 141 inci maddesinde aynen "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır" dedikten sonra 153 üncü maddesinde "Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idari makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar" denilmektedir. Aynı hüküm 2949 sk.nun 54 üncü maddesinde de aynen tekrarlanmıştır.

Anayasa ve kanun hükümleri açıkça "kararın gerekçesi yarılmadan açıklanamayacağını", "Resmi Gazetede yayınlanmasıyla yürürlüğe gireceğini" açıkça amir hüküm olarak belirleniştir.

Anayasa ve kanun koyucunun bu hükmü getirmesi "gerekçenin" önemi yanında, karar sonrasında yapılacak işlemlerin kapsamı, etkileri, sonuçlarının tespitinde yol gösterici olmasının sağlanmasıdır.

Mahkemelerin bütün kararlarının gerekçeli olacağı hükmü de "gerekçenin" önemini belirtmekte, nitekim bu maddenin gerekçesinde "yargı mercilerinin kararlarının tamamen gerekçesiz ve çok zaman bir satırdan ibaret olması şeklindeki mahzurları önlemek" şeklinde izah edilmiştir.

Bûtun yargı mercilerinin kararlarına karşı itiraz, temyiz süreleri gerekçeli kararın tebliğiyle başlamasına karşın, kısa kararın açıklanmasına ilişkin bir hüküm getirmemiştir. Diğer yargı mercilerinin kararlarının açıklanmasında bir sakınca görmeyen Anayasamız; Anayasa Mahkemesi kararlarının etkisi, değeri, sonucu, derinliği ve çok boyutlu özelliği nedeniyle açıklanmasında sakınca görerek 'kısa kararın' açıklanmamasını, ancak gerekçesiyle beraber birlikte açıklanmasını amir hüküm olarak getirmiştir.

Anayasa Mahkemesinin kararlarının yürürlük tarihinin tespiti yalnızca soyut teorik bir tartışma değil, pratik sonuçlarıyla bir çok yönden önemlidir, gereklidir. örneğin ; Siyasi partinin kapatılmasına neden olan kişilerin yasaklılık süresi, gerekçeli kararın Resmi Gazete yayımlanması ile başlamaktadır. Yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bireysel başvurularda gerekçeli kararın yayım tarihini esas almakta önceki tarihli başvuruları işleme almayarak bekletmektedir.

Ayrıca kapatılan siyasi partinin kapatma gerekçesinin bilinmesi kurulacak sonraki partilerin programlarını, faaliyetlerini etkileyecek hatta belirleyecek öneme sahiptir. Yine kararın yürürlük tarihindeki malvarlığının Hazineye geçiyor olması nedeniyle bu tarihin önemi kendiliğinden anlaşılmaktadır.

Siyasi partinin siyasi faaliyetlerinin devam edip etmemesi yanında temsili görevlerinin de devam etmesi veya etmemesi yönünden can alıcı öneme sahiptir. Kapatmaya neden olanların siyaset yasak süresinin başlaması içinde, gerekçeli kararın yayımı gereklidir.

TBMM'de en büyük parti durumunda bulunan RP'si 16-1-1998 tarihinde kısa kararla kapatıldığa açıklanmış, bunun üzerine yürürlük tarihi çok yoğun tartışmalara neden olmuştur. Milletvekillerinin vekilliklerinin düşüm tarihi, Rp'nin komisyonlardaki ve başkanlık divanındaki temsili, Ana muhalefet statüsündeki partinin hangisi olduğu (protokol sırasının yanında Anayasa Mahkemesinde dava açabilme hakkı yönünden çok önemlidir) gibi tereddütlü tartışmalar üzerine TBMM Başkanlığı hukukçulardan görüş istemiş hatta Anayasa Mahkemesinden de görüş almış ve kararın yürürlük tarihinin gerekçeli kararın Resmi Gazetede yayınlanması tarihi olarak kabul etmiştir.

Nitekim 22-2-1998 tarihinde gerekçeli kararın resmi gazetede yayımlandığı tarihe kadar RP'nin tüzel kişiliği devam etmiş, TBMM de temsil edilmiştir. Maliye Bakanlığı da bu tarihi beklemiş ve bu tarihten sonra malvarlığının tasfiye uygulamasına başlamıştır.

RP'nin gerekçeli kararı mayıs 1999 tarihinde yayımlansaydı bu tarihe kadar RP'sinin tüzel kişiliği devam ettiğinden 18 nisan 1999 tarihli genel seçimlere katılması da önlenemezdi. Keza Anayasa Mahkemesince ihtiyadi tedbir kararı almasaydı hazine yardımını da alacak siyasi faaliyetlerine devam edecekti. Bu durum tek basına konunun önemini, boyutunu açıklamaya yeter sanıyorum.

Anayasa Mahkemesince kapatılan siyasi partilerin kısa kararı Başbakanlığa gönderilmiş, yaklaşık 1 ay içinde Bakanlar Kurulu karar almış, yine yaklaşık l ay içindede Maliye Bakanlığınca tasfiye uygulaması yapılmıştır. Kısaca bir partinin kapatma tarihi ile mallarının tasfiyesi 3 ay içinde bitirilmektedir.

Buna karşın gerekçeli kararın yayımlanması l yıl, 2 yıl, 3 yıl gibi zaman alabilmektedir, örneğin Demokratik Değişim Partisi, Sosyalist Birlik Partisi, Emek Partisi, Diriliş Partisi gerekçeli kararları resmi gazetede yaklaşık 2 yıl sonra yayımlanmıştır. Demokratik Barış Hareketi davasındaki gerekçeli karar 2 yıl geçmesine rağmen halen yayımlanmamıştır.

Ortada gerçekte önemli ve anayasa düzeyinde düzenlenmesi gereken açık bir hükme ihtiyaç olduğu düşünülebilir. Gerek gerekçeli kararın yayımlanması süresi, gerekse bizce açık olmasına karşın kararın yürürlük tarihi konusunda tereddüt ve tartışmaya neden olmayacak bir düzenleme ihtiyacı gözükmektedir.

Bakanlar Kurulunun kararı "SÜRE" yönünden Anayasaya ve Kanuna aykırı olup hukuki dayanağı yoktur. Çünkü Bakanlar Kurulunun kararının niteliği infaz anlamına gelmektedir. Kaldı ki Maliye Bakanlığının malvarlığına el koyarak depo edilmesi de doğrudan infaz işlemidir. Tüzel kişiliği devam eden bir siyasi partiye 'süre’ yönünden yanlış yorum yapılarak fiilen kapatma, infaz yapılmaktadır. Maliye Bakanlığının tasfiye işleminin, uygulamasının dayanağı olan Bakanlar Kurulunun kararının Anayasaya ve kanuna aykırılığı hali, Bakanlığın işlemini de hukuki dayanaktan yoksun bırakır. Dayanak işlemin sakat olması halinde ona dayanan işlemlerinde sakat olacağı genel hukuk kuralıdır.

Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçeli, muhalefet şerhli olarak taraflara tebliğine dair hükümde, amir hüküm olup buna aykırı olarak kısa kararın tebliği ve basına "sonuç bildirme" denilerek yapılan açıklamaların hiçbir hukuki etki ve değeri yoktur. Gerekçesiz açıklanamaz amir hükmüne karşın, kısa kararın basına açıklanması hatta tebliği hukuki sonuç doğurmaz. Anayasa koyucu şekil kurallarını ayrıntılı belirterek konunun özelliği ve önemi nedeniyle sıkı biçim kurallarıyla düzenleme getirmiştir.

Anayasa Mahkemesi, anayasanın açık ve amir hükümlerini değiştirecek, uygulama içinde bulunamaz. Kararın geç yayımlanmasının yarattığı bu sıkıntı anayasa ve kanun hükümlerini bozacak, değiştirecek şekilde yorumlanamaz. Bir tv programında Anayasa Mahkemesi Başkanı bu sürenin kendisine sorulması üzerine, biz karar açıklamıyoruz ''sonuç bildiriyoruz açıklaması’ aykırılığı zımmen kabul etmek demektir.

Refah davasında, önceden verdikleri ihtiyadi tedbirin gerekçeli kararın resmi gazetede yayınlandığı tarihe kadar devamı ile hazine yardımı ödenmemesine karar verilmeside, yürürlük tarihinin yayım tarihi olduğu görüşünü göstermektedir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, diğer mahkemelerde süreler tebliğ ile başlarken, yalnızca Anayasa Mahkemesinde tebliğle değil resmi gazetede yayımla başlamaktadır. Anayasamız özel ve somut bir hükümle konunun özelliği ve önemi sonucu amir hüküm olarak bu hükmü getirmiştir.

Yukarıdaki verilen mevzuat hükümleri birlikte düşünüldüğünde Bakanlar Kurulunun kararının ve Maliye Bakanlığının tasfiye işlem ve uygulamaları anayasaya ve kanuna aykırı olduğu gözükmektedir.

Anayasa Mahkemesi kapatma kararı vermiş nasıl olsa gerekçeli kararda yayımlanacak bu davanın pratik bir anlamı yoktur şeklinde düşünülemez.

Hacı Ali Özhan...........................main page / ana sayfa............................ hacialiozhan@mynet.com