hacialinin anayasa mahkemesi sayfası        basınız

 Anayasa Mahkemesinde geciken adalet

hacı ali özhan

Anayasa Mahkemesi, 1961 anayasası ile kurulmasından sonra, siyasal yaşamı derinden etkilemiş, gelişen yeni bir yargı alanıdır. Gerçekte Meclis' in iradesi sonucu ortaya çıkan kanunların, Anayasa ya uygunluğunu denetlemek, çok boyutlu derinliği olan bir görevdir. Böylesine Önemli bir görev yapan mahkemenin gerek yapısı, gerek işleyişi ve yargılama usulünün gelişmiş ve yetenekli olması gerekir.

Yargıtay Başsavcısı Anayasa Mahkemesine verdiği dilekçe ile, davaların uzamasından yakınmaktadır. Örnek gösterilen HADEP ve AKP davalarıyla ilgili Başsavcılık değerlendirmelerine kesinlikle katılmamakla beraber, adaletin uzamasından yakınılması, genel hukuk sorunumuz olarak ortada durmaktadır.

Anayasa Mahkemesinde bir çok dava makul sayılamayacak sürede sonuçlanmakta, hatta gerekçeli kararların yazımı dahi genellikle yılları bulmaktadır. Örneğin yakınlarda yayımlanan DKP kapatma davasına ilişkin karar 2 yıl 8 ay sonra yayımlanmıştır. Karar yayımı ile yürürlüğe gireceğinden, yayım tarihinin önemi açıktır.

Aslında sorun Anayasa Mahkemesinin oluşumu ve işleyişinden kaynaklanmaktadır. Mahkemenin gündeminde İş yükü ve her alana yayılmış her biri kendi alanında uzmanlık İsteyen konularda, 11 üyeli mahkemenin karar vermesi, yeterli ve gelişmiş kabul edilemez. Artık iş bölümü esasına dayalı, uzmanlık alanları üzerine yapılanmış daireler ve büyük genel kurul yöntemi benimsenmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de 1998 yılında Anayasa Mahkemesi gibi olan yapısını değiştirerek daire ve genel kurul uygulamasına geçmiştir. Bu nedenle en az 3 alan üzerine daire kurulmalıdır. Davaların makul sürede sonuçlanmaması, gerekçeli kararların makul süreyi çok aşan zamanda yayımlanması da böylece önlenmiş olacaktır. Keza kararların daha isabetli verilmesi olasılığını artıracağı gibi, tarafların temyiz üzerine büyük genel kurulda yeniden inceleme imkânı sağlaması da mümkün olacaktır.

Başsavcılık siyasi parti davalarını örnek göstermesi nedeniyle yeri gelmişken belirtmek isterim ki; Yüce Divan yargılaması ve siyasi parti kapatılma davaları ceza davası niteliğinde olduğu için, bu görev Anayasa Mahkemesi'nin uzmanlık alanı değildir. Anayasa Mahkemesinin bazı üyeleri hukukçu olmadığı gibi bazı üyeleri de ceza hukuku uygulamasından gelmemektedir.

Yüksek mahkemeler arasındaki ilişki alt-üst ilişkisi değil, uzmanlık iş bölümüdür. Dolayısıyla Yargıtay'ın ceza daireleri başkanlarından oluşacak bîr kurul tarafından bu iki tür davaya bakılması en isabetli çözümdür. Bu, Yargıtay'ın Anayasa Mahkemesi'nden üstün olduğu gibi görülecek bir konu değildir. Anayasa Mahkemesi üyelerinin veya bazı hukukçuların bu görüşe karşı çıkışlarının hukuk gerekleri dışında, duygusal olduğunu düşünüyorum.

Hukuk sistemimizde; ceza konusundaki en üst kurul Yargıtay ceza Dairesi başkanlarından oluşacak kuruldur. Anayasa Mahkemesinin yapısı nedeniyle, ceza hukuku yeterliliği Yargıtay Ceza Dairesi Başkanları kuruluyla kıyaslanamayacak düzeyde geridedir. Zaten SPK nu, siyasi partilerle İlgili yasakları inceleme kurulu fikri de bu düşünceyi doğrulamaktadır. Aslında kapatma yerine, bu kurul ara yaptırımlar vermekle yetkilendirilebilir. (m.99) Dileğimiz siyasi parti kapatma hükümlerinin Anayasa dan tümden çıkarılması olmakla beraber, doğru yargılama için isabetli çözüm budur. Maalesef türk hukuku ve siyaset tarihi parti kapatma davalarıyla bir süre daha meşgul olacağa benziyor......

Hacı Ali Özhan

Anayasa Mahkemesi kararları; (1990-2002 yılları)
Karar sayısına göre     Esas sayısına göre

insan hakları mahkemesi I yargitay I danıştay I baro I yabancılar hukuku I makaleler I araştırmalar I main page / ana sayfa
hacialiozhan@hotmail.com   hacialiozhan@mynet.com  hacialiozhan2000@yahoo.com