HaciAlinin sayfası       ANAYASA MAHKEMESİ   basınız

DEĞİŞTİRİLEMEYECEKLER

Kemalist kesimce; AK Parti hükümetinin bazı faaliyetleri anayasanın değişmez ilkelerini değiştirmeye yönelik olduğu kaygıları dile getiriliyor. Bu konuda ki eleştiriler için, kişisel vehimlere değil, iş başındaki hükümetin işlem ve eylemlerine bakmak gerekir. Hükümetin gündeminde dolaylı da olsa böyle bir konu yokken tahminlere dayalı bu kuşkular gereksizdir. Bu konu halkın ihtiyaç duyduğu gündem de değildir. Anayasa da değiştirilemeyecek, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek kuralı getirmiştir. (m.4) Buna göre devletin cumhuriyet şekli, Atatürk milliyetçiliği, demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti gibi nitelikleri ile ay yıldızlı bayrağı, istiklal marşı, başkentin Ankara olması ve Türkçe dili değiştirilemez hale getirilmiştir. 1924 ve 1961 Anayasalarında yalnızca devletin şeklinin cumhuriyet olması değiştirilemez iken, 82 Anayasası bu değişmezleri artırmıştır. Değişmez denilen maddenin değişmesi ile bu maddeler de anayasaya göre değiştirilebilir. Ancak bir ülkede değişmez kurallar olur mu ? Örneğin yüz yıl sonra İstanbul'un başkent olması önerilemez mi ? iki yüz yıl sonra istiklal marşının söylenmesi zor görülüp melodisi, ezberi kolay ve herkesin çok beğendiği bir marş kabul edilemez mi ? Üç yüz yıl sonra bayrağın yıldızlarını çoğaltmak önerisi yapılamaz mı ? Örnekleri çoğaltmak mümkün. Şimdi doğru denilen ihtiyaçları karşılayan kurum, kavram ve ilkeleri bütün zamanlar için sonsuz olarak geçerli kılmak ne kadar toplumsal ihtiyaçlara denk düşer ? Bir nesilin kendisinden sonraki nesil adına şimdiden ipotek koyması ne kadar yerindedir ? gibi sorulara cevap vermek zordur.

Yine anayasa, inkilap kanunları olarak tanımlanan sekiz adet kanunun anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamayacağı hükmünü getirmiştir. (m.174) Ceza kanunu inkilap kanunlarından Şapka kanunu ile Türk harflerini belirleyen kanundaki yasaklara aykırı hareket edenlere iki aydan altı aya kadar hapis veya para cezasını ve resmi nikahtan önce dini tören yapılmasını iki aydan altı aya kadar hapisle cezalandırmıştır. (TCK m.526/2, 237/5) Ceza kanununu değiştirecek yeni tasarısı da, bu suçlar korunurken ek olarak 2596 sayılı Bazı kisvelerin giyilemeyeceği kanunu da eklenmiş ve ceza miktarı artırılarak altı aydan bir yıla kadar hapis cezası düzenlenmiştir. Ayrıca para cezası seçimlik olmaktan çıkarılmış, hapis cezasıyla beraber birlikte para cezası verilmek zorunluluğu getirilmiştir. Tasarı bu değişikliğe gerekçe olarak; "aslında bu hükmün sözü geçen kanunlarda yer almış olması uygun olurdu. Ancak bir kanun boşluğu yaratmamak için" denilerek anayasayla uyum sağlanmak istendiği belirtilmiştir. 2596 sayılı kanun doğrudan vatandaşları ilgilendiren bir düzenleme getirmediği gibi, suç olarak görülmeyi gerektirecek içerikte değildir. TCK' da var olan iki inkilap kanuna bir üçüncü kanunu ekleyerek suçu genişleten ve ceza miktarını artıran düzenleme için bir gerekçe gösterilmemiştir. (Tasarı madde 331/5, 297)

Şapka kanunu ile Türk harflerini kullanma zorunluluğu getiren kanun uygulamada görülmemektedir. Eğer bu madde uygulanacak olursa, milletvekilleri, devlet memurları, belediye memurlarının tamamı şapka giymedikleri için ve türk alfabesinde bulunmayan harf kullanan herkesi cezalandırmak zorunda kalınacaktır. Bu cezanın uygulanma şansı kalmamışsa, bu madde ile korunmak istenen değerin ihlali ortadan kalkmışsa bu maddenin tümden kaldırılması gerekir. Ayrıca resmi nikahtan sonra dini tören (imam nikahı) yapılırsa suç değil, önce yapılırsa suç denilmesini hukuken izah etmek gerçekten zordur. Bir hareket ya suçtur ya değildir. Önce veya sonraya göre suç denilmesi ceza kanunlarında bulunmayan bir yöntemdir.

Anayasanın hükümleri, bu kanunlara aykırı fiillerin mutlaka suç sayılacağı anlamına gelmez. Nitekim madde metninde belirtilmeyen inkilap kanunlarına aykırılık hali suç olarak düzenlenmemiştir. Anayasada yer almamış anayasa dışı konular, hatta anayasaya aykırı her şey mutlaka suç olmak zorunda değildir. Yalnızca inkilap kanunlarının anayasaya aykırı olduğu tartışmaları önlenmek istenmiştir. Yani Mahkemelerin anayasaya aykırılık iddialarını ciddiye alıp, Anayasa Mahkemesine başvurulması yolu kapatılmıştır. Bu nedenle bu suçların anayasaya uyumlu olmak adına bulunması zorunluluğu yoktur. Uygulanamayan, hatta bütün devlet memurlarını suçlu görüp cezalandırdığı halre uygulanmayan suçların kaldırılması gerekir. 1926 yıllarındaki dönemin ihtiyacına karşılık yapılan bir suçu, hiçbir gereklilik yokken 2003 tarihinde suç olarak düzenlemek kanun tekniği, suç politikası, kamu düzeni kavramına da aykırı olacaktır.

Hacı Ali Özhan

bu makale vakit gazetesinde 26 temmuz 2003 tarihinde yayımlanmıştır.

Anayasa Mahkemesi kararları; (1990-2002 yılları)
Karar sayısına göre     Esas sayısına göre

makaleler I araştırmalar I demokrasi I laiklik I insan hakları I siyaset yazıları I yargı I main page / ana sayfa
hacialiozhan@hotmail.com   hacialiozhan@mynet.com  hacialiozhan2000@yahoo.com