hacialinin anayasa mahkemesi sayfası        basınız

ANAYASA DEĞİŞİRKEN

Otoriter rejiminin damgasını taşıyan 82 anayasası, sürekli ve neredeyse herkes tarafından eleştiriliyordu. Hükümet mümkün olabilen en fazla mutabakatla anayasa değişikliği için çaba gösteriyor. Hazırlanan ve Meclise sunulan ilk değişiklik adımına CHP, dokunulmazlıkların kaldırılmadığı gerekçesiyle destek vermeyeceğini açıkladı. Böylesine önemli bir konuda oluşan çıkan fırsatı değerlendirmeyip, hükümetle gereksiz taktik savaşına girilmesi CHP yönetiminin tarihi bir hatası olacaktır. Üstelik programı demokratik anayasa istemesine karşın, küçük hesaplarla hükümetin büyük atılımlarını engellemeye çalışılması CHP'ye de, sosyal demokrasiye de topluma da kaybettirecektir. Aksine CHP'nin her aşamasına katılarak çağdaş medeniyete uygun bir anayasa değişikliğini sağlayıcı olması gerekir ve beklenir. Ne yazık ki CHP yönetimi kendi kitlesi ve toplumla çelişme pahasına, demokratik ihtiyaçlara karşı tavır almayı düşünebiliyor.

Darbe döneminin ürünü olan ve herkesin bir şekilde yakındığı bu anayasanın tümden değiştirilmesi daha uygun olurdu, ancak değişiklik yapmakla yetinileçeği görülüyor. TBMM sunulan teklife bakılırsa, değişikliğin gruplar halinde yapılacağı anlaşılıyor. Değişikliklerin tamamı bir defada yapılması halinde, denge ve bütünlük sağlanacağı gibi zaman ve teknik yönden de uygun olurdu. Değişikliklere bakıldığında, DGM'nin kaldırılması nihayet sağlanıyor. Gerçekten kuruluş amacını gerçekleştirememiş her kesimin yakındığı bu mahkemelerin kaldırılması hukukta bir tarih olacaktır. Uluslar arası Ceza Mahkemesi kararlarının uygulanmasına yönelik değişiklik orijinaldir. Bu mahkemenin anayasa hükmüyle tanınması yanında, bu yöndeki sözleşmeye taraf olunmasına yol açacaktır. Hükümetin UCM'yi tanıyan sözleşmeyi de bir an önce imzalaması gerekecektir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla ilgili bir hüküm getirilmesi de kanımca ihtiyaçtır. Kanunla çelişmesi halinde dahi uluslar arası sözleşmelerin uygulanacağı hükmü getirilmesine karşın, bu değişiklik bu alandaki sorunları giderici kapsamda değildir. Çünkü Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi genel, soyut, çerçeve hükümler içermektedir. AİHM'si bu sözleşmeyi yorumlayıp uygulayarak kararlar vermektedir. Pratik de kanunlar ile AİHM kararlarının uygulanma usulü tartışmalara neden olmaktadır. Bilindiği üzere her kademedeki mahkemelerin yanında, bütün idari birimlerin AİHM'si kararlarına uygun davranmak zorundadır. (m.41) Bunun için anayasa da bizzat Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ilişkin hüküm getirilmesi gerekir. Hatta 90 maddenin dışında ayrı bir madde ile Sözleşme ve AİHM konusu çerçeve olarak düzenlenmeli ve bir kanun çıkarılması hükmü getirmelidir. Kanunla AİHM ve sözleşmenin iç hukuktaki yeri tereddüte meydan vermeyecek açık bir kesinlikte düzenlenmelidir. Bu yapılmazsa, 5-10 yıl sonra bu konu yeniden hükümet gündemine alınmak zorunda kalınacaktır. İleriyi görüp şimdiden değişiklik yapıldığında mahkemelerin tartışmalı, tereddütlü uygulaması nedeniyle vatandaşlar mağdur olmayacağı gibi hem de Avrupa Birliğinin takvim vermesi arifesinde güzel bir jest olacaktır.

Dokunulmazlık konusu sakız halinde herkesin diline düştü. Her dönemde yapılan dokunulmazlık ajitesi şimdi CHP'nin olmazsa olmazı arasında. Halkın ayrıcalığa kızgınlığı demeğojik propaganda ile gerçeğinden çarpıtılıyor, gereğinden fazla abartılıyor. Dokunulmazlık dosyalarına bakıldığında yarıdan fazlası seçim dönemi ve düşünce açıklama suçlarıdır. Milletvekillerinin görevlerini hakkıyla yapabilmeleri için ayrıcalıklı bir alan verilmesi kanımca gereklidir. Bu ticaret hilesi, ihale takipçiliği, adam kayırma şeklindeki bir ayrıcalık olamaz tabi ki. Ancak siyasi ve ifade konularında tam özgürlük içinde olmaları gerekir. Dokunulmazlık konusu değişiklikler içine alınırsa AK Parti, CHP'nin mazeretini alarak değişikliklere katılımını sağlayabilir. Umarım bu yanlış, yıkıcı ve gereksiz dayatmayı CHP bırakır.

AK Partinin anayasa değişikliği yönündeki adımları Meclis dışındaki sol tarafından da tereddütsüz desteklenmelidir. AK Parti kendisini muhafazakar olarak nitelese de, önemli olan yaptıkları faaliyetlerin niteliğidir. Yapılan işlerin özelliğine göre tutum belirlenmeli, körlemesine bir karşı çıkışın sağlıklı olmayacağı açıktır. Bu nedenle halkın sol kesiminin AK Partiye destek vermesi hem ahlaki hem de ilkesel bir tutumun gereğidir.

Hacı Ali Özhan

bu makale vakit gazetesinde 1 mayıs 2004 tarihinde yayımlanmıştır.

Anayasa Mahkemesi kararları; (1990-2002 yılları)
Karar sayısına göre     Esas sayısına göre

insan hakları mahkemesi I yargitay I danıştay I baro I yabancılar hukuku I makaleler I araştırmalar I main page / ana sayfa
hacialiozhan@hotmail.com   hacialiozhan@mynet.com  hacialiozhan2000@yahoo.com