hacialinin araştırmaları       

DEVLET SIRRI ve İFŞA SUÇU TCK MADDE 132-136 Hacı Ali Özhan

Devlet sırrını açıklama suçunu düzenleyen TCK 136 maddesi aynen, "....132. maddenin iki, üç, dört ve beşinci fıkralarında yazılı, gizli kalması lazım gelen malumatı ifşa eden kimseler... cezalandırılır..." demektedir.

3038 sayılı kanunla esasa ait olmayıp tabir ve kelimeler üzerinde değişiklik yapılan 136 inci madde İtalyan Ceza Kanununun 256 inci maddesinden aynen alınmıştır.

Suçun maddi unsuru, devletin menfaatine olan belge olması, bunun gizli kalması (devlet sırrı) ve ifşa (açığa vurma) edilmesidir.

Bir Yargıtay kararında aynen,(l.CD.26-6-1969, 66/1996) "........ifşa anında gizlilik vasfını muhafaza etmesi ve failinde böyle bir malumatı, sır olduğunu ve bu vasfını muhafaza ettiğim bilerek neşir ve ifşa etmiş bulunması gerekir... sır vasfını tamamen kaybetmiş olduğu meydana çıkmasına nazaran"

A-...sır olma vasfını muhafaza eylediğini kabule sevk eden kesin subut delillerinin nelerden ibaret olduğu... kabule şayan gerekçesi açıklanmadan

B-... sır olduğu ve halen dahi bu vasfını muhafaza eylediğini bilerek ifşa etmiş olduklarının ne suretle anlaşıldığı mucip sebepleriyle izah olunmadan .....”denilerek mahkumiyet kararı oybirliği ile bozulmuştur.

136/1 maddesince atıf yapılan 132 inci maddesinde,

2 inci fıkrasında "Gizli kalması Devletin ...menfaatleri icabından olan malumatı istıhtsal eden ....cezalandırılır"

3 üncü fıkrasında "Selahiyetli makamların ...menettiği malumatı istihsal eden kimse ....cezalandırılır."

4 üncü fıkrasında "Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiiller, devletin harp hazırlıklarını ...tehlikeye koymuş ise... cevap verilir"

demektedir. 5 inci fıkrası olmayan bu madde 3038 sayılı kanunla şekli degişikliğe uğramış 2 inci fıkrası İtalyan Ceza Kanununun 256 inci maddesinden aynen alınmıştır.

2 inci fıkranın değişiklik nedeni olarak Adliye Encümeni mazbatasında (8-6-1936 tarih 1/204. 1/495 E, 51 karar) aynen,

"ikinci ve üçüncü fıkralarda yapılan değişiklik gizli kalması lazım gelen malumatı "elde eden" yerine "istihsal eden" tabirinin konması şeklindedir.

Bundan maksat, tesadüfen böyle bir malumatı elde eden kimsenin hareketinin suç sayılamayacağını ve bu suçun teşekkülü için, gizli kalması lazım selen bu gibi malumatı bazı teşebbüslerde bulunmak suretiyle istihsal etmek lazım geldiğini tebarüz ettirmektedir."

diyerek maddenin uygulama alanı daraltılmıştır.

2 inci fıkranın hedefi devletin şahsiyetini ve dolayısıyla emniyetini korumaktır. Burada korunan şey sağlanan bilginin sır olması değil devletin güvenliği ve siyası menfaatleridir.

(Y.l.CD 20-4-1967 873/1023) (Garcon. Code Penai s.366/3)

Bir başka Yargıtay kararında (l.CD.9-1-1973 4640/19) ".....Gizli bilgilerin kavramının bu maddenin ikinci fıkrasındaki manası Hükümet işlerinde yer alan ve fakat milli veya milletlerarası dergilerde yayımlanmayan bilgilen kapsar......" diyerek Gizlilik kavramının Hükümet işlemleri ile sınırlı olduğu kararı verilmiştir.

 

Devletin emniyeti açısından gizli kalması gereken belgenin ne olduğu ile ifşa edilmesi üzerinde suçun maddi unsurları açısından gereklilik vardır.

Devletin emniyeti kavramı çok soyut olmakla beraber devletin varlığı, yaşaması bekasıdır. Devletin ulusal ve uluslararası siyasi menfaatini yok eden belgeleri kapsamaktadır.

Devlet sırrı, yukarıdaki nitelikte gizli kalması gereken veya yetkili makamlarca gizlilik kararı verilmesidir. Askeri sır ise ülkenin müdafası ve askeri bakımdan gizli tutulması gereken belgedir.

İfşa, yukarıdaki nitelikteki belgenin sır olduğunu ve halen sır niteliğini koruduğunu bilerek açığa vurmadır.

Aleniyet, yukarıdaki özellikteki belgenin ifşa edilerek, yerinden çıkarak sır sahibi görevli kişi ve makamın denetimi dışına çıkmasıdır.

"Gizli" gizlilik dereceli belge, izinsiz açıklandığı zaman milli güvenliğimize, menfaatlerinize ciddi şekilde zarar verecek, diğer taraftan yabancı bir devlete fayda temin edecek mahiyette olan belgedir.

"Kişiye özel" tanımlı belge, izinsiz açıklandığı zaman milletimizin menfaatim haleldar edecek veya bir şahsın zarar görmesine sebep olacak veya yabancı bir devlete fayda temin edecek mahiyette olan belgedir.

Yukarıdaki tanımlardan hareketle bir devlet kurumunda usulüne uygun olarak yetkili makamlarca düzenlenen ve bilmesi gerekenlerin elinde açığa vurulma hali kanunda cezalandırılmıştır. Yukarıdaki anlatımlardan anlaşılacağı üzere 132 maddenin 2 inci fıkrasında da "elde eden" değil "istihsal eden" cezalandırılmaktadır.

3038 sayılı kanunla yapılan değişiklikle "elde edilen" yerine istihsal eden denilerek komisyon gerekçesindeki

ifade ile, "...tesadüfen böyle bir malumatı elde eden kimsenin hareketinin suç sayılmayacağını ve bu suçun teşekkülü için gizli kalması lazım gelen bu gizli malumatı bazı teşebbüslerde bulunmak suretiyle..." denilerek elde etme icra hareketini suçun oluşması yönünden zorunlu unsur olarak görmektedir.

BÇG' nun yaptığı faaliyetlerin ile Genelkurmay Başkanlığının faaliyetlerinin kendiliğinden yapılabilecek çalışmalar olmadığı, 8-3-1990 tarihli 90/425 nolu Güvenlik Soruşturması isimli Bakanlar Kurulunca çıkarılan yönetmelikten anlaşılmaktadır. Bu yönetmelikte bile BÇG 'nun çalışmalarının çok azı kapsamında ve toplanan bilgiler ve nitelikleri çok hafif derecededir. BÇG' nun bu çalışmaları yasal olmak şartı ile ancak hizmete özel sayılabilir. Gizlilik dereceleri yoktur. 4045 sayılı Güvenlik Soruşturmasına ilişkin kanunla, kanun düzeyinde konunun önemi gereği soruşturmanın konu ve kapsamı iyice daraltılmış bir kısım bilgilerin kayıtlardan çıkarılması düzenlenmiştir. Keza BÇG' nun kaldırılacağı Başbakanca açıklanmıştır.

Böylesine önemli bir konuda yukarıda izaha çalışılan ve yasal dayanağı olmayan BÇG'ca yine yasal dayanağı olmadan bilgiler toplanması yasal kabul edilemeyeceği gibi gizli de kabul edilemez. Başsavcılığın kabulü ile Genelkurmay Başkanlığınca da toplanılmış olsa yasal dayanağı olmayan bir çalışma devlet çalışması olamayacağı gibi onun gizliliğinden de söz edilemez. Taslak çalışma olduğu açıklanmıştır.

Söz konusu belgelerin içeriği, amacı, konusu gizli olabilecek nitelikte değildir. Kaldı ki bu belgelenn devletin emniyeti ve menfaati ile ilgisi de yoktur. Dolayısı ile "sır olduğunu bilerek" ifşa söz konusu değildir. Bir belgenin bilmesi gereken kişinin elinden ve yerinden çıkması bile aleniyete çıktığını gösterir.

Ayrıca da; Devlet sırrını açıklama suçunun işlenişinde bilerek, isteyerek kasıt iradesi ile icra edilmesi hali suçun oluşması için kanunun aradığı zorunlu bir unsurdur. Belgelerin sır olduğunu ve sır niteliğim koruduğunu bilerek ifşa etmeden ziyade, söz konusu belgelerin devlet sırrı niteliğinde belgeler olması gerekmektedir.

Anayasa Mahkemesi kararları; (1990-2002 yılları)
Karar sayısına göre     Esas sayısına göre

insan hakları mahkemesi I yargitay I danıştay I baro I yabancılar hukuku I makaleler I araştırmalar I main page / ana sayfa
hacialiozhan@hotmail.com   hacialiozhan@mynet.com  hacialiozhan2000@yahoo.com