hacialinin araştırmaları       

ANAYASA MAHKEMESİNDE BİREYLERİN TESBİT DAVALARI

Hacı Ali Özhan

USUL KURALLARI

ÖRNEKLER

BİREYLERİN TESPİT DAVASI

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

ANAYASA MAHKEMESİNDE BİREYLER TESPİT DAVASI AÇABİLİRMİ ?

Hacı Ali Özhan

Anayasa ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama usulleri Hakkında Kanun' da, iptal davası açabilme ve itirazen yerel mahkemelerden gelen iptal davalarına düzenlemiş olmasına karşın, Tespit davası açabilme şart ve usullerini düzenlememiştir.

Bu inceleme de, Anayasa Mahkemesinin görev alanına giren uyuşmazlıklarda, tespit yetkisi olup olmadığı konusu, mevcut usul kuralları ve gerekçeleri, Anayasa Mahkemesinin örnekleri ve Avrupa hukuku ışığında değerlendirilecektir. Ayrıca Bireylerin tespit davası açma yetkilerinin bulunup bulunmadığı değerlendirilecektir.

USUL KURALLARI

Anayasa Mahkemesi içtüzüğünün Anayasa Mahkemesinin bağlı olduğu kurallar başlıklı 2/2 maddesinde "... Mahkeme çalışma esasları ve usûlleri hakkında kanunlarda ve içtüzükte hüküm bulunmayan hallerde genel hukuk kurallarını uygular." demektedir.

Hukukun genel ilkesi düzeyinde bulunan Medeni Kanunun 1. maddesinde "...Hakkında kanuni bir hüküm bulunmayan meselede...kendisi vazıı kanun olsaydı bu meseleye dair nasıl bir kaide vazedecek idiyse ona göre hükmeder..." demektedir.

Yine, 2949 sayılı kanunun öncesi olan ve aynı hükümleri içeren 44 sayılı kanunun gerekçesinde ".........Konacak usul hükümlerinin ihtiyaca uygunluk derecesini şimdiden kestirmenin güç olacağı, kurulacak Anayasa Mahkemesinin vasfı itibari ile karşılaşacağı usul meselelerini, umumi esaslar dairesinde içtihat yoluyla kolaylıkla çözebileceği düşünülerek bu sahada da kapsayıcı bir düzenlemeden kaçınılmıştır......." denilmiş,

Karma komisyon raporunda da "...hüküm sevk olunmayan hususlarında içtihada terk edilmesi uygun görülmüştür." denmektedir.

Hukuk devleti, adaletli bir hukuk düzeni kuran, bunu sürdürmeyi zorunluluk sayan ve tüm etkinliklerinde hukuka uygun davranan devlettir. Yine, Hukuk devletinin, Anayasa'nın açık hükümlerinden önce hukukun bilinen ve tüm uygar ülkelerin benimseyip uyduğu ilkelere uygun olması gerekir, şarttır.

Bu yöndeki Anayasa Mahkemesi kararları yerleşik içtihat haline gelmiştir.

-Any.Mah. 22-12-1964 tarih 63/166 E, 64/76 kararı, 27-03-1986 tarih 85/31 E, 86/11 kararı, 01-02-1996 tarih 95/20 E, 96/04 kararı.

Anayasa yargısı yasamanın, yürütmenin üstün gücüne karşı 'anayasal denge aracı’ olarak getirilmiştir. Yargı yetkisinin etkinliği hukukun eksiksiz kullanılmasını gerektirir. Dava kavramı içinde yürütmenin durdurulması, tedbir, tesbit türü kararlarda vardır. İptal kararı vermeye yetkili organın, tesbit kararı veremeyeceğini düşünmek yargı yetkisinin eksiksiz kullanılması ile bağdaşmaz. İptale yetkili olan Anayasa Mahkemesi, sonuç doğurmayan yalnızca durumun tesbitine yönelik karar yetkisine 'evleviyetle' sahiptir. Çoğun içinde az her zaman vardır.

Anayasa Mahkemesi, Anayasanın, yasaların, hukukun yargı işlevinin özünü göz ardı edip, kendini yalnızca kuralın sözlü anlamı ile bağlı saymamalıdır. Kural dışılık savunulamaz. Ancak, kuralların yorumu ile soruna, amaca en uygun çözümün bulunması gerekir. Mahkeme kararını verirken, bir yetkinin kendisine verilmiş olmasını değil, bu yetkiyi yasaklayan bir kuralın yar olup olmadığını araştırmalıdır. Anayasanın sistemi bu şekildedir. Örneğin m.125.

Tesbit davası şart ve usulleri Anayasa Yargı mevzuatımızda düzenlenmemiştir. Açıkça yasaklayıcı bir düzenleme olmadığı nedenle de Anayasa Mahkemesinin hukuk yaratabileceği çağdaş hukuk sistemlerinde benimsenen bir görüştür.

Hukukun genel ilkeleri düzeyinde bulunan Medeni Kanunun 1. maddesi gereği Anayasa Mahkemesi boşluk halini içtihatla doldurmalıdır. Yine Anayasanın 138 maddesi, hakimin yalnız anayasaya, kanuna göre değil 'hukuka' uygun olarak vicdani kanısına göre karar vereceğini belirtmiştir. Buradaki 'hukuk' hakimin genel ilkeler çerçevesinde yasal boşluğu doldurmak üzere oluşturacağı kuralıda kapsar.

Aslında usulün bütün ayrıntılarının düzenlenmesi beklenemez. Uygulamada ortaya çıkacak boşlukların içtihatla doldurulması MK. 1. maddesince mümkün olduğu gibi, Türkiye de ve Dünyada yeni mevzuat olan Anayasa Yargısında da gereklidir. Kaldı ki, kanunun gerekçesinde de açıkça belirtilmiş olduğu gibi, Mahkemenin içtüzüğünün 2/2 maddesinde de açıkça ifade edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesinin çok sayıdaki kararlarında hu yönde kararlar verilmiştir.

ÖRNEKLER:

Anayasada ve diğer mevzuatımızda, Anayasa Mahkemesinin yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar verilip verilmeyeceği yönünde hiçbir açık düzenleme yok iken, hatta Mahkemece bu yöndeki talepler reddedilmiş iken, (Örneğin; 06-04-1972 tarih 72/13 E, 72/18 Kararı, -24-05-1977 tarih 77/60 E, 77/81 Kararı, -01-08-1985 tarih 85/659E, 85/04 Kararlarında red edilmiştir.)

1993 yılı ve sonraki kararlarında, bu yöndeki boşluk içtihatla doldurularak Anayasa Mahkemesinin yetkisinde yorumu yapılmıştır.

Nitekim yürütmenin durdurulmasına Anayasa Mahkemesi kendisini yetkili gördükten sonra çok sayıda kararda yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar verilmiştir. (Örneğin-21-10-1993 tarih 93/33 E, 93/40-1-2 kararı, -11-04-1994 tarih 94/43 E, 94/42-1 kararı.)

Siyasi partilerin kapatılması veya kapanmasına ilişkin hükümler SPK' da bulunmasına karşın, kendiliğinden fesih, dağılma halinin tesbiti, hukuki varlığının sona erdiğinin tesbiti, kurulmamış sayılmanın tesbiti türünde tesbit kararı vermeye, Mahkeme içtihatla kendisini yetkili görerek davaları incelemeye almıştır.

Bu konudaki ilk kararını Yüce Görev Partisinin hukuki varlığının sona erdiğine şeklinde tesbit kararını 1983 tarihinde vermiş, bundan sonraki birçok parti kararında da aynı içtihadını örnek göstermiştir.

(Örneğin-Any.Mah.25-08-1983 tarih 83/01 E, 83/01 kararı, -Any.Mah.20-9- 1984 tarih 84/129E, 84/22 kararı, -Any.Mah.09-10-1984 tarih 84/440E, 84/24 kararı,

-Any.Man.21-01-3987 tarih 86/522E, 97/01 kararı, -Any.Mah.24-11-1992 tarih 92/03 E, 94/04 kararı.)

Mahkemece, karar verilmesine yer olmadığının tesbiti kararı, bir siyasi partinin kurulmamış sayılmasının tesbitine ilişkin kararı, dağılma halinin tesbitine ilişkin kararlarda vardır.

(Örneğin-Any.Mah.01-11-1983 tarih 83/03 E, 83/03 kararı, -Any.Mah.02-06-1987 tarih 87/01 E, 87/02 kararı)

Mahkemece, anayasaya aykırılık sorunu yorumla 'bekletici mesele" olarak görülmüş, keza, SPK' nun 9 maddesinin yorumunda itirazı 'önsorun' olarak görmüş, bir kararında da 'soruşturmanın genişletilmesi' yönünde karar verilebileceği yönünden inceleme yapmıştır.

(Örneğin-Any.Mah.01-11-1983 ta'rih 83/03 E, 83/3 kararı, -Any.Mah.03-11-1983 tarih 83/4 E, 83/4 kararı, -Any.Mah.02-12-1994 tarih 93/3 E, 94/2 kararı.)

Anayasa Mahkemesi Fazilet Partisi davasında, başsavcılığın hazine yardımı hakkı üzerine ‘ihtiyadi tedbiren’ karar verilmesi istemini, ara kararıyla kabul ederek, bu konuda özgün bir örnek oluşturmuştur. Asıl karar verilirken de hüküm bölümün de, ‘gerekçeli karar yayımlanıncaya kadar hazine yardımına ilişkin tedbirin devamına’ şeklinde karar vermiştir.

Yukarıdaki mahkeme içtihatlarından açıkça görüleceği üzere, mahkemenin duruma göre, zorunlu görülen önlemleri aldığı hatta bunun Birleşmiş Milletler ve Avrupa Belgelerinde de görüleceği üzere hukukun genel ilkeleri, adaletli yargılamayı da kapsayan hak arama özgürlüğünün doğal sonucu ve gereğidir.

BİREYLERİN TESBİT DAVASI AÇABİLMESİ

Türk Anayasa hukukunda yer almamakla beraber, başta Federal Almanya olmak üzere, ispanya, Portekiz, Meksika, Arjantin, Kolombiya, isviçre hukuk düzenlerinde Anayasa Mahkemesine Bireysel başvuru yolu ‘Anayasa Şikayeti' tanımı ile bireylere müracaat hakkı tanınmıştır.

Keza 1961 Anayasasının kurucu meclis görüşmelerinde, iptal davası açma hakkının kişiler içinde tanınması gerektiği yolunda görüş bildirilmişse de, karşı görüşte olanlar 'dava hastası olan' yada 'reklam amacı güden' bazı kişilerce Anayasa Mahkemesinin gereksiz meşgul edileceğini ileri sürmüşler sonuçta ikinci görüş ağır basarak herkese iptal davası açma hakkı tanınmamıştır.

Bir menfaatin, hakkın ihlalini, Avrupa insan Hakları Komisyonu ve Divanı bir çok kararında en geniş şekilde tanımlamıştır. Komisyon kimi durumlarda, yasanın uygulanmadan da kişiye zarar verebileceğini baskı altında tutabileceğini bu durumda da sözleşmeye aykırı olunduğu yönünde karar vermiş ve Divanca da aynı yöndeki içtihatlarında “potansiyel mağdur” kavramını benimseyerek somut ihlal, doğrudan mağdur kavramlarının kapsamını genişletmiştir.

Kişi, yasanın doğuracağı sonuçların doğrudan etkisi altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya ise, yasanın kendisi bir uygulama işlemi olmadan da kişinin hakkını ihlal eder niteliktedir, yorumu Divan'ca yapılmıştır.

Federal Anayasa Mahkemesine Kanununa göre usule ilişkin eksikliklerde, yargılamanın amaca uygun olabilmesi için genel usul hukuku ilkelerine, özellikle hukuk ve idare yargılama usulüne başvurularak, kıyas yoluyla boşluk doldurulması Federal Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır.

Hukukta bir yetkinin hakkın, usul kuralının düzenlenmiş olması değil bu hakkı, yetkiyi, usul kuralını yasaklayan hüküm olup olmadığı araştırılmalı ve yasaklayıcı bir hüküm yoksa boşluk doldurma yoluna gitmek gerekmektedir. Yasada yasaklanmayan şeyin serbest olduğu genel bir ilkedir.

Yukarıdaki mevzuat hükümleri ve gerekçeleri , Avrupa mevzuatı ve Divan kararlarından anlaşılacağı üzere, Anayasa Mahkemesi, görev alanına giren konularda Tespit davalarına bakmaya yetkilidir.

Bireylerin Anayasa Mahkemesinde tespit davası açmasına engel yasaklayıcı bir hükümde yoktur. Dolayısıyla bireyler tarafından, kendilerini ilgilendiren konularda Anayasa mahkemesine tespit davası açıldığında, Mahkeme boşluk doldurma yöntemi ile hukuk yaratarak karar vermelidir.

Anayasa, iptal davası açabilecekleri saymıştır, ancak tespit davasının etkisi, hukuki değeri ve sonuçları iptal davasından farklı olduğu için, yalnızca anayasada sayılan makamlarca tespit davası açılabilir görüşü de yerinde değildir. Bu nedenlerle bireylerin tespit davası açabileceklerini ve Anayasa Mahkemesinin bu tip davaları esastan karara bağlaması gerektiğini iddia ediyorum.

Avrupa însan Hakları Divanı bir kararında sözleşmenin ihlalinin kimi durumlarda mevzuattaki boşluklardan kaynaklanabileceğini belirterek Winterwerp davasında, gerekçe bölümünde bu tür kararların yerine getirilmesi ihlallerin tekrarının önlenmesi ancak mevzuattaki boşluğun giderilmesi ile mümkün olacaktır demektedir. Bir kanunun boşluğu halinde Yasama kuvvetince kanun boşluğu dolduruluncaya kadar, Yargı organınca sözleşmeye aykırı kanun boşluğu, hukuk yaratılarak doldurulmalıdır.

Bu nedenlerle, Anayasa Mahkemesinde tespit davası açılabileceğini ve Anayasa Mahkemesinin bu talepli davalara bakmaya yetkili olduğu kanaatindeyim.

Hacı Ali Özhan

Not: Tarafımca Anayasa Mahkemesinde açılmış dava dilekçesinin tam metni için basınız. Bu tespit davasında,iptal davası gibi konu değerlendirilerek, dava açma yetkisizliğinden dolayı red kararı verilmiştir. Karar örneği ektedir. HAÖ.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Esas Sayı..........: 1997/6(Değişik işler)

Karar Sayısı..........: 1997/5

Karar Günü...........: 22. 12. 1997

Avukat Hacı Ali ÖZHAN 17.12.1997 günlü dilekçesinde, "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Gaziantep Milletvekili Hikmet Çetin’ in seçilmesine dair içtüzük değişikliği niteliğindeki 16.10.1997 günlü, 516 sayılı TBMM Kararı ' nın.. Anayasa 'nın, 6., 11., 77., 94. ve Geçici 6. maddelerine aykırılığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Anayasa'nın 148, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kurulusu ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasanın 18 maddesinde, Anayasa Mahkemesi ' nin görev ve yetkileri; Anayasanın 150. ve 2949 sayılı Yasanın 20. maddesinde de Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açmaya yetkili olanlar açıkça belirlenmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 16.10.1997 günlü, 516 sayılı kararının Anayasaya aykırılığının tesbiti için Anayasa Mahkemesi'ne başvuran, Anayasanın 150. ve 2949 sayılı Yasanın 20. maddesinde dava açmaya yetkili olarak gösterilenlerden değildir. Anayasa da yurttaşlara Anayasa Mahkemesi'ne doğrudan başvuru hakkı tanınmamıştır. Bu nedenler karsısında,

Dilekçe sahibinin Anayasa Mahkemesi'ne dava açma hakkı bulunmadığından BAŞVURUNUN REDDİNE 23.12.1997 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan Yekta Güngör ÖZDEN

Başkan vekili Güven DİNCER

üye Selçuk TÜZÜN

üye Ahmet N. SEZER

Üye Haşirn KILIÇ

Üye Yalçın ACARGÜN

Üye Mustafâ BUMiN

üye Sacit ADALI

üye Ali HÜNER

üye Lütfi F.TUNCEL

Üve Fulya KANTARCIOĞLU

Not: Davanın reddi üzerine, Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna yaptığım başvuru, Komisyonca, usul yönünden kabul edilemez bulunmuş, iddiaların esası hakkında bir değerlendirme yapma imkanı olmamıştır. HAÖ.

Anayasa Mahkemesi kararları; (1990-2002 yılları)
Karar sayısına göre     Esas sayısına göre

insan hakları mahkemesi I yargitay I danıştay I baro I yabancılar hukuku I makaleler I araştırmalar I main page / ana sayfa
hacialiozhan@hotmail.com   hacialiozhan@mynet.com  hacialiozhan2000@yahoo.com