ANAYASA MAHKEMESİNDE PARTİ KAPATMA DAVALARINA |
* CEZA USULDE MÜDAHALE |
* DOKTRİNDE MÜDAHALE |
* ANAYASA USUL KURALLARI |
* DEĞERLENDİRME |
* ANAYASA MAHKEMESİ KARARI |
ANAYASA MAHKEMESİNDEKİ PARTİ KAPATMA DAVALARINA MÜDAHALE MÜMKÜNMÜDÜR ?
Hacı Ali Özhan
Bilindiği üzere, siyasi parti kapatma davaları kendine özgü bir ceza davası, Anayasa Mahkemesi de bir ceza (dava mahkemesi) mahkemesi konumunda olup (SPK) Siyasi Partiler Kanunu 98/1 ve 2949 sayılı Kanunun 33.maddeleri gereği CMUK usul hükümlerinin uygulanacağı kanunun amir hükmüdür.
CMUK 365 vd. maddeleri gereği "
suçtan zarar gören" her şahıs kamu davasına müdahale ederek Savcılığın kamusal iddia makamı yanında ferdi iddia makamını oluşturabilmektedir.Kanunumuz da, sanığın temsilcisi sıfatı ile vekil, koca ve kanuni temsilci müdafaa edebilmesine rağmen
, ferdi müdaafa makamında bulunmak ve sanığı desteklemek için ceza davasına katılmayı düzenlememiştir.Ancak, ceza mahkemesinde kamu davasına katılan, şahsi hak davasını açmışsa
, bu davaya HUMK usulüne göre hukuk mahkemesi gibi bakılacağından, katılan, davalı olarak medeni sorumluyu göstermemişse medeni sorumlu HUMK 53 maddesi gereği şahsi hak davasına müdahale edebilmektedir.CMUK'ta açıkça düzenlenmemiş olmasına rağmen, CUMK 53 vd. maddelerinde
ki feri müdahaleye benzeyen "medeni sorumlu”, "ek ceza sorumlusu*' olarak tanımlanan şahısların, taraf yardımcılığı amacıyla "YARDIM KATILMASI" müdahale usulü Doktrinde kabul edilmektedir.Bu konudaki görüşünü Prof. Dr. Nurullah Kunter Muhakeme Hukuku dalı olarak Ceza Muhakemesi Hukuku isimli eserinde (Kazancı hukuk yayınları 8.Baskı) 225,294,306,307,308,309.sayfalarında belirtmiş
, isviçre'nin bazı kantonlarında sorumlu 3.kişiler sanıkla beraber olmak üzere davaya katılabildiklerini ve bu konuda CPPI (italyan Ceza Muhakemeleri Kanunu) 112, 123.maddelerini önermiştir.Özel kanunlar ve CMUK ta uygulanacak hüküm bulunmadığında Anayasa Mahkemesince yapılması gereken, ceza (dava mahkemesi) mahkemesi sıfatı ile SPK' nu 121. maddesi yollamasıyle Medeni Kanun 1. maddesince kendisini kanun koyucu yerine koyarak hüküm (kanun) boşluğunu doldurmaktır.
CMUK’ taki bu boşluğun doldurulmasında kıyasen uygulanabilecek olan HUMK 53 maddesi feri müdahale usulü istisnai ve sınırlayıcı olmayıp benzer durumlarda uygulana
bilecek bir hükümdür. (a.g.e. s. 538)ANAYASA USUL KURALLARI VE UYGULAMASI
Anayasa Mahkemesi içtüzüğünün Anayasa Mahkemesinin bağlı olduğu kurallar başlıklı 2/2 maddesinde "...
Mahkeme çalışma esasları ve usûlleri hakkında kanunlarda ve içtüzükte hüküm bulunmayan hallerde genel hukuk kurallarını uygular." demektedir.Hukukun genel ilkesi düzeyinde bulunan Medeni Kanunun 1. maddesinde "...Hakkında kanuni bir hüküm bulunmayan meselede...kendisi vazıı kanun olsaydı bu meseleye dair nasıl bir kaide vazedecek i
diyse ona göre hükmeder..." demektedir.Yine, 2949 sayılı kanunun öncesi olan ve aynı hükümleri içeren 44 sayılı kanunun
gerekçesinde ".........Konacak usul hükümlerinin ihtiyaca uygunluk derecesini şimdiden kestirmenin güç olacağı, kurulacak Anayasa Mahkemesinin vasfı itibari ile karşılaşacağı usul meselelerini, umumi esaslar dairesinde içtihat yoluyla kolaylıkla çözebileceği düşünülerek bu sahada da kapsayıcı bir düzenlemeden kaçınılmıştır......." denilmiş,Karma komisyon raporunda da
"...hüküm sevk olunmayan hususlarında içtihada terk edilmesi uygun görülmüştür." denmektedir.Anayasada ve diğer mevzuatımızda, Anayasa Mahkemesinin
yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar verilip verilmeyeceği yönünde hiçbir açık düzenleme yok iken, hatta Mahkemece bu yöndeki talepler reddedilmiş iken, (Örneğin; 06-04-1972 tarih 72/13 E, 72/18 Kararı, -24-05-1977 tarih 77/60 E, 77/81 Kararı, -01-08-1985 tarih 85/659E, 85/04 Kararlarında red edilmiştir.)1993 yılı ve sonraki kararlarında, bu yöndeki boşluk içtihatla doldurularak Anayasa Mahkemesinin yetkisinde yorumu yapılmıştır.
Nitekim yürütmenin durdurulmasına Anayasa Mahkemesi kendisini yetkili gördükten sonra çok sayıda kararda yürütmenin durdurulmasına ilişkin karar verilmiştir.
(Örneğin-21-10-1993 tarih 93/33 E, 93/40-1-2 kararı, -11-04-1994 tarih 94/43 E, 94/42-1 kararı.)Siyasi partilerin kapatılması veya kapanmasına ilişkin hükümler SPK' da bulunmasına karşın,
kendiliğinden fesih, dağılma halinin tesbiti, hukuki varlığının sona erdiğinin tesbiti, kurulmamış sayılmanın tesbiti türünde tesbit kararı vermeye, Mahkeme içtihatla kendisini yetkili görerek davaları incelemeye almıştır.Bu konudaki ilk kararını Yüce Görev Partisinin hukuki varlığının sona erdiğine şeklinde tesbit kararını 1983 tarihinde vermiş, bundan sonraki birçok parti kararında da aynı içtihadını örnek göstermiştir.
(Örneğin-Any.Mah.25-08-1983 tarih 83/01 E, 83/01 kararı, -Any.Mah.20-9- 1984 tarih 84/129E, 84/22 kararı, -Any.Mah.09-10-1984 tarih 84/440E, 84/24 kararı,
-Any.Man.21-01-3987 tarih 86/522E, 97
/01 kararı, -Any.Mah.24-11-1992 tarih 92/03 E, 94/04 kararı.)Mahkemece, karar verilmesine yer olmadığının tesbiti kararı, bir siyasi partinin kurulmamış sayılmasının tesbitine ilişkin kararı, dağılma halinin tesbitine ilişkin kararlarda vardır.
(Örneğin-Any.Mah.01-11-1983 tarih 83/03 E, 83/03 kararı, -Any.Mah.02-06-1987 tarih 87/01 E, 87/02 kararı)
Mahkemece, anayasaya aykırılık sorunu yorumla
'bekletici mesele' olarak görülmüş, keza, SPK' nun 9 maddesinin yorumunda itirazı 'önsorun' olarak görmüş, bir kararında da 'soruşturmanın genişletilmesi' yönünde karar verilebileceği yönünden inceleme yapmıştır.(Örneğin-Any.Mah.01-11-1983 ta'rih 83/03 E, 83/3 kararı, -Any.Mah.03-11-1983 tarih 83/4 E, 83/4 kararı, -Any.Mah.02-12-1994 tarih 93/3 E, 94/2 kararı.)
Anaya
sa Mahkemesi Fazilet Partisi davasında, başsavcılığın hazine yardımı hakkı üzerine ‘ihtiyadi tedbiren’ karar verilmesi istemini, ara kararıyla kabul ederek, bu konuda özgün bir örnek oluşturmuştur. Asıl karar verilirken de hüküm bölümün de, ‘gerekçeli karar yayımlanıncaya kadar hazine yardımına ilişkin tedbirin devamına’ şeklinde karar vermiştir.Yukarıdaki açıklamalar da görüleceği üzere, parti kapatma davasının sonuçlarından zarar görecek kişilerin davaya müdahil olabileceklerini düşünüyo
rum. Davanın esası ve sonuçları ile, zarar arasında illiyet bağı tespit edilen kişilerin, müdahillik başvurusunun kabulü kanımca zorunludur. Partinin kapatılmasına neden olacak kişilere 5 yıl süre ile seçilme yasağı ayrıca milletvekili ise vekilliğin düşümü gibi kararlar verilmektedir. Dolayısıyla doğrudan kişisel zarar söz konusudur. Ayrıca kapatmaya neden olacak eylemlerin, “gerçeğinin tespiti açısından” bu kişilerin dinlenilmesi, savunmasının alınması, deliller gösterebilmeleri gibi usul hükümlerinin tanınması da gereklidir. Aslında davanın esastan çözülmesi de bunu gerektirmektedir.Kapatmaya eylemleriyle neden olmayan kişiler dışındaki, parti yönetici organlarının (
örneğin genel merkez yönetim kurulu veya il, ilçe yönetim kurulu organlarının) da, partilerinin kapatılması nedeniyle ‘zarar’ ları olacağı, karardan etkilenecekleri açıktır. Bu kişilerin de müdahillik taleplerinin ciddi görülerek esastan incelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yine partili milletvekillerinin, açılmış kapatma davasına müdahillik başvurularının kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Örneğin RP si davasında milletvekilliği düşürülen sn. Ahmet Tekdal’ ın veya Fazilet Partisi davasında eylemleriyle kapatmaya neden gösterilen sn. Merve Kavakçı’ nın, bu davalara müdahillik başvurularının reddi, usul kurallarına sığınılarak şekli gerekçelerle izah edilemez kanısındayım.İlgili ve konu hakkında bilgisi olan sıfatları (bu konuda Kanun hükmü vardır) nedeniyle en azından dinlenmeleri mutlaka gerekli iken, Anayasa Mahkemesinin şekil gerekçeli red kararları kanunun özüne, amacına uygun değildir.
Anayasa mahkemesi, görülmekte olan kapatma davasının esasıyla ilgili ve sonuçlarından doğrudan zarar görecekler için, müdahillik konusundaki kanun boşluğunu, hukukun genel ilkelerine, vicdana, hakkaniyete uygun ve haklara üstünlük veren yorumlarla doldurması gerekir. Usul kurallarını basit şekil uygulaması olarak görmemelidir. Kanunun ve içtüzüğün hükmü ve gerekçesinde belirtildiği gibi, genel hukuk ilkeleri uygulanarak, müdahil başvuruları
esastan incelenmelidir kanısındayım.Hacı Ali Özhan .................................................................................
Not:
Anayasa Mahkemesine iki siyasi partinin kapatılma davası nedeniyle yaptığım müdahale başvurusunda aşağıdaki taleplerim konusunda hiçbir değerlendirme yapılmadan aşağıdaki karar verilmiştir. HAÖ.
*...........-
Mağdur (Medeni) sorumlu sıfatı ile seçmen vatandaş olarak davalı yanında "yardım katılması" olarak MÜDAHALE TALEBİMİN KABÜLÜNÜ,-
Kabul edilmediğinde, davalı parti yanında ek ceza sorumlusu sıfatı ile..............partisi üye ve yöneticilerinin müdahalelerinin mümkün olup olmadığının tespitini,-Kabul edilmediğinde, Siyasi Parti Kapatma davalarına müdahale usul ve şartlarının tespitine karar verilmesi..................*
ANAYASA MAHKEMESİ KARARIEsas Sayısı : 1997/1 (Siyasi Parti-Kapatma)
Karar Günü : 4.9.1997
A- Davaya, kapatılması istenen siyasal
parti yanında katılmak amacıyla başvuran Av. Hacı Ali özhan'ın isteminin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE,B- Karar örneğinin, başvurana tebliği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
4.9.1997 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan Yekta Güngör ÖZDEN
Başkanvekili Güven DÎNÇER
Üye Ahmet N.SEZER
Üye Samia AKBULUT
Üye Haşim KILIÇ
Üye Yalçın ACARGÜN
Üye Sacit ADALI
Üye Ali HÜNER
Üye Lütfi F.TUNCEL
Üye Mustafa YAKUPOĞLU
Üye Fulya KANTARCIOĞLU