Cuma dergisinin mayıs ayı sayısında yayımlanmıştır
Ceza kanunumuz, resmi nikah işlemini yaptırmadan dini merasim yapmayı suç
görerek cezalandırmıştır. Kanun dini merasim işleminin kendisini suç olarak
görmemiştiir. nitekim resmi nikahtan sonra yapılan dini merasimi suç
olmayaçağı kanunda açıkça yazılmıştır.
Bu maddenin gerekçesinde ailenin korunmasının amaçlandığı ileri sürülmüştür.
Nitekim Anayasa Mahkemeside kadınlar ve çoçuklar yönünden dogaçak
olumsuzlukları gerekçe göstermiştir.
Bu gerekçelerden anlaşılan, kadın ve erkeğin resmi nikahlı sicil kayıdına
bağlı olarak birlikte olması sağlanmak istenmiştir. Buradan hareketle, dini
nikah, dini merasim yapmadan fiilen birlikte karı koca gibi yaşamalarda
önlenmek istenmiştir. Ançak, bir erkek ve kadının fiilen birlikte olması suç
olarak görülmemişken, dini merasim yapılarak birlikte olunmak suç olarak
görülmüştür.
Kanundaki bu çelişki Yerel Mahkeme tarafından anayasaya aykırı
görülerek, Anayasa Mahkemesine sunulmuştur. Yerel mahkemenin aykırılık
iddiası ve gerekçeleri yerindedir. Böyle bir suç sanıyorum hiçbir ülkede
yoktur. Çağdaş ülkelerde böyle bir suç anlaşılır olmaktan uzaktır. Ceza
kanununun kaynağı İtalyada böyle bir suç olduğunu sanmıyorum. TCK 237 madde
ilk haliyle yalnızca dini merasim yapan memurları cezalandırıyorken, 1936
yılında yapılan değişikle dinimerasim yapan kadın ve erkeğinde
cezalandırılması gerektiğini düzenlemiştir.
Anayasa Mahkemesinin Orhangazi Asliye Ceza mahkemesinin iddialarını reddetme
gerekçeleri kanımca yetersiz, çelişkili ve zorlama yorumlar içermektedir.
Gerçekte Anayasanın 174 maddesinde evliliklerin resmi nikahla olması kuralı,
devrim kanunlarından sayılmıştır. Anayasa mahkemesi yalnızsca bu nedenle
inkilaap kanunlarının değiştirilemeyeçeği nedeniylye talebi reddetseyldi
daha isabetli ve inandırıcı olurdu.
Açıkça eşitlik ilkesine aykırı çelişkili kanun hükmünü, hukuk devleti ,
hukukun genel ilkeleri gibi kavramları anayasaya aykırı görmemesi yerinde
değildir. Kararın gerekçesi yanlıştır, yetersizdir ve inandırıcılıktan
uzaktır.
Hacı Ali Özhan
Cuma dergisinin mayıs ayı sayısında yayımlanmıştır.
yayımlayan Ali Adakoğluna teşekkür ederim. HAÖ.