Hukuk, Avukatlık mesleği ve Baroların, siyasetle, siyasi kavramlarla yakın ilişki içinde olduğu, birbirine en yakın iki konu alanı olduğu açıktır. Ancak Barolar doğal ve zorunlu üyeliğe dayalı, görevleri kanunda belirtilen, meslek dayanışması amaçlı kurumlardır.
Siyasi görüşlerimiz değişik olsa da, meslek sorunlarının çözümü için beraber olabilmeli, ortak tavır ve tepkiler gösterebilmeliyiz. Siyasi görüşlerimiz ve toplumsal konulardaki değerlendirmelerimiz tabii ki değişik olabilecektir, ancak her gün hepimizi mağdur eden sorunlarımız ve genel kabul görmüş çözümler konusunda ortak çalışmalar yapılabilmelidir.
Baroya ilgisiz değerlendirmelerle seçilen yönetimlerin, herkesi kapsayıcı olamadığı, çalışmalara katamadığı çok açık görülmüştür. Bu nedenlerle barolar asli görevini yapamayarak beklentilerden uzaklaşmakta ve akçalı işlerin yönetiminde yıpratıcı eleştirilere neden olabilmektedir.
Mevcut kanuna göre, seçilen gruba ait blok liste, bütün yönetim organlarını oluşturduğundan, en çok oy alan listeye yakın ikinci liste hiçbir adayını yönetime getirememekte, .yine üçüncü ve diğer listelerin de aldıktan oy oranında yönetime katılması mümkün olamamaktadır.
Herkesin aldığı oy oranında temsilini sağlayan, nispi usulde seçilmiş yönetim organları oluşturulmalıdır. Grup listesi yanında kişisel adaylar, aldıkları oy oranında temsil edilmelidir. Yönetim organlarının seçiminde nispi temsile göre kanunda değişiklik yapılması, bütün grupların ve avukatların talebi olarak değiştirilmesi ihtiyacı vardır.
Böylelikle Barolar asli görevi olan meslek sorunlarının çözümü, avukatlık mesleğinin gelişmesi ve savunma işlevinin gerçek anlamda yapılmasını sağlayabilecektir. Kendi sorunlarını çözmüş bir meslek örgütü, toplumsal işlevini de tam ve doğru şekilde yerine getirerek, herkesi kapsayıcı şekilde etkili eylemler üreterek, hepimizin yakındığı ortak sorunları çözecek ve sonrakiler için de başarı aşılayabilecektir.
Burada belirtmeliyim ki, baroları güçlendirmek amaçlı çıkan baro pulu uygulaması, bu haliyle avukatlara bir külfet haline gelmiştir. Adliyedeki avukatlı her dosyaya baro pulu yapıştırılması zorunluluğu, barolara ciddi bir kaynak sağlamıştır. Pul uygulaması, maliyeye kesilen vekalet harcının barolara verilmesi fikrinden ortaya çıkmıştır. Ancak Maliye Bakanlığının itirazı üzerine vekalet harcı kalırken, ayrıca bunun üzerine baro pulu uygulaması getirilmiştir. Dolayısıyla avukatlara pul ücreti dışında, işin yürütümünde pratik güçlük çıkarılmıştır. Maliyeye verilen vekalet harcı kaldırılarak, baro pulu ile yetinilmesi yerinde olacaktır. Ayrıca baro pulu nedeniyle oluşan birikimlerin de, avukatların mesleki, sosyal, sağlık, kültürel yatırımlarına kullanılmaları temin edilmelidir.
Hacı Ali Özhan