hacıalinin basin sayfası                                  
 hacı ali özhan

Basın kuvveti

Hacı Ali Özhan

Dördüncü kuvvet olarak nitelenen basın, olması gerekenin çok uzağında, ciddi sorunlar yasamakladır. Banka yolsuzluklarına karışan gazete sahipleri yanında, andıç programlarınca 'aşağılık' yayın yapabilen başyazar gazetecileri barındırabilmektedir. Akif'teki yazı dizisiyle, medya, iktidar, banka, ordu arasındaki tartışılan ilişkileri, Sn. Ali Adakoğlu yakın tarihimizi tarayarak bize örnekleriyle göstermiştir.

Basını yozlaştıran, gerçek işlevinden uzaklaştıran en önemli nedenlerden birisi, "gazeteci olmayan gazete sahiplerinin" bulunmasıdır. Asil Nadir, Mehmet Ali Yılmaz, Cavit Çağlar, Korkmaz Yiğit, Erol Ak-soy. Cem Uzan, Aydın Doğan, Mehmet Emin Karamehmet, Turgay Ciner gibi işadamı ve siyasetçiler yanında, Çukurova Grubu, Doğuş Grubu, İhlas Grubu gibi ticari ortaklıklarda gazete ve televizyon sahibi olarak basın kuvveti içinde faaliyet göstermektedirler.

Basının kamuoyunu bilgilendirip, olayların gerçeği hakkındaki haberleri tarafsız şekilde duyurabilmeği için, her türlü etkiden uzak olabilmelidir. Bu nedenle gazete sahibinin her türlü kuşkulu sayılabilecek 'statünün' dışında olması gerekir. Basın faaliyeti, banka sahipliği, finans kurumu, enerji işleri veya pazarlama işleri yapılabilecek ticari bir iş olarak görülemez, iktidar partileriyle çıkar ilişkilerine girerek taraflı, gerçek dışı haber ve yorumlarla kamuoyunu yanıltmak basının kendini intiharıyla eşdeğerdir.

Basın faaliyeti ticari bir iş değil, kamu hizmeti niteliğinde bir işkoludur. Sn. Hüseyin Halemi hocamızın dediği gibi, holding, şirket ticari işletme gibi biçimler medya kuruluşlarının bedenine uymaz. Sorunun kaynağı olan bu konu, iyiniyetlerle, dileklerle çözülemez. Bu konuda kanun değişikliği zorunludur. Kamu hizmeti niteliğinde olan işler gibi, örneğin avukatlar, doktorlar, mühendisler gibi serbest meslek faaliyeti olarak düzenlenmelidir. Dolayısıyla gazeteci' sıfatı taşımayan bir kişinin gazete sahibi olması engellenmelidir. Keza bir gazeteci ancak bir gazete sahibi olabilmeli, gazeteciliğin dışında da -hiçbir iş yapamamalıdır. Hatta bir gazeteci televizyon, radyo sahibi dahi olmamalıdır.

Onlarca gazete, televizyon, radyo ve derginin bir elde toplanması, basının özüne aykırıdır. Bunun sakıncaları da çok kez hem de her gün görülmektedir.

Basında tekelleşmenin önlenmesi için en geçerli, köklü çare budur. Bu yasaklar çalışma özgürlüğünü sınırlıyor denilerek itiraz edilemez. Çünkü gazete ve televizyon basın mesleği, bir kamu hizmeti olarak görülüyorsa, ki öyledir, kamu yararının gerektirdiği meslek için düzenlemelerin olması kaçınılmazdır.

Gazete ve televizyonların toplum yaşamımızdaki rolü gerçekten büyüktür ve büyümektedir. Yasaklamalar, basının işlevi için şarttır. Kamu hizmeti gören ve bir meslek olan basın mensuplarının kamu yararı gereği bu yasaklamalara katlanması gerekir. Ayrıca basın özgürlüğü de bu yasakları gerekli kılmaktadır. Niteliği ve işlevi gereği dördüncü kuvvet olan basının, yasama yürütme ve yargı kuvveti, gibi temel kurallara bağlanması 'kuvvet' olmanın gereğidir.

Hacı Ali

*7 aralık 2000 tarihli akit gazetesinde yayımlanmıştır.

Akit makaleleri   Gündem & Bakış makaleleri   Yeni Şafak makaleleri   Radikal makaleleri   Zaman makaleleri  
main page/ana sayfa   hacialiozhan@hotmail.com