AK Parti hükümetiyle beraber mali konularda düzelmeler olduğu basında yer alıyor. Ancak halkın yaşamında somut bir karşılığa dönüşmedi. Ülkenin tamamını kapsar büyüklükteki rakamlar esas alındığında, vatandaşın günlük yaşamına dönüşmesi hemen olmayabilir, keza mali göstergeler bütün ürünler üzerinden değerlendirildiğinden somut görülmeyebilir. Gerçi enflasyonun düşmesi nedeniyle fiyatlardaki artışın yavaşlaması somut bir faydadır. Ancak toplumun yüzde doksanı için günlük rutin alış veriş konuların da hissedilen fazla bir şey yok.
Basında yer alan haberler ve yetkililerin açıklamalarının ne kadar gerçeğe denk geldiği, ayrıca üzerinde durulmaya değerdir. Yeri gelmişken basında gördüğüm bir eksikliği belirtmek istiyorum. Gazetelerimiz ekonomiyle ilgili bir veya iki tam sayfa gibi yer ayırmasına karşın, haberlerin içeriği gerçek ekonomik haber ve yorumlardan uzaktır. Cari açık, ihracat fazlası, ithalat dengesi, gayri safi hasıla gibi kavramlarla bir çok rakamlar verilmektedir. Bu tür haber ve yorumlar, halkı doğrudan ilgilendirmeyen, uzmanların bile anlamakta zorlanacağı karmaşa içindedir. Halkın en fazla yüzde onunu ilgilendiren döviz, altın borsa gibi tali konular fazlasıyla yer almaktadır. Televizyonlarımızda aynı içerikteki şekli ezbere kuru bilgileri vermekten ibaret yayın yapmakla yetinmektedirler.
Bunlar ekonomi haberleri değildir. Ekonomide tali dereceli önemde, uzmanları ilgilendiren sonuç bilgileridir. Halk açısından bu bilgilerin dolaylıda olsa pratik bir anlamı yoktur. Zaten kimsenin bir şey anladığı da yoktur. Ekonomi haberleri halkın büyük çoğunluğunu ilgilendiren, somut yaşamda karşılığı olan bilgilendirici, eğitici, öğretici bilgiler olmalıdır. Mali kaynaklar nasıl kullanılmaktadır, yarım kalmış veya boşa harcanmış yatırımlar nedir, işsizliği önleyici hangi tedbirler alınmaktadır, idare mali konularda hangi yönlendirici işlemleri yapıyor gibi konular hepimizi ilgilendirmektedir. Ekonomi haberleri deyince sanayinin, fabrikaların, sokağın, tarlaların, bahçelerin içinden verilen haberler olmalıdır. Üretimin, dağıtımın, tüketimin her aşaması halkı doğrudan ilgilendirecektir. Özellikle tarımla ilgili haberler, sorunlara çözüm yollarına ilişkin haberler, ürünlerin kalite ve kontrolü gibi hepimizin sağlığını ve bütçesini ilgilendirmesine karşın neredeyse hiç yer verilmemektedir.
Mevcut kaynakların en iyi şekilde nasıl kullanılacağı kanımca en önemli ekonomik konudur. İş yapacak kişilerin önünde hangi bürokratik yasal sorunlar vardır. Kaynaklar ve insan emeği birlikte nasıl verimli hale getirilebilir. Yatırımın önündeki engelleri kaldırmak konusunda yönetici idare ne yapmaktadır. Örneğin ülke coğrafyasının yüzde 70 tarımda kullanılmayan dağlık, kıraç alanlar bomboş durmaktadır. Buralarda kendine özgü ekonomik değer üretilemez mi ? Milyonlarca dönümlük boş duran arazi de, hazine isteyenlere kiralama, yap işlet benzeri ekonomik faaliyetler neden üretemesin. Buralar hayvancılığa, tarıma açılabileceği gibi en azından ağaçlama yapılabilir.
Belediyeler gecekondu yıkan kurumlar olmak yerine, arsa üreterek, alt yapı organizasyonu ile gecekondu yapımının önüne pekala geçebilir. Keza yapılmış gecekonduların işgal ettiği alanlar, bizzat belediye önderliğinde müteahhitlere verilerek çok sayıda konuta dönüştürülebilir. Böylece gecekondu sahipleri sağlıklı bir konuta kavuşacağı gibi önemli sayıda konut da belediyeye kalacaktır. Çok katlı binalar nedeniyle arta kalan büyük geniş alanlar çevre düzenlemesiyle çağdaş bir görüntüye kavuşarak utanmaktan kurtuluruz. Keza inşaat sektörü canlanacağından işsizlik önemli ölçüde azalacak ve ekonomideki bir çok sektör gelişme gösterecektir. Yer altı madenlerimizin hiçbir şey yapmadan beklemesi önemli bir kayıp değil mi ? Somut ve gerçekçi bu örnekler rahatlıkla çoğaltılabilecektir. Yeter ki bu konulara kafa yorulsun ve beyinler bu yönde çalışmaya başlatılsın. Ekonomi haberlerinde, mercek bu konulara getirildiğinde, basın en iyi şekilde verimli olarak kullanılmış olunacaktır. Bu yöndeki yayınlar basının kamu hizmeti görevi yanında kendisi içinde bir fayda olacaktır.
Yeri gelmişken özellikle belirtmek isterim ki, bazı şirketlerce yurtdışındaki vatandaşlarımızdan toplanan paraların Gurbette biriktirilen paralar, yüksek faiz almak için değil, Türkiye'de yatırıma dönüşsün kaygısıyla bu şirketlere vermiştir. Şirket tarafından ortak gibi belgeler hazırlanmasına karşın, vatandaşlarımız aslında şirkete ortak olmak amacıyla değil, belirli şartlarda borç vermek amacıyla ödemede bulunmuşlardır. Yani kanuna göre tahvil almışlardır. Ancak şirketler hisse senedi sahibi yaparak ortak kabul etmişlerdir. Böylece yüz binlerce vatandaşımız kanuna sıkışarak mağdur duruma düşmüşlerdir. Konu tipik bir aldatılma ve dolandırılma haline dönüşmüştür. Hazırlanan Ticaret kanunu değişikliğine, yurtdışında kanunen çaresiz durumda bırakılan vatandaşlarımızın mağduriyetini giderici bir ekleme yapılmalıdır. Özel hukuk ilişkisini devletin düzenlemesi doğru olmamakla beraber, gözüken mağduriyet ve haklılık nedeniyle bir defaya özgü olarak bu tip şirketlerde, ortakların hakları, borçların tahsili ve tasfiyesi konusunda bir hak tanınması isabetli olacaktır. Yüz binlerce yabancı ülkedeki vatandaşımız bu beklenti içindedir.
Hacı Ali Özhan
bu makale vakit gazetesinde 14 ağustos 2004 tarihinde yayımlanmıştır.