hacıalinin basin sayfası

hacı ali özhan

 AKİTE DAİR

Akit gazetesi mahkemelerin ağır tazminat kararları sonucu kapanmak zorunda kaldı. Yazarlar, hakimlerin taraflı karar verdikleri iddialarını, örnekler vererek eleştirdiler. Gerçekten bir gazetenin sermayesini, gelir imkanlarını aşacak miktarda tazminat kararları, fiilen o gazetenin kapanması anlamına gelmektedir.

28 şubat sürecinde muhalif çizgisinden taviz vermeden yayınlarına devam eden Akit gazetesi haklı olarak ciddi bir ilgi ve etkinliğe kavuşmuştu. Görüşlerine katılmasak dahi, bir gazetenin ağır tazminat kararları sonucu kapanmak zorunda kalması, aslında basının özgürlük sorunudur. Sorun, basın özgürlüğü yanında, yayın yoluyla hakaret suçu boyutuyla da hukuki bir sorundur.

Bir açıklamada hakaret var mı yok mu tartışmasının içinden çıkmak gerçekten zordur. Kişiye göre değişebileceği gibi koşullara, ülkelere göre de değişmesi normaldir. Bizde hakaret kavramının, çok geniş yorumlandığı, benzer olaylarda farklı kararların verildiği uygulamada görülmekte ve haklı yakınmalara neden olmaktadır.

Öyle ki, karşıt fikir açıklamaları, sert ve ağır eleştiriler hakaret var denilerek hapis ve tazminat cezaları verilebilmektedir. Hukuk adamının eline, unsurları, içeriği, kapsamı belirtilmeden verilen ‘hakaret’ gibi bir kavram sonucu çok sayıda insanın mağdur olması muhtemeldir. Hakim karar vermek zorunda olduğu için, hakaret kavramını tanımlayıp davayı karara bağlamak zorundadır. Bu durumda bazı hakimlerini kararlarının beğenilmemesi, yanlış görülmesi kaçınılmaz olacaktır.

Sorunun bir kısmı hakimlere bağlanabilirse de, aslında sorunun kaynağı kanunun kendisidir. Hakaret olumsuz bir kavramdır kuşkusuz. Ancak Türkiye nin bu koşullarında kanımca suç olmaktan ve tazminat sebebi olmaktan çıkarılmalıdır. Ancak küfür, sövme kavramına giren düşünce açıklamaları tazminata bağlanmalıdır. Küfür ve sövme fiilide kanımca suç olmaktan çıkarılmalıdır. Toplumun ahlaki değerleri, görgü kuralları ile, bu gibi fiiller sınırlanabilir. Toplumun yaşam süreci, algılama ve deger ölçüleri kendince bir sınır çizerek, zaman içinde hakaret gibi olumsuz fiilleri önleyici olabilecektir. Aslında bu tip fiiller, hapis cezaları, tazminat mahkumiyetleri ile önlenme yeteneğini de yitirmiştir. Düşünce açıklama özgürlüğünün genişlemesi egilimi de, hakaretin dar yorumlanmasını zorunlu kılmaktadır. Aksi halde AİH Mahkemesince mahkum olunması kaçınılmaz olmaktadır.

Diğer yandan tarafsızlık ve objektiflik için hakimlerin azami özen göstermesi gereklidir. Yargılamada hakimin objektifliği, kararlarının tarafsız olması yargı bağımsızlığının bir gereği olduğu gibi taraflar açısından bir güvencedir. Adalet sembolü terazinin gözü kapalı bir kişi tarafından tutulması, yargılama görevinin amacına uygun olarak tarafsızlık içinde hiçbir dış faktörün etkisinde kalmadan yerine getirilmesini göstermek içindir. Hakim sübjektif olarak, kendi görüş ve fikirlerinden sıyrılarak tamamen dosya kapsamı içerisinde dosya ile sınırlı karar verebilmelidir. Terazi kimin elinde olursa olsun tartının değişmemesinde olduğu gibi, hakimde karar verirken kişisel görüşlerine ve değer ölçülerine göre hareket etmemeli, onun yerinde başka bir hakim olsaydı nasıl karar verecek idiyse o kararı vermelidir. Kanun herkes için eşittir denirken belirtilmek istenende budur. Bir diğer söyleyişle karar, hakimin kendisinin değil makamın kararı olmalıdır.

Akit gazetesinin bazı yorumları ve yazarların bazı görüşlerine katılmasam dahi, 28 şubat sürecinde fikirlerini cesurca söylemekten çekinmeyen Akit gazetesi, bu süreçte demokrasiye ciddi bir katkı yapmıştır. Akit ismiyle devam edememek zorunda kalması üzücü olmakla beraber, Akit yazarlarının yeni çıkardığı Vakit gazetesinin, Akitin demokratik katkısına devam etmesi sevindiricidir. Akit yazarları ve çalışanlarını demokratik katkıları nedeniyle tebrik eder, vakit yazarları ve çalışanlarına yeniden kolay gelsin demek istiyorum.

Türk basınında bir akit vardı...Türk basınından bir akit geçti..... Akit basın tarihinde farklı bir yer edinmiştir. Tarihin gözüyle Akite bakıldığında bu daha iyi anlaşılacaktır.