Soru-2- Av. Hacı Ali Ozhan: Ankara Barosu Avukat Sorumu sayın Celal hocamıza veya İlhan hocamızdan birisi cevaplandırabilir. Efendim il ve ilçe seçim kurulları, Yüksek Seçim Kurulu seçim döneminde gerçekten çoğu zaman önemli kararlar vermek durumunda. Adaylığın, adaylığa yeterliliğin tespiti, seçimden sonra tutanakların iptali, özellikle YSK seçimlere girecek partilerin tespiti ki, son seçimlerde bu konuda bir tartışma olmuştu, yine seçilmiş milletvekillerin hukuki durumuyla ilgili tutanakların iptali gibi ve benzeri önemli yetkilere sahip. Gerçekte anayasamızda Yüksek Seçim Kurulunun kararlarının kesin olduğu ibaresi var, amir bir hüküm, yanlız burda şuna dikkat çekilebilir diye düşünüyorum.

Hakimler Savcılar Kurulu olsun, Yüksek Askeri Şura kararları olsun yargı denetimi dışındadır. İbaresiyle kesinliği söz konusu, YSK ile ilgili maddede, 79.madde sanıyorum cümleyi tam hatırlamıyorum ama Yüksek Seçim Kurulu Kararları kesindir şeklinde bir ibare var. Şimdi efendim burdan ben soruyu şu şekilde düşünüyorum: Kurul kuşkusuz hakimlerden oluşuyor, yine il ve ilçe seçim kurullarındakiler de bölgenin en yetkili hakim sıfatı taşıyan kişiler tarafından temsil ediliyor; bu tek başına, bu kurulların yargı kurulu olmayacağı yargı merci olmayacağını, düşünüyorum. Artı yaptıkları işlem nitelik olarak yargılama işlemi olmadığı için de kararlarının yargısal nitelik taşımadığını düşünüyorum.

C.Erkut: Bana sorulan sorular içinde sayın Sezai Aydın Alp'in sormuş olduğu sorulara aşağı yukarı cevap verildi yok hükmünde işlemler konusunda Orhun bey gerekli açıklamayı verdi. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu kararlarına karşı ve cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler, bunlar esas itibariyle idari yargı bakımından bir kısıtlama sayılabilir mi sayılamaz mı meselesi. Aslında İçtihatlarda buna ilişkin ipuçları var. 5. daire, sayın Özay'ında söylediği kararında, cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemleri aslında sadece Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğini belirlemeye kadar indirgedi gibi geliyor bana. Kendisi Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu kararları bakımından ise, benim bilebildiğim, iki tane yargı kararı var, birisi Ankara Bölge İdare Mahkemesinin vermiş olduğu bir karar. O da bir tam yargı talebini kabul etmişti. Bir de 5. dairenin bir kararı var yanılmıyorsam. 5. dairede Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu yanılmıyorsam, hakimlerin not verme fişleri bakımından zannediyorum. Yargıtay'ın ve Danıştay'ın yapmış olduğu değerlendirmeleri yargısal faaliyet olarak nitelendirilmişti. Yani acaba bunu Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun da faaliyetleri bakımından düşünebilir miyiz,düşünemez miyiz. Ama bana göre İl Han Hocanın söylediği gibi, yani getirilen kısıtlamaları sırf yargı mercilerinin taktirine bırakarak, yani değerlendirmek doğru olmaz kanaatindeyim. Bunları birer kısıtlama olarak görüyorum ben. Sayın Ethem Atay Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yorumlanması bakımından yargıcın gerekli bilgi ve donanıma sahip olup olmadığı konusunda kanaatimi soruyor. Bir kere şunu söyleyeyim, aynı zamanda tabii anayasanın 90.maddesinde de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerine bağlanan hukuki değerin de karmaşa olduğunu söylüyor, değil. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi konusunda Anayasa Mahkemesi daha 1963'lerde bunun anayasal değer taşıdığını söylemişti. 1991'li yıllarda, 5.daire de bunu teyit etti ve anayasal değerde olduğunu, yani kanunlardan üstün güce sahip olduğunu söyledi en azından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin.