![]() |
KARAKOÇ VE ÜZMEZ
hacı ali özhan
Sn. Hüseyin Üzmez’ in bir makalesi üzerine, sn. Abdurrahim Karakoç, sert eleştiri sayılabilecek bir değerlendirme yaptı. Sn. Üzmez haklı olarak alınarak, sn. Karakoç’u cevaplamaya çalıştı. Tartışmaya neden olan konudan ziyade, farklı toplum kesimleri arasındaki ‘diyalog’ açısından bu tartışma önemlidir. Aslında bu tartışma toplum da her zaman yapılan, ve ne yazık ki ‘aşılamayan’ klasik bir sorunumuzdur. Sn. Üzmez’ in belirttiği gibi, bu tartışma GİK üyesi olduğu l960-l970’ li yılların da MHP içinde vardı, sosyalist sol içindede yapılıyordu ve halende toplumun her kesiminde yapılmaktadır.
Taraflara cevap vermek amacı taşımadan, Sosyalist ve ateist bir kişi olarak, konuya çok duyarlı olduğum için, naçizane bir değerlendirme de bulunmak ihtiyacı hissettim.
Sn. Üzmez’ in dediği gibi aslında sorun, tartışma götürmeyecek kadar anlaşılır ve açıktır. ‘Doğru kimden gelirse gelsin makbulüm dür’ diyen sn. Üzmez, İşçi Partisinin ‘dolar yasaklansın’ fikrini benimsediği için, sn. Dogu Perincek ve sn. Hasan Yalçın’ı tebrik etmiştir. Sn. Üzmez’in, dobur, açık sözlü, karşıtlarıyla diyalog kurabilen bu özelligi, makalelerinden anlaşıldığı gibi, herkesçe de bilinip takdir edilmektedir.
Burada sn. Perinçek, ne desteklenmiş olmakta, ne diğer görüşleri benimsenmekte, nede yanlışları görmezlikten gelinmektedir. Yalnızca bir konuyla sınırlı olarak, aynı fikirde olunduğu belirtilmekte, buradan hareketle de fikirlerinde samimi olan insanlara olan sevgi dile getirilmektedir.
Bir kişinin siyasetine, karakter özelliklerine ve çoğu konudaki fikirlerine karşı çıkılabilir. Bu tabi ki mümkündür. Ancak bu kişi ‘bir konuda’ doğru fikir ve hareket içinde ise, o fikir veya hareket nasıl desteklenmekten kaçınılabilir. sn. Karakoç’ ta ‘haklı eleştiriye can kurban’ diyerek bu görüşünü ifade etmektedir. Karşıtlarımız doğru şeyler söylediğinde, özellikle açıktan destekleyici olmak gerekir ki, kesimler arasında yapıcı diyalog kurulabilirsin. Dürüst olmak adına ahlakende böyle davranmak zorunludur. Diğer yandan burada önemli olan söylenen veya yapılan şeyin ‘doğru’ olmasıdır. Burada onu söyleyen değil ‘doğru’ desteklenmektedir.
Sn. Karakoç, Perinçek’ in ‘dolar yasaklansın’ konusuyla hiçbir alakası olmayan, Turan Dursun olayını, limuzun araç kullanma gibi, tamamen başka konulardaki (kendince) yanlışları nedeniyle ‘doğru söylediğin dede’ tebrik edilmesini eleştirmektedir. Daha ilerisi, Perinçek’ in samimi olmadığını, safsata propaganda yaptıklarını belirterek, karşıtlarına yıkıcı bir üslupla yaklaşmaktadır.
Bir insan samimi olmasa dahi, söylediği ‘doğru’ yanlış olmayaçağına göre, onu tebrik etmekten kaçınmak, herhalde ‘dürüstlüğe’ yakışmayacaktır. Kaldı ki herkes birilerini samimiyetsizlikle suçlayabilir. Nitekim sn.Üzmez’ in samimi gördüğü Perincek’i, sn. Karakoç samimi görmemektedir. Böylesine değişken, kişisel hatta duygusal yorumlarla karşıtlarımıza yaklaşmak doğru bir toplumsal ilişki biçimi değildir.
Bir çok konuda ve özellikle de 28 şubat değerlendirmelerine katılmadığım
Sn. Hasan yalçın’ın, sn. Üzmez’ e yazdığı nezaketli, saygı ve dostluk içeren cevabı, karşıtlar arasında olması gereken diyaloğun güzel bir örneğidir. Yanlış diyerek eleştirmeyi bırakınız, gıpta ile takdir edilecek bir değerde yapıcı sosyal ilişkidir. Düşüncemizden ziyade Türkiye’nin öncelikli ihtiyacı budur. Bu diyalog hepimize kazandıracaktır.
hacı ali özhan